Karasu bir yılı değerlendirdi: 'Biz silah bıraktık, Türkiye de gereğini yapsın'
KCK Yürütme Konseyi üyesi Karasu, 'demokratik entegrasyon yasaları', Kuzey ve Doğu Suriye, Erdoğan-Trump görüşmesi ve CHP'ye operasyonlar gibi birçok başlıkta dikkat çekici açıklamalar yaptı. Karasu sürecin bir yılı doldurmasına dair de 'biz üzerimize düşeni yaptık devlet adım atmadı' vurgusu yaptı.

Artı Gerçek - KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu, 1 Ekim 2024'te MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Meclis açılışında Halkların Demokratik Partisi (DEM Parti) Milletvekilleri ile tokalaşması ile başlayan sürecin üzerinden geçen bir yılı değerlendirdi.
Medya Haber TV’ye konuşan Karasu, Asrın Hukuk Bürosu avukatlarının 6 yıl sonra İmralı’ya ziyareti, Meclis'te kurulan komisyonun PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşmesi ve Meclis'in açılması ve Kuzey ve Doğu Suriye'ye dair değerlendirmelerde bulundu.
Karasu, Asrın Hukuk Bürosu avukatlarının 6 yıl sonra Öcalan’ı ziyaret etmesinin 'normal' olduğunu ve bunu 'süreç ya da siyasi karar nedeniyle görmemek gerektiğini' belirtti.
'BAHÇELİ'NİN SÖYLEDİKLERİ YERİNE GELMEDİ'
Bahçeli'nin bir yıl önce Öcalan için yaptığı 'Meclis’te konuşsun’ çağrısını hatırlatan Karasu, süreç sonrasında Öcalan fesih çağrısı yaptığını kendilerinin de bu çağrıya uyduğunu hatırlattı ve şöyle devam etti:
"Devlet Bahçeli’nin söylediği gereklilikler yerine gelmedi. Biz nasıl gerekleri yerine getirdiysek, AKP-MHP hükümetinin de yerine getirmesi, önderliğin ‘umut hakkı’nın gerçekleşmesi, özgür çalışır hale gelmesi gerekiyordu, bu olmadı. Bir yıl oldu ama Önder Apo’nun özgür ve serbest çalışır ve çeşitli kesimlerle görüşme durumu gerçekleşmedi. Bunu biz bu sürece doğru yaklaşılmadığı biçiminde ele alıyoruz."
'ELLE TUTULUR ADIMLAR ATILMADI'
Sürecin üzerinden bir geçtiğini hatırlatan Karasu, 'net bir şeyler söylemenin mümkün olmadığını' belirtti ve Meclis'te kurulan komisyona değindi: "Hala komisyon var, hala iktidar, ‘Süreci sahipleniyoruz, süreci kardeşlikle sonuçlandıracağız’ diyor ama gerçekten iktidar tarafından çok elle tutulur adımlar atıldığını söyleyemeyiz. Bazı görüşmelerin olması bir adım atıldığı anlamına gelmez. Ne demokratikleşme konusunda, ne Kürt sorununun çözümü konusunda hatta ne de kamuoyunun bu süreci sahiplenmesi konusunda gerekli şeylerin yapılmadığı açık."
'CHP'YE OPERASYONLAR SÜRECİ ZORLUYOR'
"Ciddi kaygılar taşınacak durumlar var" diyen Karasu CHP'li belediyelere yönelik operasyonlara değindi: "CHP’nin belediyelerine kayyım atanması, tutuklamalar… Bunlar da tabii süreci gerçekten zorlatan şeyler yani. Biz kararlıyız Önder Apo da kararlı ama CHP’ye bu tür şeyler yapıldığında ister istemez çeşitli çevreler sorguluyor. Bir yılın sonunda durum nedir derken, bunu da belirtmek gerekiyor."
'ŞU ANDA TÜRKİYE'DE DEMOKRATİK BİR ORTAM YOK'
Meclis'in yeni yasama yılı açılışına değinen Karasu, sorunu Meclis'in çözebileceğini vurguladı ve 2012-14 yıllarında arasında yürütülen süreçte de Öcalan'ın ‘Meclis devreye girsin' çağrılarını hatırlattı.
