Kömür ısrarı: Ölümlere rağmen kârlılık - 3

Kömür ısrarı: Ölümlere rağmen kârlılık - 3
Termik santraller hükümetten milyarlarca teşvik alıyor, daha fazla kömür yakıyor. Uzmanlar hava kirliliği kaynaklı on binlerce insanın erken öldüğünü belirtiyor. Kömürde ısrar eden şirketler kazandığından daha çok sağlık giderine yol açıyor.

Osman ÇAKLI


İSTANBUL - Dünyada karbondioksit salınımının üçte biri kömürlü termik santrallerden kaynaklanıyor. Dünya elektriğinin yaklaşık yüzde 40’ı da kömür yakılarak üretiliyor. Araştırmalara göre Türkiye'de YK Enerji’nin işlettiği Kemerköy santrali kükürt ve azot dioksite en çok neden olan 10 santral arasında. Dosyanın üçüncü ve son bölümünde, termik santrallerinin neden olduğu sağlık sorunlarına eğiliyoruz. Farklı bölgelerde çeşitli saha gözlemlerine katılmış ve araştırmalar yapmış halk sağlığı uzmanları, termik santrallerden kaynaklanan hava kirliliğinin ölümcül sonuçlarına işaret ediyor.

Dünyada, termik santrallerin havaya bıraktığı zehirli gazlardan etkilenen binlerce insan araştırmalara göre erken ölüyor. Türkiye de bu sorunlardan azade değil. Halk Sağlığı Uzmanları Prof. Dr. Ali Osman Karababa ve Kayıhan Pala, şeffaflık sorununa dikkati çekerek, Sağlık Bakanlığı’nın elindeki kanser verileri incelemeye açılsa durumun daha da vahim olduğunun görüleceğini belirtiyor. Peki bu kadarla sınırlı mı? Termik santraller, aldıkları teşvikler ile doğrudan ya da dolaylı olarak hangi sağlık sorunlara neden oluyor ve neler yapılmalı?

BİNLERCE ERKEN ÖLÜM

Sağlık ve Çevre Birliği (HEAL-Health and Environment Alliance) tarafından hazırlanan “Türkiye’de kronik kömür kirliliği” raporuna göre 2019’da Türkiye’deki büyük kömürlü termik santraller yarattıkları hava kirliliğiyle çok sayıda sağlık sorununa neden oldu. Rapora göre Türkiye’de binlerce insan öldü, binlercesi erken doğdu, binlercesi kronik hastalıklara yakalandı. Peki ama termik santraller neden bu kadar tehlikeli? Santraller elektrik üretmek için başlıca dört kirletici kimyasalı atmosfere bırakıyor: Kükürt dioksit, partikül madde, cıva ve azot oksitler.

DETAY VERİ AÇIKLANMIYOR

Türkiye'de, kömür-linyit yakan büyük termik santral tesislerinden kaynaklı emisyonlar santral bazında kamuyla paylaşılmadığı için şeffaflığa ilişkin de sorunlar mevcut. Emisyon miktarlarında kategorize edilmiş veri setinin olmayışı çözüm tartışmaları ekseninde de bariyer oluşturuyor. Sağlık etkileri üzerine var olan az sayıdaki araştırmalar da bu nedenle tıkanıyor. Üstelik Türkiye politikalarında kirlilik üzerinden oluşan sağlık ekonomisini azaltmaya dönüp hiçbir karar ve değerlendirme bulunmuyor.

FAALİYETE DEVAM EDERSE 2200 KİŞİ DAHA ERKEN ÖLECEK

Finlandiya merkezli ve tüm dünyada hava kalitesine dair bilimsel çalışmalar yürüten Enerji ve Temiz Hava Araştırmaları Merkezi CREA, Muğla’da bulunan her Yeniköy-Kemerköy termik santrallerinin 2038 yılına kadar çalışmaya devam etmeleri durumunda, hava kirliliğine bağlı olarak toplamda 2 bin 200 kişinin erken ölümüne neden olacağını bildiriyor.

‘ŞİRKET KAZANDIĞININ 7,5 KATI SAĞLIK GİDERİNE YOL AÇTI’

Araştırma merkezinin tahminlerine göre her iki santralin emisyon kaynaklı sağlık etkileriyle bağlantılı olarak topluma ekonomik maliyetin yılda 190 milyon Euro olduğu belirtiliyor. Şirket ise 2020 yılında net olarak 25 milyon Euro kazanmıştı. Yani kazandığından 7,5 daha fazla sağlık bedeline neden olunuyor. Üstelik santrallerin 2038 yılına kadar işletmede kalmasıyla beraber hesaplanan kümülatif ekonomik maliyet ise yaklaşık olarak 2,7 milyar Euro. Bu hesaplamaya kül ve cüruf nedeniyle yol açılan su ve toprak kirliliği, yüz binlerce ton karbon emisyonundan kaynaklanan iklim değişikliğinin sağlık etkileri dahil değil.

