'Tarladaki yangın gıda enflasyonu ile mutfağa giriyor'

'Tarladaki yangın gıda enflasyonu ile mutfağa giriyor'
Dün TÜİK tarafından açıklanan son enflasyon verilerine göre, şubat ayında fiyatı en çok artan 20 üründen 15’i tarım ve gıda ürünü olması dikkat çekiyor.

Tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım, son enflasyon verilerini analiz ettiği yazısında, "Hükümet uzun bir süreden beri tarım politikasını gıda enflasyonuna endeksli bir biçimde yürütüyor. Belirlenen temel hedef, ne pahasına olursa olsun gıda fiyatlarının dolayısıyla enflasyonun artmaması. Böyle olunca alınan önlemler, uygulanan politikalar tamamen gıda fiyatlarını baskılamaya yönelik oluyor. Fakat buna rağmen fiyatlar artıyor. Yapılan en büyük yanlış ise, üretime dayalı bir politika yerine, ithalata dayalı politikanın uygulanıyor olması" dedi.

Dünya gazetesi yazarı Ali Ekber Yıldırım'ın bugünkü "Tarladaki yangın gıda enflasyonu ile mutfağa giriyor" başlıklı yazısında yer alan değerlendirmeler şöyle:

"Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), şubat ayı enflasyon verilerini açıkladı. Gıda fiyatlarındaki artış devam ediyor. Fiyatı en çok artanlar listesindeki 20 üründen 15’i tarım ve gıda ürünlerinden oluşuyor. Açıklanan verilere göre, Şubat 2020'de, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) aylık bazda yüzde 0.35 yıllık da yüzde 12.37 oranında arttı. Ana harcama grupları itibarıyla Şubat 2020'de enflasyon artış hızı yüzde 2.33 ile en yüksek oranda gıda ve alkolsüz içeceklerde yaşandı. Sağlıktaki artış hızı yüzde 2.03 olurken, eğitimde fiyat artış hızı yüzde 0.86 olarak gerçekleşti. Halkın en çok harcama yaptığı gıda, sağlık ve eğitimde deyim yerindeyse fiyatlar uçmuş.

Bu verileri okurken, gerçeğin çok daha farklı olduğunu ve fiyat artışının açıklananın çok üzerinde olduğunu söylediğinizi tahmin ediyorum. Haklısınız. TÜİK'in enflasyon sepetindeki ürünleri değiştirmesi, ürünlerin sepetteki ağırlıklarını, hesaplama yöntemini ve benzeri değişiklikleri yapmasına rağmen bu verilerin ortaya çıkması yapılan makyajın gerçeği örtemediğini gösteriyor. Tüketicinin alışveriş yaptığı marketlerdeki fiyatlar bir yana, TÜİK'in marketindeki fiyatlar da artıyor.

FİYATI EN ÇOK ARTAN 20 ÜRÜNDEN 15'İ TARIM VE GIDA ÜRÜNÜ

Açıklanan verilere göre, şubatta fiyatı en çok artan 20 üründen 15’i tarım ve gıda ürünü olması dikkat çekiyor. Buna göre, şubatta fiyatı en çok artan ürün sıralamasında yüzde yüzde 44.09 artış ile kabak birinci oldu. İkinci sırada yüzde 23.76 artış ile sivri biber yer alırken üçüncü sırada yüzde 22.12 ile vapur bileti yer aldı. Salatalıkta fiyat artış hızı yüzde 20.71, kıvırcık marulunda yüzde 18.67, ıspanakta yüzde 17.36, maydanozda yüzde 16.64, limonda yüzde 15.34, patlıcanda yüzde 12.84, ayvada yüzde 11.91, margarinde yüzde 8.78, portakalda yüzde 8.68 ve muzda yüzde 8.63 artış oldu.

Aynı dönemde belediye otobüs ücreti yüzde 6.27 artarken, şarapta yüzde 5.59, kuzu etinde yüzde 4.90 artış kaydedildi. Son iki sırada ise yüzde 4.46 ile altın ve yüzde 3.63 ile ilaçlar yer alıyor. Fiyatı en çok azalan ilk 20 ürün arasında ise sadece bir tarım ürünü yer aldı. Şubatta fiyatı yüzde 11.58 azalan domates, fiyatı en çok düşen ürünler sıralamasında ikinci sırada yer aldı.

FİYAT ODAKLI POLİTİKA İLE GIDA ENFLASYONU DÜŞMEZ

Hükümet uzun bir süreden beri tarım politikasını gıda enflasyonuna endeksli bir biçimde yürütüyor. Belirlenen temel hedef, ne pahasına olursa olsun gıda fiyatlarının dolayısıyla enflasyonun artmaması. Böyle olunca alınan önlemler, uygulanan politikalar tamamen gıda fiyatlarını baskılamaya yönelik oluyor. Fakat buna rağmen fiyatlar artıyor. Yapılan en büyük yanlış ise, üretime dayalı bir politika yerine, ithalata dayalı politikanın uygulanıyor olması. Buğday, mısır,ayçiçeği, pamuk ve daha bir çok üründe üretim azalırken ithalat artıyor.

Üretimi artırarak fiyatları düşürmek yerine fiyatı artan her ürün ithal edilerek fiyat düşürülmeye çalışılıyor. İthalat ile kısa vadede fiyat düşüyor. Fakat, yapılan her ithalat çiftçiyi üretimden uzaklaştırıyor. Tarımsal üretim azalınca fiyat artıyor. Fiyatı düşürmek için yeniden ithalat yapılıyor. İthalat, üretimi daha da azaltıyor. Bu kısırdöngü içerisinde Türkiye dışa bağımlı hale gelince ve üretimi de yeterli olmayınca artık ithalatla da fiyatı kontrol edemez hale geliyor. Özetle, gıda enflasyonunu önlemeye yönelik tedbirlerin hepsi fiyat odaklı. Bu nedenle başarı şansı yok. Üretici fiyatlarını baskılamaya yönelik tedbirler yerine üretimi planlayan ve artıran önlemler alınmalı. İşin kaynağına inilmeli. İşin kaynağında, tarlada, üretim noktasında yangın var. Yüksek girdi fiyatları nedeniyle üretici üretim yapamıyor. Üretimden kaçıyor. İthalata dayalı politikadan, üretim odaklı politikaya geçmek gerekiyor. Fiyat odaklı politika ile tarladaki yangının mutfağa girmesi önlenemez.

"MEVSİMİNDE TÜKET" YALAN OLDU

Bir zamanlar "mevsiminde tüketin" diyenlerin bu önerisi de artık işe yaramıyor. Fiyatı en çok artan ürünlere bakıldığında kış sebzesi ve kış meyvesi kabul edilen ürünler çoğunlukta.

Ayrıca serada yetiştirilen ürünlerde de ciddi fiyat artışları var. Çünkü, serada kullanılan malzemeler, girdiler ve en önemlisi enerji maliyetleri inanılmaz seviyede arttı. Gıda fiyatlarındaki artışın temel nedenleri arasında, tarımsal üretimde kullanılan girdi fiyatlarının yüksek olması ve üretim maliyetlerini artırması, iklim değişikliğinin olumsuz etkileri, ithalat baskısı ile çiftçinin üretimden kaçması sayılabilir.

Ayrıca, dış ticaret politikasındaki istikrarsızlık da fiyatları olumsuz etkiliyor. Rusya’ya ihraç edilen domateslerin kapıda bekletilmesi ve ihracatın sorunlu hale gelmesi Şubat ayında domates fiyatlarını düşürdü. Rusya Federasyonu’nun domates alım kotasını 50 bin ton artırması ile sorun şimdilik çözülmüş görünüyor. Bunun yansıması olarak son günlerde domates fiyatı yeniden artmaya başladı.

ÖNLEMLER GÖZDEN GEÇİRİLMELİ

Gıda enflasyonunun nedenleri ile hükümetin enflasyonu düşürmek için aldığı önlemler örtüşmüyor. Hükümetin gıda enflasyonunu düşürmek için başvurduğu tedbirler arasında; sulama yatırımlarının artırılması var. Fakat kaynak yetersizliği nedeniyle bu yatırımlar yeterince yapılamıyor.

Ayrıca enerji maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle çiftçi tarlasına gelen suyu kullanmakta zorlanıyor. Sebze-meyve fiyatlarında dönemsel dalgalanmaların önlenmesi amacıyla başlatılan sera yatırımları henüz devreye giremedi.

Ayrıca büyük çaplı seralar ürettikleri ürünleri öncelikli olarak ihraç ettikleri için iç piyasada fiyatların düşmesine istenilen katkı sağlanamıyor. Hal Yasası ile ilgili değişiklikler günlerce tartışıldı. Fakat somut adım atılamadı. Geçmişte yapılan değişikliklerin de fiyatların düşmesine etkisinin olmadığı biliniyor. Perakendeciliği düzenleyen yasal düzenlemelerin yapılamaması, market zincirlerinin fiyatları istedikleri gibi belirlemeleri üreticinin ucuza sattığı ürünün tüketiciye pahalıya satılmasına neden oluyor. Bunu önleyici hiç bir önlem alınmıyor."

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar