Begüm Egeli Bursalıgil'in ilk romanı 'Sessiz Havuz’, Boyut Yayınları etiketiyle okurlarla buluştu. Bursalıgil romanı yazma süreci için "Başlangıç noktam hayatla ilgili kendimce saptadığım içgörüleri anlatmaktı" dedi.
Güney Asya edebiyatında, eserleriyle uluslararası dünyada karşılık bulan ilk yazarlardan biri olan Bapsi Sidhwa, çarşamba günü 86 yaşında öldü. Yazarın en önemli eserlerinden 'Water' Türkçede 'Küçük Dul' adıyla 2011'de yayımlanmıştı.
Rober Koptaş, ilk romanı Unufak'ı anlattı: "Unufak" çocuklukla, aileyle, erkeklikle, kimlikle, tarihle, toplumdaki ve ev içindeki şiddetle yüzleşmemin, bunlardan ve bunların insanlara ne yaptığından, onları nasıl unufak ettiğinden ne anladığımın metni.
Mazlum Çetinkaya’nın SRC KİTAP etiketiyle çıkan “7,6” isimli kitabı da içimizi yakan deprem gerçeğinden esinlenen bir metin. Yazar, depremle birlikte yaşamın kendisini de sorguluyor, depremde yitirilen her canın ardından sözcüklerle yas tutuyor.
Hindistan'da ithalat yasağı nedeniyle satılamayan 'Şeytan Ayetleri', 36 yıl sonra yeniden raflara döndü. Yasak talimatını içeren belge kaybolunca yüksek mahkeme satışın önündeki engeli kaldırdı. Ülkenin köklü kitapçısı romanın "yok sattığını" belirtti.
Vuslatlar Fasarya bize şunu hatırlatıyor: İnsan bazen düşüşüne hayran kalır, bataklığını ev sanır. Ama normal dediğimiz şey, herkesin kendi hayatına çektiği sınırdan ibaret.
Osamu Dazai, mitolojiden esinlenerek yarattığı “Pandora’nın Kutusu” isimli romanda bireyin topluma ve kendine yabancılaşmasını otobiyografik öğelerle işliyor ve arka planda savaş dönemi Japonya’sının ruhsal panoramasını okura yansıtıyor.
Yaşadığımız bazı deneyimler vardır ki, gerçekliğin kendisiyle bile açıklamakta zorlanabilirsiniz. Edebiyat ve genel olarak sanat, bu muammanın şifrelerini çözebilmek için yol bulmaya çalışır. Nihayetinde “hiçbir şey hayat kadar şaşırtıcı olamaz yazı hariç
Yüzyıllık Yalnızlık, Netflix'in son zamanlarda üzerine en titiz çalıştığı işlerden biri...Dizi kitaba son derece sadık. Buendia ailesinin fertlerini izlerken sanırım daha kolay anlaşılabiliyor. Görselin gücü bazı taşları yerine daha sağlam oturtuyor.
Figen Şakacı yeni romanı "HınçAhınç"ı anlattı: "Gündelik hayatımızın normalliği hatta sıradanlığı haline gelmiş, ilişkilerin yekten “kazan-kazan” esasına dayandığı ve bunun olağanlaştığı bir halin, eskilerin deyimiyle hal-i pür melalimizin resmi."
'Mutsuz Evlerden Önce' SRC Kitap'tan çıktı. Şentürk, "Kitabın karakterleri, tahakküm ilişkisini içeren ve köleleştiren “hapis alanı mutsuz evler”i yıkıp, özgür ilişkiyi içeren, kölelikten azat eden “özgürlük alanı mutlu evler”i kurmaya çalışıyorlar" dedi.
Seethaler, “İsimsiz Kafe"de, yeni başlangıçlar, sıradan hayatlar, orada yer alan büyük umutlar ve hayal kırıklıkları üzerine bir metin kaleme alıyor.
Yazar Yavuz Ekinci'ye, Rüyası Bölünenler isimli romanındaki ifadeler gerekçe gösterilerek açılan davanın ikinci duruşması bugün görüldü. Mahkeme, Ekinci'ye açılan propaganda davasının reddine karar verdi.
“Meyve Hırsızı” yalnız olmak, yalnız yürümek üzerinden yükselen, yol mefhumunu, yolun insan duyarlılığı üzerinde etkilerini mercek altına alan, Handke’nin “son destan” olarak diye nitelendirdiği bir romandır.
'Ben Feride Bu Benim Sesim' romanının temposu, merakı ve dikkati diri tutan kurgusuyla gazeteci M. Ender Öndeş’in de yazarken mesleğinden yararlandığı belli. Yolu şiire de düşen Öndeş bu haftanın konuğu.
