Cumhurbaşkanı Erdoğan 11 Haziran'da CHP'de Özgür Özel'le görüşecek

Cumhurbaşkanı Erdoğan 11 Haziran'da CHP'de Özgür Özel'le görüşecek
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 11 Haziran'da CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e iade-i ziyarette bulunacak. Ziyarete ilişkin bilgi veren Özel "Bir normalleşmeden, müzakereden bahsediyoruz. Vatandaşın bundan memnun olduğunu biliyorum" dedi.

Seda TAŞKIN


ANKARA - CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in 2 Mayıs'ta AKP Genel Merkezi'nde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'la görüşmesinin ardından iade-i ziyaretin tarihi belli oldu. Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 11 Haziran Salı günü saat 16.00'da CHP Genel Merkezi'ni ziyaret edeceğini açıkladı.

Ziyarete ilişkin bilgi veren CHP Lideri Özel, siyasetçilerin birbirleriyle görüşebilmesinin önemli olduğunu belirterek, "Siyasetçiler el sıkışmazsa bir takım vesayet odakları ellerini ovuşturmaya başlarlar" dedi.

'ÇOĞUNLUĞUM OLSA BU PAZAR SEÇİME GİDER, İKTİDAR OLURUM'

Erken seçim tartışmalarına ilişkin bir soruya da yanıt veren Özel'in "Erken seçime gidebilmek için Meclis'te çoğunluğum yok. Çoğunluğum olsa hemen bu pazar seçime gider, iktidar olurum" dedi.

BTP GENEL BAŞKANI ÖZEL'LE GÖRÜŞTÜ

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i partisinin genel merkezinde ziyaret etti. Saat 12.00’de başlayan görüşme yaklaşık bir saat sürdü.

'ERDOĞAN'LA İKİ SİYASİ PARTİNİN BAŞKANLARI NASIL OTURMASI GEREKİYORSA ÖYLE OTURACAĞIZ'

Görüşmenin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la 11 Haziran'da görüşeceklerini belirterek, görüşmeye aynı heyetlerin katılacağını söyledi. “İki siyasi partinin genel başkanı nasıl oturması gerekiyorsa o şekilde ağırlayacağız” diyen Özel, bunun dışında bir müzakereye ihtiyaç olmadığını ifade etti.

'CHP ERKEN SEÇİM İSTER'

Özel’e, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun "Grup konuşmanızda erken seçimin önünde kimse duramaz demiştiniz. Musavat Dervişoğlu ‘dün mayınlı tarlaya girildiği kanaatini taşıyorum. Erdoğan’ın adaylığı ile ilgili bir muhalefet parti liderinin buna sebep olmaması lazım dedi, siz ne söylemek istersiniz?" sorusuyla, DEM Parti'nin erken seçim çağrısı soruldu. Özel şu yanıtları verdi:

"Ben durduğum yerdeyim 31 Mart seçimlerinde seçmenin karşısına çıktığımızda çok net sizin sesinizi duyduk ve duyuracağız dedik. Siz de sesinizi duyurmak istiyorsanız bu seçimde size 10 bin lira maaşı reva görenlere, asgari ücretinize zam yapmak istemeyenlere, öğretmen olmuşsunuz öğretmen atamayanlara, gençlerin umudunu kıranlara sesini duyurun dedik. Bunun bir genel seçim olmadığını söyledik. Ben 31 Mart'taki seçim günü de söyledim bugün de söylüyorum; 31 Mart seçim sonuçları CHP’yi 47 yıl sonra birinci parti yaptı. O günden bugüne hiçbir anket yok ki CHP birinci parti olmasın. Adalet ve Kalkınma Partisi ile arasındaki farkı seçim akşamından daha çok açmasın. Hal böyle olduğunda bizim net olarak söylediğimiz şudur. Biz bir erken seçim çağrısı yapmıyoruz, erken seçim kararını halk verir. CHP’nin 127 milletvekili ile erken seçim kararını zaten alabilecek güçte değil, olsam yarın alırım, öbür pazar iktidara gelirim. CHP erken seçim istemez mi, evet ister. Ama erken seçimin yapılması için bunun milletin gündemi olması, vatandaşın istemesi lazım. Siz şimdi asgari ücreti değiştirmezseniz, çaya 17 lira taban fiyat verirseniz diğer taraftan daha dünkü görüşmelerde Gezi ile ilgili AİHM kararlarına uymazsanız toplumun hangi kesimi sizden memnun olacak ve devam edeceksiniz? O zaman erken seçim kaçınılmaz olur.

