Batı, Holokost’un başlangıcını nasıl görmezden geldi?
Holokost’un habercisi 'Kristal Gece'nin yaşayan son tanıkları yaşadıklarını anlattı.
Bundan tam seksen yıl önce Almanya genelinde Yahudi pogromu dalgası başladı. Holokost’un habercisi 'Kristal Gece' Rusya topraklarını da etkiledi. Koenigsberg’deki (şimdiki adıyla Kaliningrad) son Holokost tanıkları yşadıklarını anlatırken, ABD ile Avrupa’nın neden bu trajediyi görmezden geldiği sorusunu da yanıt arıyor. Sputnik'te yer alan haberde Koenigsberg'li 90 yaşındaki Mihael Vik o dönemi çok iyi hatırlamakla beraber, anlatmaya pek istekli değil." yorumu yapılyor.
Haberin detayları şöyle: " Öfkeli kalabalık dar sokaklardan ilerlerleyerek vitrinleri kırıp Yahudi evlerini tahrip ettiler. Her yer kırık cam parçalarıyla kaplıydı, bu yüzden Naziler bu olaya 'Kristal Gece' adını verdi.
Pogromlardan nasibini alan Rusya'nın tek şehri Koenigsberg'deki trajedinin son üç tanığından biri olan Mihael Vik, olanları şöyle anlattı: "Sabahleyin okula gitmem gerekiyordu. Fakat ailem okul ve sinagogların tahrip edildiğini söyledi. Sinagogdaki yetimhanede kalan çocuklar üstlerinde pijamalarıyla sokağa atılmışlar. Kurumun müdürü Vollheim'i ağır bir biçimde dövmüşler, hatta nehre atmak istemişler."
Bunu öğrenen Mihael, okul arkadaşlarının kaderini öğrenmeye çalıştı. Ancak, ailesi sokağa çıkmasını kesinlikle yasakladı. Daha sonra sokağa çıkmayı başarınca, Avrupa'nın en büyük ve en güzel sinagoglarından biri olarak kabul edilen Koenigsberg'deki sinagoga koştu: "Gördüklerim karşısında hayrete düştüm: bina tamamen yanmıştı. Öğretmen Wolf'la kaşılaştığımda, sinagoga girenlerin kustallarımızla dalga geçtiğini anlattı. Orada bulunan Tevrat'ı da yırtıp sokağa atmışlar."
1927'de Koenigsberg'de doğan Nehama Drober, Sinagog yangının bir günden fazla sürdüğünü, bir süre sonra kalıntılarının sökülerek onun yerine Polonya'dan kovulan Yahudilerin yerleştirildiği barakalar kurulduğunu ve kız kardeşiyle birlikte tutuklulara nasıl yardım ettiklerini şu sözlerle anlatıyor: "Ben sinagogun yanındaki okula gidiyordum. Pogromdan sonra, yetimhane gibi orayı da Gestapo kendine aldı. Biz yakınlarında kalıyorduk, barakaların yanındaki duvarın arkasında. Oradaki her şeyi gözlerimizle gördük, onlara gizlice yiyecek verdik."
Nehema sözlerini şöyle sürdürdü: "Pogromun ertesi günü tüm Yahudi erkekleri gibi benim babamı da tutukladılar. Gestapo binasının bodrum katında tutuyorlardı. Annem babamın serbest bırakılması için oraya gitti. Babam üç hafta sonra, kalanlar da ondan bir süre sonra serbest bırakıldı."
'Kristal Gece'den önce de şehirde tutuklamalar başlamıştı. Mihael Vik, "Bu pogromlar için bir çeşit provaydı ve Naziler saldırmak için bahane arıyordu" dedi.
O bahane bulundu. 7 Kasım 1938 yılında Alman Yahudi Herschel Grynszpan, Fransa'daki Almanya Büyükelçiliği üçüncü sekreteri Ernst von Rath'ı beş el ateş ederek öldürdü. Yaraları hafifti, ancak Hitler'in emri üzerine yaralı diplomata, başka bir gruba ait kan verilerek öldürüldü.
Rath'ın ölümü, ülke genelinde Yahudilere karşı 'intikam eylemleri' gerekçesi yapılarak, olayın arkasında ‘uluslararası yahudi topluluğunun' olduğu iddası yayılarak, sorumluluğun da genel olduğu ilan edildi.
Propaganda Bakanı Yosef Goebbels pogromlardan sonra "Nasyonal Sosyalist Parti, Yahudilere yönelik saldırıları organize edecek kadar küçülmez. Ancak, eğer halkın öfke dalgası Reich'in düşmanlarına yönelikse, ne polis ne de ordu müdahale etmeyecektir" dedi.
Haberde şu detaylara da yer verildi: "O yalan söylüyordu. Tarihçiler daha sonra, pogromu uygulayanların sivil kıyafetli saldırı birlikleri militanları olduğunu ortaya çıkardı. Saldırı planı önceden yapılmıştı. Devlet yetkilileri, pogromcuların hedefi olarak belirledikleri sinagoglardan kendileri için önemli olan tüm belgeleri önceden çıkardılar. Nazilerin ‘Yahudi sorununu' tümüyle çözmek için eksiksiz bir Yahudi listesine ihtiyaç duyuyorlardı.
Maskelenmiş militanlar sinagog ve evleri tahrip edip savunmasız insanları öldürürken, Reich polisi sadece tek bir kurala uyulması için çabalıyordu: "Yangın çıkmasına kesinlikle izin verilmeyecek!" Berlin'deki sinagoglardan birinde yangın çıkınca, yetkililer yangının çevredeki devlet kurumlarına sıçramasından korkarak, saldırıları önlemeye başladı." ( DIŞ HABERLER SERVİSİ)