Yeşil Sol Parti Eşsözcüsü Akın: Kürt sorununun Meclis'te çözülebileceğini düşünüyoruz

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dair net tutumlarını önümüzdeki günlerde açıklayacaklarını belirten Yeşil Sol Parti Eşsözcüsü İbrahim Akın, ‘Tüm halkımızın 14 Mayıs'a iyi hazırlanması ve sandıklara sahip çıkması gerekir’ dedi.

Yeşil Sol Parti Eşsözcüsü Akın: Kürt sorununun Meclis'te çözülebileceğini düşünüyoruz

Artı Gerçek - Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine kısa bir süre kalırken, partiler ve adayları sahalara çıkmaya başladı. Yeşil Sol Parti Eşsözcüsü İbrahim Akın, seçim turları, sahadaki hava, güncel gelişmeler ve ülkedeki sorunlara dair konuştu.

Türkiye çok kaotik bir seçimden geçildiğini söyleyen Akın, “Nasıl bir seçim olacağı konusunda herkesin çeşitli yorumları var. Biz de her türlü siyasal baskı ve engellemelere karşı yola düşmüş durumdayız. Gördüğümüz kadarıyla bizim dışımızda sahada olan da yok” dedi.

Akın, “Yeşil Sol Parti kabullenmiş, her tarafta insanlar bayraklarıyla dolaşıyor. Bu durum aynı zamanda bir öfke birikimini de ifade ediyor” diyerek şunları söyledi:

“Arkadaşlarımız 7 Haziran ruhunun yakalandığını söylüyor. 7 Haziran'dan sonraki süreçlerde yaşananlarla kıyaslanmayacak ağır süreçlerden geçen toplum, ayakta ve dimdik ayakta. Bu ağır kayyım rejimine rağmen direnişini gösteriyorsa, bu muazzam direnişin sonucu

O bakımdan ziyaretlerimizde şunu gördük; Amed halkı bir karar vermiş, kayyım rejimine son vermek istiyor. 14 Mayıs'ta bu sonu getirme noktasında bir irade beyan ettiğini düşünüyoruz.”

‘HUKUK TAMAMEN SİYASETİN SOPASI HALİNE GELMİŞ DURUMDA’

Sahada herkesin Yeşil Sol Parti’yi sahiplendiğini söyleyen Akın şunları kaydetti:

“Bizi belirsizlik siyasetiyle -faşizmin en belirgin karakterlerinden birisi- yönetmek istediler. Son dakikaya kadar HDP ile ilgili dava süreci ortada bırakıldı ve 11 Nisan'da sözlü savunma istediler. Bir ay içerisinde her türlü olanakları ve zamanı planladılar. Biz seçimlere HDP ile girdiğimizde, muhtemelen bir kapatma iradesi göstereceklerdi. Çünkü ortada hukuk yok. Hukuk tamamen siyasetin sopası haline gelmiş durumda. Aslında bir süredir hazırlıklarımız vardı.

‘EGE VE KARADENİZ YAVAŞ GİDİYOR’

Biz HDP bileşeniyiz. Hazırdık seçimlere girmek noktasında. Bu koşullarda bu oyunu bozmak gerekiyordu. Biz de hep beraber bu oyunu bozmuş olduk. Newroz ile ilk adımımızı atmış olduk. Sahada herkesin Yeşil Sol Parti diyerek, güçlü bir şekilde sahiplendiğini gördük. Bölgeden gördüğümüz refleks öyle. Bölgedeki insanlarda çok kolaylıkla parti değiştirme alışkanlığı geliştiği için, HDP'nin adres gösterdiği her yerde konum almaya ve o anlamda bir mücadele içerisine girmeye yatkın bir topluluk olduğunu söyleyebilirim. Ege ve Karadeniz yavaş gidiyor. Umarım bu tempoya oralar da girer. Bölge, çok güçlü o anlamda.

‘MECLİS'TE, TOPLAMA KARŞILIK GELEBİLECEK BİR KADIN VEKİLİMİZ OLACAK’

Aday belirleme sürecine ve amaçlarını anlatan Akın, “Kadın meselesi bizde çok önemli. Yüzde 47'ye yakın bir kadın temsiliyetimiz var. Soruyorlar bize 'acaba birinci sıralarda eşit midir' diye. Yine 'Meclis'te vekil sayısına yansıyacak mı?' diye. Bizde fermuar sistemi var” diyerek şunları kaydetti:

