Çok acı yiyecekleri neden seviyoruz?

Çok acı yiyecekleri neden seviyoruz?
Araştırmacılar 2 bin yıldan uzun süredir yediğimiz acı tatları canımızı yaka yaka neden tükettiğimizi inceledi.

Son 20 yılda acı tüketiminde büyük artış oldu ve şirketler en acı çeşidini üretebilmek için birbirleriyle yarışıyor. Türkiye de ortalama acı biber üretiminde ve tüketiminde dünyanın başlıca ülkesi. Pazar analiz şirketi IndexBox'un verilerine göre her birimiz son bir yılda yaklaşık 5 kilo acı biber yedik.

Türkiye'de günde ortalama 86,5 gram biber tüketiliyor. Türkiye bu alanda, acı yiyecekleriyle meşhur Meksika'nın (günde 50,95 gram) açık ara önünde dünya lideri.

NEDEN ACI YEMEKTEN ZEVK ALIYORUZ?

Milyonlarca, belki de milyarlarca insan, dilde bir yanma hissi yaratan, midemizi alt üst eden veya daha da beterine yol açan acı yemekleri düzenli olarak yiyor.

Binlerce yıldır devam eden bir aşk ilişkisi bu ve giderek büyüyor. 2007-2018 arasında dünyadaki yeşil acı biber üretimi 27 milyon tondan 37 milyon tona yükseldi.

Geçen yıl, bir Amerikan hastanesinin acil servisindeki doktorlar, korkunç ağrı, "gök gürültüsü" gibi yoğun bir baş ağrısı, boyun ağrısı ve öğürme şikayetiyle gelen hastanın sorununu bulmaya çalışıyordu.

Tomografi, idar testi, tansiyon kontrolü ve fiziksel muayene sonucu, doktorlar hastanın zehirlenmediği ya da gizemli bir hastalığı olmadığı sonucuna vardılar.

Ancak hasta, dünyanın en acı biberlerinden birini yemişti. 34 yaşındaki hastanın yediği "Carolina Reaper" adlı biber, jalapeno biberinden 275 kat daha acı. Neyse ki, beyindeki damarların daralması sonucu yaşadıklarının hepsinin tedavisi vardı ve tamamen iyileşti. Acıyla insan arasındaki ilişki macera arayan psikolojimiz ve evrimsel içgüdülerimize karşı mücadelemizle ilgili karmaşık bir hikaye.

Acı biberlerin, kapsaisini, acıdan sorumlu maddeyi geliştirdikleri evrim süreci bile hala tartışmalı.

Uzmanlar, bitkilerin zamanla acı olduğunu ve memeliler ile böceklerin kendilerini yemesini önlemek için acı tadı ortaya çıkarttıklarını biliyor. Fakat bu acı tat kuşları korkutmuyor. Memeliler ve böceklerin tersine, kuşlar zorlanmadan acı yiyebiliyor.

Arizona Üniversitesi'nden araştırmacılar, bunun neden acı biber bitkilerinin çok işine yaradığını keşfetti.

Memelilerin sindirim sistemi, biber tohumların parçalıyor ve filizlenmelerini önlüyor. Ancak, kuşlarda durum bu değil. Tohumlar sindirim sistemlerinden zarar görmeden geçiyor ve dışkıyla, filizlenmeye hazır halde etrafa dağılıyorlar.

İnsanların normalde acı tatları zehirle ilişkilendirdiği düşünülürse, bu durum özellikle şaşırtıcı. Çünkü bu, evrimsel hayatta kalma mekanizmamızın bir parçası.

Bir teori, mantar ve bakterilerle mücadeleye yardımcı olduğu için acı yiyecekleri sevdiğimizi söylüyor.

İnsanların, acılı gıdaların çürümüş olma ihtimalinin daha düşük olduğunu fark ettikçe, acıyı yiyeceğin bozulmadığına yönelik bir işaret olarak gördüğü vurgulanıyor. Bu tez, 1998'de Cornell Üniversitesi'nden biyologlar Jennifer Billing ve Paul W. Sherman tarafından dile getirilmişti.

Uzmanlar, 36 ülkenin etli yiyeceklerine ait geleneksel tarifleri aldı ve yiyeceklerin bozulmasının daha büyük bir risk olduğu sıcak iklimlerde, acı baharatların daha sık kullanıldığını tespit etti.

Tayland, Filipinler, Hindistan ve Malezya'da baharat kullanmada zirveyi alan ülkeler olurken, İsveç, Finlandiya ve Norveç listenin sonunda yer aldı.

Paul W. Sherman, "Ben yemek tariflerinin, biz ve parazitlerimiz arasındaki evrim yarışı tarihinin kaydı olduklarını düşünüyorum. Mikropla aynı yiyecekler için bizimle yarışıyor. Yiyeceklerle yaptığımız her şey, kurutmak, pişirmek, islemek, tuzlamak ya da baharatlar koymak. Hepsi mikroskobik rakiplerimiz tarafından zehirlenmeyi önlemek için" diyor.

YAVANLIĞIN PANZEHİRİ

Yiyecek antropoloğu Kaori O'Connor ise şeker kamışı ve patates gibi, acı biberin de Avrupa'da yüzyıllar boyunca bilinmeyen yiyecekler olduğuna dikkat çekiyor. Ancak Avrupalı kaşifler Amerika kıtasına ulaşıp, ticaret yolları kurdukça dünyaya yayıldı.

Kaori O'Connor, "Acı biberleri, Avrupalı kaşifler yaydı. Şaşırtıcı tatları hızla mutfaklara girdi, bunlara Hint, Çin ve Tayland dahil. O zamanlar Avrupa'daki yiyeceklerin gerçekten yavan olduğunu unutmayalım. Ama acı biber aynı şekerde olduğu gibi tatları zenginleştirdi" diyor.

ACIYI MACERA DUYGUMUZ NEDENİYLE Mİ YİYORUZ?

Bu teoriye göre, acı sevgimiz "kısıtlı risk" diye bilinen bir sürecin sonucu da olabilir. Bu teoriye göre, lunaparktaki çarpışan arabalara binmeyi ya da paraşütle atlamayı sevdiren, heyacan arama içgüdüsü nedeniyle acı yemeye başladık.

Bu fikir de, ABD'de Pennsylvania Üniversitesi'nde psikoloji profesöü Paul Rozin tarafından geliştirildi.

Rozin, deneklerine aşama aşama, artık dayanamayacakları seviyeye gelene kadar, acılık seviyesi giderek artan biberler verdi.

Denekler, daha sonra görüşmelerde en çok hangi biberi sevdikleri sorulduğunda, dayanabildikleri en acı biberi seçtiler.

Rozin, "Negatif olaylardan bile keyif alan tek hayvan, insanoğlu. Aklımız, vücudumuz aksi yönde tepki verse de, başının belada olmadığını fark etmeyi öğrendi" diyor.

Acı biber yemeyi, korku filmi izlemeyi neden seviyorsak, aynı nedenle seviyoruz gibi görünüyor.

HUY VE CİNSİYET ETKİLİ Mİ?

Bilim insanları, bazı insanları acıyı neden diğerlerinden daha çok sevdiğini de anlamaya çalışıyor.

Gıda uzmanı Nadia Byrnes, cinsiyetin acılı yiyecek tüketiminde bir rol oynayıp oynamadığını araştırdı. Nadia Byrnes, erkeklerin daha acı biberler seçerek etrafa verdikleri izlenim gibi dış etmenlerle motive olduklarını, kadınların ise acı hissiyle daha çok ilgilendiklerini tespit etti.

Byres, "Örneğin Meksika'da, acı biber yemek, güç, cesaret ve erkeksi huylarla bağlantılandırılıyor" diyor. (BBC)

Öne Çıkanlar