Kılıçdaroğlu: Diyarbakırlılarla helalleşeceğim

Kılıçdaroğlu: Diyarbakırlılarla helalleşeceğim
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "Yolsuzluklara imza atmayın çağrımız tuttu. Bize yağmur gibi belge yağmaya başladı" dedi. Kılıçdaroğlu, "Diyarbakırlılarla helalleşeceğim" ifadesini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Demokrasinin yolu Diyarbakır'dan geçer" diyerek açıkladığı Diyarbakır ziyaretini gerçekleştireceğini yineleyerek, "Diyarbakırlılarla kucaklaşacağım, helalleşeceğim onlarla" dedi. Kılıçdaroğlu, TÜİK Başkanı Sait Erdal Dinçer'in görevden alınmasını değerlendirirken, bürokrasiden kendilerine belge yağmaya başladığını söyledi. Abdulhamit Gül'ün Adalet Bakanlığı'ndan istifasıyla ilgili konuşurken Kılıçdaroğlu, "Daha sağduyulu bir profil çiziyordu" dedi. Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayını 'devlet aklı olan aday' diye tarif etti, "Herhangi bir kişiyi çok popüler diye getirelim cumhurbaşkanı adayı koyalım olmaz" diye konuştu.

Medyascope'ta Ruşen Çakır'ın sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

'BELGELERİ PARÇA PARÇA PAYLAŞACAKLAR'

"Bürokraside bir deprem oluyor. Haksızlıklara tahammül edemeyen, baskıyla yolsuzluk dosyalarına imza atması istenen kişiler imza atmıyorlar. Bizim yaptığımız çağrıyı yolsuzluk dosyalarının altına imza atmayın, direnin çağrımız tuttu. Dolayısıyla bize gerçekten de ifade etmek gerekirse yağmur gibi belge yağmaya başladı. Biz tabii hemen paylaşmıyoruz, sonuçta bir araştırmamız gerekir. Ben aslında o çağrıda, yani son yaptığım çağrıda bürokratların direnmelerinin devlet için ne kadar önemli, ne kadar değerli olduğunu, devlette liyakatın ne kadar değerli olduğunu ifade etmeye çalıştım. Bizim milletvekillerimiz de, grup başkanvekillerimiz de bu belgeleri parça parça paylaşacaklar. Belki TBMM Genel Kurulu'na taşıyacağız."

'KAPIYA KİLİT VURULMASI TALİMATINI VEREN SARAY'

"TÜİK Başkanı 'Ben kul hakkı yemem' dedi. Sayın Erdoğan'ın talimatıyla ifade ediyorum deseyedi görevde kalabilirdi ama kendi özgür iradesiyle kul hakkı yemeyeceğini ifade ederek sıkıntıyı dile getirdi ve görevine son verildi. TÜİK Başkanı'nı 'Kul hakkı yemem ben' diyen noktaya kim, nasıl getirdi? Asıl üzerinde durulması gereken o. Aslında bunu diyen bir bürokratın ödüllendirilmesi gerekir. Zaten seni bu yüzden buraya getirdik. Senle gurur duyuyorum demesi lazım devleti yöneten kişinin. Ama ben 'Kul hakkı yemem' dediği için tak diye görevden alındı. Ben adım gibi eminim, kapıya kilit vurulması talimatını veren Saray. TÜİK Başkanı'nın onu yapması, vicdanında eminim fırtınalar yaratmıştır. Ki kendi internet sitesinde TÜİK'in kapılarının açık olduğunu ifade eden açıklamalar olmasın rağmen böyle bir tabloyla karşılaştık. Ben 'Kul hakkı' yemem ne demektir? Enflasyon rakamlarını düşük göstermek ne demektir? İşçiye, memura daha az aylık ödenmesi demektir. Bunun çok ağır bir vebali vardır aslında. Onların hakkını yiyorsunuz demektir. O vebale katlanmak istemiyorum diyor. Umarım önümüzdeki süreç içinde çıkar kamuoyuna bir açıklama yapar ve kamuoyu da buun öğrenir. Neden hangi gerekçeyle istifa ettiğini öğrenmiş oluruz. Seçimle gelen bir kişinin, yani halkın oylarıyla parlamentoya gelen bir vekilin bir devlet dairesine girişinin engellenmesi. O kişi parlamentoya gelemez. Ve sokmadık da parlamentoya. Bütçe görüşmelerine giremez dedik. İki ayrı seçeneği de bilginize sunayım."