“Bu sistemden dolayı bir kadın bir erkek ya da bir erkek bir kadın şeklinde devam ediyor. Vekil sayısının da bu oranda olacağını tahmin ediyoruz. Dolayısıyla güçlü bir kadın temsiliyetimiz var. Sanırım Meclis'te, toplama karşılık gelebilecek bir kadın vekilimiz olacak. Gençler çok fazla. Ancak bütün inanç gruplarını temsil ettiğimiz için o çok mozaikli, çok yapıda herkesim aynı oradan temsiliyetini sağlamak kolay olmuyor. O nedenle adayları belirlemekte güçlük çektiğimizi söyleyebilirim. Bu kadar kapsayıcı ve herkesin olurunu almak kolay olmuyor. Zaman zaman bu sorunlar olmadı mı? Oldu, ama biz kolektif aklımıza güvenerek, bu süreci aştığımız görüyoruz. Şu anda aday tartışması bitmiş, sahada mücadele ediyoruz.

‘ATACAKLARI ADIMLARA BAKARAK BİR KARAR VERECEĞİZ’

Akın, seçimlerde desteklenecek Cumhurbaşkanı adayı ile ilgili şunları belirtti:

“Ortak aday çıkarıp çıkarmama gerektiği noktasında epey mesai yapıldı. Deprem öncesi adayımızı çıkarıyorduk. Ancak depremle birlikte Türkiye yeni bir sürece girdi. Deprem büyük bir yıkıma neden oldu. Bundan sonra iktidarı bir gün bile taşımamayı düşündüğümüz için, birinci turda bu meselenin çözülmesine inandık. Biz de cumhurbaşkanlığını değil, Meclis'i hedef alarak, 3'üncü siyaseti kurmayı hedefledik. Özellikle Millet İttifakı'nın adayı olan, bizim de destekleme şansımız olan adayı sürekli tecrit etmeye, onu sıkıştırmaya çalıştıkları için aday çıkarmama şeklinde pozisyon aldık. Önümüzdeki günlerde gelişmeleri de değerlendirerek, atacakları adımlara da bakarak buna göre bir karar vereceğiz.

‘KÜRT SORUNUNU VAZGEÇİLMEZ, KONUŞULMASI GEREKEN BİR SORUN OLDUĞUNU GÖSTERDİ’

Kılıçdaroğlu, Kürt sorunuyla ilgili bir video yayınladı aslında. Bu tarihsel koşullarda Kürt halkı ve aynı zamanda direnen güçler, Kürt sorununu bir kez daha vazgeçilmez, konuşulması gereken bir sorun olduğunu gösterdi. Eğer bugün temel sorunlardan birisi olan Kürt sorunu konuşuluyorsa, bütün partiler, sağından ve solundan bu meseleye temas etmeye çalışıyorsa, bence bu Kürt halkının 7 yıldır Çöktürme Planı karşısındaki direnişinin sonucudur. Bu sorun önümüzdeki yüzyılda mutlaka vazgeçilmez, konuşulması ve çözülmesi gereken bir sorun olarak duruyor. Bunun taşıyıcısı, temsiliyeti, sözcülüğünü yapacağız. Herkesi de bu konuda hizaya çekecek diye düşünüyorum.

‘HALKIMIZ MESAJI ANLADI, NE OLDUĞUNU BİLİYORLAR’

Önümüzdeki günlerde tutumumuzu daha net açıklayacağız. Halkımız mesajı anladı, ne olduğunu biliyorlar. Daha açık bir şekilde, bu meseleyle ilgili Emek ve Özgürlük İttifakı olarak bir basın toplantısı yapacağız.”

‘KAYYIM SİYASETİNİN TÜKENDİĞİ DÜŞÜNÜYORUZ’

Muhalefetin Kürtler ve Kürt sorunu noktasındaki tutumunu değinen Akın, “Biz, sadece Erdoğan olduğu için tek adam rejimine karşı durmuyoruz. Bir rejim meselesi, anlayış meselesi var. Yerelden bir yönetimi savunuyoruz. Tarihsel bakıyoruz. Halk yönetimde olmadan, onun iradesine rağmen yukarıdan yönetilmesinin uygulanamayacağı gözüktü” diyerek şunları ifade etti:

“Depremde bunu çok net bir şekilde gördük. O yüzden bu kayyım siyasetinin tükendiği düşünüyoruz. Yine Kürt sorununun Meclis'te çözülebileceğini düşünüyoruz. Meclis bu iradeyi gösterebilirse, bu sorun çözülemeyecek bir sorun değil. Dünyanın birçok ülkesi bu tür sorunları çözmüştür. Bizim ülkemiz, bu tarihi yüzyıllık döneminde bunu çözememe becerisi göstermiştir. Konuşmalarımda hep söylüyorum; aslında bir Kürt sorunu var, aynı zamanda bir Türk sorunu da var. Türklerin bunu kabullenmesi ve ortaklaşması gerektiğini düşünüyoruz. Bu empatiyi kurduğumuzda, bu ortaklığı yaptığımızda, aynı ortak vatan içerisinde yan yana demokratik bir şekilde çözülebilecek bir sorun olduğunu düşünüyoruz.

‘KÜRTLER EŞİT YURTTAŞLIK İSTİYORLAR, DİLLERİNİ KONUŞMAK İSTİYORLAR’

Muhalefet, Kürt sorunu karşısında çözüm üretmekten yana bir eğilim göstermeye başladı. Çünkü Kürtlersiz Türkiye'nin yeni yönetimini tesis etmenin mümkün olmadığı açığa çıkmış durumda. O nedenle şu anki muhalefet partilerinin tamamı iyi ya da kötü -bize yakın düşünmeleri mümkün değil- belli bir yaklaşım getirmeye çalışıyorlar. "Bizim bir sorunumuz yok, Kürtlerle kardeşiz" diyorlar. Ama bu soyut laflar. Kürtlerin talebi nedir diye bakıldığında, Kürtler bu vatanda eşit yurttaşlık istiyorlar, dillerini konuşmak istiyorlar. Kimliklerini açık ifade etmek istiyorlar. Düne kadar her yere kayyım atadılar. Kürtler neredeyse denek hale gelmiş durumda. Buradaki uygulama daha sonra batının her tarafında, İstanbul'da da yapılmaya başlandı. Boğaziçi Üniversitesi'nde yapılan kayyım da bu yaygınlaştırılan, kayyım zihniyetinin ürünü. Tecrit politikası da aynı şekilde. Tecrit de bir yerde uygulanıyor ve her yerde uygulanmaya çalışılıyor. O zaman çok söyledik, "bugün Diyarbakır'a kayyım atamaya çalışıyorlar yarın sıra size de gelecek" diye. Toplumsal tepki olmasaydı, Ekrem İmamoğlu'na da aynı şeyi yapacaklardı. Önümüzdeki dönem, ayrım gözetilmeksizin bu rejimin bitirilmesi lazım.”

‘ERDOĞAN VE REJİMİNİN TÜKENDİĞİNİ GÖRDÜK’

Erdoğan’ın Diyarbakır ziyareti ve Bekir Bozdağ’ın Urfa ziyaretini değerlendiren Akın, şunları belirtti:

“Erdoğan, kaybettiğinin farkında. Çözüm arayışları var. Siyaset üretemedikleri için güçlerini birleştirmeye çalışıyorlar, bir oyun bile peşine düşmüşler. Dolayısıyla AKP-MHP ilişkisinin yetmediğini bildikleri için yanlarına güç katmaya çalışıyorlar. Kendilerinden daha karanlıklarıyla ve kötüleriyle bir arada olmaya çalışıyorlar. Bu aslında şunu gösteriyor; denize düşen yılana sarılır. Ama Amed'te boşa çıktı bu hikaye. Biz de oradaydık. Her yeri sarmışlardı. Toplama bir iş olduğu belli. Erdoğan ve rejiminin tükendiğini gördük. Sadece devletin büyük olanaklarıyla kendilerini ayakta tutmaya çalışıyorlar. Çok suçlular. İktidarlarda kalmaktan başka çareleri yok onlar için. Ancak bunu kabul edebilecek, bu tercihlerini onaylayacak bir halk kalmadı. Tek problem şu; bu seçimlerde çok güvenlikli bir şekilde o gün sandıklara sahip çıkmak gerekir. Tüm halkımızın 14 Mayıs'a iyi hazırlanması ve sandıklara sahip çıkması gerekir.”

‘MUHALEFET PARÇALI DA OLSA BİR SEÇENEK ÜRETTİ’

“Sandığa sahip çıkarsak, oylarımıza sahip çıkarsak, seçim sonuçlarının bizim lehimize olacağını inanıyoruz” diyen Akın son olarak şunları söyledi:

“15 Mayıs'ta bir baharın olacağını düşünüyoruz. Biz buna Newroz Baharı diyoruz. Ama bir kötülük senaryosu yapmıyorlar mı derseniz, yapıyorlardır. Ama eskisi kadar mevcut iç yapıları bakımında da oyun kurma kabiliyetlerini kalmadı. Böyle çabaların olabileceğini, faşizan ve otoriter rejimlerin iktidarı kolay terk etmeyeceğini biliyoruz. Muhalefet parçalı da olsa bir seçenek üretti. Şuan 40-60 (cumhurbaşkanlığı için oy tahmini, Cumhur İttifakı-Millet İttifakı) rakamlar dolaşıyor. Biz net bir tutum aldığımızda bu oranın daha da yükseleceğine inanıyoruz.”(MA)