Kaynak:HEAL Sağlık ve Çevre Birliği

MİLYAR DOLARLIK TEŞVİK

IMF raporlarına göre de 2020 yılında Türkiye'de fosil yakıt kaynaklı hastalıklardan dolayı 60 binden fazla insan erken öldü. Termik santral şirketlerinin neden olduğu sağlık harcamalarının yanı sıra yalnızca 2022 yılında, AKP tarafından 200 milyon dolar direkt, 41,5 milyar dolar örtülü sübvansiyon sağlandı.

Kaynak:HEAL Sağlık ve Çevre Birliği

‘YILDA 60 BİN ÖLÜM OLDUĞU TAHMİN EDİLİYOR’

Bursa’da faaliyette olan Orhaneli termik santraline ilişkin spesifik çalışmalara imza atan Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. ve CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala, termik santrallerin başta erken ölümlere neden olduğunu bu konuda farklı araştırmalar olduğunu belirtiyor. Pala, Türkiye'de yılda 60 binden fazla insanın erken öldüğünü sözlerine ekleyerek, başlıca sağlık sorunlarına değiniyor:

“Bunun yanında başta kalp ve damar olmak üzere solunum sistemi hastalıkları, nörolojik hastalıklar olmak üzere çok sayıda hastalığın kömürlü termik santraller nedeniyle ortaya çıktığı kanıtlanmış. Yıllar önce Bursa Orhaneli termik santraliyle ilgili yürüttüğümüz bir çalışmada, santralin çevresinde yaşayan insanların sağlıklarının bozulduğu ortaya çıkmıştı. Biz yaptığımız çalışma ile santralin çevresinde yaşayan insanların solunum hastalıklarına yakalandıklarını tespit etmiştik. Yatağan ve benzeri yerlerde yapılmış araştırmalar da benzer sorunları gösterdi. Sağlık Bakanlığı Türkiye'nin kanser risk haritasını açıkladığında, kömürlü termik santrallerin olduğu bölgelerde kanserlerin görülme sıklığında bir artış olduğunu açıkladı. Sonrasında ise rapor kamuoyuna ısrarla açıklanmadı. Erken ölümler, kanserler, gebeliklerin olumsuz etkilenmesi gibi pek çok sağlık sorunu yaşıyoruz. Ayrıca, fosil yakıt kullanımına bağlı doğrudan etkilerin yanı sıra iklim krizinin yol açtığı sorunları da eklerse çok ciddi bir halk sağlığı tehdidi ile karşı karşıyayız.”

‘AKP İKLİM KRİZİNİ BİR KENARA BIRAKTI KÖMÜRDEN ÇIKMA YAKLAŞIMI YOK’

Türkiye Paris İklim Anlaşması gibi çeşitli uluslararası sözleşmelerin altına imza attı. Fakat bir yandan da kömürlü termik santrallere teşvikler veriliyor. Bu durum Pala’ya göre çelişki değil. Pala, AKP’nin iklim krizini bir kenara koyarak kömürden çıkmak gibi bir yaklaşımın olmadığını kaydediyor:

Kayıhan Pala

“Dünyada pek çok ülkenin tersine Türkiye termik santralleri kapatmak yerine yenilerini açmayı hedefliyor. En son Bonn’da katıldığım konferansta Çin temsilcileri bile ülkelerinde termik santral istemediklerini beyan etmişti. Ancak bizim böyle bir tavrımız yoktu. Üstelik linyit daha büyük sorunlara yol açarken, linyitle çalışan santrallere teşvikler veriliyor. EMO’nun raporları çok açık. Türkiye ihtiyacının iki katından daha fazla santrale sahip. Bunun tek bir açıklaması var, hükümet kömür sermayesinden yana tavır alıyor. Ölümlere rağmen karlılıktan yana bir tercih bu.”

Prof. Dr. Ali Osman Karababa da Türkiye’de yaşayan insanların büyük çoğunluğunun Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) standart verilerine göre kirli hava soluduğunu söylüyor. Hava kirliliğine en önemli katkının kömürlü termik santrallerden kaynaklandığını sözlerine ekleyen Karababa, DSÖ’nün 2013 yılında hava kirliliğinin birinci grup kanser nedeni arasına dahil ettiğini hatırlattı.

