‘Parlamentoda siyaset yapma alanımız daralırsa meclis dışına çıkacağız’

Fatma YÖRÜR

ARTI GERÇEK - Enis Berberoğlu'nun tutuklanması Türkiye siyasetinde kendine şimdiden yer bulan bir eylemin, protestonun başlangıcı oldu. Referandum döneminde 'Hayır'da birleşen kesimleri, bu kez 'adalet' kavramının arkasında bir araya getirdi Kılıçdaroğlu. Günden güne kendisine eşlik edenlerin sayısı arttı, siyasetin önemli bileşenlerinin desteğini aldı. Artı Gerçek'in sorularını yanıtlarken, umutlu ve inançlı buluyoruz CHP liderini.

İstanbul 9 Temmuz’da Kılıçdaoğlu’nu bekliyor. Kemal Kılıçdaroğlu’na soruyorum, siz nasıl bir İstanbul bekliyorsunuz?

Kılıçdaroğlu: Toplumun tüm kesimlerinin adalete susadığı bu dönemde, her kesimden insanın Maltepe’de olacağını düşünüyorum.

Tüm kesimlere çağrı yapmak kolay ama Türkiye tarihinde çok örneğini gördüğümüz gibi onları bir arada tutmak o kadar kolay değil. Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu kucaklayıcı eylemden sonra nasıl bir politika uygulayacağı merak konusu? Kılıçdaroğlu bu noktada umutlu: Bunun için yola çıktık, diyor.

"Demokrasi sadece benim için değil benim gibi düşünmeyen insanlar için de geçerli zaten öyle olunca da kucaklayıcı bir dilin oluşması lazım. Buna özen gösteriyoruz. Buradaki tablo sürecek. Herkesi kucaklayan siyaseti örmeliyiz. Ayrıştıran değil birleştiren. Demokrasiyi savunmalıyız, adaleti savunmalıyız, bağımsız, tarafsız yargıyı savunmalıyız. Medya özgürlüğünü savunmalıyız yani bir demokrasi de olması gereken asgari standartları sağlamak için yola çıktık bunu sürdüreceğiz."

"PARLAMENTODA SİYASET YAPMA ALANIMIZ DARALIRSA MECLİS DIŞINA ÇIKACAĞIZ"

Peki Cumhuriyet Halk Partisi taleplerine Ankara’dan yanıt alınmazsa gerek mecliste gerek sokakta nasıl bir politika izlenecek. Somut birkaç madde alabilir miyim?

Kılıçdaroğlu: Gelişen olaylara ve ortama göre bu değişir, bugünden şunu şunu yapacağız veya bunu yapacağız demek çok doğru değil. Nitekim bizim bu yürüyüş de böyle başladı, bardağı taşıran bir damla oldu ve onun üzerine başlattık. Önümüzdeki süreçte de gerek mecliste gerek meclis dışında elimizden gelen her çabayı göstereceğiz. Parlamentoda eğer siyaset yapma alanımız daralırsa biz meclis dışına çıkacağız. Duruma ve ortama göre elbette siyaset geliştirmek durumundayız.

Mecliste bir tıkanmada soru önergelerinde, muhalefetin verdiği pek çok soru önergesi cevapsız kalıyor. Bu noktada hukuki bir süreç takip etmek mümkün müdür?

Kılıçdaroğlu: Maalesef mümkün değil çünkü yaptırımı yok. İç tüzük gereği soru önergelerinin 15 gün içinde yanıtlanması gerekiyor. Ama maalesef yaptırımı yok, yanıt verilmezse hiçbir şey yapılamıyor. O nedenle arkadaşlarımız soru önergesi yerine doğrudan bilgi edinme yasasına göre doğrudan bilgi almaya özen gösteriyorlar çünkü bilgi verilmediği zaman bir üst kurula müracaat ediyorsunuz 15 gün içinde ve o bilgi verilmediği takdirde olayı yargıya taşıyabiliyorsunuz. Ama soru önergelerinde böyle bir şans yok.

Bu kucaklayıcı tablodan sonra 2019 seçimlerinin temel vaatleri ne olacak?

