Prof. Dr. Daron Acemoğlu'ndan kritik uyarı: Çok daha zor zamanlar bizi bekliyor
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nden (MIT) iktisatçı Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Türkiye'nin yanlış bir şekilde ekonominin durumu çok kötüye giderken, Merkez Bankası rezervlerini kullanmaya başladığını ifade ederek, Türkiye’nin bu rezervleri kullanarak, ekonomik reformları yapmak yerine anlaşılması zor olan politikalara yöneldiğini vurguladı.
Cumhuriyet gazetesinde yer alan habere göre Acemoğlu, "Bunun üzerine yurtdışından gelen sermaye çekilmeye başlayınca Merkez Bankası daha fazla rezerv kullanmaya başladı. Bunu çok uzun vade sürdüremezsiniz. Zaten bu yüzden ekonomi kurumlarında değişiklikler yapıp başka politikalara yönelmeye çalıştılar. Ama bunların hiç birinin kredibilitesi yok. Hiçbiri de doğru politikalar değildi. Demokratik kurumlar zayıflayınca her ülke keyfi ve yanlış politikalara yöneliyor. Ekonomi bürokrasisinde hemen hemen hiç nitelikli insan kalmadı. Bu durum belirsizliği ve krizi artırıyor. Türkiye her şeyi doğru yapsa bile Merkez Bankası rezervlerin aynı seviyeye gelmesi çok zor" diye konuştu.
TÜRKİYE'DE EKONOMİNİN GELECEĞİ PARLAK DEĞİL
Türkiye ekonomisinin son 15 yıldır kalitesiz büyüdüğünü dile getiren Acemoğlu, "Sürekliliği olmayan bir büyüme bu. Üstüne uluslararası gelişmeleri de eklersek ekonominin geleceği parlak değil. Çok daha zor zamanlar bizi bekliyor" uyarısında bulundu.
Boğaziçi Üniversitesi İktisat Bölümü öğrencilerinin medya üretim kolektifi Özgür İktisat'ın Açık Dersleri'nin 16'ncısına katılan Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Türkiye’de acayip bir kredi büyümesinin söz konusu olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Daron Acemoğlu’nun konuşmasının satır başları şöyle:
- Son zamanlarda Türkiye sadece kredilerle büyüdü ve tüketim tarafından çekilen bir ekonomi haline geldi.
- Gayri Safi Yurt içi Hasıla'nın (GSYİH) neredeyse yüzde 30’u yatırıma gidiyor. Ama bu yüzde 30’un sadece yüzde 10’u makina ve imalat yatırımlarına gidiyor, yüzde 20’si ise inşaata gidiyor. Çok dengesiz bir büyüme. Bu sürdürülmesi gerçekten zor bir büyüme.
- Son dönemlere bakarsanız Türkiye’de artık özel bankalar hiç kredi vermiyorlar. Gelen krediler sadece devlet bankalarından.
- Yüksek kaliteli büyüme eşitsizliği azaltıyor. Kalitesiz büyüyorsanız bunu sürdürmek çok zor. Giderek problemleri kat kat artırıyor. Bunlardan biri cari açık ve enflasyon. Enflasyon son dönemlerde yine artıyor. Bu bazı problemlerin bir semptomu.
- Covid-19 sonrası bu problemler birkaç kat arttı. Türkiye Covid döneminde doğru mali politikalar kullanmadı. Ciddi bir Covid darbesi yedi.
- Büyüme artıyor ama daha kalitesiz bir büyümeye döndü.
ARTIK İSTİHDAM ARTIŞI DA YOK
- 2010’da büyümenin pozitif yönü istihdam yaratıyordu. Ama artık istihdam artışı da yok. Genç işsizliği yüzde 25’ten inmiyor.
- Türkiye’de 2008’den sonra ekonomik kurumlar açısından ciddi gerileme var. Yolsuzlukta ciddi artış var. Demokrasiden uzaklaşıldı. Türkiye en çok gazetecinin hapiste olduğu ülke.
- Türkiye’de kurumsal gerileme 14 yıldır sürüyor. Bağımsız özel kuruluşların elden alınması 2006’da başlıyor. Buna rağmen 2010’da Türkiye’ye ciddi yatırımlar geldi. Türkiye’ye yatırımda bulunanlar kendi taleplerini yaratıyorlardı. Bence yabancı sermaye Türkiye’deki kurumsal kötüleşmeyi ya zamanında görmedi ya da görmemeyi tercih etti. Yabancı sermaye daha sonra kısa vadeli yatırıma geçti. Ama artık çok yüksek faiz almadan yatırıma gelmek istemiyor. Bu da politik sistemin değişiminden kaynaklanıyor.
- Türkiye’de işçi hakları çok düşük. Bunların Avrupa ve ABD düzeyine gelmesi çok önemli.
DEMOKRASİ BİR LÜKS TÜKETİM MADDESİ DEĞİL
- Türkiye siyasal olarak ekonomik olarak zor bir süreçten geçiyor.
- Türkiye gibi ülkeler demokrasiden uzaklaştılar. Birçok ülke ekonomi için demokrasinin önemli olmadığını düşünüyor. Demokrasi bir lüks tüketim maddesi değil. Ekonomimi için de çok önemli. Bunu görmek istemeyenler var.
- Freedom House’a göre, 2006’dan bu yana demokrasiden uzaklaşan ülkelerin sayısı artıyor. Demokrasinin geleceği hiç parlak değil. Covid-19’dan sonra demokrasiden uzaklaşanlar artacak.