'Denize gidenler araçlarından inip bizi bir ‘mahlukat’ gibi fotoğraflıyor. Biz onlar için insan değiliz'
Seda TAŞKIN
+GERÇEK- Güneşin altında bütün gün çalışıyorlar. Günlük yevmiyeleri ise hayatlarını idame ettirebilmeleri için çok az. Üstelik sık sık mobinge maruz kalıyorlar. Çoğu kez de yoldan geçenler için sadece birer 'fotoğraf karesi' gibi görülüyorlar.
Mevsimlik tarım işçilerinin yaşadıklarını, Hatay’ın Erzin ilçesinde, çilek hasadı yapan işçilerle konuştuk .
GÜNLÜK YEVMİYE 120 LİRA
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2020-2021 dönemine ilişkin Tarımsal İşletme İşgücü Ücret Yapısı verilerine göre Hatay, geçen yıl tarım işletmelerde mevsimlik tarım işçilerine yapılan en düşük ücret verilen iller arasına girdi. Hatay’da çalışan işçilerin temel sorunu da düşük ücretler ve güvencesiz çalıştırılma. Sabah gün doğumundan akşama kadar çalışan işçilere günlük 120 lira ödeniyor.
‘BİZİ ‘MAHLUKAT’ GİBİ FOTOĞRAFLIYORLAR’
Mevsimlik tarım işçisi Ayşe Duman, uzun yıllardır tarım işçisi olarak çalışıyor. 35 yaşındaki Duman, çalıştıkları tarlanın 1 km uzağında bulanan sahile giden insanların kendilerini bir ‘mahluk’ gibi gördüğünü belirterek, "Buradan geçen birçok araç durup bizim fotoğraflarımızı çekiyor. Biz onlar için insan değilmişiz gibi davranıyorlar. Sürekli parmaklarla gösterilip duruyoruz. Oysa bizim gibi birçok insan bu şartlarda çalışıyor. En çok rahatsız olduğumuz konulardan birisi bu" diyor.
‘BİR KM UZAKLIKTAKİ DENİZİ GÖREMEDİM’
Bir kilometre uzaktaki sahili bir kere görme şansı edinemediklerini söyleyen Duman, "Onların yerinde olmayı çok isterdim. Biz gündoğumu ile birlikte tarlaya geliyoruz. Saatlerce sıcak altında otları temizliyoruz ama aldığımız para ihtiyaçlarımıza asla yetmiyor. Bir gün çalıştığımız para ile 5 kilo şeker bile alamıyoruz. Patronlar bizim ihtiyaçlarımızı düşünmüyor, elinden gelse bu parayı bile vermeyecekler" diyor. Tarlada yaşanan bir kaza ya da hastalık durumunda hastaneye dahi gidemediklerini söyleyen Duman, sözlerine şöyle devam ediyor:
"Çocuğum hastalandığında onu hastaneye bile götüremiyorum. Sigortamız yatmadığı için ileride ne yapacağımızı bile bilmiyoruz. Bizde sağlık hakkımızın verilmesini istiyoruz. Bu koşullarda çalışıp hasta olmamak mümkün değil. Aşırı sıcaklar altıda çalışmak bile hasta olmak için yeterli oluyor. Bir böcek ısırsa hastaneye nasıl gideceğiz diye düşünüyoruz. Her şey ateş pahası oldu ne yapacağımızı bilmiyoruz."
‘BU EKONOMİK KOŞULLARDA OKUMAM İMKANSIZ’
Mevsimlik tarım işçileri arasında reşit olmayanlar da var. Henüz 15 yaşında olan Gül Tekin, ailesi ile birlikte tarım işçiliği yapıyor. Okumak istemesine rağmen ekonomik koşulların engel olduğunu söyleyen Tekin, "Bizim için okumak imkansız. Üniversiteyi kazansaydım bile ailem beni okutamazdı. Günlük kazandığımız para ile zor koşullarda çalışıyoruz. Keşke imkanlarım olsaydı ve okusaydım ama maalesef bu hayatı yaşamak zorundayım" diyor.
‘EMEĞİ KENDİMİZ VERİYORUZ AMA SEBZE YİYEMİYORUZ’
Tarım işçisi Fatma Altıntaş ise en çok kadın işçilerin sorunlar yaşadığını anlatıyor. Tarlada çalıştıktan sonra gittikleri evlerde de kendilerini işlerin beklediğini söylüyor Altıntaş ve devam ediyor:
"Burada saatlerce çalıştıktan sonra evde de bir sürü iş bizi bekliyor. Çocuklara ve eşime yemek hazırlıyorum. Elbiseleri yıkıyorum. Erkeklere bir zorsa bize iki kere zor. Bütün günlerimiz aynı geçiyor. Çalışmaktan başka bir hayat bilmiyoruz. Elektirik, su faturalarını dahi ödeyemiyoruz. Eskiden makarna falan alır günü geçirirdik ama şimdi elimizi neyi atsak vazgeçiyoruz. İnsanların sofrasına giren sebzelere biz emek veriyoruz ama kendimiz yiyemiyoruz"