Hüseyin Çelik Bağdat Cafe’de: 'Kürtlerin oturup ölümü beklemelerini bekleyemezsiniz'

Hayko Bağdat ile Bağdat Cafe’nin bu haftaki konuğu AKP’nin kurucularından ve eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik oldu. Çelik "Kuzey Suriye’deki Kürtlerin oturup ölümü beklemelerini bekleyemezsiniz" diye konuştu.

Artı Gerçek - Hayko Bağdat ile Bağdat Cafe programına katılan AK Parti’nin kurucu isimlerinden eski bakan Hüseyin Çelik Bahçeli’nin çıkışından sonra doğan çözüm süreci ve iç cephe tartışmalarına yanıt verdi. Kürt meselesinin çözümüne ilşikin tartışmalarının dış politika ile olan ilişkisinde de değindi.

'İKTİDARIN YPG İLE İLGİLİ POLİTİKALARI ÇOK ZİKZAKLI VE TUTARSIZ'

Hayko Bağdat’ın sorularını yanıtlayan Çelik, Türkiye’nin Suriye’deki dış politikasını ve iktidarın değişen söylemlerini şu şekilde değerlendirdi:

"İktidarın YPG ile ilgili politikaları çok zikzaklı ve tutarsızdır. IŞİD ile mücadele ettikleri zaman yaralanan YPG’liler Türkiye’de tedavi ediliyordu. O zaman YPG’liler terörist değildi. Süleyman Şah Türbesi zamanında ciddi bir destek alındığını ben biliyorum. Irak Kürdistanı’ndaki peşmergelerin Kobani olayları sırasında destek olmak için Türk topraklarından hükümetimizin iradesi ile geçtiklerini de hepimiz biliyoruz. Türkiye’ öyle bir politika geliştirmeli ki Kuzey Irak’taki insanları Amerika kucağına itmemelidir. Kuzey Suriye’deki Kürtlerin oturup ölümü beklemelerini bekleyemezsiniz."

"Salih Müslim ile Türkiye’de görüşülmesi de bu kapsamdadır. Günün sonunda bunlara gidin ÖSO bünyesinde savaşın tercihi ile karşı karşıya bırakıldılar. El Kaide’den El Nusra’ya kadar Allah adı getirilerek kafa kesen bir sürü insan o bünyenin içinde yer alıyor biz bunlarla imsaç etmiyoruz dediler. İmsaç etmedikleri için düşman olmamız gerekmiyordu. Biz iktidara geldiğimiz zaman üç tarafımız denizlerle, dört tarafımız dost ülkeler dost halkalar ile kuşatılsın demiştik. Geldiğimiz noktada etrafımızda dost kalmadı. Herkesle düşman herkesle kavgalı bir Türkiye Cumhuriyeti doğru bir yerde değil. Buradan doğru sonuçlar çıkarılması da mümkün değil."

‘FİLİSTİN’E SEMPATİYİ HEDEF ALAN SÖYLEM’

Çelik, Türkiye’nin İsrail ile ticaret anlaşmalarına ilişkin tepkileri şu şekilde değerlendirdi:

"Bu konuda tribünlere ayrı şeyler söylendi. Kapalı kapılar ardında başka şeylerin yapıldığına dair maalesef benimde şüphelerim var. Ancak İsrail Türkiye’ye girecek falan bunlar içeride iktidarı ve seçmen kitlesini konsolide etmeye yönelik bir hassasiyetten yararlanmaya dayanıyor. İsrail-Gazze konusunda sadece dindar insanlar değil laik, solcu insanlar da Filistin karşı sempati besliyorlar. Tüm bu sempati ikliminden yararlanmayı hedef alan bir söylemdir. Bu söyleme katılmıyorum."

‘SURİYE’NİN İSTİKRARSIZLIK GİRDABINA GİRMESİNE DESTEK SAĞLADIK’

Çelik Suriye’de başka ülkelerin askeri varlığına ve çatışma çözümüne dair İsrail’in bir tehdit olarak algılandığına ilişkin soruyu şu şekilde yanıtladı:

“Suriye’nin İsrail ile ilişkileri inişli çıkışlıdır. İsrail, Türkiye’ye saldıracak tezine de katılmıyorum. Ortadoğu'da olup bitenler İsrail’in ekmeğine yağ sürüyor. Türkiye olarak Suriye’nin istikrarsızlık girdabına girmesine destek sağladık. Suriye demokrasi, insan hakları, basın ifade özgürlüğü yoktu. 2012’de değişik toplantılarda da bunu söyledim. Biz Suriye’yi demokratikleştirdiğimiz zaman rotayı Suudi Arabistan’a çevireceğiz. Hayır. Aleme nizam vermek üzere mi iktidara gelmişiz? Yedi düvele karşı savaşıyor dersiniz, günün sonunda Esad'a gelin bizimle görüşün diye yalvarmaya, Sisi ile barışalım diye başlarsınız. Dış politikadaki savrulmaları doğru bulmuyorum. Birleşik Arap Emirlikleri ile kanlı bıçaklı olduk, Kaşıkçı meselesinde. Suudiler ile köprüleri atar hale geldik. Alemi dize getiremediğimizi anladığımızda tüm bunların doğru olmadığını anladık. Dış politikada tutarsızlığın işaretidir. Bunu doğru bulmuyorum.”

‘ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ İÇİN TAKTİKSEL BİR HAREKET’

Çelik, Bahçeli’nin Öcalan çıkışının ardından somut adımların gelmemesine ilişkin samimiyet tartışmalarını soran Bağdat’a şu şekilde yanıt verdi:

“Bu çıkışı samimi bulmuyorum. Kesinlikle bu konuda meseleyi kökten çözmeye yönelik bir hareket olduğunu düşünmüyorum. Zaman zaman Abdullah Öcalan’ın kardeşini televizyona çıkardılar. Mektuplar getirip götürdüler. ‘Anayasa değişikliği yapılmalıdır, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir dönem daha Cumhurbaşkanı olması sağlanmalıdır’ diyerek Sayın Bahçeli esas niyetinin ne olduğunu açıkladı. DEM Parti’nin ağzına bir parmak bal çalarak onları muhalefet bloğunda koparmaya yönelik, anayasa değişikliğinde o partinin de desteğini almaya yönelik taktiksel bir hareket olduğunu düşünüyorum. Şeklini de, söylem kısmını da doğru bulmuyorum.”

'KAN DAVASINDA CİNAYETLER FİİLİ EHLİYETİ OLMAYANA İŞLETTİRİLİR'

Çelik, Cumhur İttifakı’nda fikir ayrılıklarının olduğu görüşünü soran Bağdat’ın sorularına Bahçeli’nin yetkisizlik alanı vurgulayarak şu şekilde değerlendirdi:

“Sayın Cumhurbaşkanı’nın haberi var mıydı tartışması var. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın haberi olsa da olmasa da bu bir zaaftır. Sayın Bahçeli ile kendi aralarında bunu konuştularsa ve Türkiye’nin bu kadar can alıcı meselesini Cumhurbaşkanı’nın kendisi değil de kendi küçük ortağı açıklıyorsa bu bir zaaf işaretidir. Aşiret kavgalarında, kan davalarında cinayetleri fiili ehliyeti olmayan 18 yaşın altındaki çocuklara işlettirilir. Bir ülkede icranın başındaki cumhurbaşkanı -şu andaki devlet başkanı- binlerce insanın kanına mal olmuş meseleyi kendi gündemine alıp bizatihi kendi açıklamalıdır. Cumhur İttifakı ortağı MHP buna katılacaksa çizmiş olduğu çerçeveye katılıyoruz, katkı yapmaya hazırız deselerdi. Çok daha anlamlı ve mantıklı olurdu. Çünkü Sayın Bahçeli’nin icrai ve idari bir yetkisi yok. Cumhurbaşkanı yardımcı değil, kabinede bir bakan değil.”

hayko bağdat çözüm süreci Hüseyin Çelik