Oluç: HDP olmadan herhangi bir ittifakın başarı şansı yoktur
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, "Hem Gelecek Partisi'nin hem DEVA'nın Hem Saadet Partisi'nin hem CHP'nin birlikte bir sistemde yer alması gerektiğine inanıyorum. HDP ayrı girmeli" demişti.
Derya OKATAN
ARTI GERÇEK- HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, seçim ittifaklarının gündemlerinde olmadığını belirtirken, HDP olmadan herhangi bir ittifakın başarı elde etme şansı olmadığını vurguladı. "HDP kilidi açacak olan pozisyondadır" diyen Oluç, anayasa tartışmaları için ise uygun bir ortam olmadığı görüşünde.
HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, aralarında Artı Gerçek’in de bulunduğu bir grup gazeteciyle online toplantıda bir araya gelerek, gündeme dair soruları yanıtladı.
SEDAT PEKER’İN AÇIKLAMALARI: BÜYÜK BİR ÇÜRÜMEYİ GÖSTERİYOR
Organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in açıklamaları için "vahim bir durum" diyen Oluç, Susurluk’tan bile daha vahim olduğunu söyledi.
Sedat Peker’in geçmişte AKP ile ilişkilerini hatırlatan Oluç, "İktidarla ilişkisi son ana kadar iyiydi, hatta yurt dışına elini kolunu sallayarak gitti. İçlerinde bir iktidar kavgası, pazar kavgası başladı belli ki" diye konuştu.
‘İKTİDARIN BÜTÜN ODAKLARI SUS PUS’
İktidarın suskunluğuna dikkat çeken Oluç, "İktidar açısından durum içler acısı. Lüzumlu lüzumsuz her şeye laf eden İçişleri Bakanı bu örgütlerin çalışmaları üzerine ağzını açmıyor. İktidarın bütün odakları sus pus vaziyette" dedi.
Alaattin Çakıcı, Mehmet Ağar, Korkun Eken ve Engin Alan’ın Bodrum’daki fotoğrafını hatırlatan Oluç, şöyle devam etti:
"Bu fotoğraf iktidarın içindeki çevrelere verilen bir mesajdı aslında. Bir mevzi savaşının işaretiydi. Bu fotoğraf, yakalanan kokain gemileri vs hepsini üst üste koyunca Susurluk’tan çok daha organize, iktidarın çeşitli odaklarıyla ciddi ilişkileri olan, bu odaklar tarafından koruma altına alınmış bir suç ortamından söz ediyoruz. Fakat iktidarın bu konudaki umursamaz, koruyucu ve kollayıcı tavrı inanılmaz. Yargı da iktidarın egemenliği altında olduğu için hukuk yolu da işletilemiyor. Bu, büyük bir çürümeyi gösteriyor ve bu çürüme iktidardan bağımsız değildir."
Oluç, "Bu çatışma iktidardaki çözülmeyi mi gösteriyor?" sorusuna ise "Çözülmeden çok içlerindeki iktidar kavgasının dışa yansımasıdır" yanıtını verdi.
Kavga alanı olarak da uyuşturucu ticaretindeki pazar payına işaret eden Oluç, "Siyaset-mafya- bürokrasi arasındaki ilişkiyi çok net olarak gösteren bir tablo ile bir kez daha karşı karşıyayız. Susurluk da öyleydi. Arabanın içinden çıkanlar temsili isimlerdi. Bu kez bir kaza olmadan ortaya çıktı. Siyaset de bu işin içinde. İktidardaki çeşitli odaklar bir yerinde duruyor. Çözülmeden çok çürümeyi gösteriyor" dedi.
Oluç, "Her siyasi partinin kendi mafyası mı var?" sorusu üzerine ise şunları belirtti:
"Her siyasi partinin mafyası var, denilemez. İktidar içinde çeşitli odaklar var ve bu odakların organize suç örgütleriyle ilişkileri var. Türkiye’nin eroin ve kokain ticareti açısından kilit bir noktada olduğu anlaşılıyor. Bu büyük bir pazar, büyük paralar dönüyor. Bu odaklar kendi aralarında bir kavga sürdürüyorlar. Detaylarına vakıf olmamız mümkün değil, onlar konuştukça ortaya çıkıyor. Türkiye hukuk devleti olsaydı, bağımsız ve tarafsız yargı olsaydı bu meselelerin üstüne gider, soruşturma yürütürdü."
