'Umudu yayarsak, oy verip, sandığı korursak bu seçimi kazanırız'

Seçim Süreci Meclisleri Üyesi Eymen Demircan'la 24 Haziran seçimine giderken, yaptıkları çalışmaları ve sandık güvenliğinin nasıl sağlanacağını konuştuk

'Umudu yayarsak, oy verip, sandığı korursak bu seçimi kazanırız'

Erdal İMREK

POLİTİKA - Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 24 Haziran tarihini açıklamasıyla birlikte ülke erken seçime kilitlendi. Son günlerin ana gündemi ittifak ve aday tartışmaları olsa da, toplumun geniş bir kesimini kaygılandıran konulardan biri de sandık güvenliği. 16 Nisan referandumunda aslında 'Hayır'ın kazandığını ancak sandıktan 'Evet' çıkarıldığını düşünenler, OHAL koşullarında gidilen bir erken seçimde sandık güvenliğinin sağlanıp sağlanamayacağı konusunda da endişeli.

Bir süredir parklarda, salonlarda toplantılar yaparak seçimi tartışan Seçim Süreci Meclisleri, internet sitesinden yaptığı çağrıda 'İktidar blokuna karşı tabanda birlik olalım. Bugünden başlayarak oylarımıza sahip çıkalım. Seçimlerde sandıklarımızı korumak için gönüllü olalım' diyor. Bir yandan stantlar kuran, diğer yandan toplantılar organize eden ve yoğun bir tempoyla çalışan Seçim Süreci Meclisleri 'Sandığa gidersek, oy vermekle yetinmeyip sandıkları korursak biz kazanırız' diyor.

Seçim Süreci Meclisleri Üyesi Eymen Demircan, 24 Haziran seçimlerini, yüzlerce kişinin katıldığı toplantılarda neler konuştuklarını, seçim hazırlıklarını ve sandıkların nasıl korunacağını Artı Gerçek'e anlattı.

'Umudu yayarsak, oy verip, sandığı korursak bu seçimi kazanırız' - Resim : 1[Seçim Süreci Meclisleri Üyesi Eymen Demircan]

- Önce şunu soralım; Siz kimsiniz? Seçim Süreci Meclisleri neden kuruldu?

Biz 16 Nisan referandumunda Hayır Meclisleri'nde mücadele etmiş, Gezi forumlarından birbirini tanıyan örgütlü, örgütsüz bireyleriz. Seçim Süreci Meclisleri insanların 'ben şu kurumdan, bu partiden geliyorum' dediği değil, herkesin bireysel temsiliyle kurulan bir oluşum. Kurulmasının sebebi ise 2019'da yapılacağını düşündüğümüz seçimlerin ülke için çok kritik olduğunu bilmemizdi. 20 Ocak'ta bir toplantı yaptık. O toplantıya 350-400 kişi katıldı. İlk çıkış orada oldu ve bir çağrı yaptık. Bu ses de getirdi. Ama 20 Ocak'ta Afrin operasyonu başladı ve ülkenin gündemi seçimlerden kayıp, tamamen savaşa odaklandı. Bu biraz yavaşlattı süreci. Yeni gelen seçim yasasıyla birlikte o durum değişti. Seçim yasası çıkar çıkmaz biz de bildirilerimizle sokağa çıktık. 50'şer kişi 60'ar kişi İstanbul'un her yerinde bildiriler dağıtmaya başladık. Meclislerimiz herkesin kendi bireysel temsiliyetiyle yer aldığı, mücadeleye çok kolay dahil olabildiği, kimin fikri kabul edilmişse onun uygulandığı bir oluşum. Yani yukarıda 5 kişinin yönetim kurulu olup, karar verdiği değil, hep birlikte karar verebildiği bir oluşum.

'Umudu yayarsak, oy verip, sandığı korursak bu seçimi kazanırız' - Resim : 2[Seçim Süreci Meclisleri'nin 8 Nisan'da gerçekleştirdiği toplantı]

'SANDIKLARI GÜVENLİ HALE GETİRECEK BİR TABAN İNİSİYATİFİ'

- 'Herkesin mücadeleye dahil olabildiği bir oluşum’ dediniz. İnsanlara nasıl bir mücadelenin içinde yer alma çağrısı yapıyorsunuz?

'Seçim sürecinde senin de bir sözün olsun' diyoruz. Bizim en önemli çağrımız bu. En başta tüm kesimlerin; sağcısı, solcusu herkesin partilere tabandan bir baskı oluşturacağı, adaylar konusunda partilerin yukarıdan vereceği kararlara müdahale edecek bir adımdı bu. Ama bugün gelinen aşamada, erken seçim kararıyla birlikte bu durum biraz değişti. İki aylık bir süre var seçime. Muhalefetin adayları belli değil, karşı tarafın adayı, her şeyi belli. Meral Akşener adaylığını açıkladı, CHP'nin adayı belli değil, HDP'nin adayı belli değil, Saadet Partisi aday çıkaracak mı o da belli değil. Erken seçim tarihinin açıklanmasından hemen sonra bir toplantı çağrısı yaptık ve orada partilerin aday belirleme sürecine müdahale edebilmemizin artık zor olduğunu gördük. Yaklaşık 100 kişinin katıldığı o toplantıda ağırlıklı çıkan sonuç bizim sandıkları güvenli hale getirebilecek bir taban inisiyatifi olmamız yönünde şekillendi.

