'Aşı gerekli mi, değil mi tartışmasına gerek yok; aşılar sayesinde ölümleri engelliyoruz'
ARTI GERÇEK- Türkiye'nin Çinli Sinovac firmasından sipariş ettiği aşıların bir kısmı Türkiye'ye geldi. Ancak aşının gelmesi tartışmaları bitirmedi. TTB Covid-19 İzleme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala, Artı TV canlı yayınına bağlanarak görüşlerini dile getirdi.
"Sağlık Bakanlığı'nın açıklamasına göre 3 milyon doz aşı geldiği anlaşılıyor. Bu 1.5 milyon kişinin aşılanması anlamına geliyor; eğer aşıyla ilgili tereddütler giderilip aşıya bir acil kullanım onayı verilirse. Şu anda henüz ruhsat almış bir aşıdan söz etmiyoruz," diyen Pala, "Sağlık Bakanlığı'nın açıklamasına göre 50 milyon doz önümüzdeki aylar içerisinde gelecek. Ancak Sağlık Bakanlığı'nın açıklamaları bugüne kadar biraz gecikmeli gerçekleştiği ve tam olarak da istenen rakamların gerçekleşmediği bilniyor. Dolayısıyla ben belirsiz olarak görenlerdenim. Çünkü biliyorsunuz Sağlık Bakanlığı'nın açıklamalarına göre 11 Aralık'da aşılama başlayacaktı. Oysa bugün itibariyle en erken ocak ayının üçüncü haftası itibariyle aşıya başlayabileceğimiz anlaşılıyor. Çin'den gelen Sinovac aşısı için söylüyorum. Pfizer-BionTech aşısı 550 bin doz kadar ilk anlaşma sağlanmış görünüyor. Onunla ilgili az sayıda da insan olsa daha erken aşılama başlayabilir," dedi.
'RUHSATLANDIRMA SÜRECİ TAMAMLANMADAN AŞININ KİTLESEL OLARAK İNSANLARA YAPILMASI MÜMKÜN DEĞİL'
"Bakanlığın açıkladığı takvimi söylüyorum; 2 hafta, 3 hafta bir kontrolden geçecek deniliyor. Ama bu kontrol aşamasında nasıl bir kontrol süreci işleneceğine ilişkin Türkiye İlaç ve Tıbbi Kurumu tarafından henüz bir açıklama yapılmış değil," bilgisini veren Pala, şöyle devam etti:
"Kaldı ki bu aşıyla ilgili Faz-3 aşamasına ilişkin açıklamalar tam olarak yapılmış değil. Brezilya ve Endonezya Faz-3 çalışmalarına ilişkin hiçbir bilgimiz yok, Türkiye'de yapılan çalışmanın ise çok küçük bir bölümü açıklandı. Üstelik Türkiye'de aşı öncelikli olarak sağlık çalışanlarına ve 65 yaş üstüne yapılacakken Türkiye'deki bu çalışmaya 60 yaş üstündekiler dahil edilmedi. Bu koşullarda aşının Faz-3 çalışmasının sonuçları açıklanmadan, belirsizlişkler giderilmeden ve ruhsatlandırma süreci sona ermeden aşının kitlesel olarak insanlara yapılması mümkün görülmüyor. Bu yüzden 2 hafta veya daha uzun bir zaman aşılama için beklememiz gerekecek."
"Sağlık Bakanlığı sağlıkçılara ve 65 yaş üstüne uygulanacağı söylenmişti bu durumda nasıl olacak?" sorusuna ise Pala'nın yanıtı şöyle oldu:
"Türkiye'de belirlenen sağlık çalışanları ve 65 yaş üstünün aşılanması doğru bir yaklaşım. Bizim de önerdiğimiz, Dünya Sağlık Örgütü'nün de bu yönde. Burada sorun Türkiye'de Sağlık Bakanlığı'nın sadece bir aşıyla ilişkin olmasından kaynaklıyor. O aşının da henüz 60 yaş üstüyle ilgili hiç bir Faz-3 bulgusu yok. Eğer Türkiye, diğer aşılarla da bağlantı kurabilmiş olsaydı, o zaman böyle bir zorlukla karşılaşmayabilirdik. Ama şimdi sadece Sivonac aşısıyla bir anlaşma yapıldığı için ve o aşının da ruhsat aşamasında olmadığı için biraz daha beklememiz gerekiyor."
'2021'İN İLK 6 AYINDA AŞIYLA TOPLUMSAL BAĞIŞIKLIK EŞİĞİNE ULAŞMAMIZ MÜMKÜN GÖZÜKMÜYOR'
Kayıhan Pala, "Bu kadar karışık olması gerekiyor muydu? Bu aşıların nasıl getirilmesi ve uygulanışı nasıl organize edilmeliydi?" sorusunu ise şöyle yanıtladı:
"Sağlık Bakanlığı aşılama sürecini iyi yönetemedi maalesef. Çünkü ocak ayında bu hastalıkla ilgili genetik dizilimi Çin'deki meslektaşlarımız tarafından ortaya konunca ocak ayında ilk çalışmalar başladı. Mart ayında Kanada'nın, ABD'nin, İngiltere'nin ve Avrupa Birliği'nin bu çalışmalara girerek ön sipariş verdiğini biliyoruz. Ama Türkiye'de Sağlık Bakanlığı bu aşıları sağlamak ile ilgili girişimleri geç kalmış görünüyor. Zaten Sağlık Bakanı'nın açıklamalarına bakacak olursak bazı aşılarla ilgili güvensizlik demeçleri olmuştu. Dolayısıyla Sağlık Bakanlığı erken dönemde girememiş ve siparişleri alamamış görünüyor. En azından şöyle düşünün bu Pfizer-Biontech aşısının yıl bitmeden 1 milyon doz alınmış olsa ve bunlar sağlık çalışanlarına yapılmış olsaydı, 1-2 ay sonra bu hastalık nedeniyle hayatını kaybeden doktorlar karşımıza çıkmayabilirdi. Dün TTB, 117'si hekim olmakla birlikte 305 sağlık çalışanının hayatını kaybettiğini açıklamış oldu. Şimdi aşılar kullanıma girer girmez hemen bağışıklık sağlamadığı için bir zaman gerekecek. İlk aşılama yapılacak 1.5 kişinin dahi koruması ancak mart ayında gerçekleşebilecek. Bu durumda Türkiye'de 2021'nin ilk 6 ayında aşıyla bir toplumsal bağışıklık eşiğine ulaşmamız pek mümkün görünmüyor."
'AŞILAR ÜLKELERİN DEĞİL, ŞİRKETLERİN'
"Türkiye'de Çin'den gelecek aşıya karşı bir güvencesizlik söz konusu. Daha çok Alman aşısı, Amerika aşısına yönelik ilgi var. Bu güvensizliğin ortadan kaldırılması için hükümete düşen görev nedir?" sorusunu yanıtlayan Pala şunları söyledi:
"Öncelikle aşıları ülkelerle kullamak doğru değil, Çin aşısı, Alman aşısı diye bir şey söz konusu değil. Bu aşılar şirketlerin. Oysa aşılar kamusal bir ürün olabilseydi, şirketler yerine kamu tarafından araştırılıp geliştirilip sunulabilseydi dünyanın her tarafında güvenle kullanılabilirdi. Bir bilim insanı olarak aşının hangi ülkede üretildiğine değil, aşının üç özelliğine bakıyorum; güvenli mi, etkili mi, kaliteli mi? Eğer bu üç soruya da bilimsel raporlar ışığında 'evet' yanıtını verebiliyorsak gözümü hiç kırpmadan ilk hangi aşıya erişebilirsem gidip o aşıyı olabilirim. Sağlık Bakanlığı'nın yapması gereken şey Türkiye'deki kutuplaşmanın ve aşı karşıtlığının bir kenara bırakılarak bu alandaki bütün bilimsel otoriterlerle, meslek örgütleriyle, sendikalarla bu süreci şeffaf bir şekilde paylaşarak, toplumun karşısına çıkıp birlikte bu aşıyı yaptırarak bir güven yaratmaya çalışmak olmalıdır. Umarım böyle bir tabloyu görürüz. Ama Türkiye zaman kaybediyor. Açıkçası ben Türkiye'nin daha iyisini hak ettiğini düşünenlerdenim.
'AŞI GEREKLİ Mİ, DEĞİL Mİ TARTIŞMASINA GEREK YOK, AŞILAR SAYESİNDE ÖLÜMLERİ ENGELLİYORUZ'
"Aşı Covid-19 söz konusu olduğunda gerekli mi, zorunluluk mu? Siz bir bilim insanı olarak aşı karşısında nasıl bir tutum alırsınız," sorusuna Pala şöyle yanıt verdi:
"Malesef bu sorunun sorulmuş olmasını bile üzüntüyle karşılıyorum. Hem dünyada hem ülkemizde böyle bir ortam yaratıldı. Bu aslında insanların bilimden ne kadar uzak yetiştiğinin bir göstergesidir. Örneğin, çiçek aşısı bulunmamış olsaydı 1980'e kadar 300 milyondan fazla insanı öldüren bu hastalık hâlâ bir çok insanı öldürecekti. Kızamık aşısı da keza öyle. Aşı gerekli mi, değil mi tartışmasına gerek yok. Aşılar sayesinde ölümleri engelliyoruz. Covid-19 hastalığının pandemi niteliğinden uzaklaşması için toplumun yüzde 70'inden fazlasının bağışıklık kazanması gerekiyor. Dolayısıyla pandemiden kurtulmak için aşı tek seçeceğimiz burada da bütün güvenli etkili ve kaliteli olduğu ortaya konulan aşıları sağlayarak bütün dünyada yaygın bir şekilde kullanılmasını gündeme getirmeliyiz. Küresel bir sorunla karşı karşıyayız küresel bir soruna ancak küresel yanıtlarla göğüs gerebiliriz."