Start Magazine: Türkiye Çin'e göstermediği İslamofobi tepkisini Fransa'ya gösteriyor

2 Kasım 2020 Pazartesi günü Artı TV'de yayınlanan 'Global Medya Günlüğü'nde seçilmiş altı yazının özetleri.

Start Magazine: Türkiye Çin'e göstermediği İslamofobi tepkisini Fransa'ya gösteriyor

2 Kasım 2020 Pazartesi günü Artı TV'de yayınlanan 'Global Medya Günlüğü'nde seçilmiş altı yazının özetleri:

EURASİAN TİMES'DA YAYINLANAN ÖZEL HABERDE TÜRKİYE'NİN PAKİSTANLI F-16 SAVAŞ UÇAĞI PİLOTLARINI ÖDÜNÇ ALDIĞI YAZIYOR

YOUNIS DAR
EURASIAN TIMES/HİNDİSTAN
PAKİSTAN'DAN ÖDÜNÇ PİLOT

Eurasian Times'da yayınlanan Younis Dar imzalı özel haberde, Türkiye'nin 2016 yılındaki darbe girişimi ardından, 300 kadar pilotu tasfiyesi sonrası, Türk Hava Kuvvetlerinin zayıfladığını ve bu boşluğu doldurmak üzere Pakistanlı F-16 pilotlarını ödünç aldığını ileri sürüyor. Nordic Monitor'un Ocak 2020 raporuna göre, Türk Hava Kuvvetlerinin 19 Ocak 2016 tarihli raporunda, 190 savaş pilotu dahil olmak üzere 554 yeni pilota ihtiyaç duyulduğu iddia ediliyordu. Younis Dar yazısında, ciddi bir ulusal güvenlik açmazından endişe eden Ankara'nın yeni pilotlar yetiştirmek üzere müttefiki Pakistan'dan eğitmenler göndermesini istediğini savunuyor. Türkiye'nin F-16'ları Türk vatandaşı olmayanların kullanması için ABD'den onay istediği, ancak Washington'ın bunu reddettiğine dikkat çekiliyor. Dar, Yunan medyasının, Türkiye'nin F-16'ları için Pakistan'dan savaş pilotları istihdam ettiği iddialarına da yer veriyor. Greek City Times muhabiri Paul Antonopoulos, Eurasian Times'a yaptığı açıklamada, şüphenin Kasım 2019'da Türkiye ile Pakistan arasında ortak askeri tatbikatlardan sonra daha da artmaya başladığını söylüyor. Kasım 2019'da Yunanistan, Doğu Akdeniz-2019 ortak uluslararası deniz tatbikatı sırasında hava sahasını ihlal ettiği için Pakistan'a tepki göstermişti. National Interest'in savunma analisti Michael Peck'e göre, 2016'da yüzlerce F-16 pilotunun görevden alınması, Türk hükümetinin füze savunma sistemlerine bu kadar ilgi duymasının arkasındaki itici güç olabilir.

yazının devamı...

İTALYA'NIN START MAGAZİNE DERGİSİNDE YAYINLANAN HABER TÜRKİYE İLE FRANSA ARASINDA DEVAM EDEN GERİLİM ARKASINDA NELER OLDUĞUNU SORGULUYOR. HABERDE İSLAMOFOBİNİN BİR BAHANE OLDUĞU İFADE EDİLİYOR