'NE KADAR ÇOK OLURSAK O KADAR SANDIĞA ULAŞABİLİRİZ'

Sokaklarda olup; sürekli müşahit toplayan, sandık kurulu üyesi toplayan bir seçim çalışması yürüten, umudu, kazanabileceğimizi, başarabileceğimizi gösteren bir mücadele. Bizim için en önemli şey bu. Zaten bildirimizin başlığı da 'demokrasiye oy ver, tek adam rejimini durdur.' İnsanların hem seçime katılıp oy vermesi hem de sandıklarda görev almasını ve sandıkları korumasını sağlamak için çabalayacağız. Şu an müşahit toplama sürecindeyiz. Son bir ayda eğitimlere de yoğunlaşacağız. Her tür teknik alt yapıyı, iletişimi oluşturmak için konuşuyoruz. Ama ilk görevimiz müşahitleri toplamak. İnternette secimsureci.org'da başvuru formumuz var. Etkinliklerimize @secimsureci twitter hesabımızdan bakılabilir. Ne kadar çok olursak o kadar çok yere, sandığa ulaşırız. İnsanlar annesini, babasını, dedesini alıp götürsün sandığa. Ben şahsen 90 yaşındaki dedemi, anneannemi götürüyorum. Bunu yapmalıyız.

'Umudu yayarsak, oy verip, sandığı korursak bu seçimi kazanırız' - Resim : 3

'SAADETLİ DE GELİYOR, İYİ PARTİLİ DE SOSYALİST DE'

- Toplantılarınıza katılanlar, çağrılarınıza cevap verenler kimler oluyor, nasıl bir profil var?

Biz bir amaç için ortak mücadele çağrısı yapıyoruz. Derdimiz bu ülkeye demokrasinin gelmesi, seçimleri muhalefetin kazanması. Saadet Partilisi de gelip bildiri dağıtıyor, İyi Partililer, sosyalistler, HDP’liler, anarşistler de geliyor. Toplumda bir kutuplaşma var ama biz bunu kırıyoruz meclislerde. Muhafazakar, dinine inanan insan da geliyor, ateist de geliyor. Bizi başarıya götürecek olan da bu. İnsanların birbirini tanıması, ideolojisi ne olursa olsun birbiriyle kaynaşması ve ortak demokratik bir kültür oluşturması. Her görüşten insana kapımız açık. Kimseye ‘sen hangi örgüttensin’, ‘kimsin’ diye sormuyoruz. İnsanlar ortak mücadele ettiği zaman, yan yana bildiri dağıttığı, birbirini kolladığı zaman mücadele gelişiyor.

'EN ÖNEMLİ KONU MUHALEFETİN SANDIKLARI BOŞ BIRAKMAMASI'

- Toplantılarınıza katılanlarda en çok öne çıkan kaygı ne?

Toplantılarda en öne çıkan şey sandıkların güvenliği meselesi. 16 Nisan referandumunda, bir mühürsüz pusula meselesi çıktı ama en önemli sorun sandıklarda muhalefetin olmamasıydı bence. Sandıkların neredeyse üçte birinde muhalefet müşahitleri yoktu. Sandık Gücü'nün açıklaması var; Konya'dan sonra en çok boş olan sandık İstanbul'daymış. İnsanların en büyük kaygısı; ben oyumu veriyorum ama oyum güvende mi? Oyum geçerli sayılacak mı? 16 Nisan referandumu, ondan öncesi, elektriklerin kesilmesi, 1 Kasım seçimlerinde yaşananlar, ölülere oy kullandırmaktan, blok oylara kadar birçok ihlal. Bizim çağrımız da bu; git kardeşim oyunu kullan, sandıklarda görev al. Bu hayati bir mesele. Sandıklarda görev alalım ve insanları sandığa götürelim.

'Umudu yayarsak, oy verip, sandığı korursak bu seçimi kazanırız' - Resim : 4

'SANDIĞA GİDERSEN, SANDIĞI KORURSAN KAZANIRIZ'

- Birçok insanda 'Biz oy versek de istedikleri sonucu çıkarırlar sandıktan' duygusu var. Sandıkların güvenliği gerçekten sağlanabilir mi?

AKP 2002'de geldi iktidara. 16 yıllık bir demoralizasyon var. 'Başaramam' duygusu var, oysa başarabiliriz. İnsanlara diyoruz ki; kardeşim sen sandığa git, kazanırız. Sandıkları koruyacağız. Çok organize bir çalışma yapıyoruz. Kurumlarla görüşüyoruz. Her yerde masalarımızı açacağız. İlçe meclislerimiz her yerde olacak. Pazarlarda, etkinliklerde sokaklarda müşahitlik için masalarımızı açacağız. En kritik konu müşahitlik, sandıkları korumak. Ben iki şey görüyorum; Birincisi insanlar içine sinerek oy verebileceği bir muhalefet politikası ve adayı istiyor, ikincisi sandıkların güvende olmasını istiyor. Çünkü insanlar güvenmiyor. Evet, şöyle düşünüyorlar; 'Biz oy versek de bilgisayarda değiştiriliyor oy sayısı.' Eğer sen sandığa gidersen, sandıkta bulunursan, bir ihlalde, yanlışta, hatada itiraz edebilirsen, oyları koruyabilirsen bunu yapamazlar. Ama senin olmadığın sandık senin değildir. Herkes sandığa gider ve sandığı korursa hile hurda olmaz. Bilgisayarda da değiştiremezler, YSK'da da değiştiremezler. Herkes oyunu koruyup, sandıktan çıkan sayıyı belirleyip ortak havuza attığı zaman hile yapamazlar. Biz sandıkları koruyacağız. Ama bunun koşulu ülkedeki her bir sandıkta 3 ve ya 4 muhalefet müşahidinin, sandık kurulu üyesinin bulunması. Muhalefetin adayları farklı olsa bile sandıkları birlikte korumalı. 8 Nisan’da yaptığımız toplantıda İyi Partili biri çıkıp, 'Biz HDP'nin de oylarını korumalıyız' dedi. Bu muazzam bir şey. İyi Parti HDP'nin oyunu korursa, HDP, CHP'nin, CHP'liler bir diğerinin… Böyle bir dayanışma gerekiyor. Bu sinerjiyi yaratırsak sandıkların güvenliğini de sağlarız. Kazanabiliriz, biz kararlı bir şekilde o sandıkta durursak hile yapamazlar.

'İKİ AYINIZI FEDA EDİN, BELKİ DE ÜLKENİN 20 YILINI DEĞİŞTİRECEĞİZ'

- Seçime OHAL koşullarında gidiyor olmak da endişelendiriyor insanları…

OHAL konusu tabi riskli. Ama biz 16 Nisan referandumunu da OHAL'de yaptık. OHAL var diye korkmasın kimse. Zaten mevcut iktidar seçimi kazanırsa OHAL sınırsız olacak, kalıcı bir OHAL sürecine gireceğiz. Bu dakikadan sonra her şey teferruat. Cansiperane mücadele etmeliyiz. Ben 2 ayımı iptal ettim ve bu mücadele içinde olacağım. Bu iki ayımız belki de ülkenin 20 yılını belirleyecek.

'Umudu yayarsak, oy verip, sandığı korursak bu seçimi kazanırız' - Resim : 5[Kurulan stantlarda müşahitlik için kayıtlar yapılıyor, bildiriler dağıtılıyor]

'GEL KARDEŞİM, GELECEĞİN İÇİN BİR ŞEY YAP'

- Referandumdan kalma 'Ne olursa olsun kazanamayız' düşüncesinden kurtulmak lazım yani...

İktidar muhalefetin bir araya gelip ortak hareket etmesinden korkuyor. Bakın CHP'nin İyi Parti'ye 15 vekil göndermesiyle bile nasıl da panikledi. 'Ne oluyor' dedi. İktidar da biliyor halkın artık tepkisi olduğunu, ekonominin iyiye gitmediğini, sağlık politikalarının, eğitim politikalarının çöktüğünü. Türkiye'nin ekolojik yapısı darmaduman oldu. Gel kardeşim, bu ülke için geleceğin için bir şey yap diyoruz. 'Ne olursa olsun kaybedeceğiz düşüncesi' çok yanlış. İktidar telaşlı. Biz hızlı biçimde organize olabilirsek, güçlü bir dayanışma ruhuyla ortak hareket edebilirsek, belki ilk turda değil ama ikinci turda bu seçimi alırız.

'16 NİSAN’DA SANDIKLARI KORUYAMADIĞIMIZ İÇİN KAYBETTİK'

Bu seçim referandumun rövanşı olacak. Başkanlık rejimine 'evet' veya 'hayır' seçeneği olacak önümüzde aslında. Referandumda sandıkları koruyamadığımız için kaybettik. Sandıkları korursak biz bu seçimi kazanırız. Eşinizi dostunuzu sandığa taşırsanız, umdu yayarsanız bu olur. Umut yayılan bir şeydir. Biz sokaklarda umudu yayacağız. Bunu yaparsak olur. Bütün basın onların elinde, bilboardlar onlarda. Bizim en büyük aracımız ise sokak. Referandumda ekranda tek adam vardı ama sokakta 'hayır' vardı. Sokaklarda olursak, çok olursak onlar istedikleri kadar basını, gazeteleri ellerinde tutsun, kazanmayacaklar. Umudu yayarsak, umutsuzluğu yok edersek biz bu seçimi kazanırız. Negatif olacak bir durum yok. Onlar korkuyor, onlar endişeli. Biz değiliz, biz kazanacağımıza inanıyoruz. Herkes kazanacağımıza inanmalı ve sandıkların güvenliğini sağlamalı. Çağrımız budur; Gel kardeşim, geleceğin için bir şey yap. (ARTI GERÇEK)

referandum 16 Nisan Erken Seçim sandık güvenliği 24 Haziran