'Leyla Güven tutukluyken çetelere af konuşuluyor'
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, MHP'nin af teklifi ve yerel seçimlere ilişkin açıklamalarda bulundu.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) yeni dönemin ilk grup toplantısını gerçekleştirdi. Grup toplantısına Cumartesi Anneleri Hayriye Doğan, Remziye Bayram, İrfet Mutaş, Saime Sebla, Arcan Tatlav, Hanife Yıldız ve Hanim Tosun'un yanı sıra KHK ile ihraç edildikleri işlerine geri dönmek için İstanbul'dan Ankara'ya yürüyen Kenan Güngördü ve Sinan Yerdelen, İnşaat İş Temsilcisi Murat Can Çoban ve Flormar işçileri de katıldı. Toplantı divanına geçtiğimiz günlerde yaşamını yitiren Urfa eski Milletvekilli İbrahim Ayhan'ın fotoğrafı, oturma kürsülerine ise tutuklu Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in fotoğrafı konuldu.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan konuşmasına hayatını kaybeden İbrahim Ayhan'ı anarak başladı.
MECLİS'E LEYLA GÜVEN ÇAĞRISI
Yeni yasama döneminin milletvekili Leyla Güven'in tutukluluğuyla başladığını hatırlatan Buldan, "Bu hukuksuzluğa bir an önce son verilmeli. Dün Meclis'in açılışında Meclis Başkanı kadın vekil oranına vurgu yaptı, Leyla Güven'in rehin tutulduğunu görmesi gerektiğini düşünüyorum. Sayın Meclis Başkanı'nı parlamentonun saygınlığını koruma ve eksik temsiliyeti sağlama noktasında gerekli girişimlerde bulunmaya davet ediyorum. Leyla Güven, Hakkari halkının temsilcisidir, onun yeri cezaevi değil Meclis sıralarıdır" dedi.
'AKP'NİN TASFİYE PLANLARINI BOZDUK'
HDP olarak 24 Haziran seçimlerinden başarıyla çıktıklarını ve 67 milletvekili ile Meclis'te önemli bir temsiliyet sağladıklarını söyleyen Buldan,"AKP'nin tasfiye planlarını hep birlikte bozduk. Saray HDP'siz bir Meclis istiyordu. Halklarımız izin vermedi, 'Benim iradem Meclis'te olacak' dedi. Ülkeyi yönetenlerin bu mesajı iyi okuması gerekir. AKP tüm ülkeyi ve devleti ele geçirdiğini düşünebilir ama halkları farklılıkları demokrasi ve özgürlük taleplerini bastıramayacaklarını ve engelleyemeyeceklerini buradan bir kez daha ifade etmek isterim. Bunu 7 Haziran'da anlamadılar, ders çıkaramadılar, umarız 24 Haziran sonuçlarından gerekli dersi çıkarırlar. Eğer halkın mesajını doğru okuyamazsınız daha çok 7 Haziran, 24 Haziran görürsünüz. Buradan seçimlerde Suruç'ta katledilen Şenyaşar ve çocuklarını saygı ve minnetle anıyorum. Katillerinin yargının önüne çıkarılmasının takipçisi olacağımıza buradan söz veriyorum" şeklinde konuştu.
'KAYYIMLARI SARAY'A GÖNDERECEĞİZ'
24 Haziran'ı geride bıraktıklarını ancak sırada yerel seçimler olduğunu belirten Buldan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tüm yönetim mekanizmalarını merkezileştirme güdüsüyle hareket eden AKP şimdi de demokratik yönetimlerin olmazsa olması yerel yönetimleri hedeflemekte. Özellikle partimizin kazanabileceği yerlere dönük ciddi hazırlıklar yapılmakta. Bunu biliyoruz ancak şunu ifade etmek istiyoruz; Kürtlere 'Senin seçme iradeni tanımıyoruz, senin seçtiklerini cezaevine atarız. Senin seçtiklerinin yerine kayyım atarız' denilmektedir. Şunu bilsinler ki; Kürtler vardır, onların hakları vardır, onların iradesi meşrudur. Rosa Luxemburg'un dediği gibi 'vardık, varız ve var olacağız.' Yerel seçimlerde adaylarımızı her yerde halkımızla birlikte belirleyeceğiz. Bugünden gece gündüz demeden var gücümüzle çalışacağımızı ifade ediyorum, her türlü gayri meşru yolla halk iradesini gasp etmelerine asla izin vermeyeceğimizi vurguluyorum.
