İmamoğlu'ndan liderler turu

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in ardından DEVA Partisi Lideri Babacan ve Demokrat Parti lideri Uysal ile görüştü. İmamoğlu kendisine randevu vermeyen Bahçeli'ye ise talebini yineledi.

Artı Gerçek - CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile İstanbul Büyükşehir Belediye ve Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun görüşmesi, Özel’in TBMM’deki makam odasında gerçekleşti.

TBB olağanüstü encümen toplantısı için bugün Ankara'ya gelen İBB ve TBB başkanı Ekrem İmamoğlu, kayyum atamaları gündemini değerlendirmek üzere siyasi parti liderlerinden randevu aldı. Bu kapsamda bugün sırasıyla; Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Saadet Partisi Temel Karamollaoğlu ve Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile görüşecek olan İmamoğlu, ilk olarak CHP Genel Başkanı Özel ile bir araya geldi.

İmamoğlu'na, TBB encümen üyeleri; Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Edirne Belediye Başkanı Filiz Gencan Akın, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Serra Bucak eşlik etti.

Görüşmede ayrıca CHP Grup Başkanvekilleri Ali Mahir Başarır ile Murat Emir de bulundu.

Görüşmenin ardından açıklama yapan İmamoğlu şöyle konuştu:

Başkanımızla bugün TBB toplantısında aldığımız prensip kararını paylaşmak üzere görüştük. Özellikle bu kayyım uygulamalarının Türkiye'nin demokrasisi çok utanç verici olduğunu milletimizi aşağı çeken hatta ekonomi başta olmak üzere çok sorunun temeli olduğunu konuştuk. Bunun çözümünün Meclis'te olduğunu ve TBB olarak bir önerimizin de olduğunu ilettik. Bunu mutlak bir kanun çerçevesinde Meclis'te teminat altına alınması gerektiğini aktardık.

BAHÇELİ'YE YANIT

İmamoğlu, Bahçeli'nin "Ne maksatla talep ettiğini bilmiyorum. Siyasetini tasvip etmediğim için görüşmeyi uygun bulmuyorum. Çünkü görüşme istismarla, yanlış yorumlarla MHP’yi bulaştırmak istiyor olabilirler. Biz daha dikkatli olmak mecburiyetindeyiz" ifadesini de değerlendirdi.

İmamoğlu şöyle konuştu:

"Açıkçası istismar diye bir kelimeyi bırakın ruhumuzdan yakın çevremizden bile geçirmeyiz.

Güven içerinde ahlaklı erdemli sadece siyaset değil hayatımızı da buna adanmış durumdayız.

Biz nezaketi iyi biliriz randevu aldığımız yere de girip çıkmayı iyi biliriz. Bu kişisel fikridir ama bize ne yapışır ne dokunur.

Siyaset tarzımızı beğenmemesi de kendi fikridir ama gönül isterdi ki, buluşalım konuşalım.

Kendisi uygun bulmamış olabilir ama ben randevu talebimi yineliyorum. Umarım yük olarak düşünmeye devam eder."

'TÜRKİYE'NİN CUMHURBAŞKANI ADAYINI SEÇKİNLER BELİRLEMEZ'

İmamoğlu Bahçelinin "En uygun aday Erdoğan'dır" ifadesini de şöyle yorumladı:

"Tabii sayın Bahçeli iktidarın ortağı bu bakış açısı normaldir, ama Türkiye'nin cumhurbaşkanı adayını kendi millet belirler seçkinler belirlemez.

İmamoğlu siyasi parti liderleriyle görüşmesini de cumhurbaşkanı adaylığı çerçevesinde değerlendirilmesine de

Bugün amacımızın da rotası bellidir. Benim şahsi olarak da yola çıkışımın bir ideal temelli olduğu bilinir."

Öte yandan İmamoğlu siyasi parti liderlerini ziyareti kapsamında ikinci olarak Demokrat Parti Genel Merkezi'nde Gültekin Uysal ile bir araya geldi.

