'Matematik Köyü'nü hiç sıkılmadığım müziklere benzetiyorum'
2007 yılında kurduğu Matematik Köyü ile Uluslararası Matematikçiler Birliği tarafından verilen Leelavati Ödülü’ne layık görülen Ali Nesin bir lise kurmak istediğini belirtti. Nesin, "Bir lise kurmak istiyorum. Bir lise kurmama bürokrasinin izin vermesini istiyorum. Farklı bir şey yapmak istiyorum ve bürokrasinin 80 yılın başında farklı bir şeye izin vermesini istiyorum. Eğer Leelavati ödülü bir şeye yarayacaksa buna yarasın" dedi.
"Matematiği... Yeri geldi, on yaşındaki çocuktan öğrendim" diyen Ali Nesin, 'halk anlamaz' düşüncesini yanlış bulduğunu belirtti.
Hürriyet'ten Banu Tuna'ya konuşan Ali Nesin, Matematik Köyü'nde, farklı fikirler, farklı inançlar, farklı yaşam biçimleri, farklı varoluşların bir arada barış içinde yaşadığını belirterek, "Matematik Köyü, evet, matematik öğretiyor, daha doğrusu matematiğin anlaşılmasına yardımcı oluyor ama daha sonra farkına vardım ki çok daha fazlasını yapıyoruz, bu satırlara sığmayacak kadar fazlasını" ifadesini kullandı.
- Köydeki öğrencilerinize matematikten sonra öğrendikleri en önemli şeyin ne olduğunu sordum. Hepsi işbirliğini, kendilerininkinden başka hayatlar da olduğunu, kendi sorumluluklarını almayı öğrendiklerini söyledi. Bunlar yolun başında hesaba kattığınız, önünüze koyduğunuz hedefler miydi yoksa projenin artıları mı oldu?
- Ne ilginç! Şu an Brezilya’dayım, Rio’da. Sevan Nişanyan’la ve benimle uzun bir röportaj yapıldı. Sorulardan biri sizin sorduğunuz sorulardan biriydi. Matematik Köyü, evet, matematik öğretiyor, daha doğrusu matematiğin anlaşılmasına yardımcı oluyor ama daha sonra farkına vardım ki çok daha fazlasını yapıyoruz, bu satırlara sığmayacak kadar fazlasını. Birkaçını söyleyeyim: Öğrenciler her gün bir ile iki saat arasında, dönüşümlü olarak köyün günlük işlerinde çalışıyor; patates doğrama, sofra kurma, sofra kaldırma, bulaşık, tuvalet temizliği, bitki sulama vb. Daha önce ellerini sıcak sudan soğuk suya değdirmemiş çocuklar bunlar. Ve büyük keyif alıyorlar. Köyde özgürlük olduğundan birçoğu bağımsızlığı ve sorumluluğu öğreniyor. Farklı fikirler, farklı inançlar, farklı yaşam biçimleri, farklı varoluşlar bir arada barış içinde yaşıyor. Öğretmen-öğrenci ilişkisinin, kendi aralarındaki ilişkinin, doğayla insan arasındaki ilişkinin başka türlü olabileceğini görüyorlar. Bunlar hesapta yoktu. Matematik Köyü için "Türkiye’nin olması gerektiği ve olabileceği" ortam diyorum.
- Köyün 2007’den bugün geldiği noktaya baktığınızda hissettiğiniz en yoğun duygu ne oluyor?
- Hani Walt Disney’in çizgi filmleri vardır, ördek yürür yürür, önünde bir uçurum vardır ama o farkında değildir. Toprak biter, uçurum başlar ama ördek yine farkında değildir, bir süre daha devam eder yürüyüşüne. Sonra birden altında bir uçurum olduğunu görür ve düşer! İşte kendimi o ördek gibi hissediyorum. Ne delilikmiş, ne çılgınlıkmış. Bilinçsiz bir eylemmiş meğer. Olacak iş değil! İkinci yoğun duygum şaşkınlık. Her gün aynı yoldan geçip her gün aynı güzelliklere hayran olmak, hiç sıkılmamak. Şöyle bir karşılaştırma yapayım... Bazı müzikleri çok severim. Ama birçoğundan bir zaman sonra sıkılırım. Bu yüzden çok sevdiğim bazı müzikleri çok sık dinlememeye çalışırım. Ama bazı müziklerden 40 yıl sonra da sıkılmam, ne kadar sık dinlersem dinleyeyim sıkılmıyorum. İşte Matematik Köyü’nü o hiç sıkılmadığım müziklere benzetiyorum.
- Leelavati Ödülü Matematik Köyü’nü sizce nereye taşıyacak, bundan sonrasında neler bekliyorsunuz?
- Bir lise kurmak istiyorum. Bir lise kurmama bürokrasinin izin vermesini istiyorum. Farklı bir şey yapmak istiyorum ve bürokrasinin 80 yılın başında farklı bir şeye izin vermesini istiyorum. Eğer Leelavati ödülü bir şeye yarayacaksa buna yarasın.
- Ancak lise projesinde bazı engellerle karşılaşıyorsunuz. Kendinizi bu yeni mücadele için hazır ve güçlü hissediyor musunuz?
- Zemberekten fırlayacak bir aslan gibi hissediyorum kendimi.
- Ödülü dün aldınız. Törende size ve Matematik Köyü’ne ilgi nasıldı?
- Olağanüstü. İnsanlar hüngür hüngür ağlıyordu. Hiç böyle bir şey görmedim bugüne kadar. Türklerden gelseydi böyle bir tepki daha az şaşırırdım sanırım, ne de olsa daha sulugözlü sayılırız ve bu tür projeleri daha az gördük. Ama Japonya’dan, Hindistan’dan, Avrupa’dan, Güney Amerika’dan herkes müthiş etkilendi. Sevan’la beni dakikalarca ayakta alkışladılar. Fotoğraf çektirmek isteyenler, kucaklayanlar, kendi ülkelerinde benzer projeler için akıl isteyenler, davetler... Müthiş bir etki yarattı.
- Bugüne kadar köyde binlerce çocuğa matematiği, düşünmeyi, merak etmeyi öğrettiniz. Siz köyden neler öğrendiniz?
- Matematiği... Yeri geldi, on yaşındaki çocuktan öğrendim! Sonra, doğru bir proje gerçekleştiğinde insanların buna değer verdiğini. "Halk anlamaz" düşüncesi çok yanlış. Halk anlar ve "Halk anlamaz" diyenlerden daha iyi anlar.