Hıdırellez ve Kakava'nın gölgesinde kalanlar
Esra ÇİFTÇİ
Artı Gerçek - Tüm Ortadoğu halkları tarafından baharın gelişi ve doğanın uyanışının simgesi olarak kutlanan Hıdırellez, Roman halkının Kakava Bayramı ile birleştirilerek çok daha boyutlu ritüellerle kutlanıyor. Hıdırellez, kutlandığı bölgeye ve kültüre göre farklılık gösteriyor. Romanlar için ise Hıdırellez 6 Mayıs’ta kutladıkları Kakava Bayramı’dır. Romanlar hapis olduğu sulardan çıkarak kendilerini zalim düşmanlarından kurtaran kahramanları Baba Fingo’ya şükranlarını sundukları Kakava kutlamalarını başta Edirne olmak üzere birçok yerde kutladılar ve dilekler dilediler.
Bu yıl dileklerinde yaşadıkları yoksunluk ve yoksulluk çok fazla dikkat çekiciydi. İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi ve Sosyal Hizmetler ve Bağımlılıkta Mücadele Komisyonu Başkanı Elmas Arus, Romanların yaşadığı yoksulluğu Artı Gerçek’e anlattı ve sosyal devletten bir umudunun kalmadığını söyledi.
'HIDIRELLEZ ROMANLAR İÇİN DERİN GEÇMİŞE SAHİP'
İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi ve Sosyal Hizmetler ve Bağımlılıkla Mücadele Komisyonu Başkanı Elmas Arus, Romanlar için Hıdırellez’in kültürel açıdan derin geçmişe sahip bir gün olduğunu söylüyor. Hıdırellez’in binlerce yıldır süren bir gelenek olduğunu söyleyen Arus, toplumu ayakta tutan köklerden biri olduğunu ve o köklerin kurumaması gerektiğinin altını çiziyor. Hıdırellez gününde dileklerin kabul olacağına dair güçlü bir inanç olduğunu ve Hıdırellez’in bir taraftan da umutların yeşereceğine inanılan bir gün olduğunu söyleyen Arus, “Hıdırellez umudun kendisi” diyor ve sosyal devletin sorumluluğunu yerine getirmesini bekleyen bir topluluğun, sosyal devletten bir umudunun kalmadığını, toplumun inançla bağlandığı böyle günlerden umutla dilek dilediğini ifade ediyor ve sözlerine şöyle devam ediyor:
“Sosyal devletin görevi, vatandaşlarının ihtiyaçlarını karşılamak ve toplumun refahını sağlamak. Bu bağlamda, çocukların eğitimini ve barınma koşullarını güvence altına almak, sosyal devletin önceliklerinden. İstanbul Şişli’deki Hıdırellez Şenliği’nde “yokluktan, yoksulluktan kurtulmayı diliyorum, çocuğum okusun, eğitim alsın, aynı fakirlik döngüsünde kalmasın diye dilek diliyorum” diyenler oldu. Bu dileklerin hepsinin muhatabı sosyal devlet. Bu ihtiyaçlara erişmelerini sağlayacak olan sosyal devlet. O çocuğun 18 yaşına kadar ihtiyaçlarının sosyal devlet tarafından karşılanması gerekiyor ki çocuk eğitim sistemi içinde kalabilsin veya güvenli koşullara, yaşamaya elverişli konuta olan ihtiyacı karşılansın ki herkes insan onuruna yakışır şekilde hayat sürebilsin”
'YOKSULLUK VE İŞSİZLİK ROMAN TOPLULUĞUNUN EN DERİN SORUNLARINDAN BİRİDİR'
