Yeşil Sol Parti Eş sözcüsü Akın: Biz özgürlükçü, eşitlikçi ve ekolojik bir anayasayı savunuyoruz

Yeşil Sol Parti Eş sözcüsü Akın: Biz özgürlükçü, eşitlikçi ve ekolojik bir anayasayı savunuyoruz
Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Akın, partisinin Meclis grup toplantısında 'yeni anayasaya' dair konuşarak, "Yeni bir anayasadan bahsedilecekse önce yol temizliği yapılmalıdır" dedi. Akın, deprem bölgesinde hala su ve konut sorunun yaşandığını söyledi.

Artı Gerçek - Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Eş Sözcüsü İbrahim Akın, partisinin Meclis grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Akın, yeni anayasa tartışmalarına değinerek, "Yeni bir anayasadan bahsedilecekse önce yol temizliği yapılmalıdır. İfade ve örgütlenme özgürlüğü önündeki engeller kaldırılmadan, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanmadan, AİHM ve Anayasa kararlarına uyulmadan anayasa yapılamaz" dedi.

Akın, Meclis’in açıldığı 1 Ekim'de yaptıkları basın açıklamasının çarpıtıldığını söyledi. Akın, “Türkiye’deki en önemli sorunlardan biri olan Kürt sorunun çözümü için yaptığımız basın açıklamamız, çarpıtılarak ve özellikle medyada eş sözcümüz Çiğdem Kılıçgün Uçar üzerinde yapılan saldırıları burada nefretle kınıyoruz. ‘Kürt sorunu çözülmediği sürece Türkiye halkları bunun ağır bedelini ödüyor’ sözümüz çarpıtılarak ‘Türk milleti ağır bedel ödüyor’ şeklinde çarpıtılmasını kınıyoruz. Bu konuda özellikle Cumhurbaşkanı Danışmanı Oktay Saral’ın açıklamalarını ahlaki bulmuyoruz" dedi.

'ARKADAŞIMIZIN GECE BASKINLARIYLA HUKUKSUZ BİR ŞEKİLDE GÖZALTINA ALINDI’

Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Akın grup toplantısında yaptığı konuşmanın satır başları şöyle:

"Kürt meselesi çözülmedikçe Türkiye halkları ağır bedeller ödüyor sözümüzü çarpıtarak Türk milleti bedel ödeyecek denilerek yapılan manipülasyonları kınıyoruz.

Ne yazık ki iki gündür olağanüstü koşullarda birçok arkadaşımızın gece baskınlarıyla hukuksuz bir şekilde gözaltına alınmasıyla karşı karşıya kaldık. Buradan demokratik siyasete dönük bu müdahaleyi kabul edilemez bulduğumuzu. Ve arkadaşlarımızın serbest bırakılmasını özellikle istiyoruz.

'ONURLU VE ADİL BİR BARIŞA ŞANS TANIMA ZAMANI GELMİŞTİR'

Başta Kürt sorunu olmak üzere toplumsal sorunlarımızı barışçıl ve demokratik siyaset zemininde çözme ihtiyacımız var. Artık onurlu ve adil bir barışa şans tanıma zamanı gelmiştir. Demokratik siyasetin önünü açılması zamanı gelmiştir. Bunun için bütün zeminlerin en doğru şekilde kullanılması zamanı gelmiştir. Daha ne kadar bomba patlayacak, daha ne kadar şiddet ortamı devam edecek, daha ne kadar toplumsal olarak insanların düşmanlaşmasını ve kutuplaşmasını sağlayacak siyasetinize devam edeceksiniz?. Artık yeter diyoruz. Bu sürecin böyle gitmesi mümkün değildir barışa şans verin diyoruz.

'AKP VE MHP REJİMİ MECLİSİ NOTER HALİNE GETİRMEYE ÇALIŞIYOR'

Yeşil Sol Parti olarak ısrarla söylediğimiz söylerimizi tekrar ediyoruz; Sorunlarımızın kronikleşmeden tüm toplumsal sorunlarımızın çözümünün yeri meclis olduğunu biliyoruz. AKP ve MHP iktidarı eliyle inşaa edilmeye çalışılan tek adam rejimi, meclisi işlevsiz kılmak için her türlü yöntemi deneyerek, noter haline getirilmeye çalıştı. Biz bunu kabul etmiyoruz.

Bu Meclis’te 600 milletvekili var ve bu vekiller Türkiye halklarının iradesiyle seçilmiş ve onların sorunlarını çözmek için görevlendirilmişlerdir. Biz 600 vekilin iradesini gasp eden ve Meclis’i noter gibi değerlendiren bir anlayışı kabul etmiyoruz. Biz yeni dönemde Meclis’in temel sorunları olan demokratik, sivil bir anayasayı yapmaya aday olması gerektiği yönündeki çalışmalara dair mücadele yürütmeye kararlıyız.

