Solaklık, belirli gen bölgeleri ve beyin farklılıklarıyla ilişkilendirildi

Solaklık, belirli gen bölgeleri ve beyin farklılıklarıyla ilişkilendirildi
Brain'de yayımlanan bir çalışmada, araştırmacılar ilk kez, solak olma üzerinde bazı etkileri bulunan spesifik gen bölgeleri tanımlayabildi.

Sağlak ya da solak olmamızın bir dereceye kadar (yaklaşık %25) genetik kodumuza dayandığı daha önceden ortaya koyulmuştu, ancak şimdiye kadar bilim insanları genom üzerinde herhangi bir spesifik bölgenin sorumluluğundan söz edemiyordu.

5 Eylül’de (2019) Brain‘de yayımlanan bir çalışmada, araştırmacılar ilk kez, solak olma üzerinde bazı etkileri bulunan spesifik gen bölgeleri tanımlayabildi. Dahası, bu genetik varyasyonlara sahip kişilerin beyin yapısındaki farklılıklarla da bağlantılar saptadı.

Gürkan Akçay’ın bilimfili’nde yer alan haberine göre, İngiltere’deki ulusal veritabanından toplanan yaklaşık 400.000 kişinin kaydının konu edildiği çalışmada, sağlak ya da solak olmayla ilişkili dört genetik bölge bulundu ve bu bölgelerden üçünün beyin yapısı ve gelişiminde görevli proteinlerle bağlantılı olduğu anlaşıldı. Bu proteinlerin, hücrelerin içindeki hücre iskeleti olarak isimlendirilen yapı ve fonksiyonlardan sorumlu sitoskeleton ile ilişkili olduğu görüldü.

Yaklaşık 100.000 katılımcının beyin taramaları yardımıyla, araştırmacılar, genetik varyasyonları dil-işleme bölgeleri arasında çalışan beyaz madde (İng. white matter) yolaklarıyla ilişkilendirdi. Bu beyaz madde izleri, beynin hücre iskeletini (sitoskeleton) içeriyor.

DİL BECERİLERİNDE SOLAKLAR DAHA MU AVANTAJLI? 

Araştırmada, solak katılımcılarda, beynin sol ve sağ yarımkürelerindeki dil ile ilişkili bölgelerin birbiriyle daha koordine bir iletişim halinde oldukları keşfedildi. Bu da şu anlama geliyor; söz konusu sözlü görevler ve dil becerileri olduğunda –her ne kadar veriler henüz yeterli olmasa da– solak bireyler bir avantaj sahibi olabilirler.

İnsanlar, sol el ve sağ el dengesizliği (10’a 90 oranı)açısından hayvanlar alemindeki en eşsiz gruptur. Esasında sitoskeleton farklılıklarını diğer hayvanlarda da gözlemliyoruz. Örneğin, bir salyangozun kabuğundaki kıvrımların çok erken dönemlerde genetikten etkilendiğini biliyoruz. Dolayısıyla, gelecekte hangi elin kullanılacağının işaretleri, –şimdilik yalnızca bir ihtimal olsa da– henüz uterustayken gelişebilir.

Genler ve sağlak ya da solaklık arasında bir bağlantı kurmak için yine de yeterli veriye sahip olmasak da, ileride yapılacak araştırmalar, bu ilişkinin gerçekliğini sorgulamak üzerine eğilebilir. Şimdilik, hangi elin baskın hale geldiğini etkilemeye yardımcı olan genetik kodlamayı anlamaya başladığımızı söyleyebiliriz.

Araştırma ekibi, solaklığın beynin gelişimsel biyolojisinin ve kısmen birçok genin karmaşık etkileşiminin bir sonucu olduğunu ortaya koyduklarını ileri sürüyor. Ancak yine de araştırmanın sonuca bağlayan bir özelliği olmadığını söylememiz gerekiyor. Soruya dair daha fazla veriye ihtiyacımız olduğu kesin.
 

Öne Çıkanlar