'Her şey din, iman, para oldu'
32 yaşına geldiğinde 'Şöhret iğrenç' diyerek İstanbul'u terk eden Tarık Tarcan şimdi 60 yaşında, Marmaris'in sakin beldesi Bozburun’da yaşıyor. Posta'dan Alev Gürsoy Cimin'e konuşan Tarık Tarcan, "Dizici değilim. Jönlük yaşımızı geçtik. Karakter olayına girmemiz lazım. Bunu piyasa bilmediği için 'Bu yıllarca başrol oynadı. Şimdi çağırırız ama kabul etmez' diye düşünüp eskisi kadar aramıyorlar. Bu kadar iş yapmış bir adam olarak davet edilmem gerekiyor ama kimse çağırmıyor. Umre’ye gitsem her programa çağırırlar" dedi.
Tarcan'ın açıklamaları şöyle:
-Bir bayramı daha geride bıraktık, nasıl geçirdiniz? Siz de "Nerede o eski bayramlar" diyenlerden misiniz?
Çocukluğumuzda bayramlar gerçek değerindeydi. Küskünler barışır, küçükler büyüklere giderdi. Şimdi bayramlar anlamını kaybetti. Sadece tatile döndü. Ülke o kadar mutsuz insanlarla dolu ki eskiyi özlüyoruz hep. Eskiden basit hayat ve mutluluklar vardı. Şimdi yok.
-Herkeste eskiye bir özlem var. Sizce neden böyle?
Çünkü bizler başka zamanların insanıydık. O zaman her şey daha samimi, daha gerçekçiydi. Şimdi yapay ve yüzeysel. Mesela insanlar sürekli eski filmleri izlediklerini söylüyorlar. Çünkü eskiden sıcaklık, iyilik, güzellik vardı. Sanatçı topluma, toplum da sanatçılara saygılıydı. Şimdi sadece artistler ve şöhret var. Bir günlük şöhretle sanatçı olunmuyor. Ben 60’a yakın dizi ve film çektim. 2 bin 500 kadar program yaptım. 100 kadar reklam çektim. 30 yıl mankenlik yaptım. Dünyanın her yerinde ülkemizi temsil ettim. O dönemlerin yaşam tarzlarını şimdi göremiyoruz.
TRUMP DİYE BİR RUH HASTASI ÇIKTI, HİÇBİR AHLAKİ DEĞERİ TANIMIYOR
-Değişen ne? Neleri kaybettik?
Çok iyi gözlem yaparım. Her şey din, iman, para oldu. Sadece Türkiye değil, dünya da bunu yaşıyor. Trump diye bir ruh hastası çıktı. Trump, hiçbir ahlaki değeri tanımıyor. Her şeyi para üzerine kuruyor. İstediği her şeyi faşistçe yapıyor. Bakın ben Bozburun’da yaşıyorum. Herkes birbirine miras yüzünden küsmüş. Kendi akrabalarımda bile bu var. Aynı annenin sütünü emiyorsun ama işin içine para girince küsülüyor. Sosyolojide, "Bir toplumu bozmak istersen dilini, dinini, kültürünü boz" derler. Ülkemizde de her şeyi bozdular. Bizim de her şeyimizi bozdular. Ne kültür ne de ahlak kaldı. Ben iyimser değilim.
İKİ KEZ HATİM İNDİRDİM AMA DEİST OLDUM
-Bu karamsarlık niye?
Çünkü iyimser olacak bir tablo göremiyorum. Siyasetle yatıp siyasetle kalkar oldu herkes. Bu yanlış, doğru değil.
-Böyle diyorsunuz ama sanatçılar da siyaset hakkında konuşmaya çok istekli gibiler…
Çok yanlış. Sanatçı halkındır, bir görüşü olabilir ama bunu insanın gözüne sokup kendisini seven insanları küstüremez. Sanatçı her tarafa eşit bakıp eğriyi doğruyu söyleyendir. Ben de taraf olsaydım bütün dizilerde oynardım. Ama hiçbir tarafa ait olmadım. Ne A partisine ne de B partisine. İşte bu yüzden de dışlandım, bugün buradayım. Sanatçı sağcı, solcu, ocu, bucu olmaz. Sanatçının Türkiye gibi ülkelerde hangi takımı tuttuğunu bile söylememesi gerekir. Ben siyaset sevmem. Cumhuriyet’e, demokrasiye, çağdaşlığa, hukukun üstünlüğüne inanırım. Atatürkçüyüm.
İnançlı mısınız?
Benim annem hacıdır, ben iki kez hatim indirdim. Bütün dinleri çok iyi bilirim ama artık deist oldum. (Deistler yaratıcıya inanır ancak tüm dinleri reddeder)
EN ZENGİNLER KAPIMIZA ŞOFÖR GÖNDERİRDİ
-Bir dönem en popüler isimlerden biriydiniz. İyi para kazanabildiniz mi?
Kazanamadım. 2000 program Çarkıfelek sundum. Bugünkü parayla bölüm başına 500 lira alıyordum. Şimdikiler çok kazanıyor. Türkan Şoray’ın, Hülya Avşar’ın ilk dizisini birlikte çektik. Seda Sayan, Muazzez Ersoy, Gülşen Bubikoğlu, Ediz Hun gibi isimlerle birçok dizi çektik. Şimdi ben dizilerde oynasam alacağım para ancak 15 bin lira olur. Mankenlik yaptığım zamanlar İstanbul’un en zengin abileri elimizi cebimize sokturmazdı. Çünkü beğendiği mankenlerle onları tanıştırmamız için peşimizden gelirlerdi.
-"Jigololuk yapsaydım milyoner olurdum ama bizim karakterimize yakışmazdı" diyen mankenler de vardı…
Doğru. İsim veremem ama Türkiye’nin en zengin kadın ve erkekleri kapımıza şoför gönderirdi. Yapan arkadaşlarımız da oldu ama hepsi yok oldu. Bir gün bir yerde söylerler, ayağın kayar. Mankenlik yaptığım zamanlarda işe dolmuşla gider gelirdim. Bir senelik manken arkadaşlarım cipe binerlerdi. İnsanlar her şeye sahip olmak ve güzel yaşamak istiyor. Kendinden ödün veriyorlar. Biz bunu yapmadık. Yoksa çoğundan çok yakışıklı, çoğundan çok başarılıydık. Ama karakter sahibiysen adam gibi davranıyorsun. Öyle olunca da bir yere gelemiyorsun.
Şimdi nasıl geçiniyorsunuz?
Çok paralar kazanmadım. Şerefimle yaşayacak parayı kazanmayı ölçü edindim. Onu da becerdim. Ayda yaklaşık 1.500 lira harcıyorum. Cebimde 50 lirayla geziyorum. Evim, arabam, küçük bir teknem var. Her şeyim var ama küçük.
-Vaktinizi nasıl geçiriyorsunuz?
Yelkencilik yaparken Bozburun’u keşfettim. Beş sene kirada oturdum. Sonra yer aldım, ev yaptım. Kaçak bina diye cezalar yedim. İmar barışı ile evin de yeri kurtulmuş oldu. 10 yıldır buradayım.
BU SEKTÖRDE RUHUM ÇÜRÜDÜ İNSANLARA GÜVENİM YOK OLDU, EVLENEMEDİM
-Siz çok yakışıklı bir adamdınız. Hiç bedel ödediniz mi?
Ödemez olur muyum! Büyük bedeller ödedim ben bu sektörde. Kokuşmuşluk diz boyuydu. Yakışıklı, sağlıklı, boylu boslu, spor altyapılı insanlarız. İçinde aşk, sevgi, saygı olmayan çok insanla karşılaşıyorsun. Yaşıtın ya da senden büyük hanımlarla ilişki yaşıyorsun. Ruhun çürüyor. Bunlar birçok değeri yüreğinden götürüyor. 60 yaşına geldim. Birkaç kez evliliğin ucundan döndüm. Evlenemez oldum. Çünkü inancımı kaybettim.
-Kadınlara mı yoksa hayata olan inancınızı mı kaybettiniz?
Çok çirkin ilişkiler yaşadım ve ilişkilere olan inancımı kaybettim.
-Tek gecelik ilişkilerden mi bahsediyorsunuz?
