TİP'in Özgürlük Yürüyüşü 16. gününde: Erkan Baş, açlık ve yoksulluğa dikkat çekmek için yürüdü
KONYA - Türkiye İşçi Partisi'nin (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Özgürlük Yürüyüşünün 16’ncı gününde dünyada egemen olan kapitalist sistemin neoliberal politikalarının yarattığı açlık, yokluk ve yoksulluğa karşı yürüyüşünü başlattı.
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Özgürlük Yürüyüşüne bugün Konya’nın Ereğli ilçesine bağlı Zengen Köyü’nden başladı. 16 Ekim Dünya Gıda Günü’nde yürüyüşün bugünkü teması kapitalist sistemin neoliberal politikalarının yarattığı açlık, yokluk ve yoksulluk oldu.
'GIDA KRİZİ YAŞANIYOR'
Erkan Baş, "Bugün 16 Ekim Dünya Gıda Günü. Ne yazık ki kutlu olsun diyemiyoruz. Çünkü gerek Türkiye'de gerek dünyada egemen olan kapitalist sistemi neoliberal politikalarının yarattığı açlık, yokluk ve yoksullukla karşı karşıyayız. İklim değişikliğinin olumsuz etkilerini yaşıyoruz. Hoyratça kirletip tükettiğimiz su kaynaklarımız var. Daha yakın bir tarihte Akbelen'de olduğu gibi tarım arazilerinin, meraların, ormanların ranta peşkeş çekilmesi örneğinde gördüğümüz tarımda artan emek sömürüsü, para birimimizin yabancı paralar karşısında değer kaybı, hammadde başta olmak üzere artan girdi maliyetleri nedeniyle üretimden çekilen çiftçiler, köyden kente göçler bizi büyük bir gıda krizinin içine sokuyor” dedi.
'EMEKÇİLERE VE ÜRETİCİLERE DESTEK SAĞLANSIN'
Ekonomik krize dikkat çeken Baş, “Tüm dünyada düşmesine rağmen ülkemizde her ay giderek ve durmadan artan gıda enflasyonu, asgari ücretin açlık sınırının altında kalması, yurttaşın alım gücünün azalması bu krizi daha da derinleştiriyor. Bir tarafta ejder meyveleri, kestane balları ve manda yoğurtlarıyla beslenen ama diğer tarafta okullarda bir öğün ücretsiz yemek için bile 'bütçe yok' diyen bir saray ahalisi var. Barınma, ısınma ve ulaşım masraflarını karşılamak için gıda harcamalarından kısan, dört kişinin tamamı asgari ücretle çalışsa dahi yoksul olan emekçi halkımız var. Buradan saraya sesleniyoruz. Aslında reçete basit. Sermaye değil, doğrudan gıda üreticisi olan emekçilere ve açlık tehdidiyle karşı karşıya olan yüz binlerce emekçiye destek sağlamak zorundalar” diye konuştu.
'HER DOKUZ KİŞİDEN BİRİ YATAĞA AÇ GİRİYOR'
Dünyada her dokuz kişiden birinin yatağa aç girdiğini vurgulayan Baş, “Bugün dünyada 800 milyonun üzerinde insan, yani her dokuz kişiden biri yatağı aç girmekte. Su kıtlığı dünya nüfusunun yüzde 40'ını etkilemekte. Ve yaklaşık 700 milyon kişi 2030 yılına kadar kuraklık nedeniyle yaşam alanını değiştirme riskiyle karşı karşıya. Ülkemizde yurttaşlarımızın yüzde 22’si yeterli gıdaya ulaşamıyor.
Su kaynaklarımız ise kendini yenileyebilme kapasitesini aşmış durumda. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde de belirtildiği gibi insanların temel gereksinimi olan gıdanın ve suyun eşit ve adil dağıtılmadığı bir dünya güvenli değildir. Bugün özgürlük yürüyüşümüzü bu anlamda güvenli bir Türkiye ve güvenli bir dünya için gıda emperyalizmine karşı mücadele etmek için açlığın, yokluğun, yoksulluğun ve yoksulluğun son bulduğu 16 Ekim'lere ulaşmak için atıyoruz" dedi.
'ATAŞEHİR'DE İŞTEN ÇIKARILAN İŞÇİLERİN YANINDAYIZ'
Ataşehir Belediyesi'ndeki işten çıkarmalara da değinen Baş, şöyle dedi:
“Ataşehir Belediyesi'ne bağlı Atakan şirketinde çalışan 9 işçi arkadaşımız onaylarla başvurulmadan primlerini doldurmaları nedeniyle apar topar işten çıkarılmıştır. O kardeşlerimizin Ataşehir Belediyesi önünde başlattığı direniş 15. güne ulaşmış. Kanunlar emeklilik nedeniyle iş akdinin feshedilmesi hakkını sadece çalışana sunarken, belediye ve şirket hukuksuzca işçileri ekmeğinden etmiş. İşçi kardeşlerimizin direnişini de özgürlük yürüyüşümüzden selamlıyorum. Bugün saat 16.45'te Ataşehir'de belediye önünde düzenlenecek eyleme işçi arkadaşlarımızın yanında olmaya herkesi çağırıyoruz.
Özgürlük Yürüyüşü tüm emekçilerin hakkını alacağı, özgürlüğünüzden mahrum bırakılmayacağı bir Türkiye için başlattığımız bir yürüyüştür. Bu vesileyle işçilerin sarayın ve patronlarının karşısında sürdürdükleri mücadelede hep yanında olacağız. Kimi belediye yönetimlerinin bu tavırlarına asla yem etmeyeceğimizi, koşulsuz, şartsız olarak işçilerin yanında duracağımızı bir kez daha ifade etmek istiyorum.” (ARTI GERÇEK)