Futbolla edebiyat ne alaka önyargısının kuburuna düşmeme ramak kala daldım kitaba. “Ben ben” diye kafanızı şişirmeden öyle bir yazmış ki Metin Hoca, kitabın adına yakışır bir çıplaklık ve yalınlık hemen sarıp sarmalıyor sizi.
Kimi zaman fantastik kimi zaman duygusal bir hâl alan 'Dokuz', Güney Koreli yazarın dünyaya dair yeni bir perspektif geliştirme arzusunun bir karşılığı olarak da görülebilir.
2024 Attilâ İlhan Edebiyat Ödülleri'nin sahiplerini buldu. Atilla İlhan Roman Ödülü'nün bu yılki sahibi "Kimsenin Ölmediği Bir Cinayet Öyküsü" romanıyla Ali İpek oldu. Ödüller 7 Kasım'da gerçekleştirilecek törende sahiplerine takdim edilecek.
Marai, “Mumlar Sonuna Kadar Yanar” eserinde, iki dostun arasında geçen bir ihanetin izinden kırk yıllık bir hesaplaşmayı konu alıyor ve sanat, hayat, insanlar ve siyaset hakkında metinde yer verdiği belagatli yorumlarıyla okurları düşünmeye davet ediyor.
Özlem Şan'ın ilk romanı "Şugar", Parma Kitap'tan çıktı. Romanın baş karakterlerinden Alis’in ayakta ve hayatta kalma mücadelesi, neşesi, kendi evrenlerindeki dayanışma duygusu ve ortak dertleri okunmaya değer. Gerisini Özlem’in ağzından dinleyelim.
Figen Şakacı'nın İletişim Yayınları etiketiyle çıkan romanı "HınçAhınç"tan Usama Maksidi'nin Ortadoğu'daki mezhepçilik olgusunu modernizmin bir sonucu olarak ele aldığı "Mezhepçilik Kültürü" çalışmasına kadar 8 yeni kitap ile haftanın öne çıkan kitapları.
İyi bir öykü evreninde okur aynı zamanda dinleyicidir; sözcüklerle bestelenen müziğe kapılır, yaratılan atmosferin havasını koklar, karakterlerle satır satır oturup kalkarsınız. Cabir Özyıldız, öykülerinin her birinde saydığım adreslere giriyor...
Marie NDiaye, ‘Üç Güçlü Kadın’ isimli bu romanında, diğer eserlerinde olduğu gibi kadınlık hallerine, kadın mücadelelerine yer verdiği gibi, göç meselesine de edebi bir vurgu yaparak değinir.
Aşk ve Gurur (Pride and Prejudice) dizi oluyor. Romanın dizi uyarlaması Netflix'te yayınlanacak.
Fatma Nur Kaptanoğlu'nun kahramanı Bilge, umarım kulaklarında yankılanan bip seslerinin izinden kurtulup hayatına devam edebilir...İnsan, evinin açtığı yarayı iyileştiremese de, onunla yaşamayı, hatta onunla eğlenmeyi öğrenir. Önünde sonunda büyür yani.
Eylem Ata Güleç’i 'Uzak Değil' kitabıyla tanıdım. Tam üç yıl sonra 'Yanımda Kal' dedi okurlarına. Birbirine seslenen, bağlanan ve dağlayan öykülerin her birinde bir tanığın sesi, gözü ve dili kendi yatağından çıkarma çabası var.
Neler duymuşuzdur ama, ben şimdiye kadar böyle biri cezaevinde diğeri dışarıda iki yazarın böyle bir kitap yazdığını bütün dünyada hiç duymadım.
'Arafta Düet' romanının Selahattin Demirtaş'la birlikte ortak yazarlarından Yiğit Bener, Demirtaş'ın kitaplarını Diyarbakır'da okurlar için imzaladı. Bener, ikilinin ilk yüz yüze görüşmelerinin cezaevinde kitap çıktıktan sonra gerçekleştiğini söyledi.
Selahattin Demirtaş ve Yiğit Bener'in birlikte kaleme aldıkları "Arafta Düet" kitabının imza günü Diyarbakır'ın Sur ilçesinde gerçekleştirildi. Bener ve Başak Demirtaş'ın okurlarla buluştuğu imza günleri altı şehirde devam edecek.
Binet, Roland Barthes’ın ölümünden yola çıkarak kaleme aldığı romanda Fransız entelijansiyasının önemli isimlerine karakter olarak yer veriyor ve onların yazı ve dil meselesine dair düşüncelerini de harcına kattığı, sürükleyici bir metin ortaya çıkarıyor.
Bu köşede sadece ilk kitapla gözüme çarpanlar değil, her yazdıklarıyla ilk kitap heyecanı duyduğunu belli eden yazarlar da konuğum olacak. Öyle ya birbirimizi anlamak, meramımızı anlatmak için kullanmayacaksak bu bereketli dilimiz neye yarar?
Selja Ahava’nın 'Böcekleri Seven Kadın' başlıklı romanı insanın doğayla olan ilişkisini merkezine alan, lirik anlatımı ve doğaya atfettiği değerle dikkat çeken bir metin.
Mario Vargas Llosa, “Zor Zamanlar” isimli romanında, 1954 yılında CIA’in başını çektiği Guatemala askeri darbesinin arka planını anlatırken, gerçek hayattan esinlenerek yarattığı olaylar ve karakterleri eşliğinde sürükleyici bir metin inşa ediyor.
Gazeteci - yazar Rober Koptaş'ın ilk romanı 'Unufak' İletişim Yayınları etiketiyle okurlarla buluştu. Yazar ilk romanda göç, aile ve yoksulluk gibi temalar etrafında bir Ermeni ailenin üç kuşağının hikayesini anlatıyor.
Heller, Joyce’a nazire yaparcasına yaşlı bir adamın adını parlatma çabasını ele alıyor. Geçtiğimiz yüzyıldan bu yana, sanat ve ona dair beklentilerdeki değişimi mercek altına alarak kimi zaman kendi yetersizliğini ve vasat beklentilerini de taşlıyor.
Yılmaz Şener’le İletişim Yayınları'ndan çıkan yeni romanı 'Deng'i konuştuk. Şener, "Deng’in çıkış fikri, kimsenin hatırlamadığı bir günü yeniden inşa etmekti. O bir günü yazmak, aynı zamanda bir bellek inşa etmekti" dedi.
'Rüyası Bölünenler' romanındaki ifadeler gerekçe gösterilerek yargılanan ve romanı toplatılan yazar Yavuz Ekinci'nin davasında ilk duruşma bugün görüldü. Dosyadaki eksikliklerin tamamlanmasını isteyen duruşma savcısı, davayı 9 Aralık'a erteledi.
The Guardian'ın “Türkiye Hakkındaki En İyi Beş Kitap” seçkisinde çağdaş Türkçe edebiyatın önemli temsilcilerinden Latife Tekin'in "Sevgili Arsız Ölüm" romanı ve Ahmet Altan'ın Türkçede henüz yayımlanmamış "Dünyayı Bir Daha Göremeyeceğim" kitabı yer aldı.
Gazeteci yazar Rober Koptaş'ın ilk romanı 'Unufak' 13 Eylül'de yayımlanacak. Roman, 20. yüzyılın büyük olaylarının gölgesinde bir ailenin dünyasını takip ediyor.
Didierlaurent, komik ve kimi olağanüstü durumlarla metni örerken felsefi zemini itinayla döşer ve okura, kendi hayatını, o hayatta alıştığı düzeni düşünmesi için bir çatlak yaratır. Sıradan insanın kendi gerçekliğinden kaçacağı bir metin meydana getirir.
Şebnem İşigüzel'in Everest Yayınları tarafından yayımlanan son romanı "Memoria"dan Deniz Durukan'ın SRC Yayınları etiketiyle çıkan Vedat Sakman biyografisi "Müzisyen: Usulca Vedat Sakman"a kadar sekiz yeni eserle haftanın öne çıkan kitapları...
Oscar Wilde'ın romanı Dorian Gray'in portresi Netflix tarafından diziye uyarlanıyor. 'The Grays' adını taşıyacak dizide, romanın orijinalinde yer alan homoerotik temanın, karakterlerin yeniden kurgulanarak çıkarılması tartışma yarattı.
'Unutulmuş Topraklar' romanının yazarı Seyfettin Araç ile kitabını ve edebiyat yolculuğunu konuştuk. Araç, "Yaşadığım toplumun içinden bir birey olarak sorunların tamamına tanığım ve bunları romanlara işlemek, okuyucuya aktarmak benim vazifem" dedi.
Nazlı Eray son romanı 'Hayatımın Müsveddesi'ni anlattı: "Bu kitap beni olağanüstü rahatlattı. Demek içimdeki şeyleri dökmem lazımmış. Başka kitaplarda böyle olmaz. Bu bir iç döküş, bir isyan, öfke, belki umutsuzluğun ya da umudun kitabı, bilemiyorum."
Arafta Düet, kurgusu, mizahi üslubu, ters köşe yapan sonu ile, kitabı bitirip kapattığınızda zihninizde devam eden cinsten bir roman. Eksik görünen taşlar sonra yerli yerine oturuyor veya dikkatimiz sonradan geri dönüyor da diyebilirim.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.