Evet. İsmini bilmezsin. Sabah uyanırsın. Herkes işine döner. Müjdat Gezen’e "Çok çapkınsın, birlikte olmadığın kadın kalmadı" derler. O da "Ben çapkın değilim. Çapkın kadınlara hiç hayır diyemedim" der. Benim de mantığım biraz böyle. Kadın isterse her şey olur. Kadın istemezse erkek hiçbir şey yapamaz. Seçen, oluşturan, geliştiren sadece kadındır.
-Çok aşık oldunuz mu?
Aşık olduğum çok özel kadınlar da oldu. Aldattım, yakalandım. ‘Şimdiki Aklım Olsaydı’ diye bir televizyon programı yapmak istemiştim ama yaptırmadılar. Bugünkü aklım olsa bu kadar çok ilişki yerine sağlıklı ve uzun ilişkiler yaşamayı tercih ederdim. Hiç olmazsa ruhum çürümezdi.
-Evlenmiş olmak ister miydiniz?
Dünyaya bir daha gelsem yine evlenmem yine çocuk yapmam. Çocuk olunca dünyaya bir sorumluluk getiriyorsun ve o mutsuz olunca bunun vicdanı seni yok ediyor. Ben istemedim.
ŞÖHRET İĞRENÇ BİR ŞEY BEN DE ŞÖHRETİ TAŞIYAMADIM
-En popüler olduğunuz dönemde şöhretin büyüsüne kapıldınız mı?
Hiç kapılmadım. Şöhret olmayı da hiç sevmedim. Zaten şöhreti de taşıyamadım. Ben doğal bir halk adamıyım. Erken yaşta şöhret gömleğini çıkardım. İstanbul’dan Antalya’ya 32 yaşında yerleştim.
Neden o kadar erken inzivaya çekildiniz? Keşke mücadele etseydiniz...
Kimse inanamadı. Bu hayat felsefesiyle ilgili bir şey. Şöhret denen iğrenç şeyle birlikte çevrendeki her şey suni oluyor. Kötü giyinemezsin, kötü söz söyleyemezsin, pazarlık yapamazsın... Hayat bir daha gelmeyecek. Ben Osmanlı ailesi çocuğuyum. Doğru büyütüldüm. Hayatımda içki, sigara içmedim. Spor adamıyım. Fizyoterapistim.
Şöhrete neden iğrenç diyorsunuz?
Kimlerle nelere katıldım bir bilseniz. Şoke olursunuz. Söyleyemem ama bir kere giderdim, ne olduğunu öğrenmek için. Sonra bu nasıl insanlık, hayat diye nefret edersin o ortamdan. Ben Anadolu çocuğuyum. İstanbul’a spor akademisinde okumaya geldim. Okul bitti. Vakko’nun seçmelerini kazandım ve manken oldum. Popülerdim. Talep görüyordum.
O yaşantı sizi şımartmadığı gibi tatmin de etmemiş anlaşılan.
Hiç cezbetmedi. Ben mutluluğu, isteklerimi aramakta değil azaltmakta buldum. Minimalist hayatı benimsedim. Ufak ve basit yaşamayı seviyorum. Hep küçük evlerde oturdum.
-Mesleğinize küstünüz mü?
Küsmedim. Düzgün, ayakları yere basan bir proje olursa neden olmasın? Ama zaten yapımcılar da eskisi kadar aramıyorlar. En son Demet Akbağ ile Çağan Irmak’ın bir filminde oynadım. Çağan "Abi beş dakikalık bir rol yazdım. Oynar mısın?" dedi. "Neden oynamayayım oğlum?" dedim. Para bile konuşmadım.
-Nasıl bir proje gelse oynamak istersiniz?
Dizici değilim. Jönlük yaşımızı geçtik. Karakter olayına girmemiz lazım. Bunu piyasa bilmediği için "Bu yıllarca başrol oynadı. Şimdi çağırırız ama kabul etmez" diye düşünüp eskisi kadar aramıyorlar. Bu kadar iş yapmış bir adam olarak davet edilmem gerekiyor ama kimse çağırmıyor. Umre’ye gitsem her programa çağırırlar.