Fransız Le Point Dergisi Erdoğan'ı teşhir ediyor, kınıyor hatta...
Derginin 16 Temmuz tarihli 100 sayfalık sayısının 15 sayfası, 'Erdoğan'ın Türkiyesi' özel dosyası olarak yayınlandı. Konu: Ankara'nın Ayasofya, Suriye, Libya, Doğu Akdeniz politikaları.
ARTI GERÇEK- Merkez-sağ eğilimli olarak bilinen haftalık Fransız haber dergisi Le Point, son sayısının kapağını, başyazısını ve içeride 15 sayfalık özel dosyasını ''Erdoğan'ın Türkiyesi''ne ayırdı. Kapakta, ''Ayasofya, Suriye, Libya, Akdeniz...ERDOĞAN SAVAŞI KAPIMIZA GETİRDİ'' başlığını kullanan 100 sayfalık dergide Genel Yayın Yönetmeni Franz-Olivier Giesbert'in başyazısının başlığı ''İmdat! Osmanlılar Geri Dönüyor!''. Derginin editörlerinden Luc de Barochez'nin ''Macron, Libya'da yolunu kaybetti'' başlıklı yorumu var. ''Türk Cumhurbaşkanının Yeni-Osmanlı Projesi Hakkında Araştırma'' altbaşlıklı özel dosyada, iki yazı daha yer alıyor: ''Fransa-Türkiye çatışmasının nedenleri'' ve ''Akdeniz'de gaz muharebesi başladı''.
Başyazıda, Erdoğan'ın ''bütün totaliter liderlerin yaptığı'' gibi kendisinden önce yapılmış her şeyi silip kaldırdığı ve tarihi kendine göre yeniden yazdığı belirtiliyor. ''Ayasofya'nın İslamileştirilmesini Haklı Göstermek'' için Türk Cumhurbaşkanının Batı'daki İslamofobiyi öne sürdüğünü hatırlatan Giesbert, Ayasofya ile İspanya Cordoba'daki kiliseye çevirilen camilerin kıyaslanamayacağını, çünkü Endülüs'deki camilerin de aslında eski kiliseler üzerine kurulmuş olduğunu yazdı. Erdoğan'ı İhvancı olarak niteleyen Le Point, Cumhurbaşkanının, ''Osmanlı Sultanları gibi yayılmacı bir politika'' izlediğini savunuyor.
Le Point'ın Genel Yayın Yönetmeni, Erdoğan'ın politikaları nedeniyle bütün Türkleri suçlamanın yanlış olduğunu yazdıktan sonra, Ankara'nın Libya'da IŞİD'le birlikte gerçekleştirdiği olumsuz girişimlerinin yanısıra Fransa ve Almanya'da yaşayan TC yurttaşlarını kullanarak, Paris ve Berlin'in iç işlerine müdahale etmeye çalıştığını yazıyor.
De Barochez'in yorumunda ise. Ankara'nın Libya'da Macron'a karşı, kimi zaman Moskova ile birlikte AB'yi ama esas olarak da NATO'yu zayıflatmaya çalıştığı belirtiliyor.
Özel Dosyanın ilk yazısında François Guillaume Lorrain imzalı makalede, Erdoğan'ın Osmanlı Padişahlarına özendiği, laikliğe karşı eskiden beri gizli ve açık bir mücadele verdiği ve kendisini yeni halife olarak sunmaya hazırlandığı yazılı.
Armin Arefi imzalı yorum, Paris ile Ankara arasındaki gerginliği tahlil ediyor. Macron'un AB ve dünyadaki ortaklarından bu konuda yeteri kadar destek alamadığını belirten yazar, Türkiye ile Fransa arasındaki önce eski anlaşmazlıkları sonra da mevcut ihtilafları sıralıyor. Çeşitli uzmanların görüşlerini aktaran Le Point Türkiye'nin Avrupa'yı ''dağılmış devletlerin mozaikvari bir birlikteliği'' olarak gördüğünü, Erdoğan'ın da ''içeride ve dışarıda kriz yaratmadan iktidarını sürdüremeyeceği'' görüşünü aktarıyor.
Armin Arefi'nin Kıbrıs'tan gönderdiği haberde ise ''Türkiye'nin Kıbrıs açıklarında bulunan doğal gaz kaynaklarına sahip olabilmek için kuvvet kullanmaya hazır olduğu'' bildiriliyor. Erdoğan'ın Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik krize karşı dışarıda yayılmacılığa başvurduğunu yazan Le Point muhabiri, Doğu Akdeniz ve Libya meselesinin birbirine bağlı olduğunu hatırlatıyor.
Türkiye'de Erdoğan medyası tarafından, içeriği aktarılmadan sert bir şekilde kınanan Le Point'ın bu özel dosyası aslında Türkiye'de de ciddi ve tutarlı muhaliflerin eskiden beri savundukları görüşleri içeriyor. Konuya kaçınılmaz olarak Fransa perspektifinden bakıyor, Macron'a yönelik eleştirilerini de esirgemiyor. Üstelik dosya, profesyonel muhabir, yazar ve editörler tarafından kaleme alınmış olduğu için, savundukları yorum ve değerlendirmeler tartışmaya açık olsa da, söz konusu değerlendirmelerin temeli, gerekçesi olarak yeteri kadar somut bilgiler derginin sayfalarında yer alıyor. Ne var ki, Türkiye'de iktidarı eleştirmek, vatan hainliği, FETÖcülük, PKK yandaşlığı hatta Cehaapelilikle özdeşleştirildiği için Le Point dergisinde yayınlanan bilgi ve değerlendirmeler Türkiye'de kendini muhalif olarak tanıtan yayın organlarında yayınlanamıyor. Erdoğan medyasının Le Point'a hatta neredeyse tüm yabancı medyaya karşı geleneksel ve ilkesel karşıtlığının altında, yayınlanmasını, yaygınlaştırılmasını, tartışılmasını kendi iktidarı açısından olumsuz hatta tehlikeli bulan sansürcü, baskıcı zihniyeti yatıyor olsa gerek.