Ruşen Arslan, Tarık Ziya Ekinci'yi anlattı: 'Nerede bir hak ihlali varsa, haberini alır almaz soruştururdu'

Ruşen Arslan, Tarık Ziya Ekinci'yi anlattı: 'Nerede bir hak ihlali varsa, haberini alır almaz soruştururdu'
1950'li ve 60'lı yılların Türkiye ve Kürt siyasetine sembol isimlerinden Tarık Ziya Ekinci'nin TİP'ten DDKO'ya siyasi yaşamını, sonrasında sivil toplum çalışmalarını yakın çalışma arkadaşlarından Ruşen Arslan, Artı Gerçek'e anlattı.

Kemal Taylan ABATAN


İSTANBUL - Eski TİP Diyarbakır milletvekili, Türkiye'de demokrasi mücadelesinin ve Kürt siyasetinin önemli isimlerinden Dr. Tarık Ziya Ekinci 99 yaşında vefat etti. Ekinci'nin 1950'li yıllardan itibaren önce Türkiye İşçi Partisi, sonrasında ise Devrimci Doğu Kültür Ocakları'yla devam eden siyasi yaşamı, sivil toplum çalışmalarıyla sürdü.

Ekinci'nin siyasi yaşamını, sivil toplum hayatını yakın çalışma arkadaşlarından araştırmacı ve yazar Ruşen Arslan, Artı Gerçek için değerlendirdi. Arslan, "Ömrüm boyunca gördüğüm en çalışkan milletvekiliydi. Nerede bir hak ihlali varsa, haberini alır almaz soruşturduğunu çok iyi biliyorum. Çok disiplinli biriydi" ifadelerini kullandı.

323891-533137901.jpg

Ruşen Arslan

Tarık Ziya Ekinci’nin Türkiye siyaseti içerisindeki rolüyle başlayacak olursak, bir Türkiye İşçi Partisi süreci var. Ekinci de 1965 seçimlerinde Diyarbakır milletvekili seçilerek partinin önde gelen isimlerinden birine dönüşüyor. Bu dönemi anlatmanızı istesek ne söylersiniz?

Tarık Ziya Ekinci, genelde demokrasi mücadelesi içerisinde önemli yeri olan biri kanımca. Türkiye İşçi Partisi (TİP) döneminden önce 1950’li yıllarda CHP içerisinde de bu mücadeleyi yapmış biri. Bir kere kendisi çok çalışkan ve disiplinli bir insandı. Tabip Odası başkanlığı yaptığı dönemde de önemli çalışmaları var. 1963’ten sonra, Canip Yıldırım’la birlikte TİP’ne girdi. TİP, Tarık Abi’nin partiye girişiyle dönemin Kürt aydınları, din adamları ve melleler için de bir çekim merkezi haline geldi. Zaten bu olduktan sonra ilk seçimde de önemli başarı sağladı. Tarık Abi de Diyarbakır milletvekili oldu.

Ömrüm boyunca gördüğüm en çalışkan milletvekiliydi. Kıbrıs da dahil olmak üzere nerede bir hak ihlali varsa, haberini alır almaz soruşturduğunu, bilgi topladığını; avukatlardan, siyasetçilerden, mahalli yöneticilerden topladığı bilgileri Meclis'e getirdiğini çok iyi biliyorum. Çünkü bu belgelerin hepsi Devrimci Doğu Kültür Ocakları (DDKO) dava dosyasında var. Bu tespit edilen ihlaller içerisinde işkenceler ve komando zulümleri de vardı. Bunların hepsine karşı mücadele verdi.

Türkiye İşçi Partisi içerisindeyken “Doğu Mitingleri” süreci var. Tarık Ziya Ekinci’nin de bu mitinglerin düzenleyicilerinden biri olduğu biliniyor. Biraz bu süreci anlatabilir misiniz?

Doğu Mitingleri ilk defa 1967 yılında Silvan’da “Petrol Mitingi” adı altında yapıldı. Adı ne olursa olsun, Kürt halkının demokratik taleplerini dile getiren, neden geri kaldığını tartışmaya açmaya çalışan mitinglerdi. Halkı bilinçlendirme amacıyla yapıldı bu mitingler. Devamında Diyarbakır, Ağrı, Dersim ve Siverek’te yapıldı. Çok önemli mitinglerdi. İlk defa Kürt halkının kamusal alanda görünürlüğünü sağladı. Doğu Mitingleri iki açıdan önemliydi: Birincisi, propaganda içindi; ikincisi halkı bilinçlendirme amacını taşıyordu. Yani bana sorarsanız Doğu Mitingleri, Kürt halkının bir aşamaya gelmesi açısından kilometre taşlarından biriydi.

Tarık Ziya Ekinci’nin Doğu Mitingleri’ndeki rolü neydi?

Doğu Mitingleri, Türkiye İşçi Partisi ve Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi’nin (TDKP) ortaklaşa düzenlediği mitinglerdi. Çalışmalar sosyalistler ve milliyetçiler tarafından, yani bu iki damarın işbirliğinde yapıldı. Birbirlerinden haberdardılar. TDKP’den konuşmacılar vardı mesela. Said Elçi onlardan biriydi. Kendisi genel sekreterdi. İşte Behice Boran, Nihat Sargın, Mehmet Ali Aybar da konuşmacılar arasındaydı. Mehmet Ali Aybar’ın Ağrı’da konuştuğunu bilirim mesela. Tarık Ziya Ekinci hemen hemen her mitingde konuşmacılar arasındaydı.

