'Ülke gündemi boğulurken, 3-5 milyon kişi işini kaybedecek'

Karar yazarı İbrahim Kahveci, uygulanan ekonomi politikaları nedeniyle önümüzdeki dönemde 3-5 milyon insanın işini kaybedebileceğine dikkat çekti. Kahveci "3-5 futbolcu para kaybetti diye ülke gündemi boğulurken kimse buna bakmayacak" diye yazdı.

'Ülke gündemi boğulurken, 3-5 milyon kişi işini kaybedecek'

Artı Gerçek - Son günlerde en çok Dilan ve Engin Polat çiftinin kara para aklaması ile bankacı Seçil Erzan'ın 'Fatih Terim Fonu'yla kurduğu saadet zincirinin konuşulduğuna dikkat çeken Karar gazetesi yazarı İbrahim Kahveci, oluşturulan ülke gündeminin 28 Şubat sürecindeki havayı anımsattığını belirtti. O günlerde toplumsal sorunlar ayyuka çıkarken, TV'lerde magazin programı bombardımanı olduğunu vurgulayan Kahveci, şunları yazdı:

"İnsanlara adeta 'özgürlüğünüze bakmayın, onun yerine şu meşhur artist neresini açtı, şu artist kiminle geceledi' gibi absürt şeyler sunuluyordu. Bugün de gündemde bunun bir başka senaryosunu yaşıyoruz.

Dilan&Engin Polat 1,2 milyar lira (40-45 milyon dolar) kara para aklamış diye ekranlar dolup taşarken, benim için kara paranın ana güzergahı 'Ödemeler Dengesindeki' 16 milyar dolar çok daha önemli. Ödemeler Dengesi verilerine göre seçimlerden önceki üç ayda (Mart-Nisan-Mayıs) 'Net Hata Noksan' kaleminden tam 15 milyar 905 milyon dolar ülkeden çıkış yapıyor. Ve seçimlerden sonraki aylarda ise bu sefer tam 15 milyar 575 milyon dolar yine 'Net Hata Noksan' kaleminden ülkeye döviz olarak geri dönüyor. Seçim riskini alamayıp giden bu 16 milyar dolar seçimden sonra iktidar yerinde kaldığında geri geliyor. Acaba bu 16 milyar dolar kimindir, neyin nesidir?

Sizce magazinci Polat'ların 40 milyon dolarlık o para aklama işi mi önemli, yoksa 16 milyar dolarlık Türkiye'nin belirsiz para trafiği mi?

Şimdi anlatabildim mi? 28 Şubat sürecinin magazin programları ile ne kadar uyumlu bir başka versiyon yaşadığımızı? Aslında değişen bir şey yokmuş.... Yine ülke suni gündemlerle uyutuluyor.

İşin ciddiyetini size iki önemli kişinin açıklamasından izah edeyim.

İlki Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Bakın otomobilden sonra konut fiyatlarında da dengelenme başladı" dedi. Bu ne anlama geliyor derseniz hemen söyleyeyim: TALEP KISILIYOR ve fiyatlar düşüyor.

İkincisi Mehmet Şimşek tarafından söylendi: "Yabancı sermaye yerel seçimden sonra gelecek" dedi. Bunun anlamı şu: Asıl finansal getiri yerel seçimden sonra oluşturulacak. Yani faizler o zaman realiteye gelecek ve ondan sonra kurlar duracak. Bunun bir başka anlamı şu: Reel sektörde işler duracak.

Konu aslında o kadar basit ki... Seçimden önce defalarca ama defalarca yazmıştım bunları. Ödeyeceğimiz fatura o kadar net ve açık ki, hem Erdoğan hem de Şimşek cümle aralarında bunu net şekilde söylüyorlar... Sadece Erdoğan bunu dini motifle süsleyerek açıklıyor: FAZİLETLİ DÖNEM diyor.

Siz işinizi kaybederken ülke dengeye gelecek. Kurlar duracak, enflasyon düşecek ve sanal tüketim sönerek dış açık ve döviz ihtiyacı kalmayacak... Ama o süre zarfında sizler de işinizi kaybedeceksiniz... Buna da "FAZİLET diyeceğiz.

Burada hiç kimse şunu sormayacak: Bu ülkeyi bu duruma kim, niye getirdi? Dün düşük faize NASS derken bugün yüksek faize nasıl FAZİLET diyoruz. Bu faturanın bir sorumlusu olmayacak mı?

Veya şu şekilde bitirelim: Seçil Erzan'ın saadet zincirinde 3-5 futbolcu para kaybetti diye ülke gündemini boğarken, önümüzdeki dönemde kemer sıkma politikasına mecbur kalıp 3-5 milyon kişi işini kaybedecek ve kimse buna bakmayacak...

Afiyet olsun, geçmiş olsun.... Tıpkı 28 Şubat sürecinin magazincileri gibiyiz...