Valerie Luiselli'nin Siren Yayınları etiketiyle Türkçeye kazandırılan deneme türündeki "Sahte Belgeler" kitabından M. Ender Öndeş'in Luvı Yayınları'ndan çıkan çalışması "Tarihin Belleği"ne kadar 8 yeni eserle haftanın öne çıkanları...
"Finn’in Oteli", James Joyce’un dil konusundaki ilgisini görünür kılar. Metin boyunca Joyce’un kelime oyunları, gönderme ve çok katmanlı ifadeleriyle süslenmiş oyunbaz dil açıkça belirgin bir hâl alır.
Usta yazar Witold Gombrowicz, dilimize yeni çevrilen bu eserinde, otuzlarındaki bir adamın varoluşsal bunalımı içindeki hayatından kopararak onu on yedi yaşının gerçeküstü dünyasına götürüyor.
"Cennette Gibiyim", sadece bir kurgu eser değil, toplumun gerçeklerini ortaya koyan bir başkaldırı olarak da okunabilir. Korkuyu anlatırken bile gözünü budaktan esirgemeyen sert ama sade bir anlatımla Gülnaz’ın hikayesini zamana adeta kazıyor.
'Şu An Saat Kaç' kitabındaki ‘Huzurevi’ ve ‘Garage Sale’i okuduktan sonra anlatımındaki sadeliğe aldanıp, sayfaları çevirmekte hiç acele etmedim... İlk kitabından sonra sadece öykü dünyasını değil yaşadığı yeri de değiştiren Halil Yörükoğlu'nda şimdi söz.
Sally Rooney, İntermezzo’da yarattığı derinlikli karakterler eşliğinde, bir aile hikayesinin yanı sıra marazi ilişkiler ağını da, zaman zaman bilinç akışı tekniği kullanarak anlatıyor ve sürükleyici bir metin ortaya koyuyor.
Yıllarca üstlendiği sabır taşlığı görevini kocasına devreden bir kadının hikayesi Sabır Taşı. Tarafların birbirine karıştığı, savaşın hiç bitmediği, kendi arkadaşlarınca vurulan bir adamın, karısının hayatını baştan sona gözden geçirmesinin hikayesi.
Dünyanın en prestijli edebiyat ödüllerinden biri olan Booker Ödülü'nün bu yılki kazananı İngiliz yazar Samantha Harvey oldu. Son beş yılda Booker'ı kazanan ilk kadın olan Harvey ödülünü "Barış için konuşan, çağrı yapan ve çalışan tüm insanlara" adadı.
Bu hafta yazdıklarıyla geç tanıştığıma hayıflandığım ama verdiği yanıtlara bakınca da çok umutlandığım, Eşya, Efkar ve Çiçekler (SRC Yayınları) kitabını okurken kalemini daha pek çok türde oynatacağından emin olduğum Melisa Yılmaz var karşınızda...
Atilla İlhan Edebiyat Ödülleri sahiplerine takdim edildi. Bu yıl ödüllere, şiir dalında 48, roman dalında ise 82 eserle başvuru yapıldı.
'Erkeksiz Kadınlar’ın İranlı yazarı Parsipur, her bir karakterde hem dönemin İran’ını, hem de böyle bir dönemde bu coğrafyada kadın olmanın ne menem bir şey olduğunu alegorik bir dille, sündürmeden anlatıyor.
Kıstırılmış, içine doğduğu normlar, alışkanlıklar, olgusal bilinç tarafından ihata edilmiş insanın resmi tarih, egemen ideoloji karşısındaki sorgulamasıdır "Karşı Roman". Bu sorgulamayı, zaman içinde kabaran an’lardan doğan yüzleşmeler sağlamaktadır...
Eleştiri diye tanımlanan kavram özellikle özne genç bir kadınsa -ki burada örnek Sally Rooney- eleştiriden çıkıp küçümsemeye, kale almamaya varıp içselleştirilmiş bir kadın düşmanlığına dönüşebiliyor.
"Asrın Örnek İnsanı", SRC Kitap'tan çıktı. Mahmut Alınak, güç odakları etrafındaki karakterleri yazdığı romanı için "Devlette, siyasette, mafyada ve siyasi İslam’da 'itibar sahibi' yüzlerce Münacettin var ve hayatı kirletmeye devam ediyorlar" dedi.
"Turuncunun Kıvamı", insanın ezeli ve ebedi yalnızlılığı, aidiyet arayışı ve kendini bulma çabasının bugünkü tezahürleri hakkında bir roman... Yalnızlığı kabullenmenin ve kendi iç dengemizi kurmanın bize kattığı gücü hatırlatıyor.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.