7a7e9ed6-da9b-48bb-86ab-32c5f4d54275-w.jpeg

İmamoğlu burada yaptığı açıklamada "Bugün Türkiye Belediyeler Birliği’nde bir toplantı yaptık ve toplantıda özellikle bu sürecin bu şekilde işletilmesinin Türkiye’ye hem hukukun üstünlüğüne başta siyasi partilerin, vekillerimizin vermiş olduğu demokrasi mücadelesiyle tümden ters, milletin iradesinin tamamen karşısında bir uygulamayı bize dayatan bir sürecin içerisindeyiz. Mısır'da haberi almak gerçekten boynumuzu büktü. Tabii Türkiye Belediyeler Birliği toplantısında da bu işin temelden çözüm yerinin Meclis olacağı kanaatindeyiz. Hangi partiden olursa olsun seçilen insanların korunduğu, mekanizmaların kurulduğu bugün kayyum atanan bir yerde düşünün ki Esenyurt'ta şu an seçilmiş meclis üyeleri belediyeye giremiyor. Bırakın Meclis'in toplanmasını veya görev almalarını belediyeye giremeyecekleri duruma getiriyor. Olası bir görev boşalmasında belediye meclisi kendi içinden başkan vekili yada başkan seçer ve yoluna devam eder. Milletin iradesinin sürekliliği sağlanmış olur. Bu kapsamda yasal zeminde bu işin çözülmesiyle ilgili Türkiye Belediyeler Birliği olarak bir çalışma yapacağız ve bu çalışmayı sizlerle paylaşacağız. Bu işin temelden kaldırılıp iki dudağın arasında bir talimatla sürecin yönetilme anlayışının artık bu ülkenin gündeminden kalkması gerekiyor" ifadelerini kullandı.

'TÜRKİYE OPERASYONLAR DÖNEMİ İÇERİSİNDEDİR'

Gültekin Uysal da, şu ifadelere kullandı:

"Deyim yerindeyse tilkinin 40 hesabı var, 40'ı da kümes üzerine derler. Meselenin hukuki boyutunun ne olup olmadığını orta düzeyde siyaset yapanlar olarak hepimiz idraki içerisindeyiz. Türkiye operasyonlar dönemi içerisindedir. Hukuk ambalajlı siyasetin dizayn edildiği önümüzdeki süreçte söyleyecek sözü kalmamış, iddialarıyla sınanmış, son yerel seçimlerle beraber milletimizin büyük çoğunluğundan bu iktidarın siyasetinin iflas ettiğini teyit etmiştir. Bugün geldiğimiz noktada kayyum meselesi, antidemokratik bir rejimin ortaya çıkardığı tezahürleridir. Demokrasi dışı rejimlerde yasakların hepsi yazılı değildir. Bugün Türkiye'de uyguladıkları da hukuk eliyle, devlet aparatını ele geçirmiş olmaları hususiyetiyle bir parti devletinin yansımasıdır. Bir kişinin yürütmeyi, yargıyı, yasamayı kontrol ettiği ve keyfileştiği bir düzeni müsaade ettikleri kadar hakka, hukuka rıza göstermeyeceğimizi her fırsatta ifade ediyoruz. Erdoğan rejiminin yansımalarıdır. Biz o noktada Demokrat Parti olarak ölçümüz her zaman demokrasiden, hukuktan yanadır."

İmamoğlu'nun üçüncü durağı DEVA Partisi oldu. Genel Başkan Ali Babaan ile görüşen İmamoğlu "Elbette DEVA Partisinin milletvekillerinden de desteği arzu ediyoruz. Şu anda biz ülkemiz adına milletimiz adına bir demokrasi krizini çözmek, hukukun üstünlüğünü ve insanların seçme seçilme haklarının korunduğu asla onlara bir zeval gelmediği bir ortamı sağlama mücadelesini vermekteyiz" diye konuştu.

590469ae-9ee3-4b59-ad7d-8c1323d5cba4-w-1.jpeg

'KAYYUMA İLİŞKİN İLKESEL BİR DURUŞUMUZ VAR'

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ise, şunları kaydetti:

"Bugün TTB heyeti ile misafir ettik. Ülkemiz zor dönemlerden geçiyor. 2017-2018’den bu yana sorunlar sadece büyüyor. Yeni sorunlar ekleniyor. Biz prensip olarak ülkenin sorunların çözümü meşru demokratik zeminde çözüm aramalıyız. Demokrasi de kalitenin son derece düşmüş olduğu ülkeler var. Seçilmiş makamda olan herkes onu seçenlerin iradesini temsil eder. Tam da bu ilkelerden hareketle özellikle son dönemde yaşamış olduğumuz gelişmeler seçilmiş olma meşruiyetinin kalbine hançer saplıyor. Demokrasi çözüm olmazsa sandığın seçimin sağlam tablo bozulursa milli birliğimizin ve beraberliğimiz de zarar görür. Aynı zaman da terör örgütleri için de elverişli bir ortam oluşturur. Kayyuma ilişkin ilkesel bir duruşumuz var. Seçilmiş bir başkan eğer görevden alınacaksa bağımsız ve tarafsız bir yargıyla olmalıdır."

