Türkiye, Ezidi Soykırımı'nı petrol ticareti savunması için kullanmaya çalışmış
Türkiye'nin, Bağdat'ı baypas ederek doğrudan Erbil'den petrol almasına karşı açılan davada, Ezidi Soykırımı'nı karşı argüman olarak kullanmaya çalıştığı ortaya çıktı. Mahkeme, "Petrol ticareti Soykırımı'ndan önce başladı" diyerek savunmayı reddetti.

Artı Gerçek - Irak'ta Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile Bağdat'taki merkezi hükümet arasında yaşanan petrol geliri anlaşmazlığı sırasında Bağdat'ı baypas ederek doğrudan Erbil'den petrol alan Türkiye'nin, Uluslararası Tahkim Mahkemesi’ndeki davada "Ezidilere yönelik IŞİD soykırımını önlemek için zorunluydu" savunması yaptığı ortaya çıktı. Buna göre mahkeme, Türkiye'nin Erbil'den ilk petrolü Aralık 2013'te aldığını, Ezidi Soykırımı'nın ise 2014'ten itibaren başladığını belirterek savunmayı reddetti. Mahkeme, "Petrol ticareti Ezidi Soykırımı'ndan önce başlamış ve halen sürüyor" dedi.
TÜRKİYE HANGİ ARGÜMANLARLA SAVUNMA YAPTI?
Kısa Dalga'dan Kemal Göktaş'ın ulaştığı Tahkim Mahkemesi kararına göre Türkiye, Bağdat yönetiminin açtığı davada tazminat isteminin reddedilmesi için şu dört ana argümanı ileri sürdü:
1- Irak, Türkiye’ye boru hatlarını kapatma talimatı verme yetkisine sahip değildir.
2- Irak’ın talepleri kötü niyetli, hakkın kötüye kullanılması ve Petrol Boru Hatları Anlaşmalarının amacına aykırıdır.
3- Irak Federal Hükümeti petrolün Irak'taki boru hattına girmesine izin vermektedir.
4- Türkiye’nin uluslararası hukuk uyarınca Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne soykırımı önlemede yardımcı olma görevi vardır.
'PEŞMERGENİN ANA FİNANSMAN KAYNAĞI KESİLMESİN' DENMİŞ
Türkiye, "bölgedeki tek önemli askeri güç" olduğunu savunarak, "Kerkük-Ceyhan boru hattı sisteminin, IŞİD'le mücadelede önemli rol oynayan Peşmerge güçlerinin ana finansman kaynağı olduğunu" ve "bu nedenle boru hattının kullanılmaması talimatının tarafların soykırımı önleme taahhüdüne aykırı olacağını" ileri sürdü.
Türkiye’nin savunmasına göre “Irak’ın iddiaları IŞİD tehdidinin soykırım teşkil edecek kadar ciddi olduğu dönem için geçerli olamazdı, zira Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nden taşınan petrolden elde edilen gelir, IŞİD'e karşı koymak ve daha fazla soykırımı önlemek için gerekliydi."
IRAK: TÜRKİYE KANIT SUNAMADI
Irak ise Türkiye’nin, "IKBY'nin güvenlik güçlerinin dolaylı olarak finanse edilmesini kolaylaştırmak için Petrol Boru Hattı Anlaşmalarını ihlal etmeye devam etmesi gerektiği ve bunun da dolaylı olarak soykırımın önlenmesini kolaylaştırdığı" yönündeki görüşüne itiraz etti.
Irak’ın karşı görüşünde, Türkiye’nin soykırımın önlenmesinde üçüncü taraflara yardım etme yükümlülüğü bir yana, soykırımı önlemeye yönelik herhangi bir jus cogens (uyulması zorunlu uluslararası hukuk kuralı) yükümlülüğünü gösteremediğini, bu tür bir argüman için uygun bir hukuki veya fiili temel sağlamadığını belirtti.
BAĞDAT'IN İTİRAZINDAN: 'EZİDİLER SAHA SONRA TEHDİT ALTINA GİRDİ'
Türkiye’nin BM İnsan Hakları Konseyi'nin Suriye'deki Ezidilerin kötü durumuna ilişkin bir raporuyla bağlantılı bir basın açıklamasına dayandığı belirtilen karşı görüşte şöyle denildi:
“Bu basın açıklaması, Peşmerge'nin kuzeybatı Irak'taki Ezidi azınlığı desteklemedeki başarısızlığına atıfta bulunmuş ve yardım sağlayanların Suriyeli Kürtler olduğunu belirtmiştir. Dolayısıyla davalı Türkiye, Peşmergelerin hali hazırda Ezidilere yönelik soykırıma karşı mücadele ettiğini gösterememiştir. İkinci olarak, Ezidiler, Türkiye’nin anlaşmaları ihlal etmeye başlamasından sonra tehdit altına girmiştir.”
Ayrıca Irak, Türkiye’nin IKBY'den taşınan petrolün satışından elde edilen gelirlerin herhangi birinin Peşmerge'nin finansmanına yardımcı olmak için kullanıldığına dair kanıt sunmadığına dikkat çekti.
Davacı Irak, Türkiye’nin anlaşmalara uyarak IŞİD'e karşı mücadelenin finansmanına daha iyi yardımcı olabileceğini çünkü elde edilen gelirlerin Irak Petrol Gelirleri Hesabı ve Irak Kalkınma Fonu hesabına ödeneceğini ve Peşmerge'ye tahsisat yapılmasına izin veren Irak bütçe kanununa uygun olarak kullanılacağını kaydetti.
MAHKEME: PETROL TİCARETİ SOYKIRIMI ÖNLEMEK İÇİN BAŞLAMADI
Mahkeme ise Türkiye’nin bu savunmayı ihlalin kısmi bir dönemi için sunduğunu belirterek şu tespitleri yaptı:
“Türkiye’nin ihlal iddialarının Aralık 2013'te başladığı ve günümüze kadar devam ettiği açıktır. Irak, atıfta bulunulan soykırım olaylarının 2014 yılının ortalarında başladığını ve 2017 yılının Ekim ayına kadar devam ettiğini ve Irak'ın kuzeyindeki Ezidi toplumunun kötü durumuyla ilgili olduğunu ileri sürmektedir.
IŞİD'in Ezidilere karşı gerçekleştirdiği zulmün boyutları ve IKBY'nin askeri güçlerinin (Peşmerge) Ezidileri koruma girişimleri konusunda şüphe yoktur.
Hem Irak'ın hem de Türkiye'nin Soykırım Sözleşmesi'ne taraf olmaları nedeniyle soykırımı önleme yükümlülükleri olduğuna dair de herhangi bir şüphe bulunmamaktadır. Asıl soru, Türkiye'nin bu yükümlülüğün anlaşmaları ihlal edecek davranışları haklı gösterdiğini söylerken haklı olup olmadığıdır.
Bu argüman birkaç nedenden dolayı geçerli değildir.
İlk olarak, Türkiye’nin IKBY için petrol taşımaya, depolamaya ve yüklemeye soykırımı önlemek amacıyla başlamadığı açıktır. Türkiye’nin bu konudaki faaliyetleri iddia edilen soykırım başlamadan önce başlamıştır. Bu faaliyetler, Türkiye’nin atıfta bulunduğu soykırımın sona erdiğini kabul etmesinden sonra da devam etmiştir.
IKBY, IŞİD tehdidiyle mücadele etmek için Irak Federal Hükümeti’nden mali yardım istemiştir, ancak bu mali yükün büyük bir kısmı çatışmalardan kaçan mültecilerin barınmasıyla ilgilidir.
IKBY, Peşmerge güçlerinin ana finansman kaynağının petrol boru hattı gelirleri olduğunu belirten basın açıklamaları yayınlamıştır. Ancak bu tahkimde IKBY'nin petrol satışlarından elde ettiği fonların miktarı ve bu fonların ne için kullanıldığı konusunda çok az şeffaflık vardır.
'TÜRKİYE'NİN SAVUNMASI VARSAYIMLARA DAYANIYOR'
Türkiye, buradaki pozisyonunu desteklemek için geniş ifadelere ve varsayımlara dayanmakta, medyada çıkan haberleri ve IKBY bütçelerini tahmin ederek petrol satışları olmasaydı Peşmerge'nin IŞİD'le mücadele etmek için yeterli fona sahip olamayacağını öne sürmektedir.
Ancak jus cogens (uyulması zorunlu uluslararası hukuk kuralı) statüsüne sahip olmayan soykırımı önleme yükümlülüğü, diğer bağlayıcı uluslararası hukuki yükümlülüklere uyulmamasını mazur göstermeyecektir.
'SOYKIRIM, ULUSLARARASI HUKUK ÇERÇEVESİNDE ÖNLENMELİ'
Nitekim Uluslararası Adalet Divanı, bir Devletin soykırımı önlemek için atabileceği adımlar konusunu ele alırken, Devletin uluslararası hukuk yükümlülükleri çerçevesinde hareket etmesi gerektiğini vurgulamıştır.
Bu nedenle, Türkiye’nin boru hatlarına ilişkin anlaşmaları ihlal etmesinin - sınırlı bir süre için bile olsa - soykırımı önleme veya önlenmesine yardımcı olma görevi ile haklı gösterilebileceği iddiasının reddedilmesi gerekmektedir.
Mahkeme bu karara varırken, Peşmergelerin Ezidi halkını savunmada nihai olarak başarısız olduğu gerçeğini dikkate almamıştır. Mahkeme, Peşmergelerin IŞİD'in Ezidi halkına saldırmasını engelleyememiş olmasının bu savunmayı reddetmek için bir neden olduğu konusunda Irak ile hemfikir değildir.”
MEHMET KARLI: DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI'NA DANIŞILDI MI?
Oxford Üniversitesi öğretim üyesi ve avukat Dr. Mehmet Karlı, kararın soykırım ile ilgili kısmının yeni ortaya çıktığını belirterek “Türkiye dava kapsamında, IKYB ile yaptığı petrol ticaretinin Irak’ta IŞİD tarafından yapılan Ezidi Soykırımı’nı engellemek için olduğunu iddia etmiş. Yani Türkiye, ‘ben IKYB ile petrol ticareti yaptım ki Peşmerge güçleri Ezidi Soykırımını engelleyecek güce ulaşabilsinler’ demiş. Bu savunmayı yaparken Türkiye, soykırımı engelleme yükümlülüğünün uluslararası hukukun amir bir hükmü haline geldiğini iddia etmiş” dedi.
Karlı şöyle devam etti:
“Gerçekten merak ediyorum, bu savunma yapılırken Dışişleri Bakanlığı’na danışıldı mı? Dışişleri Bakanlığı’nın bu savunmadan haberi var mıydı? Bu savunmayı tahkim heyeti çok net bir şekilde samimi bulmamış. ‘Petrol ticareti IŞİD saldırılarından önce başladı ve sonrasında devam etti; arada bağlantı yok. Ayrıca IKYB’nin bu fonları soykırımı engellemek için kullandığına dair kullandığına dair delil yok’ demiş. Bu gibi hassas bir konuyu bu şekilde bir savunma aracına çevirmek ve akabinde bu savunmanın samimi bulunmaması kanımca ciddi bir şekilde utanç vericidir. Dediğim gibi Dışişleri Bakanlığı yetkilileri bu savunmadan haberdar mıydılar gerçekten merak ediyorum.”
'DEVLET DEĞİL ŞİRKETLER KAZANÇ SAĞLADI'
Kısa Dalga'nın ulaştığı Tahkim kararında, IKYB’ye yapılan petrol ticaretinden Türkiye devletinin değil, şirketlerin kazanç sağladığı da ortaya konuyor.
Kararla birlikte petrol ticareti için IKYB’ye 27.1 milyar dolar ödendiği ortaya çıkmıştı. Mahkeme, Türkiye'nin Irak’a 1.9 milyar dolar tazminat ödemesine ve Irak’tan olan 500 milyon dolar alacağının bu tazminattan mahsup edilmesine karar vermişti.
IRAK HÜKÜMETİ ABD'YE TAŞIDI
Irak hükümeti son olarak, kararın icrası için ABD’de mahkemeye başvurdu. Bağdat, kararın tenfizini (tanınmasını) talep etti. (Kısa Dalga)
Erbil ile Bağdat arasında petrol anlaşması imzalandı
Irak Hükümeti Sözcüsü: Kürdistan petrolü için anlaşma yakın
Irak petrolü, tahkim kararının kazanan ve kaybedenleri
IKBY'den Türkiye’ye petrol ihracatının durmasıyla petrol fiyatları yükseldi