'Fatih Terim Fonu'na giren herkes suçlu: Patron ve imparator nerede?'

Denizbank şube müdürünün kurduğu 'saadet zincirinde' yaklaşık 42 milyon doların batırıldığı belirtilirken, gazeteci Mehmet Tezkan, ortada bir tefecilik olduğuna vurgu yaptı. Yıldıray Oğur ise "Peki patron ve imparator nerede" sorusunu yöneltti.

'Fatih Terim Fonu'na giren herkes suçlu: Patron ve imparator nerede?'

Artı Gerçek - Gazeteci Mehmet Tezkan, kamuoyunda 'Fatih Terim Fonu' olarak bilinen saadet zinciri ve dolandırıcılık davasında 'mağdur' olduğu öne sürülen herkesin suçlu olduğunu ve yargılanması gerektiğini yazdı.

Denizbank şube müdürü Seçil Erzan'a para herkesin, bu kadar kısa sürede astronomik faiz kazancı olmayacağını bildiğini vurgulayan Tezkan, HalkTV'deki köşesinde şunları yazdı:

"Milyon dolarlar çanta içlerinde el değiştirmiş… Kayıt dışı!... Saadet zincirine girenlerin o dolarları nasıl buldukları, hangi bankadaki hesaplarından çekip çanta içinde getirdikleri henüz ortaya çıkmadı… O paralar kara paramı değil mi henüz belli değil… Neyse bu başka bir mevzu… Ama hiçbiri bu fon nasıl bir fon diye sormamış, sorgulamamış… Dolar üzerinden yüzde 200 faiz getirisi olan fon ne fonu diye merak etmemişler… İçlerinden biri 80 bin dolar vermiş, bir hafta sonra 160 bin dolar almış. Aldığı 160 bin doları ikiye katlamak için yeniden bankacı kadına vermiş, para uçmuş…Çünkü zincir kırılmış!... Şimdi diyorlar ki mağduruz… Hukuk diliyle müştekiler… Ne müştekisi ne mağduru ya… Hepsi suçlu!."

'BÖYLESİ KAZANÇ İKİ TÜRLÜ SAĞLANIR'

80 bin dolar ver 160 bin dolar al; oh ne güzel… 40 günde, 60 günde, 90 günde hadi bir yılda diyelim dolar bazında yüzde 200’lük kazanç nasıl sağlanır? İki türlü… Bir: Uyuşturucu veya silah ticaretiyle… İKİ: Kerizleri sisteme sokarak onların parasının üzerine yatarak. Yani saadet zinciri ile… Bunun başka yolu yok… Bankacı kadına para verenler bunun yasa dışı bir işlem olduğunu biliyorlardı. Kandırıldık, aldatıldık mağduruz diyemezler…"

... Daha kötüsünü söyleyeyim. Seçimden önce, mart, nisan ve mayıs ayında net hata noksan kaleminden 15 milyar dolar para yurt dışına çıkıyor…Yani kaynağı belirsiz para... Seçim bitince iktidar değişmeyince aynı para yine net hata noksan kaleminden ülkeye geri dönüyor… Yine kaynağı belirsiz para olarak… Bu para kimin parası? Bu mesele konuşulmuyor… Mevzu edilmiyor… Türkiye çalkalanmıyor!. Neden acaba?"

'TERİM VE ATEŞ'İN ADI DAVANIN HİÇBİR YERİNDE YOK'

Karar gazetesi yazarı Yıldıray Oğur ise 'Peki patron ve imparator nerede?' başlıklı bugünkü yazısında olayın şu yönüne değindi:

"Dolandırıcılığa ev sahipliği yapan Denizbank Büyükdere Şubesi, Denizbank Genel Müdürlüğü’ne 1400 metre uzaklıktaki bankanın en merkezi, göz önündeki şubesi. Sanıklardan ikisi Denizbank yöneticisi, müştekilerin üçü Fatih Terim’in kızı, damadı ve yeğeni. Peki bütün bunlara rağmen bu davada kim yok dersiniz? Fatih Terim ve Denizbank. Adıyla insanların dolandırıldığı iki isim Fatih Terim ve Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş bu davanın hiçbir yerinde yoklar. Banka Müdürü Seçil Erzan ve şube müdür yardımcısıyla birlikte bankayla ilgisiz dört kişinin içinde olduğu altı sanık arasında da, müşteki olan 16 kişi arasında da yoklar. Hatta daha da ilginci adları kullanılarak yapılan dolandırıcılığın iddianamesinde ifadeleri bile yok! Peki, bu nasıl mümkün olabildi?

Karşımızda iddiaların her satırında Fatih Terim ve Hakan Ateş’in adının geçtiği ama iddianamesinde ve soruşturmasında bu iki ismin adının geçmediği bir dava var. Futbolcular, ağızbirliği yapmış gibi fona Fatih Terim değil, Hakan Ateş’in adına güvenerek girdiklerini söylemişler. Yani Fatih Terim’i soruşturmanın dışında tutmaya çalışmışlar. Hakan Ateş kaynaklı haberlerde ise oklar Fatih Terim’i gösteriyor. Ama savcılık Fatih Terim ve Hakan Ateş’e dokunmadan bir iddianame yazmayı başarmış. BDDK aldığı kararla Denizbank’ı bu gayya kuyusundan çekip kurtarmış."