DERVİŞOĞLU'NA YANIT: SİYASETTE MAYINLI TARLA YOK

Siyasette mayınlı tarla falan yok. Siyasette erken seçim konuşmanın mayına basmak olduğunu düşünmüyoruz. Hele hele birinci parti hiç böyle düşünmez. ama oy oranınız sizi bir seçimden uzak tutuyorsa, seçimi mayınlı tarla olarak görürsünüz. CHP iktidar namzeti bir partidir. Ama erken seçim melesinde benim atfım CHP’nin çağrısı değil, hukuk tanımazlığın doğuracağı sonuçlara ilişkindir. Sayın cumhurbaşkanı gelecek, tüm konuları görüşeceğiz. Önemli olan konuşabilmek, siyasetçiler el sıkışmazsa bir takım vesayet odakları ellerin ovuşturmaya başlarlar. Siyasetçiler görüşür, konuşur, tartışır, yarışır, seçim gelir sandık kazanır vatandaş kazanır.

'MUHALEFETİ YUMUŞATACAĞIMIZI KİMSE BEKLEMESİN'

“Erdoğan yumuşamaya ilişkin kırmızı çizgileri olduğunu söyledi. Nasıl bir görüşme olacak? sorusuna isbe Özel şu yanıtı verdi:

"Biz zaten bir yumuşamadan vazgeçmiyoruz, vatandaşın canı bu kadar burnundayken, muhalefeti yumuşatacağımızı kimse beklemesin ama bur normalleşmeden bahsediyoruz. Müzakere edebilmek, görüşebilmek, nezaket sınırlarını muhafaza edebilmek, eleştirmek ama hakaret etmemek, ben vatandaşın memnun olduğunu görüyorum. Birtakım konularda müzakere edebilmek, sonuç alabilirsek bunun vatandaşın kazanımına dönüştürmek. Sonuç alınmazsa mücadeleye devam etmek. Normal olan budur. Normalleşme istemeyen partiler normalleşme olmasın diye her fırsatta bize saldırıyorlar, biz sorumluluğumuz farkındayız. İki aydır gündemi özgür özel belirlemiyor, halkın sorunları belirliyor. Bunu yapmaya devam edeceğiz.”

'CUMHUR İTTİFAKI'NDAN GELEN KAYYUM AÇIKLAMASI TALİHSİZ, BAHÇELİ'NİN DEĞERLENDİRMESİ ÇOK SORUNLU'

“Hakkari ile ilgili Cumhurbaşkanı 'burada yargı kanunu değil hukuk konuşturmuştur' dedi. Buna ilişkin neler söylemek istersiniz? Seçim öncesi AKP ve DEM Parti arasında bir kayyım görüşmesi olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusu üzerine Özel şu açıklamayı yaptı:

"Ben şahit olmadığım hiçbir görüşme için böyle birtakım teorilerin peşine takılıp değerlendirme yapmam. Siyasette uzun süre rekabet etmiş iki kişiden biri siyasetten ayrılmışsa onun bir ziyarette bulunması ve bir görüşme gerçekleştirmelerine tuhaf anlamlar yüklememek gerekiyor. Bunun yanında kayyumla ilgili Cumhur İttifakı’ndan gelen her iki açıklamayı da talihsiz buluyorum. Sayın Bahçeli’nin ‘milletin çıkarları gerekirse demokrasinin ve devletin önündedir’ değerlendirmesi çok sorunlu. Demokrasi varsa demokratik yönetilen bir devlet kurarsınız. O devleti demokrasi ile yönetirseniz milletin yüzü güler. Yoksa milletin menfaatlerini bugün sayın Bahçeli başka tarif eder, ben başka tarif ederim, bir başkası başka tarif eder. Hepimiz tarumar oluruz. Bugün yetkiyi elinde bulunduranla aram iyi, ayar veriyoruz diye milletin sesi olunmaz. Milletin sesi sandıktadır. Kime yetkiyi verirsen milletin sesi o olur. Hukuku çiğnedik milletin menfaati burada diyemezsiniz, anayasayı çiğnedik milletin menfaati burada diyemezsiniz. Milletin menfaatinin nerede olduğuna millet karar verir. Siyasetçiler kendilerine göre okuma yapamazlar. Sayın Erdoğan’ın da kanunu değil hukuku işletme lafında kanuna aykırı bir kararın kendilerince hukuki olduğunu değerlendiriyorlar. Kendi tarif ettikleri hukuk yani siz bir belediye başkanı seçebilirsiniz ama biz istersek yönetirsiniz demek kendi yarattıkları saray hukukuna uyuyor. Kanunun böyle olmadığını kendisi de dün ifade etti."

Öne Çıkanlar