Çelik'ten uyarı: İş kanunlarını birleştirmek ciddi bir tuzak, asıl amaç esnek çalışma

Çelik'ten uyarı: İş kanunlarını birleştirmek ciddi bir tuzak, asıl amaç esnek çalışma
Hükümet, 'Türk İş Kanunu' adı altında iş güvenliğini tamamen rafa kaldırmak ve esnek çalışmayı yaygınlaştırmak için çalışma yürütüyor. Akademisyen Aziz Çelik, iş kanunlarını tek kanun altında birleştirme girişiminin tuzak olduğu uyarısında bulundu.

Artı Gerçek - AK hükümeti, iş kanununu değiştirmek için yaptığı çalışmalarda sona geldi. Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu tarafından yürütülen çalışmayla 2003 tarihli İş Kanunu,1952 tarihli Basın İş Kanunu ve 1967 tarihli Deniz İş Kanunu birleştirilerek, tek kanun haline getirilecek.

32 milyon çalışanı doğrudan ilgilendiren değişikle; ücretten çalışma saatine, genel tatil ücretlerinden esnek çalışmaya kadar birçok başlıkta yeni düzenlemeler yapılacak.

Hazırlanan kanun teklifi taslağı henüz kamuoyu ile paylaşılmadı. Ancak genel başlıklar belli olmaya başladı.

ÇELİK: CİDDİ BİR TUZAK

Çalışma iktisadı ve sosyal politikalar uzmanı akademisyen Aziz Çelik, iş kanunlarını tek kanun altında birleştirme girişiminin 'ciddi bir tuzak' olduğu uyarısında bulundu. Yöntemin de hukuksuz olduğunu belirten Çelik "Asıl amaç çalışma mevzuatını daha da esnek hale getirmektir" dedi.

Aziz Çelik, sosyal medya hesabından yürütülen çalışmaya ilişkin şu değerlendirmede bulundu:

"Son günlerde sık sık gündeme getirilen, Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu tarafından yürütüldüğü belirtilen ve sanki çalışanların yararınaymış gibi sunulan çalışma hayatıyla ilgili farklı kanunları Türk İş Kanunu adı altında birleştirme girişimi iş hukukunun daha da işçisizleşmesi ve esnekleşmesi dışında bir işe yaramaz. Amaç teknik ve mimari bir iş değildir. Masum bir metin birleştirme işi hiç değildir. Amaç iş mevzuatını daha da esnek hale getirmektir. Oysa iş mevzuatı zaten yeterince esnek ve işçisiz hale getirilmiştir.

Çalışma hayatında asıl ihtiyaç kanunları tekleştirmek değildir. Kanunlarda uluslararası çalışma standartları açısından yapılması gereken değişiklikler vardır ve bunlar kanunların şu anki halinde de yapılabilir. Yapılmak istenen birleştirme adı altında esnek çalışmayı daha da yaygınlaştırmak ve bu arada da işçilere birkaç sus payı vermektir. Zaten bu amaç da gizlenmiyor. Sendikalar yıllardır iş mevzuatının daha da esnetilmesine karşı çıkıyor. Şimdi birleştirme adı altında allem edip kallem edip yeni esnek çalışma biçimleri mevzuata sokulmak isteniyor. Farklı kanunların tek kanun çatısı altında birleştirilmesi girişimi günün sonunda büyük ihtimalle işçilerin aleyhine sonuçlanacak bir girişimdir.

İŞ KANUNLARI ILO NORMLARINA UYGUN HALE GETİRİLMELİ

Çalışma hayatının asıl gündemi iş kanunlarını tekleştirmek değildir. Gündem çalışma mevzuatını demokratikleştirmek ve ILO normlarına uygun hale getirmektir. Tek iş kanunu yapay bir gündemdir. Sendikaların ve sosyal tarafların böyle bir talebi yoktur. Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre, iş kanunlarının birleştirilmesi işi “yürütme” tarafından -bunu Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu olarak da okumak mümkün- yapılacakmış.