Türkiye’de yaşayan Romanların uzun yılladır sistematik yoksulluk ve yoksunlukla boğuşan ve ayrımcılığın hedefi olan bir topluluk olduğunu da hatırlatan Arus, son yıllarda yaşanan olayların bu zorlukları daha da keskinleştirdiğini belirtiyor. COVİD-19 pandemisinin zaten zorlu olan ekonomik koşulları daha kötüleştirdiğini, Roman topluluğunu daha da savunmasız hale getirdiğini dile getiren Arus, 6 Şubat depremi gibi doğal afetlerin de özellikle deprem bölgesinde yaşayan Romanları derin bir felakete sürüklediğini ifade ediyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Yoksulluk ve işsizlik, Roman topluluğunun en derin sorunlarından biridir. COVİD-19 pandemisi, ekonomik faaliyetlerdeki kısıtlamalar ve iş kayıpları nedeniyle Romanların geçimini sağlama mücadelesini daha da zorlaştırmıştır. Tarım, inşaat ve hizmet sektörlerinde çalışan, geleneksel işlerini devam ettiren Romanlar, işlerini kaybetmiş ve gelir kaybıyla yüzleşmişlerdir. Bu durum, Roman ailelerin temel ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çekmelerine ve sosyal dışlanma riskini artırmaktadır. 6 Şubat depremi gibi doğal afetler, Romanların sağlık durumunu daha da kötüleştirmiş ve tıbbi yardıma ulaşmalarını zorlaştırmıştır. Deprem sonrası konut kayıpları ve barınma sorunları, Roman toplumunun sağlık ve güvenlik risklerini artırmıştır”
'DEVLET VE TOPLUMUN DERHAL HAREKETE GEÇMESİ GEREKMEKTE'
“Bu zorluklarla mücadele etmek için, devlet ve toplumun derhal harekete geçmesi gerekmektedir. Roman topluluğunun ekonomik ve sosyal haklarını güvence altına alacak politikalar belirlenmeli ve yoksullukla mücadelede somut adımlar atılmalıdır. İstihdam fırsatlarının artırılması, eğitim olanaklarının iyileştirilmesi ve sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan eşitsizliklerin giderilmesi için stratejik önlemler alınmalı”
'HIDIRELLEZ ATEŞİ YÜREKLERİ ISITACAK'
Roman toplumunun bu ihtiyaçlarının karşılanmadığının farkında olduğunu söyleyen Arus, kamu kurumlarının yapması gerekenleri Romanların Hıdırellez gününde dilediklerini belirtiyor. Romanların vatandaşlık haklarına sahip olup bu haklarını kurumlardan talep etmesi gerektiğini önemle belirten Arus, sosyal devletin bu ihtiyaçları karşılayacak kudreti olduğunu belirtiyor ve şöyle devam ediyor:
“İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde Meclis Üyesi ve Sosyal Hizmetler ve Bağımlılıkla Mücadele Komisyonu Başkanıyım. 20 yıllık sivil toplumdan gelen birikimle, politika üretiyorum. Sahayı, sokağı iyi tanıyan biri olarak bu sürecin içindeyim; değiştirmek, dönüştürmek, sorunlara sosyal politikalar üreterek çözüm bulmak için buradayım. Sivil toplum değişim talep ediyor ve kamuyu değiştirmenin yollarını gösteriyor. Bir tarafım kamuda. Artık değiştirme gücü olan taraftayım. Kamu bu değişim için plan, program yapıyor ve bütçe ayarlıyor.
Biz istiyoruz ki Hıdırellez’de ağaca dilek dilemek için bağlanan bez, çocuğunun ayağına giydireceği ayakkabı için olmasın, biz istiyoruz ki okula kıyafeti olmadığı için gidemeyen çocuğunun geleceği için o bez bağlanmasın. Biz istiyoruz ki o bez gelecek güzel günler dilemek için olsun, tüm insanlığı kapsasın. Belediyelerimiz bu yüzden umut verecek değil, edilen umutları hayata geçirmek için yüzlerce sosyal projeyi hayata geçirecek. Hayatın olduğu her yerde biz de olacağız. Hıdrellez ateşi yürekleri ısıtacak”
Kakava Şenlikleri üçüncü gününde: Dileklerini Tunca Nehri'ne bıraktılar