Yeni Covid-19 uyarısı: 'Şiddetli bir salgın yaşanıyor, gıda güvenliğiyle ilgili ciddi sorunlar var'
Artı Gerçek - Uzmanlar, son dönemlerde salgın hastalıklarda artış yaşanırken sebebinin gıda güvenliği olduğunu ve ciddi sorunlar boy göstereceğini belirtti. Artışın nedenlerini, hastalığın belirtilerini Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol anlattı.
Şenol, "Türkiye'nin dört tarafında şiddetli bir salgın yaşıyoruz. Sağlık otoritesinin sistemi koordine edip derhal aile hekimleriyle akademiyi ve pediatristlerle, enfeksiyoncuları bir araya getirip yolu çizmesi lazım” ifadelerini kullandı.
Covidin yeni varyantlarına da işaret eden Davutoğlu Şenol, "Bu mevsimin en önemli virüsü doğrusunu isterseniz Covid. Covid’in yeni varyantları. Üç seferdir hazırlanan yeni aşılar da Türkiye'ye girmiyor. Dolayısıyla biz hala Covid nedeniyle hastaneye yatışlar ve hastanede yatan hastalardan kayıplarla da karşılaşıyoruz" dedi.
Prof Dr. Esin Davutoğlu Şenol, yurt genelinde salgın hastalıklarının arttığını ve hastaların dikkat etmesi gereken unsurları şöyle sıraladı:
"Salgının başlıca belirtilerinden biri, ishal halinde günde altı defadan fazla dışkılama olup bu dışkılamanın sıvı kaybına yol açacak düzeyde olması. Sıvı kaybı çabuk gelişecek insanlar yani gebeler, yaşlılar, küçük bebekler gibi. Onlarda altıdan fazla dışkılama söz konusuysa hastaneye sıvı takviyesi için götürülmeli. Önce sıvı takviyesi. Sahaya da bunun notunun iyi verilmesi lazım. Ateş 38.5 derecenin üzerinde ve kanlı ishal varsa, karın ağrıları çok belirginse ve artık kafasını yerinden kaldıramıyorsa o zaman hastanelerde mutlaka bizim dışkı testi dediğimiz mikrop testlerinin yapılması lazım."
LÖKOSİT OLUP OLUNMADIĞINA BAKILMALI
Prof. Dr. Şenol, eğer mikrobun ne olduğu tespit edilemiyorsa mikroskoptan lökosit olup olmadığına bakılması gerektiğine değindi. Ayırca Şenol, "Lökosit görülüyorsa antibiyotik verilebilir. Ama o antibiyotik hiçbir zaman şu anda sahada çok hakim bir biçimde verilen ikili üçlü antibiyotik değil. Tek bir antibiyotik veriyoruz. İlk dozunda cevap veriyorsa kesiyoruz. Ya da en fazla 3 gün sürdürüyoruz" diye konuştu.
'BESİN GÜVENLİĞİ VE ÇEVRE SAĞLIĞIYLA İLGİLİ CİDDİ SORUNUMUZ VAR'
Yaşanan salgının tek bir merkezde değil, ülke geneline yayıldığını ve şiddetli geçtiğini, ayrıca çok sayıda salgın olduğunu belirten Şenol, konuşmasına şöyle devam etti:
"Kış boyu, iki, üç, dört kez büyük dalgalar yapan farklı farklı virüsler var. En çok grip ve Covid-19 ile acilleri dolduran müthiş bir yükle karşılaştık. Burada koruyucu hekimlik dediğimiz şeyin önemi ortaya çıkıyor. Gribin ve Covid-19’un aşıları var. Covid-19 aşısı gelmiyor artık Türkiye'ye. Gribin de gelmesine rağmen milyonlarca doz aşısı imha ediliyor. Çünkü aşının neden gerektiği, insanlara kamu otoritesi tarafından söylenilmiyor bizler söylesek bile. Dolayısıyla kronik hastalık yükü dediğimiz yükü de çok yüksek olan Türkiye'de acillere başvurmayı gerektiriyor. Acil başvuruları biz hiç sevmiyoruz ve onaylamıyoruz. Çünkü acile gelen diğer hastaları riskte bırakıyor."
"Şimdi de aynısını analoğu olan ishalleri görüyoruz. Şiddetli bir salgın yaşıyoruz Türkiye'nin dört tarafında. Hani küçücük bebeklerden ileri yaştaki insanlara kadar. Salgın böyle olunca iki şey üzerinde duruyoruz. Birincisi, besin güvenliği ve çevre sağlığıyla ilgili ciddi sorunumuz var. Gıda tedariki ile ilgili denetim sorunumuz var. Hayvan hastalığı sorunumuz var."
NOROVİRÜS SALGINI YÜKSELİŞTE
Ayrıca ikinci bir viral salgın olan Norovirüs'den bahseden Şenol, " Bu da insanlara parmağınızın ucuyla dokunsanız bulaşıyor ve aslında bunların anlatılması gerekiyor. Türkiye'nin başka bölgelerinde de başka salgınlar var. Siz duymuyorsunuz bile. Mesela işte Tularemi dediğimiz bir hastalık var. Ormanlık alanlarla insanların yakınlaşması ile bulaşıyor. Ormanlık alanların insanlara barınmak için verildiğini görüyoruz. Dolayısıyla çok çeşitli sorunlarımız var. Tavşan temasıyla bulaşıyor diyoruz ama tavşanların dışkılarının karıştığı sular ve o suların şebeke sularına karışması gibi çok boyutlu salgınlarımız var. Özellikle de deprem bölgesi çok göz ardı ettiğimiz bir bölge. Biz bunları biliyoruz, yaptığımız toplantılarda konuşuyoruz ama yetemiyoruz. Merkezi otorite ile birlikte hareket ediyor olmamız lazım."
"SAĞLIK SİSTEMİ DEDİĞİMİZ ŞEY BİNALARDAN İBARET DEĞİL"
Salgın hastalıklarda yaşlılar, çocuklar ve gebelerin risk gruplarında olduğunu ve daha fazla dikkatli olmaları gerektiğini belirterek, şunları kaydetti.
"Solunum yolları enfeksiyonlarına gelince; 75 yaşın üzerinde olmak önemli bir kırılganlık. Şeker gibi altta yatan astım ya da KOAH gibi hastalıkların olması, kanser kemoterapisi alan hastalarda, ateşin olması, halsizliğin olması, soluk alıp vermekte zorluğun olması, bitkinliğin olması. Burada ileri yaş için bir not koymak istiyorum. İleri yaş hastaların çok ciddi enfeksiyona rağmen ateşi çıkmayabilir. Onların bilinç durumundaki değişiklikler yani uykuya meyil, yerinden kalkamamak, mevcut olan hastalıklarının kötüleşmesi ve yeme içme isteksizliğinin olması hastanelere gitmek için sebeptir."
COVİD-19 BAŞKA VİRÜSLERE OLAN BAĞIŞIKLILIĞIMIZI DÜŞÜRDÜ
Son olarak Davutoğlu Şenol, Covid-19 pandemisi, başka virüslere karşı direncimizi çok düşürdüğünü söyleyerek şöyle konuştu:
"Bu mevsimin en önemli virüsü doğrusunu isterseniz Covid. Covid’in yeni varyantları. Bunun hiç bitmeyeceğini söyledik biz bir aşamadan sonra. Üç seferdir hazırlanan yeni aşılar da Türkiye'ye girmiyor. Dolayısıyla biz hala Covid nedeniyle hastaneye yatışlar ve hastanede yatan hastalardan kayıplarla da karşılaşıyoruz. Covid'in yeni varyantları tekrarlarla geliyor. Yani siz iyileştiğinizi zannediyorsunuz. Testiniz negatifleşiyor. Evet Covid pandemisi başka virüslere karşı bağışıklığımızı çok düşürdü. Çünkü bizim bağışıklık sistemini çok ilgilendiren bir savunma mekanizmamız var lenfrositler diye. Onları hastalandıran bir virüs çünkü. Defalarca Covid geçirmenin kendisi de uzamış Covid dediğimiz zaten bağışıklık sistemi problemleriyle giden bir süreç. Biz bu vakaları tanılayıp tespit edip kamuoyuyla ve hekimlerle paylaşmak durumundayız. Biz bunu herkes her şeyi bilsin, siz de sağlık okur yazarı olsun diye yapmıyoruz. Bu tespitler hekimlerle paylaşılırsa doğru yönetilir sağlık sistemi. Böylece insanlar vakit kaybetmez, gereksiz antibiyotikler almak durumunda kalmaz diye söylüyorum" (ANKA)