Urfa'da 'aşı yok' diyen aile hekimine dava açıldı: 'Ne yapmamızı bekliyorlar bizden?'
Ali GÜZEL
Artı Gerçek - 0-2 yaş arası çocuklara yapılması gereken aşıların eksik olduğunu söyleyen Urfa Aile Hekimleri Derneği Başkanı Dr. Hacı Yusuf Eryazgan hakkında dava açıldı. İddianamede 'sansür yasası'ndaki "halkı yanlış bilgilendirme" ve "yalan beyanda bulunmak" maddeleri ile itham edilen Eryazgan hakkında 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ve meslek örgütlerinden men edilmesi talep ediliyor. Urfa Aile Hekimleri Derneği Başkanı ise sözlerinin yalanlanmadığına ve idari ceza almadığına dikkat çekiyor.
Eryazgan, geçen aralık ayında aşı eksikliğiyle ilgili resmi yazısına yanıt verilmemesi sonrasında bir televizyon kanalının canlı yayınına katılmış, 0-2 yaş arasında yapılması gereken Hepatit-b, çocuk felci ve verem aşılarının eksik olduğunu dile getirmişti. Urfa Aile Hekimleri Derneği Başkanı, "Aşı noktasında sıkıntı yaşıyoruz. Aşıyı yapamıyoruz, eksik kalıyor" demişti.
Bu açıklamadan iki gün sonra bakanlığın görevlendirdiği bir müfettiş, iddiayı araştırmak üzere Urfa'ya geldi. Eryazgan'ın yanı sıra bazı aile hekimleriyle de görüşen müfettiş, araştırmasından sonra kentten ayrıldı. Eryazgan, Artı Gerçek'e yaptığı açıklamada, müfettişin raporundan sonra idari bir ceza almadığını vurguladı.
'RESMİ YAZIŞMAMIZA CEVAP VERİLMEDİ'
"Geçen sene (2022) eylül, ekim ve kasım aylarında aşıyla ilgili bazı sıkıntılar yaşadık" diyen Eryazgan, şöyle konuştu:
"Sadece Urfa'da değil Türkiye'nin her yerinde aşı sorunu vardı. Özellikle hepatit-b, OPA ve BCG ile alakalı sıkıntılar yaşadık. Urfa'da 425 aile hekimi üyemiz var ve bu sıkıntılar üyelerimiz tarafından bize iletildi. Hatta birkaç yerde vatandaş aşı bulamadığı için hekimle tartıştı. Biz de bunu İl Sağlık Müdürlüğüne ilettik ancak Sağlık Bakanlığı kaynaklı bir tedarik sorunu olduğunu söylediler. Bir süre bunun geçmesini bekledik ama baktık ki çözülmüyor bu kez yazılı bir talepte bulunduk. Resmi yazışmamıza cevap verilmedi. Sonra özel iletişim kanalıyla Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünden yetkili bir isme aktardım ama yine bir cevap alamadım. Daha sonra olay medyaya yansıdı ve ulusal bir televizyon kanalından canlı yayına bağlanmak için arandım. Bana birkaç soru soruldu yayın sırasında ben de cevapladım."
İDARİ CEZA YOK, ADLİ SORUŞTURMA VAR
9 Aralık 2022 tarihli televizyon yayınından iki gün sonra konuyu araştırmak üzere bir müfettişin Urfa'ya geldiğini söyleyen Eryazgan, şöyle devam etti:
"Müfettiş benimle birlikte birkaç arkadaşı çağırdı, gittik ve sorunu kendisine anlattık. Ondan sonra araştırma yaptı, eksiklere baktı ve daha sonra da gitti. Aile hekimi yönetmeliğinde, bir işlem başlatıldığı zaman altı ay içerisinde ceza verilmesi gerekiyor. Geçtiğimiz yıl aralık ayında geldiği için o süreç de doldu ve ben bu müfettişin gelmesiyle ilgili herhangi bir idari ceza almadım. Katıldığım haber kanalındaki yayınla ilgili herhangi bir tekzip verilmedi. Ama işin ilginç bir tarafı var; müfettiş buradan gittikten sonra raporunda bu işin adli yönünden de soruşturulmasını istemiş. Sonra da İstanbul'da bir savcı bu konuyla ilgili iddianame hazırlıyor. İki hafta önce karakoldan çağrıldım ve orada ifade vermem istendi. Müfettişe anlattıklarımın aynısını orada da anlattım. Geçtiğimiz pazartesi de UYAP sistemi üzerinden bu iddianamenin kabul edildiğine dair mesaj geldi."
'TEKZİP GÖNDERİLMEDİ, HABER YALANLANMADI'
Kendi anlatımına göre hem sözlü hem de resmi yazışma yoluyla yaptığı başvurulara yanıt alamayan Eryazgan, iddianamede "halkın yanlış bilgilendirme" ve "yalan beyanda bulunmak" ile suçlanıyor:
"Son çıkan sansür yasasına göre 'halkı yanlış bilgilendirme' ve 'yalan beyanda bulunma' gibi suçlamaların olduğu bir iddianame var ortada. Aralık ayında mahkemeye gidip savunmamızı vereceğiz ve belgelerimizi sunacağız. Açıkçası bu kadar yaygın bir şekilde aşının olmadığı bir süreçten geçtiğimiz dönemde, bakanlığın idari soruşturmaya ceza vermediği, hatta ilgili televizyon kanalına tekzip bile göndermediği, yalanlama yayınlamadığı bir haberin üzerine iddianame hazırlanması çok ilginç. İddianamenin içerisinde çok çelişkiler var. Örneğin müfettiş raporundan alıntılama yapılarak "Sağlık Bakanlığı'nın bir tedarik sorunu var ama bunu çözmeye çalışıyor" denilmiş. Yani müfettiş açık açık sıkıntının var olduğunu kendisi ifade etmiş ama gelgelelim savcılık sanki ortada aşı var da biz yokmuş gibi davranıyormuşuz gibi yaklaşmış."
'AMAÇ AŞININ VAR OLDUĞUNU İSPAT ETMEK DEĞİL'
Mahkemeye sunmak üzere Türkiye genelinde o dönem yapılan aşı sayılarını topladıklarını söyleyen Eryazgan, savcılığın kendisi hakkında meslek örgütlerinde görev almaması yönündeki talebini art niyetli bulduğunu ifade etti:
"Biz o döneme ait bilgi ve belgelerimizi topluyoruz. Yaptığımız ve yapamadığımız aşıların sayılarını çıkarıyoruz. Bunların hepsini mahkemeye sunacağız. Haklı çıkacağımızı düşünüyoruz ama buradaki esas amacın şu olduğunu gördük; Savcılık, benim meslek örgütlerinde görev almamamı talep etmiş. Bunu biraz çok art niyetli bir talep olarak görüyorum. Çünkü ben yaklaşık 13 yıldır meslek örgütlerinde çaba gösteriyorum. Amaç aşının var olduğunu ispat etmek değil de, 'Bu arkadaş sussun, meslek örgütlerinde görev almasın ve sesi de çıkmasın. Biz de aşı var ya da yok öyle geçinip gidelim kendimize' diye düşünüyorlar herhalde. Ben öyle anlıyorum. Bu yanlış bir şey. Biz aşı yok derken de 'aşı gelsin de yapalım' manasında söylüyoruz. Yani ben aşıyı alıp evde içecek değilim. Benim bu aşıyı çocuklara hasta olmasınlar diye yapmam gerekiyor. Çünkü aşıyı erteleme ya da geciktirme büyük bir sıkıntı. Çocuk felci, kızamık yapabilir ve ölümlere yol açabilir."
'15 AŞI YAPMAM GEREKİRKEN ÜÇ AŞI GELİYOR'
Eryazgan, "Biz sözlü olarak başvurduk cevap vermediler, yazılı olarak başvurduk yine cevap vermediler. Ne yapmamızı bekliyorlar bizden? Hangi yolu izleyeceğim ben? 15 aşı yapmam gerekirken üç aşı geliyor. Ben diğer 12 bebeğe ne yapacağım ya da üç bebeği neye göre seçeceğim?" diye sordu.