Almanya'nın yeniden aşırı sağla imtihanı
Beklenen oldu ve sağ popülist parti Almanya için Alternatif Partisi (AfD) güçlü bir şekilde mecliste. Artık Almanya politikasında hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
ARTI GERÇEK- Almanya seçimlerinde beklenildiği gibi Merkel'in dördüncü dönemi başladı. Bir dört yıl daha Almanya Merkel yönetiminde yola devam edecek. Ancak Merkel ve Hristiyan Demokrat Birliği (CDU/CSU) yüzde 8.9 oranında bir oy kaybına uğradı. Birlik tarihinin en ağır yenilgisi ile karşı karşıya.
Seçimlerde mağlubiyet alan bir diğer parti de koalisyon ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD) yüzde 20.5 oay alarak bir önceki seçimlere oranla yüzde 5.2'lik bir oy kaybına uğradı. Bu sonuç SPD'nin İkinci Dünya savaşından sonra aldığı en kötü sonuç oldu. Bu kadar düşük bir oy oranı SPD için varlığının devamı ile ilgili çok ciddi bir uyarı oldu.
İLGİLİ HABER: ALMANYA SEÇİMLERİ KOALİSYONU SARSTI
BÜYÜK KOALİSYON NEDEN KAYBETTİ?
Hem Merkel için hem Almanya için politik olarak instabil olacak günlerin içine girildi. Özellikle Merkel'in izlediği göçmen politikasının bu kaybın altında yatan ana sebep olduğu düşünülüyor. Plansız, kendi düşüncesine göre bir göçmen politkası izlemesi, kendi seçmeninin göçmenlerden korkmasına karşı rahatlatıcı bir çözüm üretememesi CDU seçmeninin bir kısmının partiden uzaklaşmasına sebep oldu. Bunun yanısıra "Avro'yu kurtarma politikası", "Herkes için evlilik" yasasına çok sert karşı çıkmaması gibi faktörler CDU seçmenini ikiye böldü. Merkel'in tartışmaktan kaçındığı, üzerinde politika yapmaya çekindiği alanlara sağ popülist parti Almanya için Alternetif Partisi (AfD) sızmayı başardı. Böylece Hristiyan Demokrat Birliği'nin (CDU/CSU) seçmeninin ciddi bir oranı sağ popülist partiye kaydı. Merkel seçimlerde hüsrana uğramış olsa da yola devam etmek zorunda. SPD'nin muhalefete geri dönme kararı nedeniyle, Merkel çok tercih etmese de "Jamaika Kolaisyonu" olarak adlandırılan Hür Demokrat Parti (FDP) ve Yeşiller'le birlikte bir koalisyon kurmak durumunda kalacak. Ancak bu partilerle çalışmak hele de seçimlerden bu kadar güç kaybederek çıkmış bir Merkel için hiçte kolay olmayacaktır. Koalisyon görüşmeleri sert ve biraz uzun sürebilir. Ayrıca CDU'nun kardeş partisi Hristiyan Sosyal Birliği (CSU) genel başkanı Horst Seehofer'da Merkel'e eski muhafazakar politikaya geri dönmesi için baskı yapabilir. Kardeş parti ile göçmen politikaları nedeniyle zaten zorlaşan ilişkiler Merkel açısından daha da sertleşebilir.
SPD'de de deprem yaratan bu sonuçların altında ise yeni konular yaratamaması yatıyor. SPD uzun zamandır sosyal politika alanında yetersizdi. Başbakan adayı Martin Schulz ile bir heyecan yarattı ama bu heyecanı içeriği dolu, yenilikçi, işçi ve emekliyi sahiplenen, ayakları yere basan sağlam bir parti programıyla dolduramadı. Bu da SPD'ye ağır bir yenilgi olarak döndü. SPD'nin sosyal adaletli seçim programı, sosyal demokrasiden uzaklaşmış bir parti için bir işe yaramadı. SPD tamamen tükenmek, sadece tarih kitaplarında yer almak istemiyorsa bu seçim sonuçlarına göre kendisini yenilemeli ve sosyal demokrat partiye uygun politika üretmeli.
Bu seçimin mesajı Almanya politkacılarına çok açık: Artık böyle gitmez!
AŞIRI SAĞ İLE FEDERAL MECLİSTE YENİ DÖNEM
Almanya için Alternatif Partisi (AfD) yüzde 12.6 oyla ilk defa federal parlementoya girmeyi başardı. CDU ve SPD'nin politik hataları nedeniyle el birliği ile büyüttükleri AfD'nin aldığı bu sonuç Almanya'nın potlitika hayatını tamamen değiştirecek. Partinin liste başı adaylarından Alexander Gauland yaptığı zafer konuşmasında dile getirdiği "Ülkemizi ve halkımızı yeniden geri alacağız" ve "Sayın Merkel'i avlayacağız" gibi cümleleri daha ilk günden Almanya'yı ilerde nasıl bir politik uslubun beklediğinin habercisi oldu.
AfD'nin artık meclisteki varlığı ülkeyi toplumsal olarak kamplaşmaya götürecek sonuçlar yaratabilir. Göçmenleri ülkeden atmak ya da sınırları kapatmak gibi söylemleri olan bir parti ve AfD'nin önemli isimleri arasında Almanya Federal Haber Alma Servisi (BND) tarafından izlenen aşırı sağcı isimler var.
Mecliste en çok sandelyesi olan üçüncü parti olmayı başaran AfD yeni bir Almanya'nın habercisi oldu. Almanya toplumu yabancı düşmanı, İslamfobik, homofobik söylemleri, daha çok duymaya başlayacağı bir döneme adım attı.
Erdoğan'ın Almanya'daki lobi partisi Almanya Demokratlar Birliği (ADD) seçimlerden 41 bin 178 yani yüzde 0.4 oy aldı. Erdoğan'ın çağrısına uyarak kaç kişi seçimleri boykot etti bunu önümüzdeki günlerde öğreneceğiz. Ama Erdoğan ve AKP, AfD'nin meclise girmesiyle gündem yaratmada artık daha az zorlanacaklar bu kesin.
BUNDAN SONRA NASIL DEVAM EDECEK?
CDU; Hristiyan Sosyal Birlik (CSU), Hür Demokrat Parti (FDP) ve Yeşiller'den oluşan bir ittifakı oluşturmayı başarmak zorunda. SPD ana muhalefet partisi olacağından CDU'nun kalabilmesi için tek seçenek zaten bu. Yeşiller'in beklenenden daha iyi bir sonuç almış olmaları Merkel'in elini biraz rahatlattı. "Jamaika" kaolisyonu diye adlandırılan Hristiyan Demokratlar, Hür Demokratlar ve Yeşiller'den oluşan bir kaolisyon en güçlü ihtimal olarak görünüyor.
Yeşiller'in eşbaşkanları Cem Özdemir ve Katrin Göring-Eckardt daha önceden olası bir koalisyonda yer alabileceklerini zaten dile getirmişlerdi. Ayrıca Almanya siyasetinde yeni bir koalisyonun kurulması taze bir soluk da getirebilir.
Ancak şu an tüm partilerin ve özellikle muhalefete çekilme kararı alan SPD'nin siyasi görevi kızgın, geri kalmış, ihmal edildiğini düşünen kitlelerin daha da fazla sağ popülizme kaymasına engel olmak olacaktır. Henüz Almanya demokrasi kültürü bu partiyi safdışı bırakabilecek güçte.
SEÇİM SONUÇLARINA EN SERT TEPKİ YAHUDİLERDEN GELDİ
Almanya Yahudiler Merkez Konseyi Başkanı Josef Schuster, "Korktuğumuz maalesef başımıza geldi. Aşırı sağcı zihniyeti bünyesinde barındıran ve ülkemizdeki azınlıklara karşı halkı kışkırtan bir parti, eyaletlerden sonra şimdi Federal Meclis'te de temsil edilecek" dedi.
Demokratik partilerden AfD'nin gerçek yüzünü ortaya çıkarıp bu partinin boş ve popülist vaatlerinin maskesini düşürmelerini beklediğini belirten Schuster, "Demokratik siyasi partiler seçmene AfD'nin alternatif olmadığını göstermek ve partiyi layık olduğu yere, yani yüzde 5'lik oy barajının altına düşürmek hedefinde birleşmelidirler" diye konuştu.
Almanya Yahudiler Merkez Konseyi eski başkanı olan Münih ve Yukarı Bavyera İsrail Kültür Cemiyeti Başkanı Charlotte Knobloch ‘demokrasinin geleceğinden büyük endişe duyduğunu' dile getirdi. AfD'nin başarısını ‘bir kâbusun tecelli etmesi' olarak niteleyen Knobloch, partinin "yüzde 13 oranında oy kazanmasının Almanya'nın siyasi tartışma kültürünü değiştirip dünyadaki itibarını zedeleyeceğini" söyledi. Knobloch "demokratik güçlerin aşırı sağcı provokatörlerin sihrini bozamamasını büyük bir felaket" olarak niteledi.
Dünya Yahudi Kongresi Başkanı Ronald S. Lauder de New York'ta yaptığı açıklamada "AfD'nin Alman parlamentosunda iğrenç propagandasını yapma imkânına kavuşmuş olmasını tiksindirici bulduğunu" söyledi. AfD'yi "Alman tarihinin en kötü dönemlerini hatırlatan ve dışlanması gereken menfur ve gerici bir hareket" olarak nitelendirdi.