'KOPENHANG KRİTERLERİ HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜDÜR'

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Meclis’in açılış konuşmasında herkesi kapsayacak bir anlayışla anayasa tartışması yapacaklarını ve Kopenhag kriterlerini Ankara kriterleri olarak uygulayacaklarını söyledi. Biz Türkiye’deki durumu değerlendirdiğimizde; Ankara kriterlerinin ne olduğuna bakmaya çalıştık ve Türkiye’de şu anda yeni bir toplumsal sözleşmeye ihtiyacı olduğunu kabul ederek; sivil, demokratik, yeni bir anayasa yapma iddiasında olduğumuzu söylüyoruz. Diyoruz ki; eğer Kopenhag Kriterleri gerçek anlamda uygulanacaksa bu kriterlerin en temel özelliği demokrasidir. O zaman 22 yıldır iktidarda olan Erdoğan’a Kopenhag Kriterlerini hatırlatıp sormak istiyoruz. Kopenhag Kriterleri hukukun üstünlüğüdür. Yarattığınız yasasızlık rejimi, Ankara kriterleri mi olacak, anayasaya göre uyulması zorunlu olan AİHM kararlarını yok sayarak mı hukukun üstünlüğünü sağlayacaksınız? Mevcut anayasanın en temel demokratik ilkelerini bile uygulamadan mı hukukun üstünlüğünü sağlayacaksınız? Yoksa katliam suçlarına karşı oluşturduğunuz cezasızlık mıdır sizin Ankara Kriterleriniz?

‘KOPENHAG’A ALTERNATİF ANKARA KRİTERLERİNİZİ BÖYLE Mİ YAPACAKSINIZ?’

Kopenhag Kriterlerinin bir diğeri de demokrasiye güven altında olan bütün kurumların işletilmesidir. AKP-MHP iktidarı olarak halkın iradesini gasp edip, parti kapatarak ve kayyum rejimi inşa ederek mi demokratik kriterlerinizi uygulayacaksınız yoksa milletvekili dokunulmazlıklarını kaldırarak mı… Bunu konser yasaklayarak, filmlere sansür uygulayarak, kültürlere düşmanlık yaparak mı uygulayacaksınız, yoksa elinizin değdiği her coğrafyada yarattığınız savaş, çatışma ve kan iklimini mi başaracaksınız? Kürt sorunu olmak üzere toplumsal sorunun çözümü, baskıyı, yok saymayı savaşı güvenlikçi politikaları mı dayatacaksınız? Tecrit politikasını derinleştirerek mi insan haklarını savunacaksınız? Gezi tutsaklarına müebbet ceza vererek mi? Yoksa Kobanê Kumpas Davası ile siyasetçileri siyasi rehine haline getirerek mi? İstanbul Sözleşmesi’nin iptali midir Ankara’nın kriterleri? Yoksa kadın düşmanlığı ve kadın cinayetleri midir? İnsanların yaşam biçimine müdahale midir demokratlık kriterleriniz? Kopenhag’a alternatif Ankara kriterlerinizi böyle mi yapacaksınız?

'DEMOKRATİK ORTAM SAĞLANMALI'

Türkiye’de demokratik bir ortam yaratılmadan, demokratik bir ortamda söz ve karar süreçlerine katılmadan, kapalı kapılar ardında AKP-MHP’nin hazırlamış olduğu anayasanın bu Meclis’ten geçirilmeye çalışmasını kabul etmemiz mümkün değildir. Biz bütün Türkiye’deki halkların, inançların, kimliklerin, insanların katıldığı demokratik bir anayasanın oluşmasında ısrarla ve inatla söylüyoruz. 12 Eylül anayasasını tepe tepe kullanan ve her türlü otoriter rejimini inşa eden AKP-MHP İktidarına samimiyet testi olarak öncelikle demokratik bir anayasanın açılması konusunda demokratik bir ortamın sağlamasını istiyoruz. Bunu sağlamadan yapılacak her çalışmanın sahici, samimi ve gerçekçi olmayacağını buradan ifade etmek istiyoruz.

YEŞİL SOL PARTİ’NİN KRİTERLERİ

Gelin ikinci yüzyılında cumhuriyeti gerçek bir demokrasi haline getirelim. Bu Ankara kriterleri karşısında Yeşil Sol Parti’nin kriterlerini sizlerle paylaşmak istiyoruz. Biz özgürlükçü, eşitlikçi, katılımcı, ekolojik bir anayasa için gerekli her türlü çalışmayı sonuna kadar savunmaya hazırız. Yeni anayasa konusunda herkese çağrımız şudur; gelin yüzyıllık cumhuriyeti inkara ve yok saymaya dayalı otoriter kimliğinden kurtulun ve ikinci yüzyılı gerçek anlamda cumhuriyetin demokrasi ile buluştuğu bir süreci birlikte inşa edelim. Bu konuda bütün toplumun ortak iradesini ve gerçekliğini sağlayalım.

'GEZİ’NİN MÜCADELESİNE SAHİP ÇIKACAĞIZ'

Biz Gezi’de yaşanan süreçlerin herkes tarafından bilindiğini ve uzun uzun anlatılacak bir hikaye olmadığını görüyoruz. Yedi milyon insanın kendisini ifade edebildiği, doğasına, yereline ve aynı zamanda hayatına katılmak için katıldığı bütün süreçlerdeki sonuçların bir demokratik zeminde protesto olarak yapılan işlerin hepsini bir darbe olarak değerlendirerek, başta Osman Kavala, Can Atalay, Çiğdem Mater, Tayfun Kahraman ve Mine Ezerden’in müebbet cezalandırılması kabul edilemez bir durumdur. Ve AİHM ile ilgili 10 Aralık 2019 tarihli kararı yok saymışlardır. Avrupa Konseyi Başkanlık Komitesinin 2 Şubat 2022 tarihli ihlal prosedürünü başlatma kararını yok saydıkları gibi bu karar sonuç olarak hem ulusal anlamda hem de uluslararası anlamda hükümsüzdür. Biz bunun takipçisi olmaya ve Gezi’deki insanlarımızın arkasında olmaya, Gezi’de kaybettiğimiz bütün canlarımızı buradan anmaya ve onların mücadelesine sahip çıkmaya devam edeceğiz.

'DEPREM BÖLGESİNDE TABLO ANLATILDIĞININ TERSİ'

AKP Genel Başkanı Erdoğan depremle ilgili Türkiye’nin depremi diğer ülkelere kıyasla yaraların en hızlı sarıldığı ve sürecin iyi yönetildiğini anlatmaya çalıştı. Ama bizim gördüğümüz gerçeklik bu değildir. Biz depremin 7’nci ayında deprem bölgesine gittik. Gördüğümüz tablo AKP-MHP iktidarının söylediği gibi bir hikâye değildir. Tam tersine şu anda insanlarımız çok ciddi sorunlarla karşı karşıyadır. Vicdanları yaralayan bir durumla karşı karşıyadır. Bizim gördüğümüz halen deprem sonrası süreçte hiçbir değişiklik yoktur. Şu anda insanlarımız konut sorunu yaşamaktadırlar, en acil su sorunu yaşamaktadırlar ve yıkılması gereken binlerce bina yıkılmamıştır. Yıkılan binalarda orada yaşayan insanların yaşamlarını tehdit etmektedir. Bazı yerlerde örneğin Malatya’da, Adıyaman’da bazı yerlerde konutlar yapılmaya başlamıştır ancak örneğin Hatay’da bir tane konut bile yapılmamıştır. Şu anda bunun çok somut örneğini dün Hatay İskenderun’da görmüş durumdayız. Var olan çadırlarda kalan insanlarımız maalesef sel altında kalmışlardır.

'HALKLARIMIZI KONGREYE ÇAĞIRIYORUZ'

Halklarımızı 15 Ekim’de “Özgürlük İçin Yeniden” şiarıyla yapacağımız kongreye çağırıyoruz Konferanslarımızı yaptık, çalıştaylarımızı yaptık ve bundan sonra da 15 Ekim’de bir kongremiz var. Buradan sizler vasıtasıyla tüm halkımıza şunu ifade etmek istiyoruz; bu kongre bizim için tarihi bir kongredir. Yeni bir kongre, yenilenmenin de aynı zamanda güçlü bir şekilde sözünü söylediği Türkiye’nin demokratik siyasetinde, barışında, özgürlüğünde, eşitliğinde, adaletinde Yeşil Sol Parti yeni ismiyle çok güçlü bir şekilde yenilenerek; sorumluluk alacağı bir sürecin içindeyiz. Biz bu kongreyi tarihsel bir öneme dair atfediyoruz. Aynı zamanda bütün halklarımızı, bütün insanlarımızı, bütün yoldaşlarımızı bu kongrenin değişimine ve sözüne ortak olmaya, ‘Özgürlük için yeniden’ buluşmaya çağırıyoruz."

(HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar