'Taksim'e cami yapmak islami mimariye uymaz'
Taksim meydanında yapımına başlanan cami projesi için mimarlar itiraz ediyor. Mimarlar odası İstanbul Şubesi'nden Mücella Yapıcı cami yapılacak arazinin tarihi, kültürel ve arkeolojik açıdan uygun olmadığını belirtiyor. Yapıcı arazinin sadece cami değil hiç bir yapı için uygun olmadığını, bu projeyle tarihi Taksim Maksemi'nin yok olacağını vurguluyor.
Evrim KURDOĞLU
Bulunduğu semte ismini veren Taksim Maksemi, mevcutları içinde tahrip olmamış tek örnek. İstanbul’un Suriçi dışındaki kuzey ve batı kısımları nüfusça kalabalıklaşmaya başlayınca Galata, Beşiktaş, Beyoğlu, Boğaz kıyıları ve Kasımpaşa’da su kıtlığı ortaya çıkmıştı. 1730 yılında tahta çıkan I. Mahmud, 25 kilometre uzunluğunda bir isale hattı (Taksim suyu) ile bu suya ait depo, maksem ve dağıtım şebekesini yaptırdı. Suyun geldiği yer ise, Belgrad Ormanı’ydı. Taksim Maksemi aynı zamanda arkeolojik kazılar için de önem taşıyor.
Türkiye'nin kültürel tarihinde böylesine büyük önem taşıyan Taksim Maksemi bugün cami projesiyle yok ediliyor. Mimar Mücella Yapıcı Maksem'in bu önemine vurgu yaparak aslında cami projesinin yeni bir konu olmadığını söylüyor:
'77'den beri cami fikri hep vardı'
"Aslında bu cami projesi ilk 1977'de gündeme gelmişti. Bugün de referandum öncesinde yine gündeme gelmesi bence tesadüf değil. Toplumu germe ve kutuplaştırma ihtimali taşıyor. 1977 1 Mayıs'ından sonra Taksim Meydanı'na bir cami yapma projesi konuşulmuş, uygun alan olarak da Taksim Maksemi gösterilmişti. Ancak bu karar kurul kararı ile verilmişti. 1983 yılında Danıştay, kurul kararını iptal etti. Buna rağmen Türkiye'de Taksime cami fikri dönem dönem hep gündeme geldi."
‘Hukuk hep aleyhimizde sonuçlandı'
Takim Maksemi'nin mimari, tarihi, kültürel ve arkeolojik önemini göz önüne almamanın büyük bir hata olacağını düşünen mimarlar proje her gündem geldiğinde hukuka başvurmuş. Çeşitli meslek örgütlerinin konuyu defalarca mahkemelere taşıması da bir sonuç vermemiş. Yapıcı, yaşadıkları hukuki açmazları hukukun siyasallaşmasına bağlıyor:
"Taksim Maksemi'nin üzerinde hala su kanallarının izleri bulunmakta, tarihi açıdan sahip olduğu önem belgelerle de tespit edildi. Biz, Mimarlar Odası olarak diğer meslek örgütlerinden arkadaşlarımız gerek Şehir plancıları Odası, Mühendisler Odası bu cami projesini defalarca hukuka taşıdık. 2009 yılında biz Mimarlar Odası olarak projenin uygun olmadığını ve iptal edilmesi gerekiğini söyledik ve 2010'da dava açtık. Hatta davada emsal teşkil etmesi için 1983'deki Danıştay kararını gösterdik. Ancak hukuk da siyasallaştığı için davalar hep aleyhimizde sonuçlandı."
‘Oraya cami yapmak camilere haksızlık olur'
Mimar Mücella Yapıcı, yapılacak olan caminin İslami mimari için de iyi bir örnek teşkil etmeyeceğini vurguluyor. Çünkü cami yapılmak istenen Taksim Maksemi 1400 metrekarelik alanıyla bir cami için yeterli değil.
"Bizim ülkemizde İslami mimarinin örneklerini üzerinde taşıyan çok güzel camiler var. Hiçbiri küçük alanlar üzerine inşa edilmemiş. Taksim Maksemi 1400 metrekarelik bir alanda yer alıyor. Oysa bir cami en az 3000 metrekare üzerine yapılmalı. Öteki türlü sıkıştırılmış bir yapı olur. Bu da İslam mimarisine, İslam felsefesine uymayan bir durum yaratır. Oraya cami yapmak camilere haksızlık olur. Kaldı ki yapılacak olan caminin Taksim Maksemi'nin yapısını bozmaması gerekiyor. Şimdi bu cami projesinin 3 kat bodrumunun olacağı söyleniyor. Bu kadar derine gitmek tarihi arkeolojik yapıların yok olmasına sebep olacak. Taksim Maksemi üzerine hiç bir yapının yapılmaması gerekiyor. Bugün değil cami gelin size Mimarla odası yapalım deseler biz karşı çıkarız."
Zaten Taksim'in kentsel formu bozuldu
Kentin mimari oranlar üzerine kurulu olması gerektiğini söyleyen Yapıcı, zaten Taksim'in bu ölçekler oranının bozulduğunu belirtiyor.
"Mimari, oranlar bilimidir. Bu oranlar kayboldukça kentsel form bozuluyor. Zaten Taksim Meydanı'nda yapılan değişiklikler bu formu bozdu. Aslında iktidarın bu konuda çok özenli davranıp siyasi amaçlar için mimari feda etmemesi gerekir. Şehir yok oluyor."