Hayri Kozanoğlu: Asgari ücretin enflasyona etkisi en fazla yüzde 3, sonbaharda stagflasyon ile yüz yüze kalabiliriz

Ekonomist Hayri Kozanoğlu, asgari ücrete zamma kapıyı kapatan iktidarın büyük bir toplumsal tepkiyle karşılaşabileceğini söyledi. Asgari ücretin enflasyona etkisinin sadece yüzde 2-3 arası olacağını ekleyen Kozanoğlu, stagflasyon uyarısında da bulundu.

Müzeyyen YÜCE


İSTANBUL - Türkiye ekonomisindeki kriz git gide derinleşirken, hükümet kanadından peş peşe açıklanan ekonomik mücadele programlarına rağmen mayısta enflasyon yüzde 75’lere yükseldi. Alım gücü giderek düşen toplumun büyük bir kesiminin beklentisi temmuz ayında asgari ücrete ara zam ve emeklilerin maaşlarında ciddi bir iyileşme. Ancak tüm taleplere rağmen özellikle temmuz ayında beklenen asgari ücrete zam taleplerine iktidar kapıyı kapattı, aralık ayını işaret etti. Ekonomideki son durumu görüşmek ve dar gelirlinin taleplerini iletmek üzere CHP'nin Hazine ve Maliye'den sorumlu gölge bakanı Yalçın Karatepe, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile bir araya geldi.

İktidar ile muhalefet arasındaki görüşme ekonomideki taleplere cevap verecek mi? Türkiye ekonomisi bu çıkmazı aşabilecek mi? Asgari ücrete zam yapılmalı mı? Yapılsa da enflasyonu etkiler mi? Muhalefetin ekonomi üzerindeki politikası ne kadar başarılı? Tüm bu gelişmeleri ekonomist Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu ile konuştuk.

Kozanoğlu, ekonomik krizin yükü altında ezilen asgari ücretliye zammın bir zorunluluk olduğunu ifade ederek, enflasyona etkisinin sadece 2.4 ila 3.6 oranında olacağını söyledi. Asgari ücrete ara zammın yapılmamasının büyük bir toplumsal tepkiye neden olabileceğini söyleyen Kozanoğlu, ayrıca sonbahardan başlayarak durgunluk ve enflasyonun aynı anda gerçekleşmesi olarak tanımlanan stagflasyon ile yüz yüze kalınabileceğinin altını çizdi.

- CHP'nin Hazine ve Maliye'den sorumlu gölge bakanı Yalçın Karatepe ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bir araya geldi. Karatepe, asgari ücrete ara zam, emekli aylıklarına ciddi artış, tarımsal desteklerin artırılması ve vergide adaletsizlik gibi 4 ana başlıkta taleplerini ilettiklerini ancak anlaşma sağlanamadığını söyledi. Bu görüşmeyi nasıl değerlendirmek lazım. CHP’nin daha çok işçi sınıfı üzerinden yaptığı ekonomik talepler yeterli mi?

"AKP rejiminin ihtiyaçlarına göre değişik teknisyenler bulunur. Bu aşamada da asıl sorumluyu gözden kaçırmamak gerekir. CHP’nin doğrudan Mehmet Şimşek’i muhatap almasının böyle bir sorunu var. İkinci olarak da Mehmet Şimşek, ekonomi yönetiminin verdiği kararlardan doğrudan hayatı etkilenen, yaşamı ve çıkarı zarar gören geniş emek kesimini şu ana kadar muhatap alıp görüşmedi. CHP’nin öncelikle yapılan görüşmede asgari ücrete zam, emekli maaşlarının iyileştirilmesi gibi mevcut gündemdeki taleplerin tarafları ile görüşülmesi vurgusunu yapması gerekirdi. Onun dışında CHP’nin talepleri doğru ve yerinde talepler. Ancak en nihayetinde CHP, sosyal demokrat ve merkez sol bir parti. Sistemin içerisinde haksızlıkları, adaletsizlikleri törpülemekle yetinebilir. Genel olarak güç ve mülkiyet ilişkilerine dokunması pek beklenmez."

- Hali hazırda en sıcak gündem başlıklarından biri asgari ücrete zam talepleri. İktidar kanadından yapılan açıklamalar ile bu talebe kapının kapandığını görüyoruz. Sizce bu ekonomik şartlarda asgari ücrete zam yapılmalı mı?

Asgari ücret Ocak 2024’ten beri 17.002 TL olarak ödeniyor. Özellikle dar gelirli geçinmek zorunda kaldığı bu maaşla ancak üç temel insanı ihtiyacını karşılıyor; beslenme, barınma ve ulaşım. Bunların tek tek enflasyon oranları ise manşet enflasyondan daha yüksek. Asgari ücretli emeklilere göre işe gidip geldiği için ulaşım için de ücret ödüyor. Çocuk giderleri de buna dahil edildiğinde devamlı artan masraflardan bahsetmek mümkün. Toplumun neredeyse büyük kesiminin asgari ücret ile geçinmek zorunda olduğunu düşündüğümüzde zam elbetteki gerekli.

‘ASGARİ ÜCRETİN ENFLASYONA ETKİSİ YÜZDE 2.4 İLA 3.6 ARALIĞINDA OLUR’

- Bakan Şimşek’in en sık vurguladığı konu enflasyonla mücadele. Asgari ücrete zam noktasında da enflasyonu işaret ediyor ve zam taleplerine kapıyı kapatıyor. Asgari ücret ile enflasyon arasında nasıl bir ilişki var. Yani asgari ücrete zam enflasyonu etkiler mi?

"İnsanların gelirlerini temmuz ayında yüzde 30 attırdığınızda paralel olarak insanların alım gücü de kısmen artacak. Bu da enflasyonu bir ölçü de artırsa da bu doğrudan olmaz. Merkez Bankası kısa zaman önce yaptığı bir araştırmada asgari ücretin artırılmaması gerektiğini ima eden ifadelere yer vermişti. Halbuki kendi enflasyon raporunun (2023 temmuz) asgari ücret ile ilgili kutusunda 3 ayrı modele göre asgari ücret artışının enflasyonu ne kadar artıracağını ölçüyorlar. Yani asgari ücreti temmuz ayında yüzde 30 arttırırsanız 2.4 ila 3.6 arasında bir oranda enflasyon sıçrayacak. Ancak Türkiye gibi yüzde 75 buçuk enflasyona sahip bir ülkede milyonlarca insanı ilgilendiren bir kararın, enflasyonu yüzde 2-3 aralığında bir noktada artırması çok büyük bir sakınca yaratmaz."

‘ÇOK CİDDİ TOPLUMSAL HAREKETLENME YAŞANACAK’

- Peki asgari ücretin sabit kalması nasıl bir tabloya yol açacak?

"Asgari ücretin artırılmaması halinde bu durum ciddi bir emekçi tepkisine neden olacak. İnsanlar artık kaderimize rıza gösterip kemer sıkalım demeyecek. Aman et yemiyoruz zaten tavuk da yemeyelim, peynir alamıyoruz, yoğurt da almayalım diye düşünmeyecek. Özellikle özel sektörde top bir anlamda işverende kalacak. Asgari ücretin üzerinde maaş veren işletmeler bu dönemi biraz daha rahat atlatacak. Yani Türkiye’de özellikle beyaz yakalılarda toplumsal tepkilerin asgari ücret kararı ile artacağını düşünüyorum. Çok ciddi hareketli zamanlar yaşayacağız gibi görünüyor. "

‘EKONOMİDE CİDDİ BİR DURGUNLUK YAŞANABİLİR’

- Bu aslında 2025’e kadar asgari ücretliye zam yok demek. Her şey git gide pahalanırken asgari ücretlinin maaşı sabit kalacak. Asgari ücretli dayanabilir mi?

