Ekonomistler Merkez Bankası kararını yorumladı: İhtiyaç kredilerinin faizleri daha da artacak

Ekonomistler Merkez Bankası kararını yorumladı: İhtiyaç kredilerinin faizleri daha da artacak
Merkez Bankası'nın sürpriz faiz artışı kararının ardından TL'nin değerinde yükselme görülse de, ekonomistler tüketicileri zor günlerin beklediği yorumu yapıyor: İhtiyaç ve tüketici kredilerinde faiz artacak. Bu, vatandaşa olumsuz yansıyacak.

Mühdan SAĞLAM


ANKARA - Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), merakla beklenen ağustos ayı toplantıyla haftalık politika faizi kararını açıkladı. Piyasada en yüksek beklenti faizin yüzde 17,5’ten yüzde 20’ye taşınmasını öngören 250 baz puanlık bir artışken, TCMB beklentilerin üstünde bir karar alarak faizi 750 baz puanlık artışla yüzde 25’e çıkardı. Kararın ardından euro ve dolardaki değer kaybı yüzde 7’lere yaklaştı.

Peki, Merkez Bankası’nın aldığı bu karar ne anlama geliyor, ihtiyaç kredileri açısından tüketiciyi ne bekliyor? Bu soruları, Dr. Murat Kubilay, Nesrin Nas, Prof. Dr. Murat Birdal ve Mustafa Sönmez’e sorduk.

Ekonomistlerin ortak kanaati, faiz kararının kısa vadede olumlu olsa da tüketiciler açısından zor günlerin kapıda olduğu yönünde.

MURAT KUBİLAY: BU KARARLA GEÇEN AYLARDA YAPILMAYAN TELAFİ EDİLDİ

İktisatçı ve uluslararası finans uzmanı Dr. Murat Kubilay, Merkez Bankası'nın kararını kısa vadede olumlu bulduğunu söylese de, ihtiyaç kredilerinde faizin artacağı uyarısında bulundu:

"Merkez Bankası’nın kararı piyasanın genel beklentisine göre sürpriz oldu. Her ne kadar KKM'ye ilişkin son düzenleme sonrası beklentiler artsa da, yine de onun da sınırları vardı. Bu karar onu üstünde ve bu çerçevede karar hem enflasyonla mücadele hem de döviz kuru istikrarı için olumlu. Bununla beraber, haziran ayına dönersek ilk toplantıya dönük beklenti yüzde 20-25’lik bir faiz artışıydı, buna ihtiyacı olduğu ortada, ki döviz kurunun yüzde 35 yukarı çıkması bunu doğruluyor. Neticede geçen aylarda yapılmayan telafi edildi.

Etkisi olumlu olmakla beraber sınırlı, bunu akılda tutmak gerekiyor. Yine karar metninde, faiz artırımının süreceğine dönük bir not yok, genel sıkılaşmanın gerektiği zamanda gerektiği ölçüde yapılacağına dönük bir ifade yer alıyor. Bu da bağlayıcı değil, enflasyonla kıyaslanacak bir politikanın ardından mevduat faizi getireceğine dönük bir taahhüt sayılamaz. Bu toplantı ve bundan sonraki toplantıda kabaca 750 baz puanlık bir artış bekleniyordu. Bunu önden tek seferde yapmış olabilir. Tek seferlik artış olmadığını görmek için de önümüzdeki toplantıyı beklememiz gerekecek. Ancak kararın kısa vadede olumlu olduğunu söylemek gerekiyor.

‘İHTİYAÇ KREDİLERİNDE FAİZ YÜZDE 60-90 BANDINA ÇIKABİLİR’

Öte yandan turizm sezonuna rağmen dış ticaret açığı çok yüksek seyrediyor, hali hazırda enflasyon beklentileri çok yükseldiği için döviz talebi faiz oranının bu derece değiştirilmesinden bağımsız hareket ediyor. Bu koşullar uyarınca Türk lirasında değerlenme olması mümkün değil, yalnızca değersizleşme süreci yavaşlatılacak.

