Marmara'da müsilaj tehlikesi sürüyor

Marmara'da müsilaj tehlikesi sürüyor
Hidrobiyolog Levent Artüz: Ergene gün geçtikçe daha da kirlenecek, Marmara Denizi berbat olacak.

Deniz salyası olarak bilinen müsilaj, yüzeyden geçici olarak temizlense de denizin dibine tamamen yayılmış durumda. Marmara'nın kirlenmesindeki en büyük etkenlerden biri de pek çok kimyasal atığı içinde barındıran Ergene Nehri için yapılan arıtma tesislerinin tüm atıklarını Marmara'ya bırakması.  AKtüz, 'ne yazık ki berbat durumda. Hiç ara verilmeden gittikçe artan bir tempoda kirletilmeye devam ediliyor' ifadelerini kullandı.

Müsilaj birdenbire ortaya çıkmadığını ifade eden Mustafa Sarı, 'biz müsilajı deniz yüzeyine çıktığı nisan ayında fark ettik. Hâlbuki 2020 yılının Kasım ayından bu yana denizde müsilaj vardı zaten. Müsilaja neden olan şartlarda bir değişiklik yok' diyerek tehlikeyi ortaya koydu.

Marmara Denizi’nin son durumunu BirGün'e değerlendiren Hidrobiyolog Levent Artüz, "Ne yazık ki berbat durumda. Hiç ara verilmeden gittikçe artan bir tempoda kirletilmeye devam ediliyor" dedi. Artüz, yapılan deşarjın Ergene’nin kirliliğine çözüm olmadığını ifade ederek şöyle konuştu: "Akarsuyumuzu kirleten kimyasal bazlı bu atıkları, ‘biyolojik arıtma tesislerinde’ arıttığımızı iddia edip Marmara’ya basıyoruz. Eğer gerçekten arıtıyorsak neden tekrar nehre kazandırıp hem nehrin temiz akmasını, hem de bu suyun tarımda kullanılmasını sağlamıyoruz? Tekirdağ açıklarından 47 metre derine yapılan deşarj 11 aydır devam ediyor. Sonuç; Ergene hâlâ kirli, Marmara Denizi’ni de berbat ettik. Bu işin mantığını anlayan biri varsa lütfen bana da anlatsın. Ergene gün geçtikçe daha da kirlenecek, Marmara Denizi berbat olacak. Bunca yatırıma ne gerek vardı?"

Artüz’e göre yapılan deşarj ‘taşmış bardağa bir kova daha kirletici eklemek’: "Dünyanın en kirli akarsularından biri olan Ergene Nehri kirletici unsurlarına 50 kilometre yol kat ettirip, Tekirdağ açıklarından Marmara Denizi’ne basıyoruz, yani taşmış bardağa bir kova daha kirletici ekleme çabasındayız. Diğer yapılan deşarjlar da cabası."

Haberde  ayrıca geçtiğimiz günlerde İzmit Körfezi kıyılarına binlerce denizanası vurdu diyen Artüz, Marmara kıyılarında görülen balık ölümlerinin Ergene deşarjının bir sonucu olduğunu kaydetti:

"Bu olgular, zaten kirletilmiş bir ortamın göstergeleri olarak, 32 senedir gittikçe artan boyutlarda Marmara Denizi’nde gözleniyor. İzmit Körfezi’nde ölenler sadece denizanaları da değil, denizanaları hareket kabiliyeti düşük canlılar; ortamdaki değişikliklere tepki verip terk edemiyorlar ve ağırlıkla bu canlıların ölümünü görüyoruz. Ancak bunlar ile beraber balıklar başta olmak üzere farklı canlıların da öldüğünü biliyoruz. Ağırlıkla Ergene deşarjı etkisi bu bölgeye ve üst su kütlesine ulaştı ve dayanabilen türler kaldılar, dayanamayanlar ya o bölgeyi terk ettiler ya da denizanaları gibi birçok canlıda gözlendiği gibi öldüler."

ÇÖZÜM İÇİN GİRİŞİM YOK

Artüz, kirlilikle ilgili bir mücadelenin yürütülmediğini dile getirerek, "Bir uygulamayı yeterli veya yetersiz bulabilmek için ortada bir uygulama olması gerekir. Varsa da böyle bir uygulama, ben bilmiyorum. Bundan 2-3 ay önce müsilaj olgusunun teşviki ile bir eylem planı açıklandı. Bugüne kadar bu planda sözü geçen unsurlar ile ilgili hangi düzenleme yapıldı, hangi yönetmelik düzenlendi? Bırakın onları hangi kanun hükmünde kararnameyle acil bir girişimde bulunuldu?" dedi.

'KASIM AYINDA DENİZ YÜZEYİ MÜSİLAJLA KAPLANACAK'

Bandırma 17 Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı ise, kasım ayında deniz yüzeyinin yeniden müsilajla kaplanacağına dikkat çekti. 2020 Kasım ayından beri denizde müsilaj olduğunu vurgulayan Sarı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Müsilaj birdenbire ortaya çıkmıyor. Biz müsilajı deniz yüzeyine çıktığı nisan ayında fark ettik. Hâlbuki 2020 yılının Kasım ayından bu yana denizde müsilaj vardı zaten. Müsilaja neden olan şartlarda bir değişiklik yok. Nedenler değişmeden sonuç niçin değişsin? Şu anda yoğun bir alg çoğalması var. Müsilaj oluşmadan önce algler çoğalıyorlar ve ondan sonra müsilaj salgılanmaya başlıyor. Bundan kaygı duymaya devam ediyoruz. Marmara Denizi soğuyamadı. Sıcaklık hâlâ 1,5 derece daha yüksek. Marmara Denizi soğursa hem Karadeniz'den gelecek olan bir balık göçü gerçekleşir ve balıkçılık daha verimli hale gelir hem de müsilaja etken olan üç tetikleyiciden biri devre dışı kalmış olur. Gidişat pek onu göstermiyor. Üzgünüm."

Öne Çıkanlar