'Şengal’e operasyon sözleri Trabzonlulara söylenmiştir'

Türkiye’nin 16 Nisan sonrası Şengal ve Kandil’e operasyon düzenleyeceği iddialarını Irak Kürdistanı’nın Koysancak Üniversitesi öğretim üyelerinden Doçent Dr. Serbest Nabi ile konuştuk. Nabi, Erdoğan’ın söylemlerinin propaganda amaçlı olduğuna inanıyor.

'Şengal’e operasyon sözleri Trabzonlulara söylenmiştir'

Fehim IŞIK

Erdoğan geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama ile önümüzdeki süreçte sürpriz operasyonların gündeme geleceğini belirtmişti. Bu açıklamanın akabinde hükümete yakın medya, Irak Kürdistanı’nın Şengal ve Kandil bölgelerine kapsamlı operasyonlar yapılacağını ve bunun için askeri birliklerin Silopi’de hazır tutulduğunu yazmaya başladı.

Adeta hükümetin resmi yayın organı gibi davranan Yeni Şafak gazetesi ile a Haber televizyonu başta olmak üzere bir çok yayın organı bu operasyon hazırlıklarını şaşalı başlıklarla manşetlerinden duyurdular.

Yeni Şafak gazetesi haberinde, şu bölümleri öne çıkarmıştı:

"Bağdat ve Erbil’i PKK konusunda sürekli uyaran ve adım atılması için bekleyen Ankara, Sincar’a yönelik adım atılmayınca harekete geçmeye karar verdi. Terör koridoruna ikinci büyük darbeyi indirecek Dicle Kalkanı Harekâtı’nın 16 Nisan’da yapılacak referandum sonrası başlaması bekleniyor. Nisan sonu ya da mayıs başı yapılması beklenen operasyonun ilk hedefinde öncelikle Zaho, Duhok ve çevresindeki PKK kampları var. Sincar’da ise terör örgütünün Türkiye’ye yönelik birinci derece tehdit oluşturan 9 kampı bulunuyor. Temizlik için biri Silopi diğerleri Başika ve Navaran’da 3 ana kontrol merkezi olacak. Türk Silahlı Kuvvetleri, Irak sınırındaki Silopi’ye uzun süredir askeri yığınak yapıyordu. Binlerce zırhlı araç, obüs ve tankın Suriye sonrası hedefi bu kez Sincar olacak."

Yeni Şafak ve diğer gazeteler, bu operasyon sonrasında Kandil’in de hedefe alınacağını ve PKK’yi tamamen bitirecek adımların kısa sürede atılacağını okurlarına duyuruyor.

Referandum öncesinde giderek artan bu tür haberler üzerine bölgeyi yakından takip eden, bir dönem Mardin Artuklu Üniversitesi’nde görev yapan, halen Irak Kürdistanı’ndaki Koysancak Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim görevlisi olan Doçent Dr. Serbest Nabi ile konuştuk.

"ERDOĞAN TRABZONLULARA KONUŞUYOR"

Nabi, ilk olarak Erdoğan’ın son günlerde giderek sertleşen söylemlerini değerlendirdi:

Erdoğan bu aralar sert söylemlerde bulunuyor. Bu söylemlerde dile getirdiği konuların bir kısmını yerine getirebileceği konusunda ciddi şüpheler var. Bu tür yerine getiremeyeceği sözleri referandum döneminde propaganda amacıyla dillendirdiği, ırkçı, şövenist iktidarını kalıcılaştırmak için söylediği çok açık. O, bir Türk ulusalcısı kimliği ile esasen Trabzonlulara, İç Anadolululara konuşuyor.

"IRAK HÜKÜMETİ, TÜRKİYE’Yİ DESTEKLEMEZ"

Nabi, Irak’a yönelik operasyona ilişkin olarak ise şunları söyledi:

Irak hükümetinin bu konudaki tutumu belli. Türkiye’nin bu söylemleri yaşama geçirmesi durumunda öncelikle Irak merkezi hükümeti ile karşı karşıya geleceği çok açık. Her ne kadar Irak şu anda Başika ve diğer bölgelerdeki Türk askeri varlığına karşı sessizliğini koruyor olsa da bir Türk askeri gücünün Şengal’e dönük işgal girişimine bu kadar sessiz duracağını düşünmemeliyiz. Irak merkezi hükümeti sınırların ihlal edilmesine müsaade etmeyecektir.

"KÜRDİSTAN HALKI İŞGALE PRİM VERMEZ"

Nabi’nin dikkat çektiği konulardan biri de Irak Kürdistanı halkının tutumu oldu. Nabi, Kürdistan bölgesinde yaşayanların böylesi bir işgal girişimine karşı sessiz kalmayacağı inancında:

Irak Kürdistanı bölgesi halkının bu son dönemdeki yaklaşımlarını dikkate aldığımızda, birçok şeyin eskisi gibi olmadığını da görebiliriz. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Yıldırım’ın Kerkük’e Kürdistan bayrağı asılması sonrasında aldıkları tutum, Kürdistan bölge halkı tarafından da yakından takip ediliyor. Bu ırkçı ve şöven tutumlar Kürdistan kamuoyunun kabul edebileceği tutumlar değil. Bu ırkçı söylemlere karşı gelişen ciddi tepkiler var. Türkiye’nin Kürdistan’a asker sokup Şengal’i işgal edeceğine dair bir durum söz konusu olursa halk buna karşı tepkisiz kalmaz ki bu durum bölge yönetimini de etkileyecek ciddi sorunları beraberinde getirir. Bu nedenle bölge yönetimi, Kürdistan bölgesi halkının tepkisini gözardı edemez.