Yatırım kredileri, KOBİ ve ihracat kredileri artık yüzde 20’lere taşınmış olacak. Ticari krediler yüzde 40’lara kadar ulaşacak. İhtiyaç kredileri yüzde 50-80 bandındaydı, daha yukarı çıkacak. Bankaların en fazla para kazandığı yer burasıydı. Bu kredilerin yüzde 60-90 bandına yerleşmesini bekleyebiliriz. Bu noktada bireylerin kredi bulma imkanı, kredi skoru, almak istediği kredi miktarı, verdiği teminat gibi birçok değişkene göre şekillenecek. Ancak ihtiyaç kredileri enflasyonla paralel gidecek ticari kredilerin kayırılmasıysa sürecek."

NESRİN NAS: ENFLASYON YÜZDE 70’LERE GİDERKEN BU FAİZ ORANI YETERSİZ KALIR

İktisatçı Nesrin Nas, satın alma gücünün aşağı çekileceği öngörüsünde bulundu:

"Yüzde 25 beklentilerin üstünde olduğu için olumlu karşılanıyor. Ancak enflasyonun yüzde 70’lere gittiği gideceği noktada elbette bu faiz yetersiz kalıyor. Temel politika olarak enflasyonla mücadelede satın alma gücünü baskılaması hedeflenmiş, çünkü Merkez Bankası politika faizi doğrudan doğru hem kredi kartları faizi hem de tüketici kredileri faizlerini etkiliyor. Bu yöntemle satın alma gücünü aşağıya çekecekler. Bir yandan fiyatları yukarı doğru iterken bir yandan reel olarak gelirleri aşağı çekecekler.

Bu son keskin artışta açıklanan makro ihtiyati tedbirler kapsamında KKM’den çıkma kararı nedeniyle bankaların büyük ihtimalle büyük bir kısmının bu cezayı bir miktar göze alacakları eğilimi belirdi. Oradan kontrolü edemeyeceği faizleri nihai tüketici faizlerine, yani nihai enstrümanların faizlerini artırarak kontrol etme yolunu seçecek. "

MURAT BİRDAL: ÇOK DAHA SERT FAİZ ARTIRIMLARINA İHTİYAÇ VAR

Prof. Dr. Murat Birdal, söz konusu faiz artışının mevcut enflasyon karşısında 'şahin' sayılamayacağını, bir yandan da kredi faizlerindeki sert artışın hane halklarını zor durumda bırakacağını vurguladı:

"Beklentinin üzerinden bir faiz artışı oldu, yüzde 20’ler konsensüs olduğunu söyleniyordu. Beklenti 250 baz puanlık bir artış civarıydı, yani yüzde 20. Geldiğimiz noktada bu karar ne kadar şahin ona da bakmak lazım. Enflasyonun önümüzdeki sene yüzde 70’lere çıkması öngörülüyor. Böyle bir ortamda yüzde 25 politika faizinin çok sıkı bir faiz artışı olduğunu şahin bir artış olduğunu söylemek zor. Metnin genelinde bir kararlılık vurgusu var. Bu karar en başta alınsa daha fazla etkili olurdu. Merkezi otoriterinin müdahaleleri Merkez Bankası’nın piyasaya müdahalesini büyük oranda sınırlandırdı. Bu yeni yönetim ile birlikte alınmış ilk karar, bu büyük bir adım bu anlamda. Etkinliği sorgulanabilir, ama niyet sorgulaması açısından piyasada etkisi olabilir. Ancak şunu da unutmamak lazım, hükümetin önünde zorlu bir dönem var.

Bir yanda bütçe açığı, bir yanda dev gibi bir KKM bunu tasfiye etmekte zorlanıyorlar. Bu Merkez Bankası’nı bir taraftan para basmaya bir taraftan Hazine’yi de Merkez Bankası’nı fonlamaya zorlayacak. Dolasıyla bunu tasfiye edecek bir yapı oluşmadı. Yüzde 70 enflasyonun olduğu yerde yüzde 25 politika faiziyle enflasyonla etkili mücadele edemezsiniz. Merkez Bankası’na dönük güveni artıramazsınız. En başta bu adımlar atılsaydı daha düşük bir enflasyon beklentisi yaratılarak belki faiz açısından yüzde 40’larda bir tepe noktası bulunabilirdi. Ancak şu an önümüzde duran tabloya göre çok daha sert faiz artırımlarına ihtiyaç var.

BORCU BORÇLA KAPATAN HANE HAKLARI BÜYÜK ZORLUKLA KARŞILAŞACAK

Piyasada tüketici kredileri daha yukarı çekilecek, konut konusunda bir kampanya olacağı söyleniyor, ancak tüketici kredilerinin baskılandığı bir süreç olacak. Konut sektöründe ciddi bir sıkışma var orayı rahatlatmaya çalışacaklar.

Burada temel problem tutarsızlık. Bir yandan konut piyasasında canlanma istiyorsun bir taraftan tüketici kredileri artıyor. Bu tarafta biriken para altın ve dövize gidiyor. Bunun önü kesilmek isteniyor, ki kur istikrarı sağlansın; bu da uzun vadede fiyat istikrarı getirsin. Dolaysıyla burada bir ikili politika var, ayrışma var. Konut kredisi açıklandığında bunun etkisini göreceğiz. Ancak ihtiyaç ve tüketici kredilerinin faizlerinin artacağını göreceğiz. Bu vatandaşa olumsuz yansıyacak çünkü insanların çoğu borcunu borçla finanse ediyordu. Sonuç olarak kredi faizlerindeki sert artış hane halklarını zor durumda bırakacak."

MUSTAFA SÖNMEZ: ERDOĞAN’IN ONAYIYLA MI BU KARAR ALINDI YOKSA ONA RAĞMEN SORUNUN YANITLANMASI GEREKİYOR

İktisatçı Mustafa Sönmez, "Kemerlerin epeyce sıkılacağı enflasyonla mücadele iklimi başlıyor demektir" yorumu yaptı:

"Bu karar bu beklenmiyordu, yüzde 19,5-20 bekleniyordu. Yüzde 25 radikal görünüyor karar olarak. Bunun politik boyutu da önemli. Banka bunu sarayın rızasını alarak mı yaptı yoksa bu iş böyle yapılır diyerek mi yaptılar, bilmiyoruz. İktidar medyası henüz net biçimde yorum yapmıyor. Bu oran Erdoğan tarafından nasıl karşılanacak bunu öğrenmek gerekiyor. Eğer bu rıza alınarak yapıldıysa bu yeni bir iklime geçildiğini gösterir.

Ekonominin soğuyacağı, kemerlerin epeyce sıkılacağı enflasyonla mücadele iklimi başlıyor demektir. Bu iklimden de epey şikayet eden firmalar ve çalışanlar olacaktır. Ancak hâlâ bunu bilmiyoruz: Şu ana kadar “Erdoğan’ın yerel seçime kadar bekleyin” dediği yönündeki argüman ön plandaydı. Bu noktada Erdoğan buna olur mu verdi yoksa ona rağmen "Bu iş böyle yapılır" mı dendi, bu önemli. Şu an kur geriliyor, ancak ‘saray bundan rahatsız’ yorumları gelirse döviz yine artar. Bir onay gelmesi gerekiyor. Bu noktada kamu banklarının lira faizini artırması gerekiyor, kredi faizlerini artırması gerekiyor. Yani devamında ekonominin sıkılaştırılması gerekiyor. Bunların olup olmadığını göreceğiz."

Öne Çıkanlar