‘ÜSTÜNE GİDİLMESİ LAZIM’
Oluç, konuyu Meclis gündemine taşıyacaklarının bilgisini verdi ve ekledi: "Üstüne gidilmesi gerekir. Başka türlü temiz toplum, temiz siyaset yaratmak mümkün değil."
‘BU ORTAMDA ANAYASA TARTIŞMASI YAPILAMAZ’
HDP’li Oluç, yeni anayasa tartışmaları ve MHP’nin anayasa teklifi üzerine de değerlendirmelerde bulundu.
İktidarı eleştiren herkesin baskıyla ve ağır suçlamalarla karşılaştığını hatırlatan Oluç, "Demokratik ve özgürlükçü bir anaysa tartışması ortamının olduğu kanaatinde değilim. Korku ikliminin politikaya hâkim kılınmaya çalışıldığı, toplumsal ve siyasal muhalefetin bu kadar ağır baskıyla karşı karşıya bulunduğu bir ortamda demokratik ve özgürlükçü bir anayasa tartışması yapılamaz" dedi.
‘MHP’NİN ANAYASA ÖNERİSİ DAHA OTORİTER BİR SİTEM ARAYIŞIDIR’
"Türkiye’nin bir anayasa ihtiyacı vardır" diyen Oluç, şöyle devam etti:
"Ama bu, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adı verilen ve dünyada başka örneği bulunmayan ucube sistemin, daha da ucube hale getirilmesi için yapılacak çalışmalar anlamına gelmez. Olması gereken, demokratik ve özgürlükçü, evrensel hukuk ilkelerine uygun olan bir anayasa tartışması sürdürmektir. MHP’nin anayasa önerisinin bu ölçüde olduğunu zannetmiyorum. Var olan sistemi daha otoriter, totaliter, özgürlükleri kısıtlayıcı, daha otokratik bir sistem haline nasıl getirebilirizin, arayışıdır. Siyaset gündeminde yer alma hevesidir. Bahçeli, ‘sıkılı yumruklara bir tartışma yapılamaz’ diyor ama önce aynaya ve kendi yumruklarının ne durumda olduğunu görmesi gerekiyor. Her grup toplantısında toplumsal ve siyasal muhalefete hakaretler ediyor. HDP’nin kapatılması, milletvekilliklerinin düşürülmesi gibi söylemleri var. Böyle bir ortamda kimin yumruğu sıkılı? İktidarın yumruğu sıkılı. Bu da bir anayasa tartışması yapılmasına imkân sağlamıyor. Olması gereken demokratik politik iklimin yeniden hâkim olmasıdır."
Oluç, ayrıca Mecliste hiçbir parti ve ittifakın tek başına anayasa yapabilecek durumda olmadığını hatırlatarak, anayasa tartışmasının sadece Meclis’te değil toplumla, sivil toplum kuruluşlarıyla ve meclis dışındaki siyasi partilerle de yapılması gerektiğini sözlerine ekledi. Oluç, "Bütün bunlara baktığımızda ve bu iktidar zihniyeti değişmediği sürece şu anda anayasa gündeminin gerçekçi bir gündem olduğu, böyle bir anayasa çalışmasının yapılabileceği kanaatinde değiliz" diye konuştu.
‘GÖZDAĞI İSE YANLIŞ HESAPLANMIŞ BİR GÖZDAĞIDIR’
Devlet Bahçeli’nin açıklamasında satır aralarında Meclis’i güçlendirmeye ve Cumhurbaşkanı’nın yetkilerini sınırlandırmaya dönük bir sorgulama görüp görmediği de sorulan Oluç, "Bu önerinin var olan sitemi düzeltelim, demokratikleştirelim, kuvvetler ayrılığını tesis edelim önerisi olduğu kanaatinde değilim" dedi.
HDP’li Oluç, cumhurbaşkanının yetkileri konusunda ise "AKP ve MHP arasında çeşitli konularda tartışmalar var. Açıkça ortaya çıkmasa da bir sürtüşme var, bunu biliyoruz ama MHP’nin Erdoğan’a dönük gözdağı bile olsa çok yanlış hesaplanmış bir gözdağı olur. MHP ile birlikte hareket edecek bir muhalefet partisi yok. Ayrıca MHP bütün kamuoyu yoklamalarında barajın altında görünen, kendi seçmenleri açısından bile güvenilirliğini yitirmiş bir parti. Bu kadar irtifa kaybetmiş bir parti olarak, hangi güçlere güvenerek gözdağı verecek? Bir tek görünmeyen ittifak güçleri olabilir. Bunun tamamen gündeme dahil olabilmek, tartışmalarda yer almak için atılmış bir adım olduğu kanaatindeyim. O yüzden çok ciddiye alınır bir tartışma değil" diye konuştu.