"İRAN VE ABD DİKKATE ALINMALI"

Nabi, Irak’ın yanı sıra İran ve ABD’nin de gözardı edilemeyeceğine inanıyor:

Bu meselenin başka yönleri de var. Durum sadece Türkiye ile Irak veya Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasında cereyan edecek bir gelişme olmaz. Burada İran’ın alacağı tutum, ABD’nin yaklaşımları gözardı edilemez.

"PARTİLER, TÜRKİYE’Yİ DESTEKLEMEYE CESARET EDEMEZ"

Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin tutumunu değerlendiren Nabi, bu konudaki farklı bakış açılarına ise şöyle dikkat çekti:

Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin iki farklı bakış açısı var. Bu iki farklı bakış açısı Rojava’ya dönük olarak da etkisini gösteriyor. Bu bakış açılarından biri Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) bakışıdır. Bir diğeri ise Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (YNK) bakışıdır. Bu iki bakış açısı aynı zamanda ana eksenler olarak da ele alınabilir. Partilerin farklı bakış açılarına gelince YNK bu konuda KDP’den farklı bir çizgi izliyor. YNK, Türkiye’nin bölgeye yönelik emellerini hiçbir şart altında kabul etmeyecektir. Tabi hiçbir parti de açıktan Türkiye’nin Şengal veya Kürdistan’ın güneyine dönük herhangi bir bölgeye yönelik işgal girişimini desteklemeye cesaret edemeyecektir. Ancak burada belirleyici olan kanımca Kürdistan kamuoyunun bakışı olacaktır. Kürdistan kamuoyunun sözünü ettiğim, hiçbir tarafın gözardı edemeyeceği ulusal bir bakış açısı vardır. Bakış açıları ve öznel çıkarları ne olursa olsun toptan bir altüst oluşa yol açacak Türkiye müdahalesi durumunda, partiler işgalcilerden yana tutum alamaz.

"BAĞIMSIZLIĞA DESTEK İDDİALARI KOCA BİR YALANDI"

Erdoğan’ın bağımsızlığı destekleyebileceği iddialarını da değerlendiren Nabi, bu söylemlerin manüplasyon olduğuna dikkat çekerek, Kerkük’te yaşanan gelişmelerle, bu iddiaların büyük bir yalan olduğunun kısa sürede açığa çıktığını belirtti:

Buralarda propanga yapılıyordu, Erdoğan’ın bağımsızlığı destekleyeceği öne sürüyordu, birileri Kürdistan kamuoyunu bu şekilde manüple ediyordu. Kerkük’e Kürdistan bayrağının asılması sonrasında ortaya çıkan tutumları, aslında bu propagandaların ne kadar yalan olduğunu da açık biçimde gösterdi. Kerkük’te Kürt bayrağına tahammül edemeyen, bunun için bölge yönetimini tehdit eden Erdoğan, bir Kürt devletinin oluşumunu nasıl kabul edecek? Bu tamamen manüplasyondu ve kısa sürede açığa çıktı. Erdoğan her ırkçı gibi, her milliyetçi gibi Kürt meselesinde bastırarak, bitirerek ‘çözümü’ savunuyor. Bunun da çözüm olmadığını, yeni katliamları beraberinde getirdiğini Kürt halkı artık daha yakından biliyor. Dünya artık geçmişin dünyası değil. Bu tür katliamların artık gizlenerek sürdürülebileceğini düşünenler varsa hayal görüyor.

"TÜRKİYE DEĞİŞİRSE BÖLGE DEĞİŞİR"

Nabi, Türkiye’nin politikalarını değiştirmesi durumunda sonuçların ne olacağını ise şöyle açıkladı:

Türkiye ve Erdoğan iktidarının bu tutumu devam ettiği sürece bir kazanımının olmayacağı çok açık. Ancak Erdoğan’ın veya Türkiye’nin tutumunu değiştirmesi aslında tüm bölgenin, özellikle de Kürdistan bölgesi ile Türkiye’nin yararına olacaktır. Bu yakınlaşmanın sağlayacağı umut, Türkiye’de de Suriye’de de Kürt sorununun çözümüne, bölgenin demokratikleşmesine hizmet eder. Ancak bunun için açıktır ki Türkiye’nin ırkçı ve şöven politikalardan vazgeçip, bölge için de ciddi risk taşıyan işgalci bakış açısına son vermesi gerekir.

fehim ışık Irak Kürdistanı Askeri Müdahale