Ekonomi yönetimi bu süreci şu şekilde okuyor: Biz faizleri yükseltirsek insanlar taleplerini dizginlerler ve daha fazla tasarruf yaparlar. Toplumda tüketim eğilimi düşer, tasarruf eğilimi artar. Tasarruf demek de orta ve uzun dönemli yatırımların artması anlamına gelir ve makro dengeler oturur.

- Bu önerme işe yarar mı?

"Hayır. Bu önerme yüzde 20’lik en yüksek gelir grubu için doğru olabilir; ancak alt gelir gruplarının, özellikle asgari ücretli kesimin tasarruf etme lüksü yok. Çünkü ellerine geçen parayla temel ihtiyaçlarını zar zor karşılıyorlar. İnsanlar daha az tüketebilir hale gelirler, yaşam standartları düşer. Bu da iki yakalarını bir araya getirmek için daha fazla borçlanmalarına neden olur. Borçların ödenmesi noktasında da büyük sıkıntılar yaşanır. Ben tahsili gecikmiş alacakların çok artacağını düşünüyorum. Ocak-nisan arasında borcunu ödeyememiş kişi sayısında gerek kredi kartında gerekse bireysel kredilerde yüzde 30-35 civarında bir artış var. Önümüzdeki aylarda ben bu oranın çok bariz bir şekilde daha da artacağını düşünüyorum. Geniş kesimlerin harcama güçlerinin düşmesi de öngörülenden daha keskin bir düşüşe yol açabilir. Bu da ekonomide ciddi bir durgunluk yaşanmasına yol açabilir."

‘ORTA KESİMİ CEZALANDIRAN BİR DÜZENLEME’

- Sizin de söylediğiniz gibi asgari ücretlinin alım gücünün azalmaya devam ettiğine tanıklık ediyoruz. Geçen yıl neredeyse bir uçurum kadar açılan gelir eşitsizliğinin daha da artacağı ifade ediliyor. Vergideki adaletsizlik de en önemli gündem maddesi. Uygulanan vergi politikasında dolaylı vergilerin payının oldukça yüksek olduğunu biliyoruz. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz, vergi adaleti nasıl sağlanabilir?

"Türkiye’de gelir ve servet dağılımı bozukluğunu giderebilmek için bir servet vergisi alınması, işsizliğin ve yoksulluğun bu kadar yüksek olduğu bir dönemde yurttaşlık geliri olması, özellikle bireysel borçların (kredi, kredi kartı borçları) geriye dönük olarak yeniden yapılandırılmasına ilişkin düzenlemeler dillendirilmeli mesela."

‘VERGİ DÜZENLEMESİ DAHA ÇOK ORTA GELİR KESİMİNİ VURACAK’

- Tam bu noktada hükümet ekonomik krizle 'mücadele' için yeni vergi düzenlemeleri için hazırlık yapıyor. Vergi düzenlemesiyle ilgili AKP kanadından yapılan açıklamalarda, vatandaşa yük getirmek için değil, herhangi bir şekilde vergi adaletsizliğinin söz konusu olduğu yerlerde vergi adaletinin sağlanması için deniyor. Bu düzenleme çare olacak mı?

"Hataya geçirilen tasarruf tedbirlerinde bazen sap ile saman birbirine karışıyor. Mesela tasarruf tedbirleri kapsamında lojman giderlerini örnek gösteriyorlar. Ancak öbür tarafta da “itibardan tasarruf olmaz” gerekçesiyle saray harcamalarına devam eden bir anlayış var. Ve bu anlayışa özenip küçük saraylar yaratan valiler, lüks makam araçları kullanan bürokratlar…"

"Diğer yandan vergiye ilişkin düzenleme yapıyoruz diyorlar. Öncelikle şunu söylemek lazım ki Türkiye’de genel olarak vergi oranları düşük. Türkiye’de gayrisafi yurtiçi hasılaya göre vergilerin oranı geçen yıl yüzde 22.8 iken OECD ülkelerinde bu rakam yüzde 34.2’ydi. Yani Türkiye genelde az vergi toplayan bir ülke. Vergi kaçıran veya vergiden kaçınan oranı çok yüksek. Her zaman vurguladığımız gibi toplanan vergiler de çok adaletsiz. Öyle ki toplanan vergilerin 3’te 2’sini dolaylı vergiler oluşturuyor. Bunlar KDV, ÖTV gibi mal ve hizmet alırken ödediğimiz vergilerdir. Yani dolaylı vergilerin toplam vergiler içindeki oranı yüzde 65 civarında. Doğrudan alınan vergilerin oranı ise yüzde 35. Orada da büyük bir uçurum var. Doğrudan vergilerin en önemli kalemi gelir vergisidir ancak gelir vergisinin yüzde 91’ini sizin gibi benim gibi bordrosundan vergi ödeyenler oluşturuyor. Ancak yüzde 9’u zengin bireyler tarafından ödeniyor. Öncelikle buradaki adaletsizliğin düzeltilmesi gerekiyor. Gelecek olan düzenlemenin kamuoyuna yansıdığı kadarına bakıldığında ise kayda değer bir adım yok. En çok konuşulan yurt dışına çıkış harcı. Bu noktada da en çok orta kesimi vuracak bir düzenleme. Daha çok orta kesime dokunacaklar. Zengin, rantiye kesimlere yönelik çok sınırlı adımlar vardı. Onların da şimdi geriye çekilmekte olduğunu görüyoruz. Orta kesimleri cezalandıran bir uygulama."

- Diğer yandan ekonomik gelişmelere, dış yatırımlara hukukun etkisinden de söz ediliyor. Türkiye’de son yıllardaki hukuki kararların uygulanmaması, hukuka olan güvenin azalması dış yatırımcıları etkiledi mi?

"Liberallerin şöyle bir söylemi var: Yapısal reformlar yapılır, hukuk normları geçerli olursa, bürokrasi de liyakate önem verilirse sermaye de gelir. Uluslararası sermayenin böyle kaygıları yoktur. Uygun ortam bulduğu takdirde gelir. Dolayısıyla biz hukuk normlarını, demokrasi normlarını Türkiye yurttaşları için isteyelim. Mesela Tayland’da darbe oldu. Darbe döneminde sermaye girişinde çok ciddi bir gerileme olmadı. Sadece keyfi uygulamalar yaygınlaşırsa uzun dönemli doğrudan yatırımları engelleyebilir. IMF Türkiye doğru yolda mesajı verdi. Kredi Değerlendirme Kuruluşları Türkiye’nin kredi notunu artırdı. Bu anlamda uluslararası sermayeye olumlu mesajlardı."

‘STAGFLASYON İLE YÜZ YÜZE KALACAĞIMIZI DÜŞÜNÜYORUM’

-Özellikle CHP başta olmak üzere muhalefet ekonomi üzerinden bir siyaset politikası üretiyor. CHP çay mitingi, emekli mitingi yapıyor. Muhalefetin ekonomi üzerinden politika üretmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

"CHP’nin ve siyasi partilerin, sendikaların, meslek kuruluşlarının kendi öz eylemlerine destek vermesi gerekir. Çünkü önümüzdeki dönemde işsizlik artacak, insanların satın alma gücü düşecek. Bu da toplumsal hareketlenmenin daha da artacağı anlamına gelecek. Yani sonbahardan başlayarak durgunluk ve enflasyonun aynı anda gerçekleşmesi olarak tanımlanan stagflasyon ile yüz yüze kalacağımızı düşünüyorum. Asgari ücret talepleri ile sıcak bir yaz geçecek, sonbaharlar ile birlikte de toplumsal hareketlilik artacak. Muhalefetin de tam bu noktada emekçi kesimi yalnız bırakmaması lazım."

Öne Çıkanlar