‘HDP OLMADAN HİÇBİR İTTİFAKIN BAŞARI ŞANSI YOKTUR’
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in "HDP seçimlere ayrı girmeli" sözleri de hatırlatıldı.
Oluç, "Seçim ittifakları seçim gündeme geldiği zaman konuşulacak bir meseledir. Türkiye’de seçimlerin ne zaman yapılacağı belli değildir, seçim koşulları belli değildir, hangi seçim sistemiyle yapılacağı belli değildir. Böyle bir zamanda seçim ittifaklarını konuşmak bizim için doğru değildir" dedi.
Oluç, asıl olarak demokrasi ittifakını önemsediklerini hatırlattı ve şöyle devam etti:
"Şu anda bir seçim tartışması yok. Zamanı belli olduğunda elbette ki yapacağız. Ama şunu sanırım tüm partiler biliyor, HDP seçmeni partilerine en bağlı olan seçmenler olarak görülüyor. HDP seçmenlerinin, Türkiye’de demokrasinin gerçekleşmesi için çok kararlı bir seçmen olduğu da açıkça görülüyor. Bilinçli bir seçmendir. Seçimler geldiğinde koşullara bakarak ne yapması gerektiğini, HDP olsa da olmasa da, bulacaktır. Bu konuda şüphemiz yok. Biz o konuda rahatız, kendimize güveniyoruz. HDP olmadan herhangi bir ittifakın başarı elde etme şansı yoktur. HDP kilidi açacak olan pozisyondadır. Biz bu bilinç ve olgunlukla tartışmaları yürütüyoruz. Esas hedefin Türkiye’de demokratik ortamın, özgürlüklerin, eşitliğin sağlanması olduğunu biliyoruz."
HDP’nin olası bir çatı adayı destekleyip desteklemeyeceği konusunda ise şu anda partilerinde böyle bir tartışmanın olmadığını belirtti. Oluç, iktidarın muhalefeti bu tartışmaya çekmek istediğini, çünkü adaylar belli olduğu zaman onun yıpratılacağını da sözlerine ekledi.
ABDULLAH GÜL’ÜN ADAYLIĞI: BİZE TEKLİF GELMEDİ
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın, Abdullah Gül’ün adaylığı konusundaki açıklamaları da hatırlatılarak, "O dönem Gül’ün adaylığı konusunda size bir teklif geldi mi?" sorusuna da Oluç, "Resmi olarak bize böyle bir teklif gelmedi. O tartışmanın içinde parti olarak bulunmuş değiliz" yanıtını verdi.
SINIR ÖTESİ OPERASYONLAR: GÜVENLİKÇİ POLİTİKALAR GAYRİ MEŞRU İLİŞKİLERE ZEMİN YARATIYOR
HDP Grup Başkanvekili Oluç, sınır ötesi operasyonlar konusunda da değerlendirmelerde bulundu.
Oluç, şunları söyledi:
"Sınır ötesi operasyonlar yeni değil, sayısını hatırlamıyoruz artık. Bunların Kürt sorununun çözümü doğrultusunda herhangi bir sonuç yaratmadığı biliniyor. Bu operasyonlar inanılmaz bir ekonomik kaynak ve insan yitimine yol açıyor. Bu çok tahrip edici bir sonuç. Biz Kürt sorununun demokratik, barışçıl bir yolla çözülebileceğine dair kararlılığımızı koruyoruz."
128 Milyar dolar konuşulurken Merkez Bankası Başkanı’nın görevi olmamasına rağmen "O İHA’lar, SİHA’lar parasız uçmuyor" dediğini belirten Oluç, yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da daha önce mermi fiyatı ile biber fiyatını karşılaştırdığını hatırlattı. Oluç, "Atılan her mermi, uçurulan her SİHA bu ülkenin ekonomisinden, insanların cebinden bir şeyler götürüyor. Yüzlerce milyar dolar bu yanlış politikalara harcandı" dedi.
Oluç, güvenlikçi politikaların hukuksuz bir ortam yarattığına ve bunun da gayri meşru ilişkilere zemin hazırladığına dikkat çekti:
"Bakın 90’lı yıllar, Susurluk kazası ve ortaya saçılan bütün o çürüme ve pisliği hatırlıyorsunuz. O zamanın konjonktürüne bakalım. Siyaset-bürokrasi-mafya ilişkileri o zamanki savaş üzerinden şekilleniyordu. Bir ülkede savaş ya da çatışmalı ortam varsa ya da bugün olduğu gibi güvenlikçi politikalar üzerinden iç dizaynını yapmaya çalışıyorsa o ülkede hukuksuzluk, adaletsizlik var demektir. Hukuksuzluğun olduğu ortamda da işte bu tür gayri meşru ilişkiler ortaya çıkar. O dönemdeki koşullar ile çok benzer bir ortam olduğunu görüyoruz. Ve o zamanın aktörlerinin bir kısmı bugünkü çürümenin de hâlâ aktörleridir. Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü için adım atarsak bu çürümenin, siyaset-bürokrasi-mafya ilişkilerinin de önünü almış oluruz."
FİLİSTİN BİLDİRİSİ: FİLİSTİN KONUSUNDA HASSASIZ
TBMM’de tüm partilerin imzasının olduğu Filistin’e yönelik saldırıları kınayan bir bildiri yayımlanmıştı. HDP’nin pek çok bildiriye imza atmazken, bu bildiriye neden imza attığı sorusu üzerine Oluç, "Daha çok dış politikaya yönelik bildiriler. İktidarın attığı adım doğru mu yanlış mı, buna göre destekliyoruz ya da desteklemiyoruz. Meseleye politik olarak bakıyoruz. Milli mesele deniliyor. İktidarın yanlış dış politika adımları niye milli mesele oluyor?" dedi.
İktidarın dış politikada muhalefetin görüşünü almadan adım attığını belirten Oluç, "Milli politika diye iktidarın yanlış dış politikasının arkasında hizalanmayı doğru bulmuyoruz. Bunun bedelini tüm toplum ödüyor" diye konuştu.
"Filistin konusunda hassasız" diyen Oluç, Filistin halkının mücadelesinin yanında olduklarını belirtti.
KOBANE DAVASI: KARAR VERİLMİŞ, MAHKEMEYE TEBLİĞ EDİLMİŞ
Kobane davasına dair HDP’nin yeni bir stratejisi olup olmadığı sorusu üzerine ise Saruhan Oluç, ilk duruşmanın çeşitli konularda bir mesaj verdiğini söyledi. Bu davanın siyasi intikam davası olduğunu ifade eden Oluç, şunları söyledi:
"Çok açık siyasi nedenlerle açılmış bir dava. İlk duruşma da bunu gösterdi. Hâkim her türlü savunma hakkını sınırladı. Avukatların tamamı içeri giremedi. Giremeyen avukatlar için başka bir salon ayarladık, oradan izleyebilirler dedi. Avukat bir izleme makamına dönüştürülebilir mi! Bu aslında bir tiyatro. Karar verilmiş, mahkemeye tebliğ edilmiş, mahkeme başkanı sonucu açıklayacak."
Dünkü MYK toplantısında davayı bir kez daha değerlendirdiklerini aktaran Oluç, "Birincisi, hukuk mücadelesini, her şeye rağmen, karar öncesinden belli olmasına rağmen sürdüreceğiz. İkincisi politik olarak biz bu davanın arkasında duracağız. HDP, hem politik hem hukuki hem örgütsel olarak net tutumunu ortaya koyacaktır. Çünkü HDP’ye yönelik intikam davasıdır, hukukla ilgisi yoktur. Biz o dönemin de araştırılmasını istiyoruz" dedi.
DİYARBAKIR’DAKİ KARBUZ HEYKELİ: BİRİLERİNE PARA KAZANDIRMA KAPISI
Oluç, Diyarbakır’daki karpuz içindeki çocuk heykelini de değerlendirdi.
Heykelleri "ucube, estetikten yoksun figürler" olarak nitelendiren Oluç, "Bunlara inanılmaz paralar ödediler. Belli ki yandaş birilerine para kazandırma kapısı" dedi.
Kayyımların yolsuzluklarını hatırlatan Oluç, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında HDP’li belediyeleri ziyaret ettiği için açılan incelemeye işaret etti ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya "Sen ne konuşuyorsun, Mardin, Diyarbakır, Siirt kayyımlarına soruşturma izni ver" diye seslendi.
Oluç, "Sadece halkın iradesini gasp etmekle kalmıyorlar, halkın alınteriyle yarattığı zenginlikleri de talan ediyorlar, yandaşlara dağıtıyorlar. Kayyım yolsuzluğunun, hırsızlığının sonuna kadar takipçisi olacağız. Halk, buna cevabı sandıkta verecektir" diye konuştu.