Karamollaoğlu'ndan 'HDP kapatılmalı' diyen Bahçeli'ye: Saçmalıyor
Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu ve Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, MHP lideri Bahçeli'nin HDP'nin kapatılmasına ilişkin çağrılarına ve açıklamalarına tepki gösterdi.
Derya OKATAN
ARTI GERÇEK - Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Kasım ayında kongresini toplayan Gelecek Partisi’ni ziyaret ederek, Genel Başkan Ahmet Davutoğlu ile görüştü.
Karamollaoğlu, daha önce de CHP, İYİ Parti ve DEVA Partisi genel başkanlarını ziyaret etmişti.
Beraberindekilerle birlikte Gelecek Partisi Genel Merkezi’ne gelen Karamollaoğlu ile Davutoğlu, 2 saatlik görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Davutoğlu, "Türkiye ekonomisinde yaşanan problemler, halkımızın karşı karşıya kaldığı yoksulluk tablosu bütçe görüşmelerinde de ortaya çıktı" dedi, bu tablonun sorumlusu olan Haziren Bakanının halka hesap vermeden sırra kadem bastığını söyledi.
‘MİNİK ORTAK TÜRKİYE’NİN ROTASINI ÇİZİYOR’
İktidar ortakları arasında her gün görüş ayrılıkları etrafında karşılıklı ayar vermeler yaşandığını söyleyen Davutoğlu, MHP lideri Devlet Bahçeli ile AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş arasındaki tartışmaları hatırlattı. Davutoğlu, "Türkiye, ilkeleri belli olmayan, nereye yaslandığı belli olmayan bir ittifak tarafından yönetiliyor. İttifakın görünür olmayan ama en fazla konuşan minik ortağı Türkiye’nin rotasını çiziyor. Böyle bir siyasi tablo karşısında yeni bir anlayışı Türk siyasetine getirmek gerekiyor" dedi.
ABD’nin Türkiye’ye karşı aldığı yaptırım kararına ise tepki gösteren Davutoğlu, "Türkiye’ye yönelik kim yaptırım kararı açıklarsa omuz omuza veririz" dedi, ancak Türkiye’nin uluslararası alanda itibar kaybetmesinin de değerlendirilmesi gerektiğini ekledi.
Karamollaoğlu ile kapsamlı bir istişare gerçekleştirdiklerini söyleyen Davutoğlu, 9 Kasım’da açıkladıkları güçlendirilmiş parlamenter sisteme dair önerilerini de Karamollaoğlu’na ilettiklerini bildirdi. Davutoğlu, bu konuda tüm siyasi partilerden randevu istediklerini hatırlatarak, MHP’nin olumsuz yanıt geldiğini, AKP’de ise sessizlik olduğunu ifade etti.
Davutoğlu, "Gelecek Partisi ve Saadet Partisi arasında bundan sonraki işbirliğinin çerçevesini de oluşturmaya çalıştık. Ortak vizyoner çalışmalar yapılması, tek tek spesifik konularda ortak tutum benimsenmesi ve muhtemelen gündemler ortaya çıktığında arkadaşlarımızın temas halinde olması hususunda mutabakat sağladık" diye konuştu.
‘CUMHURBAŞKANI DA DEĞİŞİKLİĞE İHTİYAÇ DUYUYOR’
Karamollaoğlu, "Ülkemiz dar bir boğazdan geçiyor. Büyük ümitlerle vatandaşa sunulan başkanlık sisteminin aslında devam ettirilemez olduğu genel manada kabul gördü ve hatta zannediyorum ki, sayın Cumhurbaşkanı kendisi de alenen deklere etmese de görüyor, idrak ediyor, bir değişikliğe ihtiyaç duyuyor. Başkanlık siteminin en azından revize edilmesine, parlamentonun güçlendirilmesine ve ülkenin diğer problemlerinin düzeltilmesine ihtiyacımız var. Bu problemlerin düzeltmesi ancak sağlıklı bir müzakere ortamının oluşmasıyla sağlanır" dedi.