STEFANO MAGNI
START MAGAZINE/İTALYA
İSLAMOFOBİ BAHANE

İtalya'nın Start Magazine dergisinde yayınlanan Stefano Magni imzalı haber, Türkiye ile Fransa arasında devam eden gerilim arkasında neler olduğunu sorguluyor. Magni'ye göre İslamofobi bir bahane. Fransa'da kafası kesilerek öldürülen öğretmenin ardından birkaç hafta sonra kiliseye yapılan saldırılar Fransa'nın İslam düşmanlığına karşı bir yanıt değil. Magni'ye göre, dünyada islamofobinin öldürdüğü bir tek ülke var o da Çin. Magni, Uygur Müslümanlarının domuz eti yedirilmesinden, kadınların kısırlaştırılmasına, camilerin yıkılmasına kadar çok sayıda zulüm gördüğünü ancak Türkiye'nin ya da İslam dünyasından diğer ülkelerin Fransa'ya benzer bir tepkiyi Çin'e göstermediğine dikkat çekiyor. Çin ürünlerinin boykot edilmediğini, Türkiye'ye yatırımların devam ettiğini vurgulayan Magni İslamofobi suçlamasının sadece bir bahane olduğunu ileri sürüyor. "Peki o zaman İslamcı teröristler neden Fransa'ya saldırıyorlar" diye soruyor gazeteci yazısında. Magni'ye göre siyasi ve ideolojik İslam'ın Batı'ya karşı savaşının kökleri çok eskiye uzanıyor, Avrupa İslamcılar için, "savaş toprakları". Magni bu tabloya neo-Osmanlı hedefleri ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da eklendiğini ve dünyadaki Müslümanları temsil eden bir güç olmak istediğini yazıyor. Bu genişleme politikası çerçevesinde Erdoğan'ın Ege'de Yunanistan, Libya'da Mısır ve Kafkasya'da Ermenistan ile anlaşmazlık içinde olduğunu ifade eden Magni, bütün bu bölgelerde karşısına Avrupalı bir engel çıktığına değiniyor: Fransa. Magni ekonomik ve ulusal çıkarların yanı sıra eski müttefiklerini da korumak adına Fransa'nın Erdoğan'ın hegemonyacı tasarımına karşı çıkan herkesi desteklediği görüşünde.

yazının devamı...

NEW YORK TIMES'DA YAYINLANAN HABERDE, YAPILAN ANKETLERE MARUZ KALMAK SEÇİM SONUCUNUN KESİN OLDUĞU DUYGUSUNU ARTIRARAK SEÇİME KATILIMI AZALTIYOR DENİYOR

ZEYNEP TÜFEKÇİ
NEW YORK TIMES/ABD
SEÇİM ANKETLERİNE GÜVENMELİ Mİ?

Amerika seçimleri öncesinde, North Carolina Üniversitesi öğretim görevlisi Zeynep Tüfekçi tarafından kaleme alınan makale, seçim tahminlerinin güvenilmez olduğunu yazıyor. Amerika'da seçim öncesi anketlere bakmak istemenin son derece normal olduğuna dikkat çeken Tüfekçi, "adayınızın yüzde 80 kazanma şansı olduğunu söylerlerse, kendinizi güvende hissedersiniz" diyor. Tüfekçi, Trump'ın 2016'daki beklenmeyen zaferinin ardından, seçim tahminlerine dikkat edilmesi gerektiğini belirtiyor. Amerikan seçimlerinde Başkanın toplam ulusal oy ile değil, her eyaletin seçiciler kurulu üye sayısı ile belirlendiğine dikkat çeken Tüfekçi, bu yüzden ulusal anketlerin ihtiyaç duyulan bilgileri sunmadığını yazıyor. Bir olayı modellemek için esaslar ve olasılıkların dikkate alındığını belirten Tüfekçi, seçim tahmin modellemelerinin çeşitli girdiler baz alınarak simülasyonları gerçekleştirdiğini ifade ediyor. Tüfekçi, günlük olarak güncellenen seçim tahminlerinin çoğu, büyük ölçüde mevcut anketlere ve geçmiş seçimlere dayanıyor diyor. Tüfekçi, Başkanlık seçimlerinin hava durumu tahminleri gibi "tekrar eden" olaylar olmadığına dikkat çekiyor. 2020 yılında, anketlere ya da önceki seçim verilerine güvenmenin çok zor olduğunu vurgulayan Tüfekçi, şu soruları soruyor: Posta ile oy kullanmış olanlar ankete katılmaya devam ederken erken oy kullanma rakamları ne anlama geliyor? Seçimden aylar önce yapılan ve dolayısı ile belirsiz olan tahminler erken oy kullananları nasıl etkiliyor? Cumhuriyetçiler seçim günü sa

Sandıklara akın edecek mi? Tüfekçi'nin örnek verdiği bir araştırmaya göre, seçim sonucu tahminine maruz kalmak "seçim sonucunun kesin olduğu duygusunu artırıyor, birçok kişinin kafasını karıştırarak seçime katılımı azaltıyor".

yazının devamı...

