Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Abdullah Zeydan: Halkımız iradesini ve onurunu koruyacak

Memnu haklarının iade edilmesine ilişkin kararı Yargıtay tarafından bozulan Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Abdullah Zeydan, süreci Artı Gerçek'e değerlendirdi. Zeydan, "Halkımızla birlikte demokrasiyi, adaleti, hukuku korumaya devam edeceğiz" dedi.

Zelal Sahidenur SARİ

VAN - Memnu haklarının iade edilmesine ilişkin kararı Yargıtay tarafından bozulan Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Abdullah Zeydan, süreci Artı Gerçek'e değerlendirdi. Zeydan, "Halkımız iradesini, onurunu sonuna kadar koruyacağını dile getiriyor. Biz de halkımızla birlikte demokrasiyi, adaleti, hukuku korumaya devam edeceğiz" dedi.

Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanları Abdullah Zeydan ve Neslihan Şedal, 31 Mart Yerel Seçimlerinde yüzde 55,5 oyla seçildi. Ancak Adalet Bakanlığının itirazı üzerine seçime 2 gün kala 29 Mart cuma günü mesai saatinin tamamlanmasına beş dakika varken Zeydan'ın memnu (yasaklı) haklarının iadesi kararının Diyarbakır 5'inci Ağır Ceza Mahkemesinin kararıyla geri alındığı ortaya çıktı. Van İl Seçim Kurulu mazbatayı 2 Nisan'da AKP'li aday Abdulahat Arvas'a verdi. Kentte protestolar sürerken, DEM Parti'nin itirazını kabul eden YSK, 3 Nisan'da mazbatının Zeydan'a verilmesine hükmetti.

YARGITAY KARARININ ARDINDAN KAYYIM TARTIŞMASI BAŞLADI

Ancak yine Adalet Bakanlığının başvurusu üzerine Yargıtay 3'üncü Dairesi 4 Aralık'ta Zeydan'ın memnu haklarını iadesi kararını bozdu ve dosyayı yeniden Diyarbakır 5'inci Ağır Ceza Mahkemesine gönderdi. Kentte kayyım tartışmaları yeniden başlarken, Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Abdullah Zeydan, süreci Artı Gerçek'e değerlendirdi.

‘VAN HALKININ İRADESİNE ÇÖKME GİRİŞİMİ'

Van halkının 31 Mart'ta kararını verdiğini belirten Zeydan, “31 Mart seçimlerinde demokratik yollarla Van halkıyla baş edemeyen siyasal iktidar, yargı kumpaslarıyla, tuzaklarıyla yeniden halkın iradesine çökme girişimlerinde bulunuyor. Halk 31 Mart'ta kararını vermiş, seçmen iradesi tecelli etmiş, biz konunun o boyutuyla kapandığını düşünürken maalesef yeniden Adalet Bakanlığı'nın başvurusu üzerine kanun yararına bozma kararı verdi Yargıtay. Bu karar hukuki değil. Onu baştan bildirelim. Esasa yönelik de aslında haksız bir karar. 2019’da aynı bu karar gibi bir memnu hakları iadesi kararını ortadan kaldırıyor. Daha sonra 309/4 C maddesine işleterek bunun sanık aleyhine sonuç doğurmayacağına karar veriyor. Eğer burada bir haksızlık varsa, bir hata varsa bu devletin, mahkemelerinin hatasıdır. Bu hatayı sanığa ödetmemesi lazım, bedelini sanığa ödetmemek lazım. Ve sanığın burada eğer kazanılmış bir hakkı varsa, hukuki bir yarar sağlamışsa, bu memnu hakları iadesini alırken bunları korur. Şimdi dolayısıyla eğer bir kişi belediye eşbaşkanı seçilmişse, memur olmuşsa bu haklarını korur. Şimdi Yargıtay hukuksuz bir şekilde bu maddeyi işletmemiş” dedi.

‘MAZBATAYI BİZDEN ALMAYA ÇALIŞIYORLAR’

Çifte standart uygulandığını vurgulayan Zeydan, "Bu ülkenin mahkemelerinin kendince yorumladığı hatalı kararın bedelini bizlere, belediye eşbaşkanlarına ve Van halkına ödetmeye çalışıyorlar. Mazbatayı bu yönüyle bizden almaya çalışıyorlar. Bu başlı başına bir hukuksuzluktur. Bir çifte standarttır. Başkalarına gelince 'sanık aleyhine sonuç doğurmaz' derken bizlere gelince 'doğurur' diyor. Bu çifte standarttır" diye konuştu.

'AİHM KARARININ ARDINDAN BERAAT ETMEMİZ GEREKİRDİ'

AİHM'in yargılandığı davalarla ilgili ihlal kararı verdiğini hatırlatan Zeydan, "Zaten bu mevcut davayla ilgili ve Diyarbakır'da yargılandığım diğer davayla ilgili AİHM’in ihlal kararları var. “AİHM, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini çok ağır bir şekilde mahkûm etti. Bizim, bu mahkumiyete sebep olan davada hem diğer davalarda hükümetin, siyasi iktidarın, siyasi talimatlarıyla siyasi saiklerle tutuklandığımıza ve cezalar aldığımıza hükmetti. Dolayısıyla AİHM'in bu ihlal kararına binaen aslında bizim bu dava başta olmak üzere diğer davalardan da hemen beraat etmemiz gerekiyordu. Fakat ne Yargıtay ne genel mahkemeler bugüne kadar AİHM'in bu kararını hiç gözetmediler. Halbuki AİHM kararları iç hukukun bir parçasıdır ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90’ıncı maddesine göre kararları bağlayıcıdır. Biz hep bu süreçlerin siyasi saiklerle yürütüldüğünü iddia ederken böyle somut deliller ortaya koyuyoruz. Eğer gerçekten hukuku ve adaleti gözeten bir süreç yürütülseydi bu kararlar uygulanırdı ve biz beraat ederdik” dedi.

‘HALKIMIZ İRADESİNİ SONUNA KADAR KORUYACAK’

Hukuk mücadelesine devam edeceklerini dile getiren Zeydan, şunları söyledi:

"Bundan sonraki süreçte beklentimiz yargı kurumunun hukuka uygun karar vermesi, yerel mahkemenin bu kararın sanık aleyhine sonuç doğurmayacağına hükmedip, bu kararı bu şekliyle İçişleri Bakanlığına göndermesi. Biz hukuki yollarımızı sonuna kadar koruyacağız, yürüteceğiz. Halkımız bu sürecin kendi iradesine karşı bir gasp girişimi olduğunu, siyaseten bu halkla baş edemeyenlerin hukuk tuzaklarıyla bu halkın iradesini yeniden çalıştıklarını çok iyi biliyor. Bu kayyım anlayışının bir hırsızlık ve yolsuzluk düzeni olduğunu biliyor. Halkın kalan üç, beş kuruşuna da bu kayyım gaspıyla sökmeye çalıştıklarını biliyor. Dolayısıyla halkımız da bu sürece çok hâkim ve iradesini, onurunu sonuna kadar koruyacağını dile getiriyor. Biz de halkımızla birlikte irademizi demokrasiyi, adaleti, hukuku korumaya devam edeceğiz."