'ABDULHAMİT GÜL KEŞKE DAHA ÖNCE İSTİFA EDEBİLSEYDİ'

"Sayın (Abdulhamit) Gül'ün adalet bakanlığı sürecine baktığımızda, diğer bakanlar gibi bir pozisyonu, tavrı yoktu. Daha sakin, daha sağduyulu, olaylara daha soğukkanlı bakan bir profil çiziyordu. Dolayısıyla Adalet Bakanı ile vekil arkadaşlarımız zaman zaman ilişki kurduklarında veya cezaevlerine gittiklerinde haksız uygulamalarla karşılaştıklarında da bunlar oraya intikal ediyordu ve sonuç da alabiliyorlardı arkadaşlarımız. Tabii istifasının arkasında hangi gerekçelerin yattığını üç aşağı beş yukar tahmin edebiliyoruz ama benim dillendirmem çok doğru olmaz. Görünen tablo şu, otoriterlik eğilimleri giderek artan bir yönetim var ve o yönetimin otoriter yapının artan dozda desteklenmesi ya da güçlendirilmesine yönelik adımlar atılabilir bu süreç içinde. Ama şunu rahatlıkla ifade edebilirim, kimi getirirlerse getirsinler, en yukarıdaki ne yaparsa yapsın, demokratik yollarla biz bu ülkeyi gerçekten değiştireceğiz. Huzuru güveni sağlayacağız, bundan eminim. Halkın sağduyusuna güveniyorum. 

Sayın Gül keşke daha önce istifa edebilseydi. Yargıtay süreci var biliyorsunuz, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'nın önce Yargıtay üyeliğine arkasından Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmesi, hukuk tarihimizin kara bir sayfasıdır. Böyle bir sayfayı Adalet Bakanı'nın yaşamaması gerekirdi. Böyle bir tablo olduğu takdirde ben hükümetten ayrılmak zorundayım, böyle bir rezaleti görmek istemiyorum diyebilmeliydi. O zaman biz anlardık ki Adalte Bakanı gerçekten de vicdan sahibi ve gerçekten de adaleti savunan bir bakan. Tamam birçok şeye göz yumduk ama bu kadarı da olmaz diyebilmeliydi."

'ALTI PARTİYLE İLETİŞİM KURUYORUZ'

İ"ktidara geldiğimizde ilk olarak Stratejik Planlama Teşkilatı kuracağız.  Diğer liderle konuşuyoruz, önemli bir şey olunca telefonda konuşuyoruz. Karşılıklı güveni tesis etmiş durumdayız. Siyaset dediğimiz şey güven zemini içinde olmalı. 6 partiyle iletişim kuruyoruz. Hiç kimsenin tahayyül edemeyeceği güzel bir uyumu sağlamış vaziyetteyiz.  Önemli olan genel başkanları tavrı ve tutumlarıdır. Milletvekillerinin zaman zaman farklı görüşleri dillendirmeleri  mümkün. Sayın milletvekilimiz Ahmet Çelik’le de konuştuk zaten."

'DİYARBAKIRLILARLA HELALLEŞECEĞİM'

"Diyarbakır’a gideceğim, Diyarbakırlılarla kucaklaşacağım, helalleşeceğim onlarla. Diyarbakır hapishanelerinde anılar yayımlandı, kitaplar yazıldı, o işkenceleri görmeyecek miyiz? Roboski’de gencecik çocuklar öldürüldü, dosya kapandı, bu ailelerle bir helalleşmemiz gerekmiyor mu?

'ÜÇÜNCÜ, DÖRDÜNCÜ İTTİFAK OLABİLİR'

"HDP üçüncü ittifak konusunda çalışma yaptı. Üçüncü ittifakı oluşturacak partilerin liderleri bir araya geldiler, ben de gazetelerden okudum. Üçüncü ittifak olabilir tabii ki. Bizim dışımızda başka bir ittifak olmasın diyemezsiniz. Bütün mesele şu, üçüncü, dördüncü ittifak olabilir… Bu ülkeye gerçek anlamda demokrasiyi getirecek miyiz, getiremeyecek miyiz… Geleceğimiz yer demokrasidir. Buna da saygı duymamız gerek, başkanlık sistemlerinde kendi tercihleri nedir her ittifak belirleyecek."

'BİZANS OYUNLARI'

(Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın PKK lideri Abdullah Öcalan ve Selahattin Demirtaş'a ilişkin açıklamalarıyla ilgili soru üzerine) Ne yaparsa yapsın, bu ülkenin insanları Bizans oyunlarından bıktı artık. Seçimler yapıldı, gittiler kardeşi buldular, devletin televizyonuna çıkardılar, Erdoğan'a destek açıklaması yaptı. Sonra gittiler  Tunceli Üniversitesi'nden bir hoca buldular, hocayı yolladılar İmralı'ya, hoca geldi basın toplantısı yaptı, Saray'dan telefon ettiler bütün yayın organları gitsin diye. Açıklamalar yapıldı, ne oldu sonuçta? Bu milletin bir vicdanı var. Ben buna kesinlikle inanyıorum. Erdoğan, Bizans oyunlarıyla iktidarını korumak istiyor. Yeter kardeşim yahu. Yeter yahu. Milletin ağzındaki lokmayı aldınız siz. Cebindeki parayı aldınız siz yahu. Milleti işsiz güçsüz bıraktınız. Hala kalkmış ben iktidar olacağım diyor. Milletin açlıktan nefesi kokacak, açım diye bağırıyor. Pazar artıklarını git gör bakalım, nedir bu insanların pozisyonu bak bakalım. Saray'da oturmuş, keyfi yerinde, ceplerinde paralar, etrafında dolarlar bilmem neler... Neymiş bir de liralaştıracaklarmış efendim. Gerçekten de rahmetil Aziz Nesin, keşke olsaydı ne güzel öyküler çıkardı. Bu dönemde müthiş öyküler çıkardı. Etraf dolar geziyor, TL'yi dolara bağlamışlar, neymiş liralaştıracaklarmış. Allah akıl fikir versin bunlara ya."

'ATEŞTEN GÖMLEK GİYDİM'

Ateşten gömlek giydim. Toplumun barışmaya, birlikte olmaya ihtiyacı var. Kavgadan uzak durmamız lazım. Bu insanlar niye sizinle mesafeli diye kendimize bakmamız lazım. Oturup helalleşmemiz lazım. Başörtüsü sorunu vardı, kaynağı CHP olarak görülüyordu, insan haklarına aykırı, sana ne kardeşim kadının kılık kıyafetinden… Ben genel başkan olduktan sonra YÖK Başkanı’na ‘Alın içeri öğrencileri’ dedim. Önyargılar varsa kırmak bizim görevimiz. Kucaklaşmamız lazım.

'REZALETLERİNİ ÖRTMEK İÇİN İMAMOĞLU'NU HEDEFE OTURTTULAR'

Kusurları, kabahatleri vardı, uçaklar inemedi, binlerce yolcu bekliyordu, İngilizce slogan atmaya başlamışlardı, havaalanın bir bölümü çökmüştü, tam bir rezalet vardı. Bu rezaletin görünmemesi gerekiyordu, hedef Ekrem İmamoğlu’ydu, bilinçli olarak hedefe oturtuldu. Bu toplumun vicdanı var. Ekrem Bey, daha önce randevu verilmiş bir büyükelçiyle yemek yiyecek, olabilir. Bu İBB’nin çalışmadığını göstermez, talimat vermediği anlamına gelmez. Ekrem Bey lokantada olmayıp da dozerin başında mı olacaktı, merkezi gidildi yine. Düşünün iki bakan geliyor İstanbul Havalimanı’na inemiyorlar, Atatürk Havalimanı’na iniyorlar. İstanbul’da bu olaylar olurken vali, İçişleri Bakanı, Ulaştırma Bakanı, THY Genel Müdürü neredeydi diye soruldu  mu? Bir kar yağışını gerekçe gösterip kaybedilen İstanbul’u nasıl kazanırızın arayışının içine girdiler. Telefonlarımızın dinlendiğini defalarca söyledim, meğer bir de MOBESE aracılığıyla izleniyor, o çıktı ortaya. 

'DEVLET AKLI OLAN BİR ADAY BELİRLENECEK'

İlk turda kesinlikle Millet İttifakı kazanacak.  Tartışılan konu isim değil sistem. Devlet aklı olan bir aday belirlenecek, ittifakı bir arada tutan, ittifakın kendi içindeki dengeleri koruyan bir kişi gelecektir.  Olayı sisteme indirgemek lazım. Cumhurbaşkanlığı onurlu bir görevdir, devletin sigortası olma konumunda. Siz sadece kendi ülkenizde değil, uluslararası itibarı konusunda da saygın bir kimliğe sahip olmak zorundasınız. Bu seçim Türkiye’nin kaderini belirleyecek. Devleti iyi tanıyan birisinin olması lazım, herhangi bir kişiyi çok popüler diye getirelim cumhurbaşkanı adayı koyalım olmaz. İttifakın kendi içinde uyumu koruması lazım.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar