Araştırma: İklim krizi dünyada otokrasiyi güçlendirebilir

Araştırma: İklim krizi dünyada otokrasiyi güçlendirebilir
İklim krizinden etkilenen 47 ada ülkesinin incelendiği bir araştırmada, doğal afetler ile rejimlerin baskıcılığının artması arasında ilişki tespit edildi. Araştırmacılar, hükümetlerin iklim olaylarını otokratikleşme için kullanabileceği uyarısı yaptı.

Artı Gerçek - Avustralya'da yapılan bir araştırma, iklim krizinden ötürü oluşan hava olaylarının ve bunların artan sıklığının dünyada otokratik rejimlerin artmasına sebep olabileceğini ortaya koydu.

Araştırmada, Pasifik, Güneydoğu Asya ve Karayipler'de bulunan 47 ada ülkesinin 1950-2020 arasında yaşadığı kasırga ve fırtına gibi olağanüstü hava olayları ile söz konusu ülkelerde demokrasinin gelişmişlik düzeyi arasındaki ilişki incelendi.

İNSANİ YARDIMLAR HÜKÜMETLERE BASKIYI ARTIRMAK İÇİN FIRSAT SUNUYOR

Araştırmacılar, analiz için ülkeleri "mutlak şekilde demokratik olmayan" ve "olgunlaşmış demokrasi" arasında değerlendiren Polity2 adı endeksi kullandı. Bulgulara göre, sert bir fırtınayı takip eden yedi yılda demokrasi endeksi yüzde 25 oranında düştü. Fırtınanın hemen ardından yüzde 4.25 düşüş gösteren endeks, insan hakları, örgütlenme özgürlüğü ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere siyasi özgürlüklerin hızla kötüleştiğini gösterdi.

Journal of Development Economics (Kalkınma İktisadı Dergisi) isimli dergide yayımlanan çalışma, doğal afetlerin belli bir bölgeyi değil bütün ülkeyi etkilemesi açısından yüzölçümü 1 kilometrekareden küçük olan adalarda yoğunlaştı. Herhangi bir doğal afette en az 10 ölü, 100 afetzede bulunması, olağanüstü hâl ilanı ve uluslararası yardım çağrısında bulunulması kriterleri arandı.

'RIZAYA DAYALI BASKI' TANIMI

Avustralya'da bulunan Deakin Üniversitesi'nde görev yapan Prof. Mehmet Ulubaşoğlu, doğal afetler sonrasında yaşanan otokratikleşmeyi, hükümetler ile nüfus arasında "bir tür karşılıklı rızaya dayalı baskı" olarak niteledi.

Ulubaşoğlu, "Hükümet çoğunlukla felaketlere insani yardımlar üzerinde müdahale ediyor. Ancak aynı zamanda bunu toplum üzerindeki baskıyı artırmak için bir fırsat penceresi olarak da görüyorlar. Yardımlar sayesinde, toplum üzerinde baskı kurabilmek için bir 'ehliyet' alıyorlar ve olaylar zinciri, özgürlüklerin kısıtlanmasına kadar gidiyor" dedi.

Prof. Ulubaşoğlu ile makaleyi birlikte kaleme aldığı Nejat Anbarcı ve Muhammad Habibur Rham, bulgularının Haiti, Fiji ve Filipinler gibi adalarda uzun süren baskıcı rejimlere dair bir açıklama getirebileceğini dile getirdi.

ULUSLARARASI İNSANİ YARDIMLAR DA BASKI AYGITLARINI FİNANSE ETMİŞ OLUYOR

Ulubaşoğlu, doğal afetlerde askerlerin doğrudan devreye sokulmasının bu ülkelerde demokratik özgürlüklere çoğu zaman zarar verdiğini söyledi: "Ordu doğası itibarıyla olağanüstü durumlara müdahalede bulunmak üzere eğitildiği için pek çok ülke doğal afetlerde askerleri kullanma yoluna gidiyor. Ancak sorun, "olağanüstü durum" ortadan kalktığında ordunun kışlasına nasıl döndürüleceğinde kilitleniyor. Bulgular, "fırtına otokratlarının" felaketleri militarizmi bir üst seviyeye taşımak için kullandığı yönünde."

Ulubaşoğlu, doğal afet yaşayan ülkelere ulusları toplumun "kontrolsüz ve denetimsiz biçimde yardımda bulunmasının 'baskı aygıtlarını finanse etme' sonucunu doğurduğunu" ekledi.

'TEK SEBEP DOĞAL AFET DEĞİL'

Avustralya'da bulunan Lowy Enstitüsü'nün "Pasifik Adası Programı" direktörü Dr. Meg Keen ise bölgede merkezileşmiş iktidar aygıtlarının güçlenmesinde darbeler, siyasi çatışmalar ve jeopolitik sorunların da önemli yer tuttuğunu vurguladı.

Keen, "iklim felaketleri şüphesiz önceden var olan yönetim krizlerini derinleştiren bir etki gösterse de; basın özgürlüğü, hükümetlerin denetlenmesi ve şeffaflığıyla ilişkili sorunların doğal afetlerden daha çok başkaca dış faktörlerin etkisi altında olduğunu" söyledi. (DIŞ HABERLER)

Öne Çıkanlar