İş kanunlarının kökten değiştirilmesi, birleştirilmesi vb. konular Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulunun görevi değildir. Kurullar Cumhurbaşkanlığı bünyesinde idari nitelikli danışsal birimlerdir.

HUKUK POLİTİKALARI KURULU KENDİNİ SOSYAL TARAFLARIN YERİNE KOYAMAZ

Kurulların görevi Cumhurbaşkanına görüş sunmaktır. 1 nolu cumhurbaşkanlığı kararnamesine göre Hukuk Politikaları Kurulu hukuk sisteminin iyileştirilmesi ve mevzuatın güncellenmesine yönelik reform önerilerinde bulunabilir ama kendisini sosyal tarafların yerine koyarak çalışma yapamaz. Adı üstünde “öneri” yapabilir. Çalışma hayatına ilişkin mevzuat değişiklikleri için İş Kanunu’nda münhasıran Üçlü Danışma Kurulu oluşturulmuştur. Kanun değişikliklerinin tartışılacağı ve görüşüleceği yer burasıdır. Uzlaşma zemini, Hukuk Politikaları Kurulu değil Üçlü Danışma Kuruludur. Hukuk Politikaları Kurulu isterse elbette buraya veya Cumhurbaşkanına öneride bulunabilir ama kendisini kanunla düzenlenmiş bir kurulun yerine koyamaz. Yürürlükteki anayasaya göre kanunla düzenlenmiş bir konuda Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenleme yapılamaz. İdari ve danışsal nitelikli bir kurulun kanunla tanımlanmış bir kurulun yerine geçmesi söz konusu olamaz.

DEĞİŞİKLİKLER ÜÇLÜ DANIŞMA KURULU'NDA MÜZAKERE EDİLMELİDİR

Dahası ILO'nun 144. Sayılı Üçlü Danışma Sözleşmesine göre çalışma hayatındaki düzenlemeler hükümet tarafından tek başına değil sosyal taraflarla etkin bir danışma mekanizması yürütülerek, sosyal taraflar ve hükümet arasında müzakere edilerek yapılabilir. Çalışma yasaları değişikliğinde 144 sayılı sözleşme hükümleri esas alınmalıdır. İş Kanunu'na bunun için Üçlü Danışma Kurulu konulmuştur. Çalışma hayatına ilişkin değişiklikler burada müzakere edilmeli ve sosyal taraflar arasında çözüme bağlanmalıdır. Nitekim 23 Ekim 2023’te toplanan Üçlü Danışma Kuruluna çalışma yasalarında değişiklik yapılması talebi sendikalar tarafından gündeme getirilmiş ve bu konuda bir çalışma yürütülmesi konusunda fikir birliği oluşmuştu. Şimdi Hukuk Politikaları Kurulu'nun bu girişim ve toplantı yokmuş gibi kendi başına hareket etmesi kabul edilemez.Çalışma yasalarındaki değişiklik tartışmalarının doğal ve yasal adresi Üçlü Danışma Kuruludur. Elbette Hukuk Politikaları Kurulu buraya öneri sunabilir. Ancak kendini Üçlü Danışma Kurulu'nun yerine koyarak ve kendisine münhasıran tanınmamış bir yetkiyle tek başına iş mevzuatını değiştirme işine soyunamaz. Böyle bir girişim hukuksuz olacağı kadar, çalışma hayatı ve endüstri ilişkilerine dair evrensel ilkelerin ve ILO normlarının hiçe sayılması olacaktır.

Konunun işçi tarafı açısından muhatapları olan Türk-İ, Hak-İş ve DİSK'in bu yapay gündeme karşı çıkacağına ve çalışma yasaların demokratikleştirilmesi zemini olarak Üçlü Danışma Kurulunda ve TBMM’de ısrar edeceğine inanıyorum." (EKONOMİ SERVİSİ)

Öne Çıkanlar