MODERN DIPLOMACY PLATFORMUNDA YAYINLANAN HABERDE BİDEN'IN ABD BAŞKANI SEÇİLMESİNİN YUNANİSTAN'A DEĞİL TÜRKİYE'YE FAYDA SAĞLAYACAĞI İFADE EDİLİYOR

ARIS DIMITRAKOPOULOS
MODERN DIPLOMACY/AB
BIDEN VE TÜRKİYE POLİTİKASI

Modern Diplomacy'deki haber, Yunan medyasının ve analistlerin Biden'ın Yunanistan'ın çıkarlarını Türkiye'ye karşı koruyacağı açıklamalarının pek de gerçekçi olmadığını vurguluyor. Gazeteci ve siyaset bilimci Dimitrakopoulos yazısında, "Yunanistan'ın jeopolitik kaygılarının bu yıl ABD seçimlerinin konularından birisi olması takdire şayan olsa da bunun nedeni adayların aniden daha fazla değer vermeleri değil, ABD'deki Yunan kökenli topluluğunun oylarını ve mali desteğini güvence altına almak istemeleridir" diyor. Biden'ın ABD-Yunanistan ilişkilerine yönelik açıklamalarının "Doğu Akdeniz'de istikrarı ilerletmek" gibi muğlak vaatler olduğu, Biden'ın Rusya'ya karşı duruşunun ise son derece net olduğu vurgulanıyor. Dimitrakopoulos'a göre Biden'ın dış politikada ana hedefi, tehdit olarak gördüğü Moskova'yı köşeye sıkıştırmak: "Ancak Biden, Türkiye'nin desteği olmadan Rusya'yı köşeye sıkıştıramaz. Aslında Türkiye, Ortadoğu'da, Afrika'da ve Kafkaslarda Moskova için etkili bir şekilde sorun yaratan tek ABD müttefiki" diye yazıyor Dimitrakopoulos. Gazeteciye göre, Biden kazanırsa, Türkiye er ya da geç ABD dış politikasının mihenk taşı olacak. Yunanistan ve hatta İsrail dahil diğer ABD müttefiklerinin kendilerini Washington'ın baskısı altında bulabilecekleri görüşünde olan gazeteci şu sözlerle devam ediyor: "Trump kazansa bile Washington, Ankara'yı Doğu Akdeniz ve Orta Doğu'daki Amerikan çıkarlarını Rus etkisine karşı aktif olarak koruyabilecek zor ama önemli bir müttefik olarak görmeye devam edecek".

yazının devamı...

İTALYA'NIN HABER AJANSI ANSA'DA YAYINLANAN HABERDE TÜRKİYE'NİN FRANSIZ ÜRÜNLERİNE BOYKOT TALEBİNİN TÜRK EKONOMİSİ ÜZERİNE DE ETKİLERİ OLACAĞINA DİKKAT ÇEKİLİYOR