Karasu, "Meclis’i gerçekten önemsiyoruz. Evet, Meclis bir komisyon kurdu, bu komisyonun belirli tartışmalardan, dinlemelerden sonra tabii ki belirli yasaları hazırlaması gerekiyor. En azından demokratikleşme yasalarının hazırlanması gerekiyor. Şu anda Türkiye’de gerçekten demokratik ortam yok. Ama bu süreçle birlikte demokratikleşmenin gelişmesini arzuluyoruz" ifadelerini kullandı.
'BİZ SİLAH BIRAKTIK, TÜRKİYE DE GEREĞİNİ YAPSIN'
Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, ‘Bazı yasalar hazırlayacağız’ sözünü hatırlatan Karasu, 'Terörle Mücadele Kanunu' kalkması gerektiğini belirtti:
"Terörle Mücadele Yasasının kaldırılması gerekiyor, başka demokratik yasaların ortaya çıkması gerekiyor. Biz silahları yaktık, silahlı mücadeleyi bırakıyoruz, Türkiye’de bunun gereğini yapsın. Bizim demokratik siyasete katılmamızın gereğini yapsın. ‘Bir yasa çıkacak, gelirlerse ceza yemeyecekler.’ Böyle bir şey olamazlar. Bizim tutumumuz, sözlerimiz ya da örgütlenme biçimimiz ne olacak? Suç sayılacak. Bu bakımdan kamuoyunu aldatma durumu olmamalı.
DEMOKRATİK ENTEGRASYON YASALARI
Demokratik entegrasyon diyoruz. Demokratik entegrasyon nedir. Kürtler yüz yıldır bu cumhuriyetle bütünleşmediler, ayrı kaldılar. İtiraz ettiler bu uygulamalara, bu kanunlara. Böylelikle Türkiye Cumhuriyetiyle entegrasyon olmadı. Ortak değerler üzerinde birleşme olmadı. Entegrasyon farklı güçlerin bütünleşmesi, ortaklaşmasıdır. Demokratik entegrasyon yasaları derken yüzyıldır dışlanan ya da mevcut Cumhuriyetten rahatsız olan, mevcut Cumhuriyet politikalarını kabul etmeyen Kürtlerin demokratik entegrasyon yasalarıyla TC ile bütünleşmesi olacak yani. Bu yönüyle 1 Ekim’de açılacak Meclis'te yasalar çıkarılacaksa, Meclis tartışacak, Meclis'in gündemine girecek tabi.
'ÖCALAN İLE GÖRÜŞME ÖLÇÜDÜR'
Karasu, Numan Kurtulmuş’un Öcalan ile görüşmenin gündemde olmadığına dair açıklamasına da yanıt verdi:
“Önder Apo ile görüşme konusu önemli bir konu, herhangi bir konu değil. Hatta sürece ne kadar samimi yaklaşıp yaklaşılmadığının ölçüsüdür yani. Önder Apo’ya doğru yaklaşılmazsa, daha doğrusu açık söylüyorum Önder Apo’nun mevcut konumu değişmezse bu süreci nasıl geliştireceğiz, nasıl yürüteceğiz."
'KUZEY VE DOĞU SURİYE TESLİM OLMAZ'
Sözlerinin devamında Kuzey ve Doğu Suriye’ye değinen Karasu, 'Özerk Yönetim'in, Suriye’deki istikrarın temeli' olduğunu vurguladı.
Karasu şunları söyledi:
"Toplumsal yapısıyla da, zihniyetiyle de en istikrarlı alandır. Suriye’nin de istikrarını sağlayabilir. Şimdi bu sabote edilmek isteniyor. Şu açık; Kuzey Doğu Suriye’ye, Özerk Yönetim’e saldırı, Suriye’yi istikrarsızlığa götürür. Şimdi Kuzey Doğu Suriye’deki yönetim 20 bin civarında şehit vermiş. Şimdi böyle bir yere bu tür saldırılar yapmak, açıkça, ‘Ben Suriye’yi istikrarsızlaştıracağım, karıştıracağım. Suriye’de tam olarak istikrar olmamış, bunu alevlendireceğim’ demektir. Herhalde Kuzey Doğu Suriye teslim olacak değildir. On binlerce şehidi olan teslim olur mu? Direnir, sonuna kadar direnir.
'ŞAM'IN DA TÜRKİYE'NİN DE POLİTİKASI YANLIŞ'
Bu bakımdan Türk devletinin oradaki politikası da yanlış, Şam’ın politikası da yanlış. Suriye’nin demokratikleşmesi de Kuzey Doğu Suriye ile Şam’ın uzlaşmasıyla olur. Uzlaşma derken gidip Kuzey Doğu Suriye Şam’a teslim olamaz ya. Bırakalım diğerlerini, Kuzey Doğu Suriye’deki kadınlar Şam’ın kadın politikasını kabul etmez yani. Bu bakımdan Türk devleti doğru politika izlemeli. Kuzey Doğu Suriye ile Şam’ın demokratik temelde uzlaşması, oraya da demokratik entegrasyon diyelim. Şam’da demokratik entegrasyon yasalarını çıkararak, Kuzey Doğu Suriye’yle genel Suriye’nin demokratik temelde bütünleşmesini sağlamalı. Türk devleti de bu konuda tehdit etmemeli. 10 Mart anlaşması diyor, 10 Mart anlaşması Kuzey Doğu Suriye’nin gidip Şam’a şartsız, koşulsuz katılması değildir. Öyle olsaydı zaten Mazlum Abdi imzalamazdı.
ESKİ BAAS GİTTİ SAKALLI BAAS GELDİ
Seçilmiş bir yönetim mi var? Hangi seçimle gelmiş. Tamam askeri güce geldi, Şam devrildi. Tamam Şam’ın devrilmesi iyidir. Fakat sonrası? Bu sefer sakallı baas ortaya çıktı. Eski Baas gitti, sakallı Baas geldi. Bu bakımdan Türkiye’nin politikalarını değiştirmesi gerekir. Biz şu ana kadar izlenen politikaları doğru bulmuyoruz.
'ERDOĞAN-TRUMP GÖRÜŞMESİNDEN SONUÇ ÇIKTIĞINI DÜŞÜNMÜYORUZ'
Erdoğan ve Trump görüşmesine ilişkin ise Karasu şu değerlendirmelerde bulundu:
“Şimdi tabi Türkiye’nin beklentisi şöyle: Erdoğan ve Trump anlaşsın, Suriye’de şöyle yapılsın, Kürtler üzerine gidilsin. Bir nevi Erdoğan, Trump görüşmesinde beklenen Türkiye ya da dışarıda Kürtler üzerine gitmesi. Ya da ABD’nin Türkiye'nin yanlış Kürt politikasına destek vermesi gibi beklentiler vardı. Bunların ne kadar olup olmadığını bilmiyoruz. Ama olduğunu düşünmüyorum. Bu çünkü Suriye’yi istikrarsızlaştırır. Bunu ABD ya da başka ülkenin isteyeceğini sanmıyorum. Fakat mutlaka bazı konularda eskisinden daha olumlu şeyler olduğu söylenebilir. Ya da bazı olumlu anlaşmalar olduğu söylenebilir. ama bu böyle yansıtıldığı gibi çok olumlu, Türkiye’ye çok şey kazandırdığı gibi değerlendirmeler abartılı değerlendirmelerdir. Öte yandan Şara gitti konuştu. Şara kimdir? Daha düne kadar terörist deniliyordu. İşte Alevilere yaptıkları ortada, Süveyda’da Durzilere yaptığı ortada, her gün Kürtleri tehdit ediyorlar. Böyle birisi gitti BM’de konuştu. Aslında bu çok ilkesel bir durum değil. Çok politik bir durum. BM zaten birçok açıdan işlevsizleşti. Zaten Trump BM’ye gitti konuştu onları eleştirdi. Şunu bile söyledi: ‘İklim krizi nedir, uydurmadır’ dedi. BM’nin geldiği hale bakın. Biz Erdoğan ve Trump görüşmesinde çok fazla sonuç çıktığını düşünmüyoruz.” (HABER MERKEZİ)