Irkçılık bir hastalık değil, bir ideolojidir (1)

Irkçılık bir hastalık değil, bir ideolojidir (1)
Unutmamalıyız ki, her sömürgeci grup ırkçıdır. Irkçılık, yayılmacı ve egemen devletin siyasetidir. Dolayısıyla, ırkçılık insanlık ruhunun bir parçası da değildir.

Esra ÇİFTÇİ


ARTI GERÇEK- Ege ve Akdeniz’de yaşanan orman yangınlarından bir kesim Kürtler ve HDP sorumlu tutuldu. Konya’da Karslı bir Kürt ailenin yok edilmesi, Antalya’da silahlı grupların yol kesip kimlik kontrolü yapması, Halk TV’nin canlı yayınının bir grup tarafından basılması, beraberinde ırkçılığı ve ırkçı tartışmaları yeniden gündeme getirdi. Ne oluyor? Türkiye’de ırkçılık bugünün değil, dünün meselesidir. 

Pek çok kurumun hazırladığı raporlarına göre Türkiye’de ırkçılık Müslüman, Sünni olmayan azınlıklara karşı devlet politikası olarak uygulandığı belgelerle açıklandı.  Kürtler, Aleviler, Yahudiler, Ermeniler, Gürcüler, Lazlar, Rumlar, Araplar, Romanlar, Süryaniler ayrımcılığa uğrayan grupların başında gelir.

Bugün Ege ve Akdeniz bölgesinde yaşananları, orada yaşayan sivil toplum temsilcileri, uzmanlar ve halka sorduk, onlarda yanıtladı. 

'IRKÇILIĞI ENGELLEMEK HALKLARIN ORTAK MÜCADELESİ İLE MÜMKÜNDÜR'

Muğla Ortaca’da yaşayan emekli veteriner, Yılmaz Yüksel, tüm Kürtlere karşı geliştirilen ırkçı saldırılardan bahsetmek gerektiğini ifade etti:

"Ege ve Akdeniz ile sınırlı olmayan, bir bütün olarak tüm Kürtlere karşı geliştirilen ırkçı saldırıların varlığından bahsetmek gerekir. Güneyde, Rojava’da tüm Kürtlere karşı ırkçı saldırıların varlığından bahsetmek gerekir. AKP-FETÖ ile yollarını ayırdıktan sonra geliştirilen yeni ittifakla beraber ‘Kürt sorunu vardır’ noktasından ‘Kürt sorunu yoktur’ söylemine sarılmak zorunda kaldı.

Kürt sorununu çözme niyeti olmayan AKP’nin asıl derdi sistemi ve kendi iktidarını sürdürmek olduğundan ‘bütün milliyetçilikleri ayaklarımın altında çiğnerim’ söyleminden, ‘tek vatan tek millet" söylemine rahatlıkla geçti. Kürtlere yönelik ırkçı saldırıların artmasının en önemli nedeni MHP’nin planıdır. Her geçen gün MHP'lileşen AKP iktidarının Kürt düşmanı politikalarda ısrarcı olmasını sağlamak yeni arayışlara girmesini engellemek için MHP'nin geliştirdiği ırkçılığa AKP'de ortak edilmektedir.

Sürekli kamuoyu yoklaması yapan AKP'nin MHP ittifakıyla iktidarda kalabilmesi olanaklı değildir. AKP iktidarını sürdürmek için MHP’nin dışında ittifaklar araması muhtemeldir. MHP ittifakıyla Kürt düşmanlığı tescillenen AKP’nin yeni ortağı Kürtler olamaz. Irkçı saldırıların amacı çözümsüz kalan AKP’yi MHP ortaklığına mahkûm etmektir. Irkçı saldırılardan yarar sağlayan MHP’dir. Sedat Peker olayı da MHP planıdır. Önceki dönemlerde devletin kirli işlerinde kullanılan mafya, AKP-MHP iktidarında iktidar ortağı konumuna gelmiştir.

Mevcut durumda Sedat Peker çıkışının çıkar çelişkilerinden kaynaklandığını söylemek doğru değildir. Sedat Peker, MHP tarafından yönlendirilmektedir. AKP'yi dizayn için MHP tarafından ortaya çıkarılan bir kişiliktir. MHP, Peker eliyle AKP’yi iktidar ortaklığına mahkûm etmektedir. AKP’nin tüm kirli ilişkileri ifşa tehlikesiyle karşı karşıyadır. Cumhur ittifakı dağılma sürecine girmiştir. İktidar ortakları karşılıklı şantajlarla iktidarlarını sürdürmektedirler.

Irkçılığın gelebileceği son nokta etnik temizlik ve soykırımdır. İşin bu noktaya gelmesi ihtimali vardır. Bunun olmasını engellemek halkların ortak mücadelesiyle mümkündür. Düzen ve sistem kriz, kaos dönemlerinden iki yolla çıkılabilir. Birincisi reformlar, revizyonlar ve restorasyonlarla daha ılımlı politikalara yönelmek. İkincisi ise daha fazla otoriterleşmektir. MHP'nin yapmak istediği daha fazla otoriterleşmeye zorlamaktır. Demokrasi güçleri bunun önüne en büyük engeldir. Uluslararası durumda otoriterleşme konusunda engele dönüştürülebilir."

Yılmaz Yüksel

'YANGINLAR ÜLKENİN NE KADAR İHMAL EDİLDİĞİNİN KANITIDIR'

Denizli Yeşil Sol Parti Eşsözcüsü Diş Hekimi Şenol Akyol, muhalefet ederken artık ideolojik kamplaşmadan öte, tüm halk kesimine hitap edecek "makul" u anlatmak gerektiğinin altını çiziyor:

"Bu ülkeyi bu kadar kötü yönetip de, bu kadar çok destek alan, bu kadar uzun iktidarda kalan bir hükümet olmamıştı. Bu da geçtiğimiz 19 yılda AKP ve Recep Tayyip Erdoğan’a nasip oldu. AKP bu gücünü HES’ler ile derelerini, JES ve Termik santraller ile doğasını, tarım arazilerini kaybetti ama bu iktidar yine dimdik ayakta.

Son dönemde, Karadeniz’de sel baskınları, Ege ve Akdeniz’de yangınlar ülkenin her konuda ne kadar ihmal edildiğinin birer kanıtıdır. Yanlışı yapanlar veya görevini yapmayanlara bir şey yapılmazken, bunları haberleştirenler yargılanıyor bu ülkede. Her eleştiren ya hainlikle ya teröristlikle suçlanıyor. Muhalefet ederken artık ideolojik kamplaşmadan öte, tüm halk kesimine hitap edecek ' Makul 'u anlatmalıyız artık, insanların, içecek suyu, yiyecek ekmeği, soluyacak temiz havası kalmadı, mücadele sağ-sol üzerinden değil, mağduriyet üzerinden kurgulanmalı .

Her sorunun sorumlusunu 'hain' ve 'terörist'e bağlayan bir iktidar bu yalanını artık kimseye inandıramaz hale gelmiştir. Orman yangınlarını PKK'ya bağlayan, Kürt ailelerin katledildiği, haber stüdyolarının aleni basıldığı bir dönemde ırkçı politikalar iktidarın sarılabileceği yegâne dal haline gelmiştir. Yapacağımız tek şeyin muhalefet cephesini genişleterek bu iktidardan kurtulmak ve eşitlikçi, özgürlükçü, ekolojist bir iktidarı hep beraber inşa etmektir."

Şenol Akyol

HDP Bodrum İlçe Eşbaşkanı Zuhal Macit, kendilerinin meseleyi iklim krizine, yetersiz hatta hiç olmayan müdahalelere, iktidarın aczine getirmeye çalıştıkça, birtakım insanların Kürt avına çıkmak istediklerini söylüyor: 

"Yangının başladığı andan itibaren, Muğla'nın pek çok yerinden, Kürtlere, Afganistanlı mültecilere karşı ırkçı söylemler duymaya başladık. Silahlı devriye gezenlerin varlığı, pek çok grupta "yakalanan" birilerinin linç edilmek istenirken kurtarıldığı vb. paylaşımlar yayıldı. Biz, meseleyi iklim krizine, yetersiz hatta hiç olmayan müdahalelere, iktidarın aczine getirmeye çalıştıkça, onlar adeta 'Kürt avına' çıkmak istediler.

Oysa, HDP’liler, yangın alanlarında, kriz merkezlerinde sessiz sedasız, canla başla çalışmaya devam ediyorlar. Başı sıkıştıkça, halkları birbirine düşürerek, milliyetçiliği körükleyerek kendini kurtarmaya çalışan iktidar çevreleri bilmeli ki, Ege' de ve Türkiye'nin her yerinde ekoloji mücadelesinde, kadın mücadelesinde HDP’liler vardır. Kampanyamızın adı da buradan doğrudur. 'HDP'liyiz. Her Yerdeyiz!"

Zuhal Macit

'AKP’NİN ASIL DERDİ KENDİ İKTİDARINI SÜRDÜRMEK'

TİP Muğla İl Başkanı Volkan Çetin, Türk ve Kürt halklarının bir arada barış içinde yaşama gerekliliğini emek ekseni üzerinden kurulması gerektiğini ifade ediyor:

"Ege ve Akdeniz'de, turizm bölgelerinde, tarım sahalarında, inşaatlarda on binlerce Kürt emekçisi çalışıyor. Kendi yurtlarında iş imkânı bulamayan Kürt emekçileri bu bölgelerde alın teriyle geçimlerini sağlamaya çalışıyor. Tam da bu durumda siyasal iktidarın iki yüzlü politikası ortaya çıkıyor.

Sermayenin ucuz emek gücü ihtiyacını Kürt emekçileri üzerinden sağlarken bölge halkını da ırkçı politikalarla kışkırtıyorlar. Türk ve Kürt halklarının bir arada barış içinde yaşama gerekliliğini emek ekseni üzerinden kurmamız gerekiyor. Irkçı, faşizan düşmanlık siyaseti Saray rejimine ülkeyi kışkırtarak yönetme anlamında olanaklar sunuyor.

Bizler bu bölgelerde halklarımızı sürekli bilgilendirerek, bilinçlendirerek barış ve kardeşlik siyasetimizi yürütüyoruz. Aksi durumda siyasal iktidar bu yöntemleriyle bir arada yaşama şansımızı zora sokacak bir atmosfer yaratıyor. Ege'de ve Akdeniz'de buna kesinlikle izin vermeyecek ve Türk-Kürt emekçilerinin kardeşliği için çalışacağız."

Volkan Çetin

Muğla’da yaşayan ve ismini vermek istemeyen Kürt bir işçi, Kürtler söz konusu olunca, herkesin maskesinin düştüğünü söylüyor: 

"Bu yangın olaylarını daha çok bahane olarak gören bir kısım yerli, kendini buranın sahibi sanan topraklarını gelenlere satıp çalışmayan ve dışarıdan gelenlerin kendilerinden ileride olmasını kendilerine yedirtmeyen tipler var CHP’li olarak geçinirler ama mevzu biz Kürtler olunca MHP’lilerden farklı değiller.

Düşünebiliyor musunuz ülkenin her yeri yandığı gibi, yangınlar sadece seyrediliyorken, devletin acizliği ortadayken, iktidarın palavralarına inanan bir kesim var. Bunları herhangi bir çevre eyleminde herhangi bir insan hakları eyleminde göremezsiniz ama işte 'Kürtler yaktı' denilince hemen yüzlerindeki maske düşüyor hiç ummadığınız insanların, yıllarca tanıdığınız insanların gerçek yüzünü görme şansımızda oldu bu vesileyle. 'Yangın nasıl oluyor?' sorusu sorulunca cevap olarak yangınların genellikle saat 14.00-15.00 arası başladığını, havanın 45 derece çok sıcak olduğunu, doğaya atılan bira şişeleri, cam kırıklarından çıktığını söylediğinizde, karşınızda hemen deliriveren insanlar çıkıyor.

Daha çok birilerinin yaktığına inanıyorlar, malum turizm bölgesi, insan eliyle yakılan yerler var, mecliste yangınlar tartışılırken daha ÇED raporu, herhangi bir şey gerektirmeden Erdoğan’ın imzasıyla imara açılıyor, haliyle insanlar iktidarın daha çok yaktığına inanıyorlar. Kanal İstanbul olmazsa, buraları Araplara’ mı peşkeş çekecekler düşüncesi hâkim.

Şunu da söyleyeyim, ormanları PKK yaktı palavrasına kimse inanmadı. Burada Türk Alevilerle Kürtler arasında etnik bir çatışma durumunda hem Kürtler hem de Aleviler kaybeder. Uzun zamandır birbirimize düşürmeye çalışıyorlar, elbet bu oyuna düşmeyeceğiz.  İktidarın gözünde Kürtler neyse, Aleviler de odur." 

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar