Tokat'ta GES için tarım arazilerinin tamamına el konulmak isteniyor
Mehmet MENEKŞE
AMASYA - Tokat'ta 2017 yılında Akıncı Köyüne yapılması planlanan hidroelektrik santralinin (HES) yeri değiştirilerek Alevilerin yaşadığı Mutluca Köyü'ne yapıldı. HES tirbünlerinden üçü kuraklık ve suyun yetersiz olması nedeniyle elektrik üretemedi. Bunun üzerine şirket, enerji açığını kapatmak için Mutluca Köyü'nün sulu tarım yaptığı, bağ, bahçe olarak kullandığı tarım toprakları için 'marjinal tarım arazisi' belgesi alarak Güneş Enerjisi Santrali (GES) için ruhsat aldı. Bu duruma itiraz eden köy halkı da Tokat İdare Mahkemesine yürütmenin durdurulması için dava açtı.
KÖYDE KEŞİF YAPILDI
Dava kapsamında 1 Aralık'ta köyde keşif yapıldı. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nden beş kişilik bilirkişi heyeti bölgeyi inceledi, toprak örnekleri aldı. Köy halkı, bilirkişi heyetini "Arazimiz marjinal değil, orijinal tarım arazisidir" pankartıyla karşıladı ve projenin iptalini istedi.
'KAMU DA BİZİM YARARIMIZI DÜŞÜNSÜN'
Artı Gerçek'e konuşan Mutluca Köyü Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Mutlu Çağlın, "Köyde yaşayacağız, domates, biber ekmeye toprağımız olmayacak. Bunu akıl, mantık, vicdan kabul etmez. Biz bu tarım arazimizin elimizden alınmasını istemiyoruz. Bu toprakları ekip biçemeyeceksek burada durmamızın bir anlamı yok. HES’in etrafındaki işlenmiş, traktörle sürülmüş olan tarım arazisini komple güneş paneli ile kapatmak istiyorlar. Zaten dağlık bir köyüz. Bizim tarla olarak, sulu tarım arazisi olarak kullanabileceğimiz sadece orası var” diye konuştu.
'FİRMA TARIM ARAZİSİNİN TAMAMINI ALMAK İSTİYOR'
Artı Gerçek'e konuşan köy muhtarı Hıdır Caka da, "Firma ekip biçtiğimiz toplam 136 dönümlük arazinin tamamını almak istiyor. Muhtarlık ve köy olarak temmuz ayının ortalarında bize gelen bir yazı ile haberimiz oldu. Biz arazimizi vermeyeceğimizi söyledik ve firma yetkilileri 35 yılığına anlaşalım, kiralayalım dediler. Bizim ekip biçecek başka toprağımız olmadığı için kesinlikle vermeyeceğimizi söyledik. İstanbul’da köy derneğimizde bütün köylülerimizin katıldığı geniş katılımlı bir toplantı yaptık. Kimsenin firma ile görüşmeyeceğini, anlaşma sağlamayacağını, yer satılmayacağını kararlaştırdık. Yer satmak isteyen olursa firmaya değil de köylü olarak biz alacağız. Köylüden habersiz firmaya toprak satan olursa kesinlikle düğününe, cenazesine katılmayacağımızı belirten bir karar aldık. 136 dönümün her bir metrekaresi sulanıyor, verimli tarım arazisi, marjinal falan değil" dedi.
'TOPRAKLARIMIZ ELİMİZDEN ALINIRSA AYRIMCILIK DEMEKTİR'
Caka, "Haklılığımıza rağmen topraklarımız elimizden alınırsa bu ayrımcılık oluyor demektir. Haklı davamıza başkalarına verecek bir karış yerimiz yoktur. Toprağımız firmaya verilirse burada durmamızın bir anlamı yok. Ya da bizi ovada bir yere taşısınlar, toprak versinler. Daha önce HES yapıldı, ona karşı çıkmadık. Arazi verdik devletimize katkısı olur diye. Ama şimdi köylünün sulak tek arazi olan tapulu yerlerimizi kamulaştırarak almaya çalışıyorlar. Biz bir karış yer vermeyeceğiz" diye konuştu.
'ALEVİLER GÖÇE ZORLANIYOR'
Güvenç Abdal Ocağı Dedesi Emrah Çolak ise son yıllarda Alevi köylerine ve Aleviler için kutsal sayılan ziyaretgahların bulunduğu bölgelere Alevilere sormadan maden arama ruhsatları verildiğini söyleyerek, "Yaşadığım Terme Sakarlı bölgesinde de böyle bir sıkıntı geldi önümüze. Buraya sanayi bölgesi yapılacak diye gelişigüzel insanların tapulu arazilerini parsellemişler. Son birkaç ay içinde insanların bu durumdan haberi oldu. Torba yasalarla acil kamulaştırma diye bir kanun çıkardılar kendilerine. Kamulaştırmayı önce Çevre ve Şehircilik Bakanlığına veriyorlar, o kamulaştırmayı başaramazsa bir kararname ile acil kamulaştırma geliyor, insanların tapulu mülkiyetlerine el konuluyor. Özellikle Alevilerin yaşam merkezi haline gelmiş, yüz yıldır ekip biçtiği topraklarla ilgili kamulaştırma, el koyma var. Tokat ve çeşitli bölgelerde Alevi köylerine ve ziyaretgahlarının bulunduğu yerlere yönelik bu tür çalışmalar var. Bu el koyma sürecine yönelik Alevi sivil toplum örgütlerinin topluca bir bildiri yayınlama zorunluluğumuz mevcut. Tüm Türkiye’de kademeli olarak Alevileri artık göçe zorluyorlar" dedi.