Finansal kuruluşlardan koronavirüs kaynaklı küresel resesyon uyarısı

Finansal kuruluşlardan koronavirüs kaynaklı küresel resesyon uyarısı
Dünyada koronavirüs salgını kaynaklı can kayıpları artarken, çeşitli kuruluşlardan küresel ekonomide resesyon görülebileceği yönünde uyarılar yapılıyor.

ARTI GERÇEK - Geçen hafta pazartesi günü dünya piyasaları şiddetli bir düşüşle sarsıldı, ham petrolün fiyatı bir günde yüzde 20'den fazla düşünce piyasalarda ciddi dalgalanmalar yaşandı. Koronavirüs salgınının etkileri küresel çapta bir sağlık krizinin çok ötesine geçerek, piyasaları doğrudan etkilemeye başladı.

Yakın gelecekte hastalığın seyrine göre, küresel ekonomik ve jeopolitik manzara da değişecek gibi görünüyor. Uluslararası finans kuruluşlarından şimdiden resesyon uyarıları geliyor.

S&P: EURO BÖLGESİ RESESYONA SÜRÜKLENEBİLİR

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor's (S&P), yeni tip koronavirüsün (Covid-19) yayılmasını geciktirme aşamasının ve virüse yönelik önlemlerin Euro Bölgesi ekonomisini bu yılın ikinci yarısında teknik resesyona sürükleyebileceğini açıkladı.

S&P, Covid-19 salgınının Euro Bölgesi ekonomisine etkisine ilişkin, "Euronun düzensiz değer kazanımı Covid-19'dan daha uzun süreli ekonomik zarar verebilir" başlıklı bir rapor yayımladı.

Raporda, Covid-19 salgınının yayılmasını geciktirme aşamasının ve kontrol altına almaya yönelik önlemlerin Euro Bölgesi ekonomisini bu yılın ilk yarısında teknik bir resesyona sürükleyebileceği ifade edildi.

Euronun düzensiz bir şekilde değer kazanmasının kalıcı olması durumunda 2021'de büyümeye en büyük tehdit haline gelebileceğine dikkat çekilen raporda, euro ve ABD faiz oranları arasında daralan farkın euro üzerinde yukarı yönlü bir baskı oluşturduğu aktarıldı.

KESKİN DALGALANMALAR FIRTINA TABLOSUNA KATKI SAĞLIYOR

Raporda, Avrupa'ya büyük bir para akışı olmazsa bu durumun önümüzdeki aylarda Atlantik boyunca dalgalı sermaye akışına neden olabileceği belirtildi.

Söz konusu raporda görüşlerine yer verilen S&P Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Başekonomisti Sylvain Broyer, yükselen hisse senedi piyasaları ve petrol fiyatlarındaki keskin dalgalanmaların Avrupa ekonomisi için gittikçe artan "fırtına tablosu"na katkı sunduğunu ifade etti.

Broyer, "Virüsün zirve zamanlamasına ilişkin belirsizlik, kredi itibarındaki olası ikinci aşama etkiler, maliye ve para politikası yanıtlarındaki etkililik ve koronavirüsün Avrupa'nın ticari ortaklarına, özellikle ABD'ye daha fazla yayılması, Avrupa'nın ekonomik görünümü için büyük bir risk oluşturuyor" değerlendirmesinde bulundu.

JPMORGAN'DAN KÜRESEL RESESYON UYARISI

ABD'li dev bankacılık kuruluşlarından JPMorgan Chase, dünya üzerinde olumsuz etkisi süren yeni tip koronavirüs salgını nedeniyle ABD ve Avrupa GSYİH’sının yüzde 3’ten fazla düşebileceğini ve bu durumun küresel resesyona yol açabileceği konusunda uyardı.

Business Insider haber sitesinin JPMorgan’dan yapılan açıklamaya dayandırdığı haberine göre, dünyada olumsuz etkileri süren Covid-19 salgını nedeniyle ABD ve Avrupa gayri safi yurtiçi hasılalarının yüzde 3’ten fazla düşüş kaydedebileceğini ve bu durumun önümüzdeki temmuz ayından itibaren küresel resesyona yol açabileceğini yazdı.

YAZ AYLARINDA ABD VE AB EKONOMİLERİNDE RESESYON YAŞANABİLİR

Haberde, ABD ve Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ekonomilerinin bu yaz koronavirüs salgınının etkilerinden dolayı hissedilebilir bir resesyon ile karşı karşıya kalabileceği ifade edildi.

