Dersim’den Balıkesir’e sürgünlerin hikayesi
HABER MERKEZİ - Dersim'in tarihi, katliam ve sürgünlerin hikayeleri ile dolu. Dersim’den Türkiye coğrafyasının dört bir yanına kara vagonlarla gönderilenlerin torunları katliamın izleriyle yaşamaya devam ediyor.
PİRHA'dan Sevim Kahraman ve İsmet Sefer, Dersim’den Balıkesir’e sürgünlerin izini takip edip hikayelerini dinledi.
Balıkesir İvrindi’ye bağlı Soğanbükü de Dersim sürgünlerine ev sahipliği yapmış bir köy. 1938’de Dersim’den sürgün edilenlerin yolunun Balıkesir İvrindi’ye bağlı Soğanbükü köyüne de düştüğü belirtiliyor. Soğanbükü’nde yaşayanlardan bazıları dedelerinin bu topraklardan Balıkesir’e yerleştiklerini söylüyor.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Zeytinli Şubesi’nin eski Başkanı ise Dersim’den sürülen iki aşiret reisinin buralarda yaşadığını ardından da baskıların ardından 1948’de çıkan af ile geri gittiklerini belirtiyor.
Balıkesir İvrindi’ye bağlı Soğanbükü’nde yaşayan Havva Ertekin, "Buraya bizim dedelerimiz Tunceli’den gelmişler. Aslımız bizim Alevi. Dedemiz çocukken buraya gelmiş yerleşmiş çoban gibi. Ondan sonra da burada kalmış" diyor.
"Dedelerimizin doğduğu yerlere hiç gitmedim" diyen Ertekin bir gün oralara gidip görmek istediğini söylüyor. Ertekin, "Dedelerimiz orada ne topraklar bırakıp geldiler. Keşke biz orada kalsaydık. Buralarda hani bizim toprağımız. Hayvancılık yapacak yerimiz bile kalmadı" diyerek de dert yanıyor.
DERSİM’DEN BALIKESİR’E SÜRÜLEN HAYATLAR
Dört dağ içindeki Dersim’den yine Balıkesir’deki dağlara yerleşmişler. Ertekin hem hayvancılık yapmak için hem de saklanma ihtiyacı duydukları için buralarda olduğunu düşünüyor.
"Zaten şunun şurası 5-10 senedir Aleviliğimizi gizlemiyoruz" diyen Ertekin, "15 yıl önce gelen öğretmenlerden bile saklıyorduk. Aslımızı öğrenmesinler diye. Cemlerimizi evlerde yapıyorduk. Gizli saklı yapıyorduk. Bizim köylerin etrafında bir sürü Sünni köyü var. Genelde Dersim’den geldiğimizi pek çok köy bilmiyor. Bizim köyde oldum olası cami var. Doğru bulmasak da yapabilecek pek bir şey yok" ifadelerini kullanıyor.
'DERSİMLİLERİ GÖRDÜĞÜMDE MEMLEKETİMİ GÖRMÜŞ GİBİ OLUYORUM'
Gördüğü Dersimlileri kendine yakın hissettiğini de söyleyen Ertekin, şöyle konuşuyor:
"Bahçe ekiyorum bahçeye ektiklerimi köyün aşağısındaki yolda satıyorum. Dersim’den çok tanıdıklarım var. Müşterilerim var. Onlar benim canlarım onlar beni gördü mü deli divane gibi geliyor. Onları gördüm mü zaten memleketimi görmüş gibi oluyorum."
'KARA VAGONLAR BÜYÜK BİR ISTIRAP VE İŞKENCEYDİ'
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Zeytinli Şubesi’nin eski Başkanı Zeynel Meral de İvrindi’deki Dersim sürgünlerinin varlığına ilişkin bildiklerini anlattı.
"İvrindi’deki 38 sürgünleri dramatik bir olaydır. O katliamdan daha acı. Sürgünler Kara Vagonlarda büyük bir ıstırap ve işkenceydi" sözleriyle başlıyor anlatmaya.
İKİ BÜYÜK AŞİRET REİSİNİN BALIKESİR’E SÜRGÜNÜ
Dersim’de iki büyük aşiret reisinin bu bölgeye sürgün edildiğinden bahseden Meral bilgilerini şöyle özetliyor:
"Biri Hasan beyin oğlu Hüseyin bey. Erzincan milletvekilliğini de yaptılar. Bir de Hıdır ağa vardı. Bunlar aynı zamanda birbirine yakın akrabalar. 38’de bunları sürgün etmişler Balıkesir İvrindi’nin en uç köylerine. Gelmişler. O zaman doğru dürüst ulaşım iletişim olanakları yok. Fakat aşiret reisleri olduğu için birbirlerinden haberdar oluyorlar. Bazen gelip kasabada görüşüyorlar. Güzel temiz kıyafetliler. Köstekli altın saat, atlas kumaşlar var üzerilerinde. Halkın gözüne batmış bu durum. Bunlar şehir dışına çıkıp dertleşirken 4-5 kişi yolunu kesip ‘Siz Bey’siniz, zenginsiniz’ diyerek soyuyorlar. Don gömlek bırakıyorlar. Haydar bey Hüseyin bey’e ‘Bizim memlekette yaptığımız zulüm burada başımıza geldi’ diyor. Hasan bey de diyor ki, ‘Bu aramızda kalsın, sır olsun’. 1948’de çıkan bir afla geri gidiyorlar yerlerine. Bu bildiğim iki aşiret reisi. Başka gelenler de olmuş."
Sürgünlerin Türkiye’nin tüm bölgelerine yapıldığını söyleyen Meral, "Katliam, sürgünden daha iyiymiş. ‘Keşke ölseydik bu zulmü görmeseydik’ deniyordu anlatılanlarda. Sürgün bir devlet politikası" diyor.