Sonrasında Ekinci’nin siyasal hayatında önemli bir olay olan TİP’nin Malatya Kongresi süreci var. Yanılmıyorsam 1966’da yapıldı. Ben de 1965 seçimlerinden sonra katıldım. Kongrede de delege olarak bulundum, Muş delegesiydim. O kongrede ilk kez “Doğulular Grubu” oluştu. Hem parti içerisinde hem de dışında Kürt halkının ulusal demokratik haklarını savunan, bunu gözeten, propagandasını yapan bir gruptu. Nitekim 1971’de, işte en son kongrede, bir halklar tasarısı vardı. İşte TİP’nin kapatılmasına neden olan tasarı.

O kongrede bu kararın alınmasında en önemli etkisi olan işte bizim Doğulular Grubu’ydu. Bu şekilde bir çalışma vardı, bu çalışmaların içerisinde de Tarık Ziya Ekinci’yi görüyoruz. Tabii Tarık Abi aynı zamanda genel sekreterlik yaptı partide. Daha sonra da 1966’dan itibaren genel yönetim kurulu üyeliği yaptı. Ta ki son kongreye kadar. Son kongreye gidildiğinde Kemal Burkay, Naci Kutlay, Tarık Ziya Ekinci, Tahsin Avcı, Said Burçin, yani Doğulular Grubu üyeleri olarak partinin yönetim kurulu üyeliklerini yaptılar.

TİP’nden DDKO’ya geçiş nasıl gerçekleşti?

Bu bahsettiğim halklar tasarısı TİP’nin Kürt delegelerinin çoğu tarafından verilmiş bir önergeydi. Bizim verdiğimiz bir tekliften komisyon oluştu. Herkesi tatmin edecek şekilde karar çıktı. Sadece bir delegenin muhalefetiyle oy birliğine yakın bir kararla tasarı kabul edildi. Tarık Ziya Ekinci ve Kemal Burkay bizim getirdiğimiz teklife muhalif kalmışlardı. Çünkü bizim teklifimizi sert olarak görmüşlerdi. Ama şeyi hatırlıyorum, oylamada biz kazandıktan sonra Tarık Ziya Ekinci bizim teklifimiz yönünde çalışmalar yaptı. Hatta ben sözcülük yaptım. Sözcülük yapmadan önce benimle görüşüp “Bazı konuların dile getirilmesi gerekiyor” dedi.

Yani sizin kararınıza uydu...

Evet, öyle bir özelliği vardı. Çok disiplinli biriydi.

Sonrasında bir DDKO süreci var. Tarık Ziya Ekinci’nin, DDKO’nun kuruluşunda aktif rol aldığı biliniyor. Bu süreci anlatabilir misiniz?

Evet, Batman’da, Silvan’daki kuruluşta konuşma yaptı. Ha keza Ergani’de. DDKO kuruluşunu desteklemiştir. Kuruluş görüşmelerinin bir toplantısının onun evinde yapıldığını biliyorum mesela. TİP’nin Mehmet Ali Aybar’dan sonra başkanı olan Ağrılı avukat Mehmet Ali Aslan da vardı. Tarık Abi’nin görevi kuruluş bildirgesini hazırlamak. Daha doğrusu görev olarak verilmemiş de sorumluluğu kendisi üstlenmiş. Kendisi DDKO’nun kuruluşunu desteklemiştir, aynı zamanda üyelere konferans vermiştir. Bakın mesela Kürdistan’daki sendikalarla çok ilgilenmiştir. O bölgedeki bütün sendikacılarla tanışmıştır. Türkiye İşçi Partisi’ndeki görevi vesilesiyle bunu yapmıştır.

Bir de Tarık Ziya Ekinci’nin siyasi hayatının yanında sivil toplum çalışmaları da var. Sivil toplum çalışmalarına tanık olan birisiniz.

Dediğim gibi, Tarık Abi’nin sendikalarla çok iyi ilişkileri vardı. Bunun yanında Diyarbakır Tabipler Odası Başkanlığı yaptı. Aynı zamanda merkezde görev yaptı. Hafızam beni yanıltabilir ama onun zamanından önce bir tabip odasının yayın yaptığı görülmemişti. Onun zamanında yapıldı. Bir ara kendi adına vakıf kurma fikri vardı. Kendisine dedim ki, “Bak Tarık Abi, vakıf kurmak istersen hukuksal olarak sana yardım ederim ama kurmak kolay, yürütmek zordur”, kendi mesleğimden biliyorum. İsmail Beşikçi Vakfı’nın başkanı iken mesaimizin çoğunu vakfa veriyorduk. “Bu şekilde vakfın altyapısını oluşturabilirsen, kur ama yapamazsan kalır” dedim. Bu işe yatırmak istediği mal varlığını Kürt kurumlarına bağışlamasını önerdim.

Aileden kalma Lice’de bir arazisi vardı. Yanılmıyorsam 614 dönüm kadar. Düşüneceğini söyledi, sonrasında İsmail Beşikçi Vakfı’na bağışlamaya karar verdi. O dönem ben vakfın başkanıydım. Süreci benim yürütmemi istedi. İki tarafı da temsil etmem gerekeceği için etik olarak görevimden istifa ettim. Arazi ve arsaların tamamını vakfa bağışladı. Sonrasında vakıfla ilişkim tamamen kesildi ama Tarık Ziya Ekinci adına lisansüstü ve doktora öğrencilerine burs verildiğini basından takip ettim. Yani Tarık Ziya Ekinci’nin adını yaşatmak adına yapılan bir işti.

Öne Çıkanlar