İmamoğlu, parti liderlerini ziyareti kapsamında dördüncü olarak Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ile Gelecek Partisi Genel Merkezi’nde bir araya geldi. Davutoğlu görüşme sonrasında açıklama yaptı.

'KENDİNİZE TANIDIĞINIZ ÖZGÜRLÜĞÜ, RAKİBİNİZE TANIMIYORSANIZ DEMOKRASİ YOKTUR'

Davutoğlu şu ifadeleri kullandı:

''Kuralları işlemeyen bir siyasi sistem ne demokratiktir ne de devlet düzeni niteliği taşır. Karşı karşıya kaldığımız durum bir demokrasi krizidir. Demokrasi krizi, halkın seçme yetkisini, milli egemenlik yetkisini, halkın oylarına saygı duymadığınız anda bir demokrasi krizi yaşanıyor demektir. Ülkede herkes Türkiye’deki demokrasinin olgunlaşmış bir demokrasi olması noktasında artık yeterli tecrübeye sahip olduktan sonra tereddüt etmemesi lazım. Ama bugün bir tereddüt yaşanıyor. Biz esastan kayyum yöntemine karşı çıkarız. Halkın önüne sandığı koyduysanız, çıkan sonuca saygı göstereceksiniz. Hiç kimse hukuk karşısında istisnai bir özerkliğe de sahip değildir. Bir demokrasiyi işletmeye başladıysak iki temel eksende bunu yaşatır hale getireceğiz. Birincisi herkes için tam ve eksiksiz demokrasi, ikincisi ise tavizsiz kamu düzeni. Eğer demokrasiyi tanıyıp, kamu düzeninden taviz verirseniz kaosa yol açarsınız. Eğer kamu düzeni sağlayacağım derken, demokrasiden taviz verirseniz otokrasiye gidersiniz. Kayyum uygulaması geçmişte de bugün de hangi görevde olursam olayım karşı çıktım. Bugün de karşı çıkıyorum. Karşı karşıya kaldığımız şey bir hukuk krizidir. Kamu düzeni hepimizin düzenidir.

4b19f69f-4e0f-4d99-909e-6c65a4f330b2-w.jpeg

Merkezi yönetimler ve yerel yönetimlerde ayrı partilerden bile olsa ortak bir ülke ve şehir yönetildiği bilinciyle devlet ve şehir yönetilir. Merkezi yönetim, yerel yönetimlerin tercihlerini göz ardı edip, ‘ben bildiğimi okurum, kuralı ben koyarım’ derse şehirlerde meşruiyet tartışılır. Yerel yönetim de ben burada kendime has bir hukuk alanı oluşturdum. İstediğimi yaparım’ derse ülkede hukuk düzeni kalmaz. Bugünkü yönetim krizinin sebeplerinden bir tanesi, iktidarın kamuoyuna verdiği mesajlardaki çelişkidir. Kafanız mı karışık yoksa birbirinizle mi bilek güreşi yapıyorsunuz. Bir taraftan kamuoyunun son derece hassas olduğu bir konuda terör başını Meclis’te konuşturmaya kadar gidecek bir açıklama yapacaksınız ve burada kamuoyunun tepkisini de gerektiğinde göz ardı edeceksiniz. Diğer taraftan da altı ay öncesinde yapılan bir seçimde, seçilen belediye başkanlarıyla ilgili otoriter bir tasarrufta bulunacaksınız. Bu ikisi bir arada olmaz. Ayrı ayrı olur da demiyoruz. Olması gereken, Türkiye’de bugün bir demokrasi, hukuk, yönetim kriziyle karşıyayız. Bunun çözümü, herkesin demokrasiye saygı duymasıdır. Herkesin hukuk düzenine boyun eğmesidir. Hiç kimse hukukun üstünde değildir. Hiçbir belediye başkanı ‘şehri istediğim gibi yönetirim’ deme hakkına sahip olmadığı gibi, hiçbir merkezi yönetim yetkilisi de ‘ben istediğim belediye başkanını sabahtan görevden alırım. Bunun da hukuki sürecine bakmam, görevden alırım’ deme hakkına sahip değil. Kendinize tanıdığınız özgürlüğü, rakibinize tanımıyorsanız demokrasi yoktur.''

(ANKA - HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar