Geçen Pazar günü, 15 Haziran Dünya Yaşlı Suistimali Farkındalık Günüydü

Yaşlıya kötü davranmak, incitmek, sözel ya da fiziksel zarar vermek istismardır. 
Duygusal acı da fiziksel acı kadar etkilidir. Unutmayalım: İhmal zamanla istismara, istismar da ihmale dönüşebilir.

Geçen Pazar günü, 15 Haziran Dünya Yaşlı Suistimali Farkındalık Günüydü
Fotograf: Yapay zeka araçlarıyla yapılmıştır


Suzan SAKA

Gençken kadir kıymet gören ama yaşlandığında rafa kaldırılmış insanlar… Artık tozlanmışlar. Kimsenin ve hiçbir kurumun dikkatini çekemeyen, yok sayılan insanlar. Ne evlatları, ne torunları, ne de çevrelerinde yaşayanlar tarafından görülmemek; hiçbir şeyi bilmediği, anlamadığı sanılmak…

“Artık sen yaşlısın, senin adına kararları biz veririz” derken, çoğu zaman maddi, duygusal ve ruhsal zararlar vermek… Üstelik bu zararları da çoğunlukla çocukları veya onlara bakmakla yükümlü torunları tarafından yaşamak… Bunlar yapılırken de “Senin iyiliğin için bu kararları veriyorum”un arkasına sığınmak ya da “Sana saygı duyuyorum, artık sen otur, kabuğuna çekil, ölümünü bekle” demenin başka bir ifadesi belki de.

Tek başına, kimsesizlik ve çaresizlik içerisinde yaşıyorlar yaşlananlar.

Hiçbir şey onlara hak olarak görülmüyor. Yaşlılar için ne yeni eğitimler almaları, ne yeni hobiler edinmeleri, yalnız iseler yeni bir partnerle ilişki kurabilmeleri, ne de tek başına kendi evinde yaşayabilme haklarının olduğu bir düzen var.

Tüm kararlar, onların sevdikleri ve kaybetmeyi göze alamayacakları insanlar tarafından alınıyor. Oysa ki yaşlanan bireylerin yıllarca topluma katkısı, bilgisi ve becerisi yok sayılıyor. Sistem sadece belirli bir yaş aralığında olan insanlar üzerinden iş sağlıyor. Yaş almış kişileri ise bir paçavra gibi kenara atıyor.

Ne sinemada, ne moda dünyasında, ne de eğitimde yaşlıları görebiliyoruz.


Çünkü “genç, dinamik, güzel” kavramlarıyla sistem tarafından uyumlu olmadıkları varsayılıyor. Bu ne kadar incitici, insanlık onurunu yok sayan bir yaklaşım. Oysaki her birey çok değerlidir yaşına, cinsiyetine, inancına bakmadan.

Birlikte yaşamanın koşulları, yaşlanan toplumların yaşlıları hayatın içerisinde tutmak için değişim ve dönüşümün olması şart. Ben yaşlılarla çalışan bir eğitmenim. Her eğitim programı için onları ziyaret ettiğimde anlattıkları, gösterdikleri kadarıyla nelere maruz kaldıklarını, nasıl yalnızlaştırıldıklarını, yok sayıldıklarını görüyor ve duyuyorum.

Kendi evlatları ve yakınları tarafından çoğunlukla hor görülüp, söyledikleri her şeye karşı çıkılan, hiçbir söz hakkı olmayan bireyler olarak davranılıyor.


Yaşlılara uygulanan şiddet, genellikle gizli kalıyor. Dile getirilmesi zor, görünmesi de kolay değil. Bu yüzden yaşlılarla ilgili konuşulurken şiddet, istismar ya da ihmal çok az dile getiriliyor.

Yaşlının temel ihtiyaçları (beslenme, sağlık, barınma gibi) karşılanmıyorsa bu bir ihmaldir. Bu eksiklik kasıtlı da olabilir, farkında olmadan da. Ama sonuç değişmez: Yaşlı zarar görür.

Yaşlıya kötü davranmak, incitmek, sözel ya da fiziksel zarar vermek istismardır.


Duygusal acı da fiziksel acı kadar etkilidir. Unutmayalım: İhmal zamanla istismara, istismar da ihmale dönüşebilir.

Fiziksel, cinsel, duygusal, ekonomik veya sosyal her türlü zarar verici davranış, hatta zarar verme ihtimali bile şiddettir. Özellikle: Zihinsel ya da fiziksel sorunları olan yaşlılar, yalnız yaşayanlar, bakıma muhtaç olanlar, zengin ve mal varlığı olan yaşlılar da, malına el konulması açısından yüksek risk altındadır.

Şiddeti besleyen koşullar:


Aile içi çatışmalar, yaşlıya bakan kişinin bilgisizliği, yaşlıya bakan kişinin madde veya kumar bağımlısı olması, miras, mal paylaşımı gibi konular, kuşak çatışmaları. Tüm bu saydığım hususlar yaşlıyı şiddete açık hale getiriyor.

Kadınlara, çocuklara, engellilere, LGBTI+lara yönelik şiddet kamuoyunda sıkça konuşuluyor. Fakat yaşlılara yöneltilen şiddet hâlâ yeterince gündeme gelmiyor.

Yaşlı çoğu zaman yaşadığı şiddeti anlamaz, anlatsa da ciddiye alınmaz.


Kimi zaman da korktuğu, yalnız kalmak istemediği, tehdit edildiği ya da utandığı için şiddeti gizler. Bu da sorunun devam etmesine yol açar.

Şiddete uğradığında ne yapmalı? Yaşlı gördüğü şiddeti saklamamalı veya bizler onlara karşı yapılan şiddete şahit oluyorsak, yaşlıyı bilgilendirmeli ve ona yardım edecek kurumları bulmalıyız.

Evet, yaştan dolayı hareketleri yavaşlayacak, öğrenme becerileri geçmişteki kadar hızlı ve kapsamlı olmayacak, ciltleri kırışacak, buruşacak…


Ama tüm bunlar yaşanmış tecrübelerin izleri. Onların kendi yaş gruplarıyla sosyalleşmesi, yani akranlarıyla birlikte olmaları, kendi ev ortamlarında yaşama koşulları uygunsa yaşamalarının desteklenmesi, sosyal becerilerini farklı alanlarda yapabildikleri kadarıyla teşvik edilmeleri çok kıymetli.

Çünkü öğrenmenin gerçekten de yaşı yok. Herkesin öğrenme süresi ve becerisi farklı. Dolayısıyla yaşlı insanlar da için de yaşamak, yeni beceriler öğrenmek, kendi kararlarını vermek, kendi evlerinde bağımsız yaşamak en doğal hakları.

Kısacası; yaşlılara sadece bakmak değil, onları hayata katmak, haklarını savunmak, onlara saygı duymak, onları bir birey olarak görmek görevimiz.
Böylece temel hak ve özgürlüklerin geliştirilerek korunduğu, yaşa bağlı negatif ayrımcılık yerine bütün yaş gruplarını kapsayan bir toplumda ve güvenli bir çevrede hayatın sunduğu her türlü fırsattan yararlanan yaşlıların mutsuzluğu azalırken umudu artacaktır.

Dünya insanlarının ve ülkemiz insanlarının hızla yaşlandığı günümüzde, yaşlanma olgusunu görmezden gelmek yerine, sorunu dünya ve ülkemiz çapında fark etmek, ayrımcılık yerine eşitliğin sağlandığı bütün yaş gruplarını kapsayan bir toplum yaratmak için yaşlı haklarının geliştirilmesi, yaşlılara yönelik hizmetlerin çeşitlendirilmesi gerek.

Sistemin değişmesini istiyorsak önce kendimizi, çocuklarımızı ve sonra da toplumu değiştirmek zorundayız. Devletlerin bu konularda farkındalıklar yaratmasını, hizmetler sunmasını, yarattığı algı biçimlerini ve üslubunu değiştirmesi gerekiyor.

Böylece başta yaşlılar, kadınlar, çocuklar ve LGBTI+ bireyler olmak üzere hepimiz sağlıklı bireyler olarak son nefesimize kadar onurlu yaşam hakkımızı idame ettirebiliriz.

Yaşlılar, geçmişin, bugünün ve yarının parçasıdır ve olmaya da devam edecekler.

En azından bu özel gün vesilesiyle sadece yaşlıları fark etmek değil, onlara yönelik şiddeti fark edelim ve gelin hep beraber değişelim...Unutmayalım bir gün biz de yaşlanacağız...