Kılıçdaroğlu: 2019 da iki ayrı seçim olacak bir partiler normal milletvekili parlamento, iki bakanların ve cumhurbaşkanının seçimi olacak. Dolayısıyla iki ayrı çalışma yapmak gerekiyor. Biz kendi partimize dönük olarak elbette seçim bildirgemizi hazırlayacağız. Çalışmalarımızı hazırlayacağız. 2019’da gerçekten de güçlü bir parlamenter yapıya geçmenin adımlarını atmış olacağız.

"ANA NOKTA" YASAMA, YARGI VE YÜRÜTME ARASINDAKİ DENGEYİ SAĞLAMAK"

Tüm Cumhuriyet Halk Partililerin gözü kulağı burada ama bunun dışında kalan ve bir değişim beklentisi içinde olan yani yeni bir iktidar alternatifi yaratma umudu taşıyan insanlar var. Onların bu eyleme dönük soru işaretleri var. Kılıçdaroğlu’na, İstanbul’a varmadan önce CHP seçmeni dışındaki kesimlere nasıl bir çağrınız olacak, diye soruyorum.

Bu soruya Kılıçdaroğlu’nun yanıtı net: Adalet hepimiz için geçerli. Tek adam rejiminden kurtulup ortak aklı egemen kılmalıyız.

"Hepimiz düşüncelerimizi özgürce dile getirmeliyiz. Birbirimizin düşüncelerine katılmasak bile bir masanın etrafında oturup uygarca tartışabilmeliyiz. Kadın erkek eşitliğini savunmalıyız. Yargı bağımsızlığını savunmalıyız. Milli iradenin parlamentoya sağlıklı tam yansımasını sağlamalıyız. Batı standartlarında, uygar dünyada hangi standartlar hakimse aynı standartların Türkiye’ye gelmesini sağlamalıyız. İlla Avrupa Birliğiyle uyum içerisinde illa Avrupa Birliği istediği için yasalarımızda değişiklik yapmamalıyız. Biz kendi özgür irademizle demokrasilerde olması gereken yasal düzenlemeleri kendimiz yapmalıyız. Dayatma mantığıyla bunu yapmamalıyız. Bütün bunlar anlatılabilir. Daha farklı ayrıntılara da girilebilir işin ana noktası yasama, yargı ve yürütme arasındaki sağlıklı dengenin oluşumunu sağlamak."

"Kadınların erkeklerden cesur olduğuna Düzce’de, Kaynaşlı’da kesin olarak ikna oldum."

Kılıçdaroğlu’yla Düzce öğle molasında konuşuyoruz. Geride kalan 243 km yolda destekler de oldu protestolar da. CHP liderine bu protestolar ve Erdoğan’ın yürüyüşe giderek artan eleştirilerini soruyorum.

Kılıçdaroğlu bu noktada mutlu, çünkü yol boyu protestodan çok sevgi topladık, diyor.

"Yol boyu eleştiriler olabilir bu gayet doğal Adalet ve Kalkınma Partisi’ninde en güçlü olduğu bir alandan geçiyoruz ama beni asıl mutlu eden, protestolardan çok halkın gösterdiği sevgi, destek, ilgi oldu. Kadınların erkeklere göre çok daha cesur olduğuna Düzce’de, Kaynaşlı’da kesin olarak ikna oldum."

"ADIMLARIMIZ BİRLEŞEREK DÜŞÜNCELERİMİZİ BİR ARAYA GETİRECEK"

15 yıllık iktidarın tahribat yarattığını vurguluyorsunuz. Bu tahribatı kaç yılda ve nasıl toparlarsınız?

Kılıçdaroğlu: 4 yılda toparlarız, 1 yılda normalizasyonu sağlayıp, 4 yılda toparlarız. Bütün mesele ne yapacağınızı ve nasıl yapacağınızı bilmekte onu da çok iyi biliyoruz. Hiç kimsenin endişesi olmasın Türkiye bütün bu zorlukları ve engelleri aşma gücüne sahip.

Bütün mesele ayrışmak değil birleşmek asgari müştereklerde birleşmemiz gerekiyor. Anayasa referandum çalışması bunun çok önemli bir adımıydı. Bu yürüyüş ilk adımı tamamlayan önemli bir adım oldu.

Bundan sonraki adımlarımız birleşerek düşüncelerimizi bir araya getirerek, oturup tartışarak, Türkiye’yi içinde bulunduğu bu çıkmazdan kurtarmanın yollarını arayarak esenliğe ulaşabiliriz.