Bakanların "Türkiye’nin hiçbir problemi yok, münferit hadiselerle karşı karşıyayız" gibi bir anlayışı sergilediğini söyleyen Karamollaoğlu, "’Yoksulluk yok ortada. Birkaç kişi yoksul kalmışsa ona da bin lira veriyoruz, problem çözülüyor. Boğazından kuru ekmek geçiyorsa açım demesini, bu garabeti anlamak mümkün değil, diyorlar. Bu tabi ülkenin içinde bulunduğu sıkıntıların vehametini anlama yönünden önem arz ediyor. Bu şartlar altında muhalefette bulunan özellikle temel bir takım nosyonları paylaşan siyasi partilerin bir araya gelmesine ihtiyaç var. Biz bu müzakereleri devam ettirmeyi arzu ediyoruz" dedi.
‘2020’DEN ÖNCE SEÇİM OLMAZ’
Seçim konusunda da açıklamalarda bulunan Karamollaoğlu, 2022’den önce seçim beklemediğini söyledi, "Muhalefet her zaman seçim ister, her zaman hazırdır ama karar verecek olan sayın cumhurbaşkanın kendisi. Erken olur mu olmaz mı, biz ancak temennide bulunabiliriz. Ne zaman seçime girileceğini bilmiyoruz ama benim kanaatim 2022’den önce seçim olmaz. Çaresizliği ciddi manada hissederse belki o zaman halkın desteğini alabilmenin yollarını arar" dedi.
‘O PARTİYE OY VERENLER DE CEZALANDIRILIYOR’
İki lider, gazetecilerin sorusu üzerine, MHP’nin ortaya açtığı "HDP kapatılmalıdır" tartışmasına dair de değerlendirmelerde bulundu.
Davutoğlu, kendi Başbakanlığı döneminde "terörle mücadele" konusunda kararlı bir tavır sergilediğini, 23 Temmuz 2015’de en kapsamlı "terörle mücadele operasyonunu" talimatını kendisinin verdiğini söyledi.
Davutoğlu, İçişleri Bakanı’nın Meclis’teki konuşmasına atfen söylüyorum, kimse algı operasyonu yapamaz. Tek bir barikat, hendek bırakmadan huzuru sağlamış olarak ülkeyi teslim ettik" diye konuştu.
"Demokrasilerde parti kapatmanın bir yöntem olarak benimsendiğinde sadece o partiyi yönetenler değil o partiye oy verenler de cezalandırılmış olurlar" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Türkiye’de 2010 referandumu esnasında parti kapatmanın tümüyle ortadan kaldırılması için çalışma yapan bir anlayış hakimdi. Biz, siyasi partilerle mücadeleyi siyasi alanda, terör örgütleriyle mücadeleyi de güvenlik alanında yaparız. Türkiye’de belli bölgelerde vatandaşlarımızın şu veya bu yönde kullanılan oylarının yok sayılması üzerinden, parti kapatma yöntemleriyle bir mesafe alınamayacağı, aksine geniş kitlelerin terör örgütlerinin propagandasına daha açık hale getirildikleri geçmiş tecrübelerden bilinir. Gelecek Partisi olarak Doğu ve Güneydoğu’da en güçlenen parti olmamızın temel sebebi, halkımıza saygı duymak, onların haklarına, tercihlerine saygı duymaktır."
Davutoğlu, Cumhurbaşkanını bu konuda herhangi bir açıklama yapmamasının manidar olduğunu da sözlerine ekledi.
‘BAHÇELİ BUNU POLİTİK BİR MALZEME OLARAK KULLANIYOR’
Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu ise bu konuda şunları belirtti: "Bahçeli bunu sadece politik bir malzeme olarak kullanıyor. Bir suç varsa, bu suçu ortaya çıkaracak olan doğrudan doğruya başsavcılıktır. Anayasa Mahkemesi de karar verir. Ama Türkiye’de hukukun işlemesi ancak Cumhurbaşkanını talimatıyla oluyor maalesef. O mesajı kime veriyor sayın Bahçeli, bilmiyorum ama her gün rahatlıkla görüştüğü sayın cumhurbaşkanına veriyor benim anladığım kadarıyla. O yüzden televizyonlara ihtiyaç yok, doğrudan doğruya gidip bu talepte bulunursa adımlar hemen atılır diye düşünüyorum. Ama bir politik malzeme olarak birilerini suçlamak için kullanıyorsa bu da doğru bir yaklaşım değildir. Biz partilerle seçmeni birbirinden ayırmak zorundayız. Seçmenin de kanaatlerine saygı göstermek durumundayız. Elbette terörle sonuna kadar mücadele edilir ama bunu bahane ederek siyasete alet etmek sadece acizliktir."
'KENDİSİ GİBİ DÜŞÜNMEYENİ HAİN KABUL EDEN BİR ANLAYIŞI VAR'
Ayrıca, HDP’ye yönelik "haşere, itlaf edilmeli" şeklinde MHP kanadından yapılan çağrılar olduğu ve HDP’nin bu açıklamaları "soykırım" olarak nitelediği sorulan Karamollaoğlu, söz konusu ifadeleri 'saçmalık' olarak değerlendirdi.
"Buradaki yaklaşım, bir kere siyasi üslup doğrudan doğruya insanları tarif eder. Söz sahibine aittir daima, karşısındakine değil" diyen SP lideri şöyle devam etti:
"Ben Sayın Bahçeli’nin kullandığı tabirler, hiçbir zaman siyasete sığmayan, siyasette kabul görmeyen tabirler. Eskiden beri ötekileştiren, kendisi gibi düşünmeyeni mutlaka ‘hain’ kabul eden bir anlayış var. Bu haşere gibi konular da bu mahiyette.
'HER GÜN BİR SÜRÜ SAÇMALIK GÜNDEME GETİRİLİYOR'
"Tasvip etmediğim için de bu konularda fikir beyan etmeyi doğru bulmuyorum. Çünkü her gün bir sürü saçmalıklar gündeme getiriliyor. Her saçmalığa cevap vermeye kalksanız, siz de onun bir parçası haline geliyorsunuz."
DAVUTOĞLU'NDAN DA TEPKİ: KARAMOLLAOĞLU'NA KATILIYORUM
Davutoğlu da Saadet Partisi liderinin sözlerini destekleyerek Bahçeli’ye tepki gösterdi. Davutoğlu, Bahçeli'nin açıklamalarını şöyle değerlendirdi:
"Sayın Karamollaoğlu son derece güzel bir çerçeve çizdi. Ben de aynı kanaatteyim. Siyasi söylem zihniyetin yansımasıdır. Sayın Bahçeli ve kurmaylarının sadece HDP'ye dönük değil, bizlere dönük de açıklamaları da her türlü siyasi nezaketin dışındandır, ötesindedir.
'BU İFADELERİ KULLANAN BİRİNE VE SİYASETİNE SAYGI DUYULUR MU?'
"Bu bahsettiğiniz 'itlaf, haşere' gibi ifadeler de acaba insan bir sözü kullanırken şöyle düşünmeli insanlık vicdanına, milletin vicdanına nasıl yankı yapar? Türk siyasetinde kullanılan bu ifadeleri İngilizceye, Arapçaya değişik dillere çeviren kimse saygı duyar mı böyle ifadeler kullanan birisine ve siyasetine...
'HDP'YE KARŞI MÜCADELENİN ALANI BELLİDİR'
"Bu ifadeleri sokakta herhangi iki kişi birbirine karşı kullansa millet vicdanına sığar mı bu? HDP'ye karşı bir mücadele edecekseniz mücadele alanı bellidir. Siyasi alandır, gidin mücadelenizi yapın. Biz bu mücadeleyi yapıyoruz. Diyarbakır sokağında, Batman sokağında... Yarın seçim olduğunda da rekabet edeceğiz.
'BU İFADELER SİYASİ NEZAKETE DE İNSANİ NEZAKETE DE SIĞMAZ'
"Önemli olan insanların yüreklerine girerek mücadele etmek. Ama insanları en ağır şekilde hakaretlere maruz bırakırsanız bir müddet sonra siyaset seviye kaybeder. Bu ifadeler siyasi nezakete de, insanı nezakate de sığmaz. Siyasi mücadelenin parçası olarak da kullanıldığında sadece kullanana zarar verir."