Ali Osman Karababa

Karababa, kömürlü termik santral kaynaklı hava kirliliğinin neden olduğu hastalıkları şöyle açıkladı:

  • Solunum sistemi hastalıklarına yatkınlık
  • Solunum sistemi enfeksiyonlarında artış
  • Solunum sistemi enfeksiyonlarının iyileşme sürecinde uzama
  • Akciğerde solunum fonksiyonlarında azalma
  • Kronik tıkayıcı akciğer hastalığı (KOAH) gelişimi ve KOAH krizlerinde artış
  • Dolaşım sistemi (kalp-damar) hastalıkları (Hipertansiyon, damar sertliği, kalp yetmezliği, enfarktüs
  • Beynin kanlanmasında bozulma ve inme
  • Erkeklerde sperm yapımında azalma (kısırlık)
  • Düşük doğum ağırlığı, erken doğum, gebelik zehirlenmesi
  • Obezite, diyabet
  • Çocuklarda akciğer gelişiminde bozulma
  • Çocuklarda psikososyal gelişmenin bozulması
  • Otizm
  • Akciğer, mesane ve prostat kanseri
  • Yaşlılarda bilişsel fonksiyonlarda azalma ve depresyonda artış
  • Uyku bozukluğu

AĞIR METAL KİRLİLİĞİ

Kullanılan kömürün kaynağına bağlı olarak ve yöreye göre değişebilir ağır metal kirliliği (Hg, Ni, Pb, Co, Zn, Cr, Fe, Cu, Mn, Sb, As, Se) söz konusudur. Bu ağır metallerin solunum yoluyla veya besin döngüsüne girmeleri sonucu gıdalarla ve yeraltı su kaynaklarına ulaşmaları halinde su ile vücuda girmeleri söz konusu.

Ağır metallerden kaynaklanabilecek sağlık etkileri:

  • Solunum yolu hastalıkları
  • Karaciğer, sindirim sistemi ve böbrek işlevlerine olumsuz etki
  • Anemi (kansızlık)
  • Cilt hastalıkları (kalınlaşma, allerjik sorunlar)
  • Kalpte ritim bozuklukları
  • Dolaşım sisteminde bozulma (arsenik)
  • Kemiklerde kolay kırılma
  • Sinir sisteminde bozulma ve işlev kayıpları
  • Konuşma ve davranış bozuklukları
  • Kan basıncında yükselme
  • Bebeklerde gelişme geriliği
  • Hamilelerde düşükler
  • Birçok organ ve sistemde kanser

SU TÜKETİMİ

  • Deniz, göl veya nehir suyu kullanıldığında: Sucul ekosistemde bozulma
  • Yeraltı suyu kullanıldığında yörede su sıkıntısı

RADYOAKTİF KİRLİLİK

  • Yöreye göre değişebilir miktarda radyoaktif izotoplar (uranyum, toryum, radyum) baca emisyonları ve kül barajı kaynaklı olarak çevre kirliliği yaratırlar.
  • Genetik sorunlara neden olur. DNA yapısında bozulmalar sonucu doğumsal anomaliler ve doğumsal organ işlev bozukluklarına neden olabilirler. Ayrıca farklı organlarda kanserlere neden olurlar.

‘SAĞLIK ETKİ DEĞERLENDİRMESİ YAŞAMA GEÇİRİLMİYOR’

Sağlık ile birlikte dolaylı yoldan hava, toprak ve su kirliliği bağlamında kümülatif etkinin çok daha büyük olduğuna işaret eden Karababa, “Sağlık etkileri hem daha kısa zamanda ve hem de çok ağır biçimde ortaya çıkar ve bu da çok ciddi sınırlandırmaların hayata geçirilmesini zorunlu kılar. Bu hem sermaye sahiplerinin, bir başka söylemle yatırımcıların hem de onların önünü açmaya çalışan yönetimlerin işine gelmez. Bu yüzden hem kümülatif etki hem de uzun zamandan beri mevzuata girmesini istediğimiz sağlık etki değerlendirmesinin yaşama geçirilmesinde ayak sürünmektedir” diyor.

Karababa, Türkiye’de kömürlü termik santrallerin, çimento fabrikalarının ve birçok ağır kirlilik kaynağı olan sanayi tesisinin “bu denli kolay kurulmasının” veya “kurulmaya çalışılmasının” arkasında kümülatif etki ve sağlık etki değerlendirilmesinin yapılmamasını gösteriyor.

Termik santrallerden kaynaklı kirleticilerin önce yerelde etkili olduğunu da anlatan Karababa, hava hareketliliğinin yoğunluğu ve rüzgârla birlikte çok uzak mesafelerde de tehdit oluşturduğunu söylüyor.

Öne Çıkanlar