Bizleri nasıl parlamentodan söküp atmayı başaramadılarsa, yerel seçimlerde de güçlü bir şekilde var olacağız. O gasp ettikleri belediyeleri bir bir alıp halkın belediyeleri yapacağız. Belediyeleri Saray kayyımlarından kurtarmak boynumuzun borcudur. O kayyımları, Saray'a göndereceğiz, gitsinler Saray'ın bahçesinde kayyımluk yapsınlar. Tüm kesimlerin yerel seçimlerde ittifak yapması, demokrasinin geleceği açısından son derece önemlidir. Karşımızda faşist bir blok var. Her türlü ittifakı geliştiriyorlar, demokrasi isteyenler niçin yan yana gelmesin? Bunu yapmak için elbette bir engel yok. Herkesi bu bilinçle hareket etmeye çağırıyorum. 30 Mart yerel seçimlerini 7 ve 24 Haziran’a çevirmeye davet ediyorum. Demokrasiyi hep birlikte inşa edebiliriz. Halklarımıza güveniyoruz, kararlıyız, emin adımlarla yürüyoruz."
'KRİZİN NEDENİ TEK ADAM YÖNETİMİDİR'
Türkiye'nin tarihin en derin siyasi ve ekonomik kriziyle karşı karşıya olduğunu söyleyen Buldan, "Ülkenin yönetilemediğini biliyoruz. Siyasi krizin nedeni tek adamla yönetilmesidir, bunu da biliyoruz. Krizin nedeni demokrasinin, özgürlüklerin, hukukun, adaletin, insan haklarının askıya alınması ve tek adam rejimini ayakta tutmak için faşizmin kurumsallaşmasıdır. Çoğulculuğun reddedip tekçiliğin dayatılmasıdır, bunu da biliyoruz. İç ve dış politikada rehine siyasetinin izlenmesidir bu krizin nedeni. Sorunların barışçıl yöntemlerle değil, savaşla çözülmeye çalışılmasıdır. Bunu da çok iyi biliyoruz. Demokratik denetim mekanizmalarının, özgür medyanın yok edilmesidir. Halkın kaynaklarının savaşa harcanması, yapılan yolsuzluklardır.
Erdoğan 'kriz miriz yok' diyor, sarayın penceresinden bakarsanız krizi göremezsiniz, halkın sofrasında kriz var, biz bunu görüyoruz. Kriz yoksa her şeye yüzde yüz zam nedir bunu sormak istiyoruz. Kapatılan işyerleri artan yoksulluk neyin nesidir? 2002 yılında krizle iktidara geldiler, şimdi ülkeyi krize sürüklüyorlar. Bunlar krizle geldiler, krizle gidecekler, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Yeni Türkiye dedikleri işte budur, kriz Türkiye'sidir. Halkın ağır bedeller ödediği bir Türkiye'dir. Güvencesiz işçilerin şantiyesidir. Havalimanı işçileri insanca çalışma koşulu istedikleri için tutuklandılar. İşçi arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır. Arkadaşlarımızın özgürlükleriyle birlikte tüm işçi yoldaşlarımızın, kardeşlerimizin yanlarında olduğumuzu ifade ediyoruz. HDP olarak emekçilerin sesi olmaya devam edeceğiz. Onların direnişi bizim direnişimizdir. Erdoğan yok deyince gerçekler yok olmuyor. Var dediği hiçbir şey de aslında yok. O yüzden Erdoğan ne diyorsa siz onun tersini düşünün" diye kaydetti.
'CHP İMRALI TECRİDİNİ GÜNDEMİNE ALMALIDIR'
"Bugün Türkiye'nin yaşadığı derin siyasi krizin altında yatan nedenlere bakıldığında İmralı sistemi ve çözümsüzlük politikası karşımıza çıkıyor" diyen Buldan, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride değindi.
Buldan, şöyle konuştu: "Bundan 3 yıl önce müzakere ve çözüm süreci vardı, siyasi heyetler Öcalan ile müzakere yürütüyordu. Ülkede barış havası vardı. Sayın Öcalan barış çizgisinden asla ödün vermedi. Devletin demokratikleşmesi için mücadele etti. AKP, Öcalan ve barış projesini tekçi milliyetçi projesinin önünde engel olarak gördüğü için düğmeye bastı ve müzakere masasını devirdi. 2015'ten beri bir tecrit başladı.
1999 yılından beri tecridi yaşadı ama bugün çok ağır bir tecrit ile karşı karşıyadır. Tecrit ile çatışmalı ortama zemin hazırladılar. Darbe sürecini kullanarak bu süreçten Başkanlık rejimini devşirdiler. Demokrasi, hukuk, insan hakları rafa kaldırıldı. Ne yazık ki bu sürece sessiz kalan AB ülkeleri de tecride ortaktır. Buradan demokratik kamuoyunu ve kitle örgütlerini de tecride karşı çıkmaya çağırıyoruz. Aynı çağrıyı ana muhalefet partisi olan CHP'ye yapıyoruz. İmralı gibi hassa bir nokta karşısında CHP hiçbir şey olmamış gibi hareket edemez. Bu konuyu gündemine almalı, 3 yıldır İmralı ile bağlantıların neden kesildiğini iktidara sormalıdır."
CUMARTESİ ANNELERİ
Toplantıya katılan Cumartesi Anneleri'ni "Benim yol arkadaşlarım, birlikte Galatasaray Lisesi önünde oturduğumuz, birlikte ağladığımız" diyerek selamlayan Buldan, "Çeyrek asırdır kayıp yakınlarını hep birlikte aradık. Cumartesi Anneleri bu ülkenin toplumsal hafızasıdır. Onlara yaklaşım demokrasiye, hak ve adalete yaklaşımdır. Gelinen noktada AKP kayıp yakınlarının değil faili meçhulleri gerçekleştirenlerin yanında olmuştur. Cumartesi Annelerine en meşru ve en masum eylemleri nedeniyle saldırılıyor. Bu hangi vicdana, hangi adalete sığar, hangi gönülde yer alır bunu sormak isteriz?
Devletin, iktidarın görevi kayıpları bulmaktır. Kayıp yakınlarını susturmak değildir. Saray yönetimi özellikle Çiller ve Ağar çizgisi ile buluşmuştur. 24 Haziran seçimlerinde, miting meydanlarında yanına Çiller ve Ağar'ı alarak Susurluk geleneğine sahip çıktığını bizlere göstermiştir. Şimdi de bunun gereğini yapıyorlar. Erdoğan en son Almanya ziyaretinde ölü çocuk ve yaşlı anne heykeline çiçek bıraktı. Kendi ülkesinde ise kayıp yakınlarına her hafta müdahale ediliyor. O anıtın dili olsaydı bu samimiyetsizlik karşısında ne derdi? Cumartesi Annelerinin direnişine sahip çıkmak onların yanında olmak bir onur insanlık ve vicdan görevidir" dedi.
MHP'NİN AF TEKLİFİ
MHP tarafından gündeme getirilen af tasarısına dair de konuşan Buldan, "Adaletin ve hukukun yargının dibe indiği bir ülkede şimdi bir af tasarısı tartışılıyor. AKP'nin ortağı bir teklif verdi. Bu teklifle birlikte insan kaçakçılarının mafyaların af edilmesi tasarlanıyor. Bunun anlamı şudur; bu çeteler dışarı çıksın ve yeniden suç işlesin. Toplum üzerinde baskı oluştursun, sokakları çetelere teslim etme teklifidir. Bu ülkede düşüncelerinden dolayı binlerce insanı cezaevinde rehin olarak tutma politikası konuşulmalıdır. Tutuklu siyasetçiler gazeteciler insan hakları savunucuları, kadın tutsaklar konuşulmalıdır. Düşünceyi suç haline getiren yasa konuşulmalıdır. Milletvekilimiz Leyla Güven tutukludur ama teklif çetelere af öngörüyor. Halkın temsilcisinin tutuklu olduğu, halka karşı suç işleyenlerin ise affedilmesinin planlandığı bir ülkede yaşıyoruz. Gelin toplumsal barış için, düşüncelerinden dolayı cezaevinde olanları tartışalım. Gelin Selahattin Demirtaş'ı, Figen Yüksekdağ'ı, Tuncer Bakırhan'ı, Bekir Kaya'yı, Gültan Kışanak'ı, tartışalım" dedi. (Mezopotamya Ajansı)