Guardian: Erdoğan'ın ilk sınavı Vilnius'taki NATO zirvesi olacak

Guardian: Erdoğan'ın ilk sınavı Vilnius'taki NATO zirvesi olacak
Guardian editörü Patrick Wintour cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasındaki yazısında Batı'nın "acil meselesinin Erdoğan'ın Putin'in kucağına düşmesini engellemek" olduğunu yazdı. Wintour "Erdoğan'ın ilk sınavı, Vilnius'taki NATO zirvesinde olacak" dedi.

Artı Gerçek - İngiltere'nin önde gelen gazetelerinden The Guardian'ın diplomasi editörü Patrick Wintour, Türkiye'deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın galibiyetiyle sonuçlanmasının ardından "Erdoğan Türkiye'deki 20 yıllık iktidarını uzatırken Batı korku ve umut arasında sıkıştı" başlıkla bir analiz yazısı yayınladı.

"Yeniden seçilen cumhurbaşkanı NATO ülkesi Türkiye'yi Rusya'ya daha da yaklaştırabilir veya bunun yerine alternatiflere daha açık olabilir" ifadelerini kullanan Wintour "Batı başkentleri Türkiye'nin cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası boyunca sessiz kaldı. Gayri resmi şekilde Recep Tayyip Erdoğan'ın 20 yıllık değişken iktidarının sürpriz bir şekilde sona ermesini umuyorlardı. Ama şimdi ona üçüncü bir dönem hizmet etmesi için kesin bir görev verildi ve Batı korku ve umut arasında sıkıştı. Erdoğan'ın sonuçları NATO'nun kurucu üyesi Türkiye'yi liberal seküler Batı'dan daha da uzaklaştırmak için istismar edeceğinden korkuyorlar ancak ümitsizce en azından ikna edilmeye açık olmasını ve dış politikasını kendini korumaktan başka bir şeye dayandırmasını umuyorlar" yorumunu yaptı.

'ERDOĞAN'IN İLK SINAVI VİLNİUS'TAKİ ZİRVE OLACAK'

"En acil mesele Erdoğan'ın (Rusya Devlet Başkanı) Vladimir Putin'in kucağına düşmesini engellemektir. Çok az Batılı diplomat iyimser" ifadelerini kullanan Wintour yazıda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun kampanyası sırasında "Türkiye'de, bundan sonra kim Amerikan eksenli politika yaparsa, altını çizerek söylüyorum; Bundan sonra bu ülkede hain olarak nitelendirilecektir" sözlerini, hatırlatarak " Belki sadece bir kampanya retoriğiydi ama Türkiye'deki ve potansiyel olarak diğer ülkelerdeki bir zihniyeti yansıtıyor. Erdoğan'ın ilk sınavı, İsveç'in NATO üyeliğine ilişkin Türkiye'nin vetosunu kaldırmasının isteneceği Vilnius'taki NATO zirvesinde olacak. Finlandiya'nın üyeliği üzerindeki engelini çoktan kaldırdı, ancak İsveç'i belirsizlik içinde ve potansiyel olarak tehlikeli bir gri bölgede terk etti" dedi.

'ABD YENİ SAYFA AÇMAYA İSTEKLİ'

İsveç'in NATO üyeliğinin kendi başına bir mesele olduğu iddia edilse de pratikte bunun Ankara'nın Rusya'dan satın aldığı S-400 füze sistemlerinin geleceği ve ABD'nin Türkiye'ye satışını bloke ettiği silahlarla bağlantılı olduğunu belirten Wintour "(ABD Başkanı) Joe Biden, Erdoğan'a otokrat demesine rağmen, engeli kaldırmaya, 20 milyar dolarlık F16 savaş uçakları satışını desteklemeye ve Türkiye ile yeni bir sayfa açmaya istekli" ifadelerini kullandı.

"Ancak bir silah satışı bile tek başına Erdoğan'ın Batı'nın kendisini Putin'den ayırma çabalarına karşı direnişini sona erdirmez" diye devam eden Guardian editörü "Erdoğan kampanyasında Türkiye ve Rusya'nın özel bir ilişkisi olduğunu ve Putin ile kişisel bağlarını vurgulayarak bunun kendisini Ukrayna'daki savaşta arabuluculuk yapmak için iyi bir konuma getirdiğini söyledi. Nisan ayında Erdoğan, Rus mali desteği ve teknolojisiyle inşa edilen ilk Türk nükleer santralini hizmete açtı. Daha mantıksız bir şekilde Putin, Türkiye'nin Rus gazı için bir Avrupa merkezi haline gelmesinden bahsetti. Tüm bunlar, Ankara'ya giden ABD'li yetkililerin, Erdoğan'ı Ukrayna'yı desteklemek için Rusya'ya yönelik Batı yaptırımlarını aşmak için bir kanal görevi gören Türk şirketlerine baskı yapmaya ikna etmesini zorlaştırdı" ifadelerini kullandı.

'WASHINGTON TÜRKİYE'YE İKİNCİL YAPTIRIMLAR UYGULAMAYA İSTEKLİ DEĞİL"

"Türkiye, Rusya'ya yaptırım uygulamaya kesinlikle istekli değil ve Washington da Erdoğan'ı Putin'in kollarına atacağından korkarak Türkiye'ye ikincil yaptırımlar uygulamaya istekli değil" szöelrini sarf eden Waintour yazısını şu ifadelerle sonlandırdı:

" Daha genel olarak Batı, Erdoğan'ın Suudi Arabistan, Suriye, Mısır ve Ermenistan da dahil olmak üzere komşularıyla gerilimi azaltma planlarını destekliyor. Bazı özel açılardan Erdoğan'ın yeniden seçilmesi bile Batı için bir nimet. İnsan hakları sicili ve 2018'den beri askıda olan AB üyelik talebi, bekleyen tepside toz toplamaya devam edebilir ki bu, Erdoğan'ın rakibi Kemal Kılıçdaroğlu seçilseydi daha zor olurdu. İkincisi, Kılıçdaroğlu'nun milyonlarca Suriyeli mülteciyi sınırdan Suriye'ye geri göndermeye yönelik giderek daha keskin sözleri kulağa plansız oy hırsızlığı gibi geldi. Aksine Erdoğan, sınırın ötesinde Türkiye'nin kuzeyindeki 1 milyon Suriyeliyi yeniden barındırma planı olduğunu söylediğinde kulağa daha makul geliyor. Putin ve dolayısıyla Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile olan bağlantıları, bu planı ikisi arasında daha makul kılıyor." (DIŞ HABERLER)

Öne Çıkanlar