Orta Çağ cadıları nasıl evrildi ve neden kadındı?

Orta Çağ cadıları nasıl evrildi ve neden kadındı?
Orta Çağın sonlarına doğru, kadınlara özellikle cadılara duyarlı bir görüş ortaya çıktı.

Cadıların popüler imajları çoğunlukla bir kadın figürünün çalı süpürgesi üzerinde göklerde uçmasından oluşuyor. Hatta kadınlar için en çok kullanılan Cadılar Bayramı kostümlerinden biri olarak raflarda yerini alıyor. Fakat, bu cinsiyetçi klişe aslında nereden geliyor? Bu sorunun bir kısmını, Orta çağ dönemlerinde büyüye olan bakış açısı ve büyücülük "suçunun" kadın ve erkeklere atfedildiği durumlar açıklıyor.

Erken ve Geç Orta Çağ arasında, günümüz klişesinde cadının uçmayla bağdaşmasını oluşturan düşüncenin nasıl değiştiğini görüyoruz. 11. yüzyılda Worms Psikoposu Burchard bazı günah dolu inançları açıkladı:

Cadı avcılarının el kitabı. C: Wikicommons

İblislerin yanılsamaları ve fantezileri ile baştan çıkarak Şeytan’a dönen bazı kötü huylu kadınlar, pagan tanrı Diana ve sayısız birçok başka kadın ile gece vakti bazı hayvanlara binerek, ölü gecenin durgunluğunda dünyanın birçok yerini karışladıklarına inanıyor.

Burchard’a göre bu kadınlar aslında hala uyku halindeydi, fakat rüyalarında onları ele geçiren iblis tarafından ayakta tutuluyorlardı. Sadece "salak ve alık" olanların bu uçuşların gerçekten olmuş olabileceğine inandığını da belirtiyordu.

15. yüzyılın sonlarına doğru, büyüye olan bakış açısı gözle görülür bir biçimde değişti. Kadınların göklerde uçtuklarına dair inançlar sabit kalırken, onlara olan bakış açısı şüphecilikten korku duymaya doğru değişti. Bu büyülü gece uçuşları "cadı ayini" olarak da bilinen ve bebek öldürme, seks partilerine katılma (orgy) ve iblise tapma gibi kötücül eylemlerle bağdaştırılmış gizli cadı toplaşmalarıyla anılmaya başlandı.

Böylece, başta sadece kadınlar ve ahmak erkeklerin inancı olarak atfedilen bu durum artık ciddiye alınmaya başlanmıştı. Peki ne oldu da böyle bir değişime sebep oldu?

Tarihçi Michael D. Bailey’nin bir açıklamasına göre, 14. ve 15. yüzyıllar arasında bir noktada, din adamları bilinçsizce "öğrenilmiş" ve "yaygın" büyü olarak iki farklı adet ortaya atmış olabilirler. Yaygın büyü olarak adlandırılan adet önceden çalışılmaya ihtiyaç duyulmayan, genel olarak bilinen, kadın ve erkekler tarafından uygulanabilen ve çoğunlukla aşk, seks ve iyileşme adına yapılan uygulamalar olarak kabul ediliyordu.

Fakat bu durumun tersine, öğrenilmiş büyü Avrupa’ya doğudan gelmişti ve ‘büyü kılavuzları’nda geçen ve Richard Kieckhefer tarafından "ruhani yeraltı dünyasına" mensup eğitimli erkekler arasında dolaşıyordu.

İlginç bir şekilde, bu kitapçıklarda bahsedilen uçuşlarda gösterilen insan figürleri mevcut – fakat bu insan figürleri daha çok erkek olarak resmedilmiş. 15. yüzyıldan kalma bir örnekte erkek bir yazar, göklerde gerçekleşen uçuşun büyücülükle ele geçirilmiş "iblis-atlar" üzerinde yapıldığını anlatıyor.

Yukarıda bahsedilen ve kadınlarla bağdaştırılan durumlardaki iki temel farklılık, uçan kişinin eğitimli bir erkek olması ve artık olaya iblislerin kesinlikle katılıyor olması. İblis tarafından ele geçirilmiş kadınların gece uçuşları hakkındaki popüler inançları ve "ruhani yeraltı dünyasına" özel iblis tarafından ele geçirilmiş büyü fikirlerini bir araya getirince, orta çağ araştırmacıları, kadınların kontrol edemedikleri iblislerin tuzağına düşeceğinden korkmaya başladılar.

Champion des Dames, 15. yüzyıldan çalı süpürgeleri. C: Wikicommons

BÜYÜCÜLER VE KADINLAR 

Kötü şöhretli ve ağır şekilde kadın karşıtı olduğu bilinen 15. yüzyıl cadı avlama kılavuzu Malleus Maleficarum’da (Cadıların Çekici) aynı zamanda erkekler de yer alıyor. Kitapçık, kadınların algılamada kısıtlı oldukları için iblislere karşı korunmasız olduğunu ileri sürüyor. Bir bölümüne göre:

Kadınlar, kusurlarından ilki olan 'akılsızlıklarından' ötürü yazgılarına karşı çıkmaya daha eğilimliler; böylece ikinci kusurları olan aşırı tutkuları … intikamlarını büyücülük aracılığıyla almak istiyorlar. Bu nedenledir ki, bu cinsiyete mensup birçokları cadıdır.

Orta Çağın sonlarına doğru, kadınlara özellikle cadılara duyarlı bir görüş ortaya çıktı. Bir cadının çalı süpürgesiyle dolaşıyor olduğu düşüncesi (özellikle iblis atları büyüleyerek onlarla gezen erkek figürüne bu kadar zıt olmasıyla) kadınların ait olduğu evcil hayatın altını çiziyor.

Kadınların, kendilerinin sosyal rolleri ile ilgili kurulmuş normların ötesine geçtiği fikrinin bir tehdit olarak algılanması, erkek cadıların varlığına karşı yapılan ithamların sayısında kendini gösteriyor.

13. yüzyıldan bir örnek olan ve Papa 9. Gregory tarafından yazılmış bir mektup, kafirlerin toplanışını, cadıların daha sonra ortaya çıkan "cadı ayinine" çok benzer bir şekilde tasvir ediyor. Bahsedildiği üzere, toplu sekslerde yeterince kadın olmaması durumunda, erkekler başka erkeklerle günaha girebiliyordu. Böylelikle, doğanın cinsellik üzerine olan kanunlarını çarpıttıkları düşünülen bu erkekler, efemine olarak görülüyordu.

Büyü, bu dönemde kilise tarafından, birçok sebepten ötürü cinsel kimliğin de dahil olduğu yerleşik norm ve kurumlara karşı isyankarlığın bir ifadesi olarak görülüyordu.

Ne kadar doğruyu yansıtmasa da, kadınların şeytani büyüye merak sarma sebebinin eğitimli erkekler olduğu düşüncesi korkutucuydu. Kadınlar ve erkeklerin hiçbir şekilde iblislerle meşgul olmasına izin verilmiyordu, fakat eğitimlerinden ötürü erkekler iblislere karşı koymada kadınlara oranla daha kontrollü olabilirlerdi.

Orta Çağ kilisesinin gözünde, kabul edilmiş akılsızlıklarına bir de "tutkuları" eklenince, kadınlar "iblislere karşı sadakat" yemini etme konusunda kontrol sahibi değillerdi. Bu sebepten dolayı, kadınlar büyücülüğe erkeklerden çok daha kolay bir şekilde yönelebilirlerdi. ( Zeynep Oğuzhan/arkeofili )

Öne Çıkanlar