HABER MERKEZİ
ANSA/İTALYA
BOYKOT ÇELİŞKİSİ

İtalyan Ulusal Haber Ajansı Ansa'da yer alan haberde, Fransa ile Türkiye arasında artan gerilimin ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Fransız ürünlerini boykot çağrısı sonrası Bursa üzerinde kara bulutlar oluştuğuna dikkat çekiliyor. Bursa'daki faaliyetleri 1969 yılında başlayan Fransız Renault'nun üretiminin sadece iç piyasaya yönelik olmadığı belirtilen haberde son yıllarda Avrupa'ya da ihracat yapıldığına dikkat çekiliyor. Haber, yüzde 49'u Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Genel Komutanlığı emeklilik fonunun bir parçası olan Oyak'a ve yüzde 51'i Renault'ya ait olan Bursa fabrikasının yıllık 360 bin otomobil ve 750 bin motor kapasitesi ile en büyük Renault fabrikalarından biri olduğuna dikkat çekiyor. 2019 yılında 300 binden fazla Clio aracın Bursa'da üretildiği belirtiliyor. Türkiye'nin kendisine ait olan ve dolayısı ile ülkeye gelir yaratan bir şirketin ürünlerinin boykot edilmesinin çelişkili olduğu yazan haberde, bu boykotun ekonomiye etkileri olacağı vurgulanıyor. Haberde Renault ve Dacia modellerinin Bursa'dan geldikleri ve iç pazar payının yüzde 17'sinden fazlasını temsil ettiklerinin altı çiziliyor.

yazının devamı...

İNGİLİZ GAZETESİ THE GUARDIAN'DA AVRUPA ÜLKELERİNİN COVID-19 YÖNETİMİNDE DOĞU ASYA VE AFRİKA ÜLKELERİNDEN ÖRNEK ALMALARI GEREKTİĞİNİ YAZIYOR.

DEVI SRIDHAR
THE GUARDIAN/İNGİLTERE
COVİD'E KARŞI 'MAKSİMUM BASKILAMA'

İngiltere'nin Guardian gazetesi Covid-19'un üstesinden gelebilmek için ülkelerin beraber hareket etmesi gerektiğini savunuyor. İngiltere'nin 5 Kasım tarihinden itibaren bir ay süre ile yeniden karantinaya girmesinin geç kalınmış bir tedbir olduğunu yazan kamu sağlığı uzmanı Profesör Sridhar, önümüzdeki haftalarda binlerce kişinin Covid-19'dan hayatını kaybedeceğini ifade ediyor. Profesör Sridhar'e göre, katı önlemlerin alınmaması halinde ikinci dalga birincisinden daha ölümcül olabilir ve daha uzun sürebilir. Tüm hükümetlerin Covid-19 paradoksu ile karşı karşıya olduğunu yazan Sridhar, İngiliz hükümetinin ekonomiyi düşünerek ülke genelinde karantinayı ertelemesinin gerçekleri görmezden gelmek olduğunu ifade ediyor. Sridhar eylemi ertelemenin daha uzun ve daha katı bir karantinaya neden olduğunu vurguluyor. "Covid-19'un ne kadar ciddi olduğu ya da PCR testlerinin işe yarayıp yaramadığı konusunda birbirimizle savaşmayı bırakmanın ve ortak hedefler üzerinde anlaşmaya varmanın vakti geldi" diye yazıyor Profesör Sridhar. Noel'in iptal edilip edilmeyeceği gibi yanlış düşüncelere odaklanmak yerine çözümlere odaklanılması gerektiğini savunuyor. Daha fazla karantinaya gir-çık sürecinin yaşanmaması adına en iyi seçeneğin "maksimum baskılama" yaklaşımı olduğuna dikkat çeken profesör, Doğu Asya ve Pasifik ülkelerinin izlediği stratejilerden örnek veriyor: virüsün ülkeye gelmesini yeniden önlemek için daha güçlü sınır önlemleri, kalabalık ortamlardan nasıl kaçınılacağı konusunda halka iyi rehberlik ve en önemlisi, sağlam bir test, takip ve izolasyon sistemi. Sridhar bu stratejinin, virüs testi pozitif çıkanlara evde kalmaları için cömertçe ödeme yapan finansal desteği de içermesi gerektiğini ifade ediyor.

yazının devamı...

Türkiye çin ABD fransa THE GUARDIAN Ragıp Duran seçim Dünya basını global medya