Banka uzmanları, virüsün ekonomileri ne şekilde etkileyeceği yönündeki beklentilerin, enfeksiyonun yayılma boyutlarından (Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre koronavirüs vakaları 120’den fazla ülkede görüldü) ve para piyasaları üzerindeki yıkıcı etkisinden dolayı son haftalarda sert bir şekilde değiştiğine dikkat çekti.

JPMorgan’ın tahminlerine göre, ABD’nin GSYİH’sı yılın ilk çeyreğinde yüzde 2, ikinci çeyreğindeyse yüzde 3 oranında düşebilecek, Avrupa bölgesindeki GSYİH ile sırasıyla yüzde 1,8 ve 3,3 oranında düşüş kaydedebilecek.

Ekonomistler, oluşan bu durumun küresel çapta bir resesyona neden olabileceğini ifade etti.

KORONAVİRÜS ALMANYA'DA RESESYONU TETİKLEYECEK

Öte yandan, Alman Ekonomi Araştırma Enstitüsü (Ifo) koronavirüsün Alman ekonomisinde resesyonu tetikleyeceğini kaydetti.

Ifo Başkanı Clemens Fuest, bir Alman kanalına verdiği mülakatta koronavirüs nedeniyle dünya ekonomisinin ekonomik krizin eşiğinde olduğunu ve bu krizin 2008'deki finansal krizle benzerlikler taşıdığını belirtti. Fuest, koronavirüsün ülke ekonomisinde resesyona neden olacağını belirtti.

Almanya'da koronavirüs nedeniyle can kayıpları görülürken, Alman bankası Deutsche Bank, Berlin'de düzenlenmesi planlanan 150'inci yıl kutlamalarını koronavirüs salgını nedeniyle iptal ettiğini duyurmuş, 23-27 Mart'ta Berlin'de düzenlenecek "2020 Enerji Dönüşüm Diyaloğu Konferansı" da salgın nedeniyle iptal edilmişti.

IMF'DEN UYARI: İFLASLAR OLACAK, İŞTEN ÇIKARMALAR ARTACAK

Çin'in Wuhan kentinden dünyaya yayılan ve küresel salgın ilan edilen yeni tip Koronavirüs (Covid-19) küresel ekonomiyi şimdiden vurdu. IMF Başekonomisti Gita Gopinath, acil önlem alınmaması durumunda şirket iflaslarının başlayacağını, bununla da işten çıkarmaların yaşanacağını söyledi.

Uluslararası Para Fonu (IMF) Başekonomisti Gopinath, koronavirüsün küresel ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerine ve alınabilecek ekonomik önlemlere dair yazısında, salgının ekonomiye etkisinin önceki kriz ve salgınlardan daha derin olduğuna dikkat çekti.

Gopinath, hükümetlerin ve politika yapıcıların acil önlemler almaması durumunda birçok şirketin iflas edebileceği belirterek, önceki krizlerden farklı arz ve talep şoklarından kaynaklı olarak bu sağlık krizinin ekonomiye ciddi olumsuz etkileri olacağını belirtti.

Bir borç krizinin ortaya çıkabileceğine ve dış finansmana bağımlı ülkelerde ani duruşlar olabileceğine işaret eden Gopinath’ın IMF’nin resmi sitesinde yayımlanan yazısından satır başları şöyle:

ÖNCEKİLERDEN FARKLI: Önceki krizlerden farklı arz ve talep şoklarından kaynaklı olarak bu sağlık krizinin ekonomiye ciddi olumsuz etkileri olacak. Salgın döneminde ekonomiyi desteklemek için büyük hedeflenmiş politikalara ihtiyaç var. Hedef, geçici krizin insanlara ve şirketlere işsizlik ve iflaslar yoluyla kalıcı zarar vermesini engellemek olmalı. Salgının insani maliyeti, endişe verici boyutlara ulaşmış durumda ve giderek daha fazla ülkeye yayılıyor.

2008 KRİZİNDEN DAHA KÖTÜ: Salgının en çok etkilediği ülkelerde ekonomik sonuçlar şimdiden gözle görülür seviyeye ulaştı. Örneğin Çin’de, imalat ve hizmet sektöründe faaliyet şubatta dramatik biçimde geriledi. Durum, 2008 Küresel Finans Krizi’nden ve diğer salgınlardan daha kötü. Emek arzı düştü çünkü insanlar salgından ya zarar gördüğü ya da kendilerini korumak ya da okullar kapatıldığı için çocuklarıyla ilgilenmek için çalışamıyor. Karantinalar nedeniyle de birçok insan işe gidemiyor. Kapasite kullanım oranları düşüyor. Tedarik zincirlerindeki bozulmalar nedeniyle de üretim aksıyor. Gelir kaybı, bulaşma korkusu ve artan belirsizlik nedeniyle talep de düşüyor, insanlar daha az harcama yapıyor. İşçiler işten atılabiliyor ya da şirketler ödemeleri yapamayabiliyor. Özellikle turizm sektöründe bu durum daha belirgin hissediliyor. Hava yolu firmalarının hisse değerlerindeki düşüş, 11 Eylül 2001’deki terör saldırısı seviyelerine ulaşmış durumda.

BORÇ KRİZİ ORTAYA ÇIKABİLİR: Tüketicilerin ve şirketlerin borçlarını zamanında geri ödeyemeyebileceği gerekçesiyle bankalarda kredi faizleri artıyor, finansal koşullar sıkılaşıyor. Daha yüksek borç alma maliyeti, düşük faiz yıllarında birikmiş olan finansal kırılganlık üzerinde baskı oluşturacak. Bu durum, borçların çevrilememesi riskini artırıyor. Kredilerdeki bir düşüş, arz ve talep şoku kaynaklı ekonomik gerilemeyi büyütebilir.

ANİ DURUŞLAR VE SERMAYE HAREKETLERİNE MÜDAHALELER OLABİLİR: Arz ve talep şoku birçok ülkede eş anlı yaşanınca, uluslararası ticaret ve finansal bağlantılar yoluyla daha büyük etkilere neden olabilir, bu da küresel ekonomik faaliyete daha çok zarar verebilir. Dış finansmana bağımlı ülkeler, ani duruş riski ile karşı karşıya kalabilir ve bu durumda döviz piyasalarına müdahale etme ve geçici olarak sermaye hareketlerine geçici olarak kontrol getirebilirler. Hükümetler ve politika yapıcılar, süreçten etkilenen hane halklarına ve şirketlere yardımcı olmak için somut kapsamlı ve hedefli mali, parasal ve finansal önlemler alıp uygulamalı. Zarar gören hane halklarına ve şirketlere nakit desteği, ücret teşviği, vergi indirimi verilerek ayakta kalmaları sağlanabilir. İtalya’nın salgından etkilenen bölgelerdeki şirketler için vergi ödemelerinde son ödeme tarihlerini uzatması ve işsiz kalanlara gelir desteği sunmak için ücret destek fonunu genişletmesi, bu politikalara örnek olarak verilebilir.

İŞSİZLİK SİGORTASINDA SÜRE ARTABİLİR, ŞARTLAR ESTENETİLEBİLİR: İşten atılanlar için işsizlik sigortası, işsizlik maaşında süre ve miktar artışı yoluyla ve şartlar esnetilerek geçici olarak güçlendirilebilir. Devletler ücretli hastalık ve aile izinlerine finansal destek olmayı değerlendirmeli, hastalık ya da çocuk bakımı nedeniyle evde kalmak zorunda olanların salgın sırasında işlerini kaybetme korkusu yaşamamaları sağlamalı.

MERKEZ BANKALARI LİKİDİTE SUNMALI, HÜKÜMETLER KREDİ GARANTİLERİ VERMELİ: Merkez bankaları, işlerinde sert bir bozulmaya karşı daha az hazırlık olabilecek özellikle küçük ve orta ölçekli firmalara kredi verenler olmak üzere bankalara ve diğer finans şirketlerine bol likidite sunmak için hazır olmalı. Hükümetler, bu firmaların yakın dönemli likidite ihtiyaçları için geçici ve hedefli kredi garantileri sunabilir, borçların vadesi geçici olarak uzatılabilir. Faiz indirimleri ve varlık alımları yoluyla daha geniş parasal teşvikler, güveni artırıp finansal piyasaları destekleyebilir. Uluslararası toplum, koordineli hareket etmeli ve sınırlı sağlık kapasitesi olan ülkelere yardım etmeli. IMF bu nedenle, düşük gelirli gelişmekte olan ülkeler için 50 milyar dolarlık acil finansman kaynağı ayırdı.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar